RR. Ziraat Bilgisi -(*) Makine Kuvveti Mi, Hayvan Kuvveti Mi? Son günler zarfında Ziraat Vekâ- letinin ehemmiyetle el attığı şeyler- den birisi de zirai işlerimizi hayvan kuvvetile mi, yoksa makine kuvve- tile mi başarınanın bizim için daba faydah olacağı keyfiyetidir. Nüfusu- sun ekseriyetini çiftçi ve iktısadiya- tının temelini ziraat teşkil eden bir cemiyet için bu nokta tetkike değer kiymettedir. Ortada dolaşan bir kısım fikre göre: asın herşeyi makineleştir- diği bir sırada ziraatin o makineleş- mesi lüzumu da pek tabii ve hâlâ hayvan kuvvetile iş görmek geri hareketti. o Onlara göre | istihsalin kemiyet ve keyfiyetini kıymetlendire- cek yegâne vasıta makinedir. Makine Göbek ve temiz iş görmek itibariie xiraatte büyük rol oynar. Malineleş- mek belkide çiftçimizin en muhtaç olduğu şeydir. Makinenin; ileri gitmiş memle- ketlerde daha doğrusu makine kul lanmıya müsait yerlerde kısmen kıy- metli olduğunu kabul etmekle bera- ber işi bu kadar ileri vardırmak zi- raatimizin selâmeti namına değil belki felâketi hesabına düşünülmüş olur. Makine sanayide yükselmenin ruhu olabilir. Makine ticarette ilerle- menin esası olabilir. Fakat ziraattaki tekâmülün hiçbir zaman mutlak se- | bebi olamaz: Çünkü ziraat, yalnız mihaniki kanunların değil daima tabii kanunların büküm sürdüğü bir sabadır. Sanayii makineleştire makineleş- tire nihayet milyonlarca işsiz kafile- sinin ortaya döktüğü ve bu yüzden bugün işsiz kafilelerine sahip millet- İerin türlü tedbirlere başvurduğu ma- İümdur. Bu yolda belki birçok ted- birler bulunacak, istihlâk kabiliyet- lerinin arttırılmasile iş düzelecektir. Fakat ziraattaki mekineleşmenin aç- tığı kötü neticeyi hiçbir tedbir başa» a vere geri dönmekten a mamıştır. İşte Alman- pe ge e a manlar milyonlarca : dönüme kifayet edecek Hanomaklardan başka beş dönüm arazi sahiplerinin bile kulla- nabileceği küçük çapta traktörler icat ederek ziranttaki işlerin hemen hepsini makineye yüklemişlezdi. Tarla makine ile sürülüyor. Ekin makine ile biçiliyor, harman makine ile dövülüyor, su makine ile çekiliyor, yayık makine ile dövülüyor, herşey herşey makinenin gayretine verili- yordu. Fakat yakın bir mazi bu gidi- gin işsizlikten başka vahim bir meti- ceye gittiğini de göstermiştir : Bida- yette en mükemmel sun'i gübrelerini Yapan Almanya, toprağın gübre ihti- Yacını bu suretle telâfi edeceğini düşünmüştü. Halbuki uzvi gübrelerle hayati ve imtisasi faaliyeti temin edilmemiş topraklarda kimyevi güb- relerin bir fayda vermediği meydana nca hayvanı tamamen terketmenin manasızlığı başa vurmuştur. Bugün Almanya yeniden hayvan kuvvetinin riraate teşmiline çalışmakta ve ziraat sahasında onu daima makinenin ya- me tutmaktadır. iraatta hayvanın makineye ga- lebesi fikri diğer memleketlerde de aynen sabit olmuştur. . İngilterede iygir 2 kuvvetin *470ni temsil eder, Fransızlar hayvanlan terkede- Olene kaldı ki Tİ ekiy: e a ül & şu mu- talca ettiğimiz milletlerden çok başka Şersit içindedir. Yalnız traktörler yü- zünden senevi verdiğimiz milyonlar amcık hatırlarsak yerli malların kiy- metlenmesine çalışılan bir devirde Razından çivisine kakar her şeyi dışa- getireceğimiz bir ziraat sistemini kabul etmenin nekadar yanlış olacağı çıkar. Bir zamanlar gaz sarfiyatının yekünu nazar dikkati *elbedince mazot yakan traktörler daha iktisadi görülmüş, sonrâ sonra ie karışabilecek makinelere rağ- yz gösterilmişti. Sonuncu şekil meni- kelte pancar, mısır, patates, üzüm, Meyva mahsullerinin kiymetlenmesine Yol açacağı için diğerlerinin yannda tercihe değer telakki edilmiştir. akat bütün ihtiyaçlarını dahilde lebilen memleketlerde bile makinenin ğı mahzurları telâfi etmek müm- i olmıyarak hayyancılığın yol alma- NA zaruret görülmüştür. ie gelince; Şu fenni ve iktisadi ü plerle beraber topraklarımız hay» ran) ia Salem müsait çi zi ük parçalra, kü Şilere taksim geren tieğii vaziyette hayvandan daha pa- di pal üni bir taraftan da uvzeneyi bozacaktır. Çünkü m Kn mike m ğ vaziyette olmakla muvaze- Gazinolarda Nasıl Eğleniyoruz ? Bu Sene Gazinolarda Bira içmek Moda Oldu! —Ay,Aman!..İçim FerahladıBuBira dan. Bu sene gazinolara gitmek, birkaç duble bira içmek yine ka- dın modalarından biri oldu.. Ne tuhaftır!.. Kadın bir kere dört elle sarıldığı şeyi hoş ve tatlı görmiye başladımı, derhal taam- müm baş gösterir, kışın sinemaya, pastaneye, tiyatroya gitmek mo- dası gibi, yazmda gazinolara dökülmek moda oluverir, gideri.. Hele ocuma inleri, bizim Beyoğlu taraflarındaki gazinocula- rımızın, memnuniyetten kulakları ağızlarına o varıyorl.. Her bira Şişesi açışta ya bir istavroz çıka- riyor veyahut ta besmeleyi bası- yorlarl.. Ne mutlu değil mi?. Dünyada İstanbul kadar bin bir koku saçan bir şehir yoktur zannederim. Bir gün şöyle Aksa- | raydan başlayıp Harbiyeye kadar yaya yürüyecek olursanız, burnu- nuz belki bin bir çeşit koku kok- lar.. İstanbul için nekadar bükale- mun derlerse, o kadar da omuz tabiatli odemek caizdir. * Geçen cuma, aklıma esti.. Şu | bizim taksimdeki gazinoları bir yoklıyalım, dedik.. Fakat mümkün mö?. Harbiyeye doğru uzanan caddenin iki yanın- daki kapılar boyuna kadın, erkek lı ocuk yutuyor.. it çeşit seni ai mii okuların dan sonra, birdenbire çiroz ko- kusu koklamak, vallahi, insanın midesini döndürüyor!. Ne tuhafl. Bütün Boğazı, Adaları, Beyan avuç içinde n bu gazinolarda ei Bela vr gidiyor!. O ne hararet, o ne iştiyak!. Her antrenin önünde pırıl pr- nl camlı, meze dükkâncıkları İ dizili... Francala, graviyer, sucuk, pastırma, havyar, turşu, alan ala- nal, Barba ikide birde uzun ve geniş bıçağını cam tezgâha vu- rarak bağırıyor: — Mezelik beyiml.. Mezelik verelim beyim!, Rakıyı bunsuz içmel.. Gel sana graviyerin âlâ- sını vereyim beyiml.. Bahçeye girince, uzaktan ince bir caz gürültüsü kulağınıza çar- par.. Hele kalabalık, hele yeni elen müşterileri. ” Arkamdan çatlak bir kadın ga ——— neli bir kuvvettir. Müsait meralarımız, geniş otlaklarımız hayvanı terketmeyi değil öküzden alarak beygire vermeyi âmirdir. Müsna birkaç vilâyetimizde bile çok iktsadi şekilde syni işi bayanla başarmak mümkündür. Elverirki bay- van neslinin ıslahına çalışarak bize m. hayvan yeti: giz ziraat tabii kanunlar için- de hayvanın yardımından, hayvanın varlığından w acak bir saha- dır, Böyle çalışmak gerilik değil bi- lâkis nüfusu az, arazisi geniş, ziraati ilerlemiye muhtaç bir memlekette en m bir yoldur. ye çini Saman len amimi ağ meli ©) Zirast hususundaki o müşküllerinizi sorumuz, Şon Posta'nın “Çiftçi, si Kğ a Vebocaktk SON POTSA sesi birdenbire kulağımı yırttı: — Ne imiş o fistan öylel. Ayol insanda biraz (o sıkılmak olur! Her yanı bıldır bıldır oy- niyor!. Ben hiç oğlumu verir mi- yim o basbaya!. — Anne sus Allah aşkına canım, rezil olacağız!.. — Aaa, çat diye iki ortam- dan çatlıyayım mi ayol!.. Oğlana göz süzüp, gerdan kıracağına, haline baksın bayrak!... vallahi sesini bile unuttuk.. — Elbetteya, elbette.. Papaz kızı gibi Akşehire çekilirsen, ek- bette için çekerl.. 2 m iyi va o bizim garson! ara ları da bir değişmiş ki.. Sanki toprağı yerinden oynatınışlar!, Ay fenalıklar basıyor, evlâdim bak- sana buraya, a bastırsın diye bir bira.. Kuzum soğuk olsun... Dikkat ettim.. Gazinonun bü- tün masaları, hep sarı sarı kö- a köpüklü biralarla dolu... köşedeki taze galiba olduk: kaçırmış.. Gözleri mahmur mal mur etrafta dönüyor. Bazan enç delikanlılarâ takılıp, gerdan r, süzülüyor... rkek- bu oynaklıktan sinir- lendi: — matya tiehi?... Kadın, şaşkın ve mahmur baktı, delikanlılar sesinin güzel- liğini duysun diye: — Zanim, sopatora, dedi. bakmayazayim yanımda... Hava almayazayım? meya geldik, hep Sn sana gözlerinde baka- Erkek tekrar Rumca bir şey- ler söyledi. Kadın, aldırma Elile masaya "vurdu. Garsona; — Biral dedi. * — Anne me olursun, birak Suphi ile biraz dans edeyim?. Ne olur canım? ame : yal. Bak caz ne yor. — 7 ee İfakat!... Beni kızdır- mal... Birayı içtin içtin de nevrin döndü, doksan dokuz erkek gö- zünde, banidise kalkıp çifte- telli aceksın?.. Bövvv, ayl. ei içim ferahladı" bu bira- dan... Oh, zemzem mübarek! Ne tn Eski erkekler ilâç için olsun bir'damla içkiyi ağızlarma' kommazlardı:. hatta eyi Tiehivre o mavro hatırlarım. Benim büyük babam: | doktorun tavsiye ettiği bir kaşık | şarabı inat edip almadığı için, üç günde rahmeti rahmana ka- vuşmuş.. şimdi bu hengâmteyi, bu kadınlı, kızlı içki düşkünlüğ nü bir gelipjte görse, aca tekrar sektei kalpten ölür mü ne dersiniz?.. Her masa, âdeta hafif bir Sayfa — Sm 7, Geçen Bilmece. mizi Doğru Halledenler ( Dünkü nüshadan mabat ) İstanbul Aksaray Ahmetkâhya camii sokağı 20 uunarada Servet, Polath topçu ulay hesap memuru Süleyman oğlu Ali Fuat Bey ve Hanımlar. Birer dalma kurşun kalem alacaklar: Çarşamba Hayriye mektebi talebe- sinden 112 Salâhettin Mustafa, İstanbul H üncü İlkmektep talebesinden 831 Nebahat, Amerikan kız koleji talebe- sinden Nevin Fehmi, bul kız Orta- mektebi talebesinden 465 Nezahet, Sul. tanabmet Yerebatan caddesi 2 numa- rada İrfan, Unkapanı Hacıkadın caddesi 5 numarada İffet, İstanbul kız Ortamek- tebi talebesinden 310 Muzaffer, İstan- sarhoşluk geçiriyor. Sağda solda, kadın kalabalıklarında (o değişik bir hava esiyor.. Kası; ş aile içinde br yil pr de dır başladı.. İçlerinden biri kal kıp karşı alaturkalı gitmek , ötekiler h ayağa fırladılar.. Kadınlâr yürür- ken iki yana yal- palanıyor, fıkır alar o kaynayıp, kolkola, kalçakalçaya yürüyor- lardı.... Ben bu gazinodan birşey keş- fettim.. se içince bir tuhaf oluyorlar! Alemin, modanın sürüklendiği & yerlere onlar da sürükleniyor, fakat biraz karışmca, hissiyatlarının yollarına Mo leselâ şu ailenin kadınları gelirken cazı tercih ettiler.. bu nihayet bir gn ve moda der- dindendir.. fakat içince, ruhları nın, kanlarının ve hissiyatlarının dizginleri, Me derhal ha- tırlatıyor!.. Tuhaf değil mi? * Gazinoya giderken, rast 'gel- diğim ihtiyar meğerse köşedeki masada llieyseli birayı birkaç dubleye çıkarınca, yine eski yarası depreşmişti. Ge- ne 0 Mr — Bili o sü e sapı ka- dınıl,. Neler etti eğlaral. Banaz ler mi, tütsüler mi, muskalar mi yaptırmadı!.. Bıldır bıldır gö mü sürmedi, gerdan mı kur ayol, ben böylesini de hiç görmemiştim. haspam kur- nazx.da.. e - yolda e a ğe tiiriye bir yürür, O yanı senin, bu yan benim diye bir sallanır ki, sormayın.. Hani, bizim Nuri gani olmasa, “Yandım allahım!,, diye geceleri don lekle kağa Tişacaki; ii Şan hep böyle . eğlenir.. Gelen kala- balığın ekserisi hep böyle dedi- | kodu yapar, çekişir, sallanır, sarhoş olur.. İçini dışına çıkarır, içtikçe coşar, içtikçe soyulur, içtikçe böyle çenesi açılır.. Fakat onlara sorarsanız me: lar: — Dün cuma İdi, ne güzel eğlendik! derler. * #4 * Bizde, cuma günleri, gazinolar | | | bul kız Ortamektebi talebesinden 311 Melâhat Hanım ve Beyler. Birer dolma mürekkepli ka- lem alacaklar: Fındıklı Nahitbey apartıman 4 nu- marada Jale Salahettin, istanbul 2 inci mektep talebesinden 184 Mustafa Sami, 44 üncü İlkmektep talebesinden 465 Mehmet. İstanbul kız OÖrtamektebi ta- besinden 541 Mediha, Beyazıt 6 me İkmektep talebesinden 251 Ferhunde Nuri, Ayasofya Soukçeşme 5 numarada Şükriye, Ünküdar Sultantepe 519 nm- marada Munllâ, Nişantaşı kız Ortamek- tebi talebesinden 325 Muazzez, Aha; isesi talebesinden 332 Haçatoryan Bey ve Hanımlar, Birer kari alacaklar: Yedikule Rum İlkmektebi talebesin- den 44 Manoel Hiristo, Fatih Zincirli- kuyu Karakol sokak 5 numarada Hali- de Ali, Ankara Sağl kyurdunda Sadık, Düzee Merkez eczahanesinde Sinan Sabri, Giresun avukat ” Mustafa Bey oğlu Kenan, Arnavutköy 25 inci mek- tep talebesinden Adnan Rezan kardeş- ler, Kısklareli Namazgâh enddesi yapağ tarakçısı İsmail Hakkı Bey kırı Atiye, İlk merkez mektebi twlebesinden i, İzmir Akşehir bankası muha- cisi Hasan Bey kızı Güzin, Bakır köy linci mektep talebesinden Ali İhsan, İstanbul kız Ortamektebi talebe- sinden 317 Hikmet, İstanbul 15 inci İlkmektep talebesinden 698 Hüsniye, Malatya Yeniyol mektebi Başmuallimi Yahya Bey kızı Aytem Adapazan bay- tar Hasan Bey oğlu Suat, Osmanbe; Nargileciyan eczanesinde Jozef Foskolo, Çengelköy Çakaldağ 12 numarada Sa- ime Alâeddin, Kadıköy Misırhoğlu Ali- kulfa sokak 7 numarada Hayriye, sıhhuye dairesi yanında Bacanakzade Hafız Hamm kızı Rüveyde, Beyant Bakırcılar 6 numarada Melek İlhan, Kuleli Askeji lise talebesinden 300 Kadir, Sıvps 12 inci fırka askerlik dai- resi reisi Heşat Bey kızı Ayten, Üskü- dar 20 inci mektep talebesinden Nermin, Adana Reşatbey mahallesinde bakkal Bicazizade İsmail Hakkı Bey kırı Leman, Beyoğlu 19 uncu mektep talebesinden 265 İlhami, Babaeski belediye kâtibi Süleyman efendi oğlu Mehmet Saim, Denizli Hacibaşı mahallesi (oavukat Fehmi Bey Oğlu Ekrem, Beyoğlu 14 üncü İlkmektep £ talebesinden 186 Hurşit -Kemel, İstanbul! kız Örtamek- tebi talebesinden 256 Makbule, Tekir- dağı mubtelit Ortamektep talebesin- den 509 İbrahim, (Adana Riza Bey kin posta kutusu 66 Nadide, Kasım- paşa Sinanpaşa mahallesi 2 numarada E. Rana, Beyoğlu Aynahçeşme Atlâ- ma sakak No. ide D, D. Üsküdar ?3 inci mektep talebesinden 230 Mu- allâ, Gümüşhacıköy jandarma (Obölük - kumandan Yüzbaşı Cemal Bey kın Neriman, Balye Kocamağara mektebi talebesinden 59 Dilâver, Ayvalık Gazi mektebi -elebesinden 444 Zeki, Salihli muallim Rifat Bey oğlu Mustafa Ke- mal, Maçka Söğütlü sokuk 56 No. da Halide, Beyoğlu 20 inci İlkmektep ta- Jebesinden 176 Necmiye, o Bozdoğan hükümet tabibi doktor Safi Bey kızı Bihter, Babaeski 1 inci | İlkmektep talebesiiden İdi Adem, Çankırı inhi- sarlar ambar memuru Kadri Bey oğlu İzzet, İzmit Ömerağa mahallesi Salkım sokak 2 İclal, İstanbul 44 üncü mek- tep talebesinden 393 Süleyman, Örta- köy 39 onen İlkmektep ( talebesinden 66 ve, Ankara Hacıbayram inişi 1 Node İlkmektep talebesinden 143 İffet, Bilecik büyük İlkmektep talebe- sinden 74 Turan, Kızıltoprak o Gin İlkmektep talebesinden Satın, o Bursa Velişemsettin mafınllesi mektep sokağı 7 No. da Türkân, Mersin Selânik ban- kasında > Mahmut Hasan Bey ve Ha , Bomlar.