Dünya Haâdiseleri İngiliz Plâjlarında Açıklık.. Son zamanda bazı İngiliz plâjlarında fazla açık mayolara İ karşı halkın iyi I);î:ıilı'sfy!.: gözle — bakmadı- ğını — geçenlerde Sebep Oldu Eevıubahı ettik. Hatta bu yüzden Brayton plâjın- da genç bir kadının fena bir muameleye uğradığını dahi yaz- mıştık. Buna benzer bir başka hâdise, yine İngilterenin alâmod bir plâjı olan West Bay'da cere- yan elmiştir. Bu plâjda yıkanan genç bir kadın gayet açık bir mayo giymişti. Plâjın ihtiyar yüz- me muallimi bu manzarayı gö- rünce kadına daha kapanmasını söylemiş; ertesi gün kadının ko- cası gelmiş ve yüzme muallimini yakalıyarak karısına tarziye ver- mesini istemiş. Muallim istinkâf etmiş ve bağırmış: — Ben Burada bulundukça bu plâj temiz ve namuslu kalacak. Bu cevap ile beraber adamın yumruğu ihtiyar muallimin sura- tına yapışmış. İş polise aksetmiş. Nihayet dayağı atan adam An- derson isminde zengin ve nüfuzlu biri imiş. Mahkemede bir miktar para cezasına mahküm olmuş amma güzel karısı ayni plâjda, ayni açıklıkla yüzüp yıkanıyor- muş. Adalet dediğin İngilterede böyle olursa vay başka memle- ketlerin haline !.. İi * ! 'ngiliı gazetelerinin son neş- I riyatına bakılacak — olursa Fransa | Fransa hükümeti, Dürürdi altın esasına sa- I aha tat e |dık kalmanın za- rarlarını görmiye başlamıştır. Bu yüzden, geçen sene, ithalâtı ih- racatı arasındaki fark, ihracat aleyhine olarak 72 milyon İngiliz lirasını bulmuştur. İşsizlerin mik- tarı ise resmen 270 bin gösteril- mekle beraber, bu miktarda 500 binden çok fazladır. Buna, sey- yahların da son zamanda Fran- saya gelmemiye başladıklarını ilave ederseniz memleketin gir- diği müşkül vaziyet hakkında bir fikir edinilebilir. Bir kısım moda mağazaları, Pariste mevcudiyetle- rini idame edemediklerinden İn- giltereye nakletmiye başlamışlar- lardır. Paris, şimdi, Nevyorktan sornra dünyanın en pahalı şehri olmuştur. Memleketin ithalâtı 180 milyon, ihracatı da 108 milyon İngilizdir. * Düııyııun en büyük beledi- yesi olan Nevyork şehri sebebi, — şimdiye kadar bu idarenin başına gelenlerin birçok suüsti- mallere göz yummaları veya biz- M _St bu suüstimalleri yapmaları ur. Nevyork belediyesinin teşrinievvel sonuna kadar yalnız memur maaşlarını verebilmek için ihtiyacı olan para 200 milyon dolardır. Halbuki o vakte kadar bütün varidatını tahsil etmiş bu- lunmaktadır. Bunun için Ameri- karın en büyük maliyecilerinin bulunduğu Vall streete müracaat etmiştir, Eğer —müsbet cevap alırsa müşkül vaziyetten kurtula- cak, olmazsa kapılarını kapamıyı mecbur olacaktır. 4 -— TARİHİ MUSA SON POSTA -: HABE —— ” İstanbul Halkı İlk Defa Olarak Fil Seyrediyor İmam Ef. Valinin Yanında Yalnız İ Kalınca Kö Mısır valisi Mehmet Ali Paşa Sultan Mahmuda hulüs çakmak istiyordu. İstanbula henüz görül- memiş bir hediye göndermek, hem halkı hayrete düşürmek ve hem de padişahı memnun etmek için düşünürken; İran şahı tara- fından Sultan Mahmuda bir fil hediye gönderildiğini haber al- mıştı. Fil, İrandan yola - çıkarıl- mış fakat henüz yarı yola bile ielcıncmişü. Bu mesele Mehmet l Paşada derhal — bir - fikir uyandırdı. Sudana adamlar — gönderdi. Cesim bir Sudan fili ile be denilen iki küçük fil tedarik çt ti. İran şahının gönderdiği fil İs- tanbula girmeden bunları deniz tarikile İstanbula yetiştirdi. Sırmalı elbiseli filciler tara- fından bin müşkülât ile Sirkeçi iskelesine çıkarılan filler, bütün İstanbul halkının hayretini mücip olmuştu. — Filler evvelâ doğruca saraya götürüldüler. Başta Sultan Mahmut olmak üzere bütün sa- ray halkına temaşa ettirildiler. Oradan da Sultanahmet meyda- nında (fil damı) namı verilen bü- yük ahıra götürüldüler. Birkaç gün sonra ıran Şahı- nın da gönderdiği cesim fil, Üs- küdara geldi. Fakat bu muazzam hayvanı karşı yakaya geçirmek mühim bir mesele idi. Üsküdar civarında Öküz limanı denilen iskelede büyük mavnaları biribi- rine raptettiler. Üzerine kereste ve kalaslar döşediler. Bu suretle büyük bir sal vücude getirdiler Bin zahmet ve meşakkatle bu fili de Sultanahmetteki fil damına getirdiler... Artık İstanbul halkı takım takım geliyor, büyük bir hayret ve taaccüp içinde bu gö- rülmemiş mahlükları seyrediyordu. Fakat.. O esnada İstanbulda sık sık yangınlar olmiya başla- mışti: Dedikoduya meyyal olan halk dıırıııııdı erhel bir şayia — Bu fil. denilen — mahlük | y Halkına Oyun Oynadı meş'umdur. Her nereye ve her- hangi beldeye girse, felâket ge- tirir. Padişahlara şimdiye kadar kıymettar nesneler — göndermek âdet iken, ne muciptir ki böyle meş'um mahlüklar gönderirler ve şehrimize felâket davet ederler. Sözleri büyüdükçe büyümüş, âdeta halkı isyan edecek derece- ye getirmişti.. Hergün yüzlerce insanı haklı haksız şuraya buraya nefyeden Sultan Mahmut, bu sözleri işitir işitmez; halkın gale- yanını teskin için derhal irade etti: — Filleri, nefyedin. Dedi. Zavallı filler, birçok muhafız- ların ortasında yola çıkarıldı. Fakat kolay kolay doymıyan bu hayvanları, yolda — doyurmak mümkün olmıyordu. Önlerine ko- nan şeyleri derhal silip süpürü- yorlar. Ve hortumlarını iki tarafa çarpa çarpa yiyecek istiyorlardıı... Daha yarı yola gelmeden, Mısır- dan gelen fillerin, üçüde öldü. Yalnız İrandan gelen koca - fil, yaşıyordu. Fili Edirneye getirdiler. Valiye teslim — ettiler, Vali, — hayretler içinde kalarak bu hayvam ne yapacağımı düşündü. Şehirde bü- rındıramıyacağını — anladı. Şehir civarındaki — köylerden — birine gönderdi. Fil, o köy için hakikt bir felâ- ket teşkil etti.. Ne bağ, ne bahçe, ne tarla kalmıştı. Hükü- met malı olduğu için hiç kimse de bir şey yapamıyordu. Nihayet köylüler toplandılar. Hükümete şikâyete karar verdiler. Köyün imamını önlerine kattılar. Şehir yolunu tuttular. İmam, hükümet işlerine karış mak istemiyen bir adamdı. Daha ziyade köy halkının kendisine müzaheret etmiyeceğinden korku- yordu. Fakat köylüler, ayni şikâ- tez — Edirneye yeti valinin buzurunda 'd."“h":a y H İerNas ve israr edeceklerini bu - ittifak- tan hiçbiri de ayrılmıyacaklarını imama temin etmişlerdi. Hükümete yaklaştıkça, köy- lülerin adedi azalmıştı. Tabiidir ki imam efendinin de endişesi artmıştı. Valinin kapısının önüne geldikleri zaman, imam efendinin arkasında, ancak beş altı kişi kalmıştı. Valinin odasına girme- den, şikâyete onların da İştirak edeceğine dair imam bir daha teminat aldı. Ve sonra Valinin kapısındaki perdeyi kaldırdı. İçeri daldı. J10 Senelik Yeni Misakın etni ( Baştarafı 1 inci sayfada ) beynelmilel ukudun — ruhundan mülhem olan ve sulh davasına merbutiyetlerinin yeni bir delilini östermek —arzusunda — bulunan unanistan ile Türkiye bir misak akdine karar vermişler ve bu maksatla atideki murahhaslarını tayin etmişlerdir: Yunanistan Reisicümhuru Haz- , retleri; Yunan Başvekili M. Panaghis Tsaldaris Hazretleri ile Yunan Hariciye Nazırı Demetre Maxi- mos Hazretlerini, Türkiye Reisicümhuru Hazvet- leri de, Türkiye Başvekili ve Malatya meb'usu İsmet Paşa Hazretleri ile Türkiye Hariciye Vekili ve İzmir meb'usu Tevfik Rüştü Bey- efendi Hazretlerini tayin etmiş- lerdir. Bu zevat usulü veçhile tanzim edilmiş olan selâhiyetnameler.ni teatiden sonra hususatı atiyeyi tespit etmişlerdir, Madde 1 — Yunanistan ve Türkiye müşterek — hudutlarının tecavüzden masuniyetini taahhüt ederler. Madde 2 — İki yüksek âkit taraf, kendileri için bir alâka uyandırabilecek beynelmilel mahi- yette bütün meselelerde müte- kaddim bir istişarede bulunmayı anlaşma ve teşriki mesai siyaset- lerinin umumi vechesine ve mü- tekabil ve müşterek menfaatleri- ne uygun mutabık — olduğunda kalmışlardır. Madde 3 — Mahdut miktarda devletlerin temsil edildikleri bey- nelmilel bütün içtimalarda Yuna- nistan ile Türkiye, iki taraftan herhangi birinin murahhasını iki tarafın müşterek ve hususi men- faatlerini müdafaa etmekle vazi- fedar telâkki etmiye mütemayil- dirler. Ve bu müşterek temsili gerek münavebe suretile ve ge- rek iki taraftan en ziyade ıliıı- dar olan memleketin hususi men- faatlerinin mevzuu — bahsolduğu ahvali hususiyede temin etmek için sarfı mesai etmeyi taahhüt ederler. Madde4 — Bu misak, 10 şe- ne için aktedilmiştir. İki yüksek âkit taraftan birisi misak müd- detinin inkizasından bir sene ev- Vali, karşısında süklüm, pük- | vel bu misakı fesetmediği takdir- lüm duran imam efendiye sordu: — Nedir, 07.. İmam Efendi, valinin ömrüa- fiyetine güzel bir dua ile iyi bir mukaddime yaptıktan sonra, ba- fifçe başını çevirerek arkasına baktı. Köylülerden hiç kimse kal- mamıştı. İmamelendi, biç boz- madı: — Efendimiz!.. Bizim köy halkının bir istirhamı var. Tarafı devletten köyümüze bir fil gön- derilmiş.. Başımızla beraber. An- gak bu fil yalnızdır. Camı sıkılı- yor. Acaba bir eşi daha bulun- maz mı? Eğer bir fil daha bul- durulur da köyümüze gönderir- seniz, cümlemiz minnettar oluruz. Dedi... Ve, köyüne avdet etti- de misak yeniden on sene müd- detle muteber olacaktır. Madde 5 — Bu misak, tasdik olunacak ve musaddak nüsha- lar mümkün olduğu kadar sürelle Atinada teati edilecektir. Misak, son musaddak nüshanın iki yük- sek âkit taraftan birisi canibin den diğerine tebliği tarihimlen itibaren meri nlıcıEır. 14 eylül 1933'de Ankarada tanzim edilmiştir. Müşterek Resmi Tebliğ ( Baştarafı 1inci sayfada ) “Bu misak ancak iki memleket arasındaki münasebetleri istihtaf etmekte ise de tam bir noktainâ” ği zaman da; müracaatin netice- | zar mutabakatı ile müştereken sini bekliyenlere: — Filin köyümüzden kaldırıl- masını — validen istirham ettim. Fakat fili kaldırmak şu tarafa dursun, İstanbulda bulunan arka- daşını da bugün yarın getiriyor- larmış... İşte, siz ittifak edip te beni yalnız bırakmasaydınız belki bu belâ başımızdan defolurdu... Bana ettiğiniz oyunun cezasını çekiniz bakalım. Cevabım verdi. D Yalçın Kaşa takibe başlamış oldukları müsli- hane gayretlere devam etmek arzusile mütehassis olan Türkiye ve Yunanistan, bu misakın yakıp Şarkta bir nizam unsuru ve umu> mi sulhun takviyesi hususundâ kıymetli bir amil olan dostane ınlq"ı;ıılınıu daha dıciyıdemı kle l liğını — mi e & ı;:ııl'ııuxnırlnr. I:::hıh memleket: imza edilen misakın milletler mür kareneti. fikrine faydalı bir sü- rette hizmet edebileceğini ” ümit etmek isterlerin — b Ze BNN j ;