“2 Küneimevvel m En Son Keşiflere o Ve Tetkikler Göre EAMEZRENENGLZENŞ ( iye HAZRETİ YUSUF HAZRETİ MUSÂ EEE KENE Velar: Ömer Riza —91— Tahtında Oturan Bir Firavun Her Yeminin Fevkindedir Firavun bu sefer kızına dö- Derek sordu: — Sen de bu fikirde misin? Mısırm Veliyciabtı! . — Hayır, Zevcim Prens ile bu bususta ayrılıyoruz. Ben Fi- ravunun fikrindeyim, Firavun tekrar oğluna döndü: — Oğlum Seti, düşün, bana söz vermezsen seni veliabtlıktan atarım. Düşün! — Düşündüm, Kerarımda mu- sirrimi Firavun ayağa kalkarak ba- li. — O halde kâtipler yazınız! Setiyi veliabtlıktan hallediyorum. Fakat kızım Usertiyi halletmiyo- rum. Onun bötün hakları male fuzdur. Kızım Prenses, oğlum Setiden bir çocuk duğurursa be- nim varisim bu çocuk olacak! Bu çocuk doğuncaya kadar karde şimin oğlu Prens Amenses veli- abt ilân ediyorum. Amenses bu- raya geli Amenses yerinden kalkarak Firavuna yaklaştı. Firavun, tacını başından çıkararak onun başına | koydu ve ilâve etti: | — Seni oğlum Setinin yerine Mısır prensi ve veliahtı olarak | Bütün cemaat bağırdı: — Hayat, kan, kudret! | Prens Seti Firavundan sordu: — Mevkiimle beraber haya- tım da alınıyor mu Firavuol Firavun cevap verdi: — Hayır oğlum! Sonra yeni veliahta baktı ve emretti; — Yemin et ki, Amon, Ptoh, Osiris namına yemin et ki Prens | Setiye dokunmiyacak, ona zerre kadar zarar vermiyeceksin! Bâş- kâhin Ki resmi yemini ifa ettir. di. Amenses, istemiyerek, başkâ- binin sözlerini tekrar etti. Yemi- ni tamamladıktan sonra şu söz- leri söyledi: , Yalnız Prens Seti'nin bana karşı herhangi bir harekette bu- lanmamasım oşart o koşuyorum. Prens Seti'nin taht üzerinde huzurumu ihlâl etmemesi lâzımdır. Divan içinde ( mırıldananlar vardı, Çünkü Seti'yi sevenler pek çoktu. Onun veliahtlıktan hal'edilmesi, aşağı yukan bütün saray erkânına dokunmuştu. Her- kes mabzundu. Fakat Seti gülü- yor ve sesini çıkarmıyordu. Ye- win İfa olunduktan sonra Seti de son sözlerini söyledi: — Buşiyeminlerin kıymeti ne- dir kil Tahtında oturan bir Fır- avun, her yeminin fevkindedir. Onu ancak ilâhlar isticvap eder. Amenses emin olsun ki kendisile hiçbir gaile çıkarmıyacağım. Bun- dan böyle Mısırın bir asilzadesi olarak yaşıyacağım.' Şayet, müs- takbel . Firavun bu asilzadelik günlerimi kısaltmak isterse mesele yoktur. Fakat babam” olan Fıra- vundan ayrılmadan evvel son söz- lerimi söylemek isterim.. — Söyle oğlum! — Ben sizin İsrail oğullarına yaptığınıza onların ilâhları nasbediyorum, İradem budur! .. aleybtarım. o Çünkü çok kuvvetli! Sonra sizin benden alıp yeğenime verdiğiniz taç bu memleketime fayda vermiyecek. Fakat yeni veliaht derhal ahldı, Fıravun onu susturdu ve kendisi söyledi! — Yer yüzündeki (o günlerim sayılıl.. Seti devam etti: — Yer yözündeki günlerini sayılı olabilir. Onun için belki de son defa görüşüyoruz, o halde elveda Firavunl Benim aziz pe derim! Bu son firak dakikasında #ana karşı bütün sevgimi hisse- diyorum, Elveda bütün vesirler, müşavirler, size bundan sonra daha başka, belki de daha #€- vimli bir prens hükümran olacak, dostum Anal Haydi gidelim! Çünkü bütün bu cemaat için- de Setinin dost tanıdığı yegâne adam, onun kâtibi Ana idi. Setinin hemşiresi, ayni zaman da karısı ortada duruyordu. Fa- kat Seti onu düşünmüyordu bile! Seti birkaç adım geriliyerek 8a- rayın eski usulü üzere bağırdı: — Hayat, kan, kudret! Fira- vun, Firavun, Firavönl Sonra yere kadar eğildi. Ve geriledi. Babası mırıldanır gibi konu- şuyordu: — Oğlum Seti! Benim en aziz evlâdım. Seti, Seti! Firavun kollarını uzatmış, yü- zü değişmişti, Sonra koco Firavun ileri doğru kımıldadı, geriledi ve durdu. Herkes medhuş bir halde idi. Saray tabi koştu, başkâhin Roiv ile diğer kâbinler ilâhilere başladılar, Amenses sordu; — İlâh Osiris, İlâh Firavunu yanına aldı mı? ; ii * 21 Kânunuevvel Çarşamba latanbul — ( 1700 metre ) 18 si tüdyo saz heyeti, 15,45 orkestra, 20 İnei Hanim ve arkadaşı, 29,30 Hafız Sadettin Bey, 21,90 orkestra, ajans ve borsa haberi, saat ayarı. Bükreş — (394 metre) 20 Halk konferansı, 20,40 gramofon, $İ Kora konseri, Belgrat — (431 metro) 20 orkostra, £i Bolgrat operasından nakil. di Roma — (44i metre) 20,45 Emliral isminde bir opera, Prağ — (488 metre) 20,90 kabüre, 21,95 opera parçaları, 22 konser. Viyana — (518 metre) 20,90 küçük bir dram, 23 akşam haberlerini nüte- akip konser. Peşte — ( 550 metre ) gecesi, 24 cazbant, $i Stravs Varşova — (1412 metro) 2) muh telii, 21 Karliso isminde. bir. komeği, 22,10 salon orkestrası, Berlin — (1685 metre) 20,88 Manihe ten naklen eğlenceli bir yooo, 23 eski danslar, m ; li “ln sümük ihl nin iz bin RADYO İli ..eeeeeşeiereeee A AĞİSONPOSTA sa Bağdat tertip U 875 | Terkes . »N 520 | Elektrik o * BORSA HARİCİ Tahvilât - Meskükat Lira Lira Türk Alımı 922 | (Reşat) #«”5 yi» 1042 | (Vabit) «2 ai 822 | İnce beşibirilk altın” “ ; A a m Mecidiye * .0) | (Cümhuriyet) 45— (Hamit ) armah 30,00 (Reş) , 40 (Vahit) , 4860 Misir Kr.Fo, 1886 184,00 “Wİİ, . . 103 280 a TE <9 Banknot (On, Ba Kalın beşlbirlüe altın (Gümburlyet) 45,20 (Ari) (Hamit) ÇARŞAMBA 0Gün Zi. 1ci KANUN 932 Kasımi3| Aradi 21 - Şaban 1551 Vek | — sw? İvana İİ Vee grit 1. 202 12 Ya, Uğe 18) sil imanı ml a)534 ; 22 Kânunusvvel Perşembe İstanbul — (1200 metre) 18 Ne bil oğlu İsmail Hakkı Bey, | 18,45 Orkestra, 19,*0 Fransızca ders Çilerle- mişlere mahsus), 19,45 Orkestra, 20 Seniya Hasım, 20,30 Darülbedayi at- tstleri tarafından temsil, 2i 'Tanburi Relik Bey ve arkadaşları, 29 Gramo- fon, ajans, borsa haberi, saat ayarı, Bükreş — (894 metre ) 20 sanat ve musiki konferansı, 20,80 operadan naklen Söare Mare ismindeki opera, Belgrat — (431 metre ) 80 'Gira mofon 20,00, konferans, 21 Lübliyan yadan BAkİL, Roma (Mi metre) — 21,15 Gr, mofon, 21,46 karışık konaer, Prağ — (488 metre) 20,05, Brü? madan makil, 20,20 mandolin kon- seri. 20,46 halk şorkıları. 2140 Jano sik isminde bir İslevak trajedersi. Viyana (515 metre) 20,95 Esli efon di, İsminde bir fantesi, 21,05 konior. Paşta — (659 metre) 20,30 Hof- man isminde bir operet. Varşova — (1412 metre) 81 hafi musiki, 22,30 bir komedi, 23,13 danş havaları. Berlin — (1685 metre ) 20,30, Filarmoni 23 Manna Kaponi tarafın- dan şarkılar, 22,40. Salon orkostraaı, Dip lomatlaraHükmeden GizliKuvvetler Japonya Hesabına Ame- rika'da Çalışan Casuslar ( Baştaarfı 1 fnei sayfada) şebbüslere | girişileceği bildirili- .yordu. Bu defaki mektup tesirini gösterdi. İki gün sonra, gayet şık giyinmiş genç bir adam ma- ğazadan içeri girdi ve Mis Grünle görüşmek istediğini söyledi. Dora, mağazanın arka tarafındaki büro da bulunuyordu. Oraya götür düler. Genç adam, Dora ile kar- gılaşır karşılaşmaz elinde tuttuğu mektupla masanın Üzeri ne attı ve bir asabiyetle sordu, — Bu da ne demek oluyor? e evi < ere ma am Dora bir soğukkanlık ve a ii yer e m Takar e sonra aw ilam ld çk Ül Pe çilek, “ye Mao umumi kâtibinin ismini vererek İğek eler e faturanın nişanlısına gönderilmesini bildir- Fakat, ayni zamanda, garip bir vaziyete düştüğünü de bisse- diyordu. Eğer faturanın bedelini vermiyecek olur da mağaza sa- hibi aleyhine dava açar ve bir tesadüf veya tertip eseri olarak ortaya böyle bir mektup çıka- rlacak olursa, sunturlu bir reza- let hâsıl olabilirdi. Bahriye ne- zaretinde bu derece mühim mevki işgal eden bir adamın böyle gürültülü ve kadınlı bir hâdiseye karışması istikbal için fena tesir yapabilirdi. Esasen kendisi kâfi derece kazandığı gibi babası da petrol işleri yapan zengin bir insandı. Binaenaleyh böyle birkaç mw dolarlık bir mesele Gzerinde zla ısrar etmiye lüzum yoktu. Meseleyi halletmek için çek def- terini cebinden çıkardı. Niyeti derhal faturanın parasını ödemek, ayni zamanda, biçbir suretle namına müracaat edecek kimse- lere kredi üzerine muamele ya- pılmıyacağına dair kadından bir mektup almaktı. Kalemini de çıkardı.. Tam , bu sıradadır ki Dora, kendisine verilen rolü ifa etmiye başladı.. Dedi ki: — Yazmak ist çeki teşekkürle alırım. Çi ihayet bu müesseseyi, hayatımı kazanmak için açtım. Fakat şimdi rum ki bu parayı sizden Zira hakkım yoktur. Ve büyük bir lâübalilikle adamın elinden yavaşça kalemi aldı ve ilâve etti: Dün Halk Evinde bir toplantı yapılmıştır. Toplantıdan maksat bir tanışma" vesilesi hazırlamak, İleride gösterilecek fi etler | hakkında faydalı bir hasbuhalde bulünmekt:, Evin muhtelif rinin biribirlerine yardımlarını temin etmek ve faaliyeti semere verici bir bale getirmek için bu gibi toplantı ve hasbühallerin sık sık tekrarına karar verilmiştir. Müzakerelerden sonra çay içilmiş Bre nihayet verilmiştir. Resmimiz bu toplantıdan bir Halk Evinde Toplantı & ; “18âyle “9 — Hayır, olamaz. Bu fatı- rada yazılı eşyadan baberiniz yoksa ve buraya gelen kadın bir sebtekârsa onun cezasım siz de Gil» benim çekmem lâzımdır. Çünkü ben aldanmış O bulunu- yorum. Ve bu minval Üzere genç adama birçok şeyler daha söy- ledi. O suretle ki, karşısındaki, onun, bu cevap üzerine Ameri- kalı, Dora'yı parip bir bakışla süzdükten sonra dediki; — Demek böyle bir ifade üzerine bu kadar eşyayı bu meç- bul kadına teslim ettiniz? Şu halde geçerken aklına gelipte içeri giren her kadının size anla tı masala İnanır mısınız? ora güldü. Bu gülüş hesaplı idi ve kendisine verilen talimatın bir icabı idi, Dediki: “ — Vaziyet, haklı olarak itiraz (ettiği bi dir. Evvelâ bu 2 e Sh ve hal ve hareketinden emin görl- nüyordu. Sonra bir mektup gösterdi. Amerikalı o büsbütün leşti: — Nasıl bir mektup? Dora, gayet tatlı bir edaile dir ver — Evet bir mektup gösterdi ve cidden güzel, boş bir mektup. Hattâ içinde, yakında evleneceği- nizi bile yazıyordunuz, altında da, gayet okunaklı bir şekilde imzanız vardı, Amerikalı şaşırmıştı. Sordu: — Peki, bu mektup nerede? — Merede olacak, gelen ha- nım tekrar alıp götürdü, Öyle tatlı bir mektuptan ayrılmak ister mi? Tabii kendisinde kaldı, Umumi kâtip, böyle bir mek- tup yazmadığından emindi. Hatta ne bir aşk mektubondan, ne de evlenme vadeden bir mektuptan haberi yoktu. yüksek asabi Hakikaten kibar ve bir terbiye almış bir kadın oldu- ğuna hükmetti. bunları söylerken iskemlesinde oturuyor- du; güzeldi ve karşısındakine ga yet iyi tesir yapmıya muvaffak oluyordu. Esasen, buna mecbur- du da, çünkü aldığı emir icabı, bu delikanlıyı avucunün İçine almak gerekti. Amerikalı, kadından yükselen tesire kapılmış, fatura meselesinin bu şekilde halledilmesine mem- nun olmuş, bunun haricinde güzel bir kadınla başbaşa kalmak zevki kalmıştı. Bu gürültülü mü- lâkat, aynı gün, akşam üzeri bir otomobil gezintisi yapmak kara- rile neticelenmiş bulunuyordu. (Arkası var )