21 Aralık 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

21 Aralık 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ahmet Rıza B. Pariste İken M. Kleman- İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Tefrika No. 11 Masıl doğdu ?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. so'nun Gazetesinin Musahhihi Oldu Miaarif müdüriyeti sandalyesine bir| — — — tekme attı. İstanbula gelerek kısa bir müddet kaldı. Nihayet günün birinde bir Mesajeri vapuruna atladı. Vatan hasretinin acılarını duya — düya — Marmaranın sisli ufuklarında süzülerek İstanbuldan uzaklaştı. O zaman İstanbuldan Parise altı günde gidiliyordu. Bu altı günü Ahmet Rıza Beyin nasıl geçirdi- ğini ve neler düşündüğünü bilm yoruz. Ancak ( Paris )e gidip te yerleştikten sonra birdenbire şar- latanca hareketlere kıyam etme- mesinden — istidlâl — ediyoruz ki Ahmet Riza Bey, ne Maarif na- zırından ve ne de devletin bütün idare sistemini elinde tutan Ab- dülhamitten intikam almayı ak- lından geçirmemiş, hatta Paris'te nasıl yaşıyabileceğini bile etraflıca düşünmemişti. Ahbmet Rıza Bey, bu defa (Kartiye Lâton) de yerleşti. Çün- kü pek zayıf olan keşesi, ancak buna müsaade edebilecekti... Ne- tekim bu müsaade de çok sür- medi. Bir gün acı bir hakikat başgösterdi. O gün Ahmet Bey son parasını da oda kirasına ver- mişli. Geri vermek imkânt olmadığı için, tanıdıklarından para İstiye- medi. Hayatını nasıl kazanabile- ceğini de henüz kestirememişti. Bunun için ( hükümeti seniyenin Paris sefarethanesi) ne — gitti. Sefir Esat Paşaya müracaat etti: — Ben, buraya malümatımı tevsi İçin geldim. Bana maaş tahsis ettiriniz. Dedi ve bu hususta hazırla- dığı istidayı da sefire verdi. Esat Paşa, bu istidayı derhal İstanbula bildirdi. Ve neticeyi, kemali sabru sükün ile bekleme- sini Ahmet Rıza Beye söyledi. Günler, haftalar, aylar geç'i. latanbuldan cevap gelmedi. Za- vallı Ahmet Rıza Bey, aç bir mide ile hergün Paris kaldırım- larında dolaşıyor, (iki tas suyan bir ekmek yerine geçeceğ ni ) hat rlıyarak sokak çeşmelerinden bol bol su içiyor; artık İstanbu'- dan ümidini kesmiye başladıçı için, iki elile bir tek başına çare arıyordu. Bir gün, gazetelerin birinde gördüğü ilân, onu ümide diüşür- dü. Meşhur (Klemanso), (Lâjüstis) ismindeki gazetesi için bir mu- sahbhih arıyordu. Bu iş için ge- sete idarehanesi tarafından açı- lacak gonkura, yerli ve ecnebi Ahmet Rıza B. herkesin İştirak edebileceği de tasrih olunuyordu... Ahmet Rıza Bey, büyük bir cesaret gösterdi. Kazanacağına hiç ümidi o Iıılıl.ı. hemen gazete idarehanesine gitti. İsmini kaydettirdi. Muayyen günde müsabakaya girdi. Ve, muvaffakıyetle — neticelenen bir imtihan verdi. İşte o gün Ahmet Rıza Bey, Parisin en mes'ut ada- mı oluvermişti. Ona ayda (yüz elli frank) veri- lecekti. Ekmeğin otuz beş para- ya satıldığı zaman, bu para ka- naatkâr bir adam için mühim bir servet demekti. Fakat o, buna rağmen iktsat eder; bazı günle- rini iki yumurta ve biraz da ek- mekle geçirerek arttırdığı para ile kılık ve kıyafetinin intizamına riayet eylerdi.. Halinde, bir hu susiyet ve mümtaziyet vardı. Her şeyden evvel, güzeldi. Hatta o ka- dar güzeldiki, eğer M. Klemanso, ni açacağına, bir gözellik müsaba- kası açsaydı, şüphesizki Ahmet Riza Bey bilâ perva buna da gi- rer ve muvaffakıyet ihrar ederdi. Söülün gibi uzun bir boyu vardı. Altın gibi sarı ve uzun bir kalla çerçevelenen duru beyaz çehresinde, mavi gözleri büyük bir gurur ve inat ile parladı, Onun için bütün (kartiye lâtenjin yosma di'berleri ona sokakta te- sadüf ettikleri zaman gayri ihti- yari durar ve bakarlardı. Fakat o, magrurdu. Hem de, en iyi manasile magrur ve hatta biraz da camit... Azmi, iradesi kuvvetli idi. Pek az, fakat çok tok söylerdi. Bunua için zekâ ve dirayetinin — derecesi — bir — türlü GEM*. Hal ve etvan o ka- dar ketum idiki: Bar İSTANBULLULAR HAZIRLANINIZ! BİR MİLLET UYANIYOR! San'atkârların bizzat meftun vea hıyran oynadı'darı tacihi va milli fevkalâda filimdir. İPEKFİLM: Diğer Türkça flimlerde olduğu gibi (BİR. MİiLLET UYANIYOR) ın da gösterilmesi hakkını yalnız ALEMDAR sinemasına bırakmışlır. Çünkü gerek alnemanın müuhlti ve göreksa makinesinin mükemmeliyoli İstanbul sinemalarına falx görülmüştür. Yarından — itibaren A L E M D A R Sinomasında başlıyor. ) |gazetesinde bir müsahhihilik imtiha- — Bu adam, acaba büyük bir Hakilâp yaratabilir. mi?... Diye bir sual varit olsa, buna hiç kimse cevap veremezdi. Rahmetll Mösyö Klemanso, berhalde çok zeki bir adammış ki, Ahmet Rıza Beydeki gizli meziyoti en evvel o keşfettl Ay- da yüz elli frank maaş verdiği bu memurunu bir müddet mu- sahhihlikte — Istihdam — ettikten sonra, günün birinde ona şöyle bir teklifte bulundu: — Mösyö Rıza, Siz, kâfi derecede Fransızca biliyorsunuz. Şarka dair niçin yazı yazmıyor. sunuz7... Bu sual üzerine Ahmet Rıza Beyin gözlerinin önünde sanki bir şimşek çaktı. Pek cazip ge- len bu teklife karşı bir an için kendini yokladı. Herhalde, dima- ğında ve parmaklarında © kuv- veti bulamadı. İzharı aczetti. Fa- kat Klemanso, buna tevaru mâ- nası verdi: — Yazınız canım.. Şöyle, tec- rübei kalemiye nevinden bir şey.. Zemin ve zaman ile münasip küçük bir parça... Zeminin okadar ehemmiyeti yok; fakat zaman, tam kış mev- siminde ve mart ayının on be- şinci gönünde idi. Ahmet Rıza Bey düşündü; taşındı. (Nevruz) bir makalecik uygun bulmamakla beraber, yine hoş gördü. Hafifçe tashih etti. gazetesinin sutunlarına — geçirdi. Yazı ücreti olmak üzere de Ah- met Riza Beye tam (yüz elli frank) verdi. Ahmet Riza Beyin mart ayr nın on beşlaci günü yazdığı bu (nevruziye) nin yüz elli fraak değeri olup olmad ginı bilmiyo- ruz. Fakat M. Klemanso'nun bilâ- bara söylediğine göre, Riza Beyin bilhazsa işlerine karşı gösterdiği intizam perverlikteki muvaffaki- yet, gazete idaresinin hoşuna gitmiş. Maaşı tezyit edilmek iste- nilmiş. Fakat buna imkân görüle- memiş. Buna binaen böyle arada srada ufaktefek yazılar yazdırıl- ması ve bu suretle de ona farla bir şey — kazandırılması - tensip edilmiş... ( Arkası var 1 Ahmet | tashih işlerinde ve | <o -Eıyf- SON POSYA Köcunüevvi 21 Zevcime Dil Uzatanlar Karşılarında Beni Bulacaklar ( Baştarafı |inel sayfada ) kıymetinin — derecesini — ölçmek, zannederiz ki müşkül — değildir. Fakat hakikat ölçüsünün takdiri de yine hiç zor olmıyan bir şeydir. — Yazdıklarımızın — hikâ- ye ve masal edebiyatile alâkası olmadığını söylemeyi lüzumsuz bulmakla beraber, bir gazetenin rivayet sahasında kaldığı söy- lenen satırlarına karşı yapılan çok sarih bir ittihamdan bah- setmeyi de faydasız bulmadık. Son günlerde bir gazete İt- tibat ve Terakki — bahsini ele aldı ve bazı satırlar — yazdı. Bu arada — Talât Paşa İle Bahattin Şakir Bey arasında geçtiği iddi- asile bir münakaşadan bahsetti. Merhum Bahattin Şakir Beyin haremi Canan Hanım elyevm şehrimizde bulunmaktadır. Mat- baamıza —kadar — gelen Ca« nan — Hanım, — her — şeyden evvel bu satırların — hakikat ile hiçbir alâkası olmadığını söyledi. O gazeteye göre Talât Paşa ile Bahattin Şakir Bey kaçıp Odesaya çıktıkları zaman aralarında bir münakaşa geçmiş ve biribirlerine ağır sözler söy- lemişler! Şimdi bir de Bahattin Şakir Beyin haremi — Canan Hanımı dinliyelim. Canan Hanım diyor ki: Yarın akşam ARTiSTİK Sineması; Fevkalâde gala olarak - FRANZ LEHAR'ın Moşhur operetini takdim ediyor. Temaşakiran dinliyecekleri Füsunkâr Viyana valslerile gaşyolacaklardır. Baş rollerde: MARTHA EGGERT, ERNEST VEREBES ROLF VON GOTH-LIZZI NATZLER Bugün $ŞIK Sinemada Mevsimin yeni filimlerinden İHTİRAS FIRTINALARI LES BOYER - FLORELLE ve sevimli komik ARMAND BERNARD tazafından tekmili ansızca sÖzlü aşk ve İhtiraz filmi, Dikkat : Bu filmin EMİL JANKİNUS. taralından temsli ödilen Almanca kopyesl hergün yalnıs 6 ijz matinoslade gösterili yor. >e ge ba temdit edilmiştir. “ — Zevcim Bahattin Şakir Beye atfedilen © satırları hayret- le okudum. — Zevcime atfedilen bu ifade doğru değildir ve doğru olmasına da imkân yoktur. Çün- kü Talât Paşa ile zevcim mer- hum Bahattin Şakir Bey, bu işe ük başladıkları günden en son günlerine — kadar hakikt ve sa- miml! bir dost olarak kalmışlar ve öyle yaşamışlardır. Araların da bir saniye — bile en küçük bir dargınlık — ve güceniklik ok mamıştır. İkisi de Allahın rahmetine karışan bu iki adam, ölünceye kadar — dostluklarını — muhafaza etmişlerdir. Bu sözleri, sanki ' yanlarında imiş gibi anlatan ve yazanlar ya başları saçsız, yahut hafızaları boş kalmış insanlardır. Zevcime atfedilen ifadenin haklk katten tamamen uzak olduğunu gösteren Şu resmi size veriyorum, O gazetenin rivayet müne- - kaşadan bir hayli zaman sonra Almanyada beraberce şu resmi aldıran bu iki dost — hiçbir zaman böyle kaba. sözlerle birk- birlerini kırıp — incitmemişlerdir. Zevcim Bahaeddin Şakire haksız yere kim dil uzatırsa, emin olsunlar ki —karşılarında — benl bulacaklardır.,, MATA A MELEK ve ELRAM B “derseede gü Bi fim omikl STAN LAÜUREL ve HARDY Yarın akşam ASRİ SİNEMADA akşam saat 21,30 da Üç Saat Öpereti İperde 77 table — DN Yazan: Ekrem Reşit Besteliyon : Holivut İkinci sene 40mcı sayısı Lili Damita'nın renkli reâmi ile bir- çok sinema havadislerini havi olarak intişar etmiştir. Kuvvetli heyecan amatörleri ! OPERA SİNEMASI Bu akşamdan itibaran h Muazzam Fransızca sözlü filminde: Banger GRAHAM'ın katli nesini — gösterecektir. Bu heser LOİS MORAN, GRETA İSSEN, MYRNA LOY ve EDMON LOWE tarafında fevkalâ- do surette temsil edilmiştir. Bir FOX fij «

Bu sayıdan diğer sayfalar: