29 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

29 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| İ ğ Dünya Garibeleri - Hapishanede Milyoner Olmuş! Eratislâv ( Husust ) — Talih, insanın yüzüne gülmek istedjkten sonra onu neröde olsa bulur, derler. İşte size bir misal: Sulka isminde bir serseri bir sene evvel bu civarda sayısız dolandırıcılık yaptıktan sonra yakayı ele vermiş ve üç seneye mahküm edilmiştir. Sulko hapishaneye düşeli tam bir sene olmuş ve senei devri- yesi olan 14 eylül sabahı tenef- füs için bahçeye çıkarıldığı vakit bir köşeye çekilerek geriye kalan iki seneyi nasıl geçireceğini dü- şünmeye başlamıştır. Bu esnada gardiyanlardan biri Sulkonun yas nına yaklaşarak: “Ne düşünüyorsun — Sulko? Yoksa buradan kaçmak - için plânlar mı kuruyorsun?,, demiş- tir. Sulko, iki eli ile tutmuş olduğu başını kaldırmadan: “Senin dediklerin imkânsız bir şey olduğu için aklıma bile getirmedim, düşündüklerimi am lamak istiyorsan söyleyim: Bura- dan çıkmama daha iki sene var, dışardan bana biraz muavenette bulunacak — biri olsa idi çok sıkıntı çekmiyecektim. Fakat bana yardım yapacak kimsem — yok, haftada — biç olmazsa bir paket cıgara ge- tirecek bir arkadaşım bile yok. Siz de görüyorsunuz ki burada cıgara almak için bile meteliğim yok,, demiştir. Bundan sonra gardiyan: “Her şey yela gelir. Fakat sen galiba bir halt işledin.. Seni hapishane müdürü istiyor, yürü bakalıml,, diyerek Sulkoyu müdüriyet daire- sine götürmüştür. Şimdiye kadar hiçbir mahkü- mun yüzüne gülmiyen hapishane müdürü, Sulkoyu güler yüzle kar- şılamış ve bir koltuk göstererek: “ Otur bakalım Sulko Efendi. Sizinle biraz ahbaplık edelim.,, demiştir. Müdürün bu iltifatından bir şey anlamıyan Sulko şaşkın bir halde kendisine gösterilen koltuğa oturmuştur. Müdür ayağa kalkmış, cebinden çıkardığı tabakadan Sulkoya bir sigara ikram — ettikten sonra: Sizi çok sevindirecek bir haber var, uzak akrabanızdan Pavel Sulko velat etmiş ve başka va- risi olmadığı için üç milyon fran- kı mütecaviz olan serveti size kalmıştır. Fakat bu paradan siz buradan çıktıktan sonra istifade edebileceksiniz. Şimdi siz bir milyoner olduğunuz için ve bir milyonerin izmarit toplaması doğ- ru olmadığı için buradan çıkıncı- ya kadar iyi sigara ve iyi yiye- cekler alabilecek kadar para ve- rilecektir. Buradan çıktıktan sonra da iyonlardan istediğiniz gi- bi istifade edebileceksiniz.,, de- Ar. Şimdi Sulko milyonlardan is- tifade etmek için iki senenin geçmesini beklemektedir. 25 Liraya Bir Otel Almanyanın şimal — sahilinde Henkengagen isminde bir plâj ve bu plâjın seyyahlara mahsus elli odalı bir oteli vardır. Geçen- serde bu atel mezada çıkarılmıştır: Mezat birkaç defa tehir edildiği halde hiç alıcı çıkmamış, hatta alâkadar olan bile olmamıştır. Kanunen mezadın daha. fazla ozatılmasına imkân olmadığı için koca otel 50 Mark mukabilinde yerlilerden fakir bir adamın üze- rinde kalmıştır. Fakat bu ada« min da derhal verecek — parası olmadığı için ötel mezat memur- arından birinin yine 50 Marka özerinde — kalmıştır. Eli Mark bizim para ile 25 lira eder. SUN FOSTA “Son Posta,, En Meşhur Amerika Hapishanesinde Amerikan Amerikanın en meşhur hapishanelerinden — biri - Hapishanenin yatakhanesi. Aşağıdaki resimde kadın (Ş mahkümların doaktor tara. fından muayene edildiğini görüyorsunuz, Nevyork, 28 (Hususi) — Amerikanın — en — büyük hapishanesi Sinğ - Sinğdir. Meşhur Şerlok Holmes ve Nik Karter — romanlarını okuyanlarca bu isim meçhul değildir. Hayal vadisinin bu iki meşhur hayırperver simasına ait masallar münasebetile Sinğ - Sinğ ismi pek çok geçer. Çok ro- mancı ve pek çok macera eser- leri, oörareögiz Biz mabhiyete bir rünen bu hapishaneden defaat'a Bahsetmişlerdir. Ben de, vak- tile çocukluğumda — okuduğum bu masalların — tesirile — Ame- rikanın — meşhur — Sinğ - Sinğ hapishanesini gezip görmek me- | rakına düştüm. Bu hapi:h me Nevyorkun — cenubundadır. Sinğ- Sinğden sonra Amerikanın ikinci büyük ceza müessesesi Obürn Stet Prizon'dur. Bu hapishanede, bugün 3000 kadar erkek ve 200 kadın mah- küm - vardır. İtiraf etmeliyim ki burada gördüklerimden derin bir hayrete düştüm ve gördüğüm her şey nazarı dikkatimi — celbetti. Mahkümlar için günlük programı buraya kaydediyorum: Çalışma Programı Saat 7 : giyinme ve kahvaltı. (Bu iş bir saat sürer). Saat 8 : Bahçe gezintisi. (Bu müddet zarfında nöbetçi mah- kümlar temizlik yapar, yatakları düzeltirler). Saat 9.11,30 atölyelerde mec- buri çalışma : Bu hapishanenin meşgul ol duğu işler bilhassa hükümete ait tabı işleri, otomobil ve vesa- iti nakliye levhaları yapmak ve diğer birtakım el san'atleridir ki bu işlere ait iptidal maddeleri ve makineleri mücssese temin eder. Çalışmaya mecbur olan mahkümlara verilen yevmiye bi- zim para ile 10 kuruştan başlar, beş liraya kadar yükselir. Her mabküm, kül renginde muayyen bir Üniforma giymiye mecbur- dur. Atöyzlerde çalışmak iste- meyiptie bilgilerini ilerletmek ar- zu eden mahkümlar hapishane- nin mektebine devam ederler. Burada, hakikaten kıymetli ho- calar vardır. ve her resmi mMmek- tep gibi muayyen imtihanla- ra tâbidirler, diplomalar alırlar, Saat 11,30 da yemek başlar. Ği Makümları Nasıl Yaşarlar, u — En Büyük Merak- ları Nelerdir ? Müessesenin alt xatındz 30V0 kişi alabilecek kadar geniş bir yemek- hane vardır. ve mahkümlar, ye- meklerini burada yerler. Yemek | işrme işi kendilerine aittir. Sofra hizmeti de, yine nö- betle mahkülar tarafından görü- lür. Yemekten sonra saat ikiye kadar olan müddet istirahat za- manıdır. Saat ikide mahkümlar tekrar işe başlarlar ve 4,30 da akşam yemeğine otururlar. Yemeği park gezintisi takip eder, Bu da Gya kadar sürer. Saat altıda, bütün mahkümlar, yukarı katta, demir kafeslerle muhafaza 'edilmiş daire ve höcerelerine çekilirler. Kapıları, otomatiktir. ve kendili- ğinden mahkümların — üzerine kapanır. Mahküm Höcereleri Mabküm höcereleri şu şekilk- dedir: 2,30 metre boy, 2 metre genişlik. Beyaz boyalı ve somyalı bir karyola. Duvarlar kâmilen demirdir. Küçük bir iskemle ve duvara merbut bir ayna ve mah- küma mahsus küçük bir apte- sane.Mahkümun başucusda bir de küçük ve kulaklıklı radyo vardır. Yatağına yatan mahküm bu ku- laklığı başma geçirir ve gece yarısına kadar radyo konserlerini dinliyebilir. Mahküm, saçlarını O makine ile kestirmek mecburiyetindedir çepilt ve her hafta gelen berber, mev- kufları, — bilâistisna — saçları dm halâs eder. * Müessesenin ayrıca bir tenis, bir futbol sahası, bir yüzme ha- vuzu, bir kilise ve sinağonu vare dır, Mabetlere devam mecburidir. Bu kısım, erkeklere ait olan taraftır. Şimdi kadın kısmına geçelim. Kadınların Ünlitorması Kadın mahkümlar, erkeklerin hilâfına olarak tamamen siyah giyinmişlerdir. Ayaklarında mer- serize çoraplar vardır. Ayakka- bıları siyahtır. Yalmız eteklikleri kül rengindedir. Kollar kısadır. Hapishanenin kadın kısmının ça- lışma ve yaşama programı da erkeklere ait kısmınkine benzer. Kadınların çalıştıkları atölyelerde karyola somyeleri, esvap, beyaz çamaşır - yapılır. Kadın, erkek her mahküma hapishane idaresi tarafından her allı ayda bir çamaşır verilir, Müddetini bitirerek çıkan mah- kümlara bir palto veya pardesü, bir elbise, ayakkabı, çorap ve şapka alırlar. Gidecekleri yere kadar tren ücretini de hapishane idaresi verir. Mahkümların hariç ile muhaberesi memnudur. Mek- tuplarını behamehal — hapishane idaresine açık vermiye mocbur- darlar. Misafir kabul günleri haftada bir defadır. Cezaların Nevileri Bu hapishanede mevcut mah- kümlar ağır cezalılardır. Ya ebe- diyen hapis cezasına veya 5, 10 ve 25 seneya mahküm olmuşlar- dır. Şunu takdir ile kaydetmek Tazımdır ki bir Amerikan mah- k 'munun höceresi, içtimat seviyesi nasıl olursa olsun, herkes tara- fından memnuniyetle içinde yatı- labilecek temiz, güzel, ferah bir yerdir. Kadın höcerelerini gezer- ken gözüme bilhassa ilişen nokta şu oldu: Mahküm Amerikan ka- dınları, hemen ekseriyetle höcere- lerine akraba ve yakınlarının re- simlerini asacak yerde duvarları sinema artistlerinin — resimlerile süslüyorlar. Bu mahkümlardan höcerelerin- Kari Mektupları Karilerimizin Suallerine Cevaplarımız Bir Tavzih Himayei —Etfal Cemiyetinin Balat Şubesi tarafından tertip edilen Sünnet düğününde Sün netçi Hacı Hüseyin Efendi büs yük bir para ile yapılabilecek olan süaneti 15 lira gibi ufak bir ücretle yapmıştır. k m Z. Baye rdük, Sizin bu arzunuzun gelip geçici bir he« vesten ikaret olduğunu tahmin ediyoruz. Artistliğe karşı olan meyil ve incizabınız kuvvetli das hi olsa daha birkaç sene sabret- seniz hiç olmazsa lise tahsilinizi ikmal etmeniz lâzımdır. Bu asır da en iptidai gördüğünüz meslek bile kuvvetli bir tahsile ihti- yaç gösteriyor. Bilhassa arlist olacak bir adamın hiç olmazsa umumi malümatı ve sanayii ne- fise ve edebiyatta biraz ihtisası olmalıdır.. Onun için şimdilik size sadece lise tahsilinizi bitire menizi tavsiye ediyoruz. * Edirnekapt Terlikçizade MWahmut Kemal Beye: Sorduğunuz mesele ilim *& fennin izah ettiği birşey değ Kahve fincanında insanm i: | balini haber verecek hükmi, kim- yevi, ruhi nasıl bir hâdise olaca- ğını tasavvur ediyorsunuz. Kahve falında filhakika bazı tesadüfler | olabilir. Falımıza bakan adam size ait çok mühim şeyler haber ve- rebilir. Bu bilginin ve bu keşfin sebebini kahve fincanındaki izler ve lekelerde değil, falınıza bakan adamın zekâsında arayınız. Bu adamın parlak ve şeytani bakış« larile karşısındakinin içini okuya- bilirler. ——— de sinema artisti resmi bulundu- ranlar umumi yekünun — yüzde altmış yedisini — teşkil — ediyor. Amerikan kadın mahkümlarının bilhassa ehemmiyet verdikleri nokta, bunların hapishanede do- ğum yapmak istememeleridir. Doğuracak kadın, derhal Mem- leket hastahanesine nakledilir ve orada doğum yapar. Mahküm kadın höcerelerinde gördüğüm sinema artisti resimleri derece itibarile şunlardı. Janet Gaynor 14, Rüt Şater- ton 11, Ramon Navaro1 ), Norma Şerer 9, LeilaHymas 8, Elisa Landi 7, Kay Fransis 7, Şarl Farel 6, Billi Dov 5, Vallas Beri 4, Sayli Aylers 4, Jaki kuper 3, Kayv Bruk2, Janet — Makdonald 2, Charle Roger 2, Constance Benet 1, Fairbanks Jr 1, Mariya Hop- kün 1, Greta Garbo O Puan. Tulafığa bakın ki Garbonun fotoğrafı katiyen hiçbir odada bulunamamıştır. Amerikan kadın- ları Garboya ateş püskürmekte- dirler ve biç güzel olmadığını söylemektedirler. — Hapishanenin muazzam çamaşırhanesinden ge- geken duvarda bir gazeteden kesilmiş ve duvara yapıştırılmış ve hep buhardan ıslanmış bir resim gözüme ilişti, baktım Garbo idi. Onun resmi yalnız çamaşır- hanede vardı. Turan Hamiş: Bu yazı, bazı Âmerikan gare” tekr'ain arzusu üzerine oular tarafından da neşredilmiştir. Bu suretle “Son Postâvw Amerikan cera — müesseseleri — hakkında, Amerikan matbaatında bir neşir vazilesi yapmış oluyor, demektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: