Ü a—f K İ üzumsuz eyleri AÂtınız Hayatın en birinci kanunla- ogından biri lüzumsuz şeyleri ata- bilmektir. Vücudumuz vazifesini bitiren şeyleri ler, kir veya diğer gekillerde derhal dışarı atar ve — bu sayede canlılığını muhafaza — eder. Hayatta en mühim şey gıda- dır. Fakat bu gıdanın vücut — makinesinde — süpürünlü — haline — gelen fazlalarını çıkarıp atmak ta ayni derecede ehemmiyeti — haizdir. Nıtekim hastalıklarımızın çoğu mide ve barsaklarımızın / wazifesini görmemesinden doğar. — Dimnağ için de bu hakikat — aynen varittir. Çoğumuzun dimağ moktasından bastalığımız, boşlu- — gundan değil, lüzumsuz şeylerle dolu —olmasındandır. En - cahbil we en aptal adam hiçbir şey bil- miyen değil, bildikleri — yanlış n adamdır. Tahsilden gaye, lüzumlu malü- mat alıp İüzumsuzları atmasını Ööğrenmektir. Milletin hayatında | — da ayni şeyi görürüz. Bir milletin mazisi, o milletin hayalı için fevkalâde mühimdir. Fakat müs- tehase olmuş — müesseseler bir î enara atılmazsa, o cemiyet te- fessühe uğrıyabilir. Çine bakınız. Bu millet düm yanın en eski medeniyetini ku- — gan en eski milletlerden biridir. Fakat bugün bötün milletlerden N kalmıştır. Çünkü zamanı geçmiş an'anelere, Küzumsuz ka- munlara bağlanıp kalmıştır. Bun- Tardan kurtulmadıkça - ilerileme- sine de imkân yoktur. Bir ağaç, bir çiçek büyüyüp mahsul verebilmek için bu- danmak - ihtiyacındadır. Fertler, vücutta teraküm eden pislikleri temizlemek için arada sırada müshil alırlar. Bu sayede l larda — biriken — lüzumsuz geyleri çıkarıp atarlar. Dimağımızda da arada sırada Oayni ameliyeyi yapmıya ihtiyaç ovardır. Lüzumsuz malümat ile “kafamızı doldurmaktan — içtinap etmiye dikkat etmek gerektir. — Bir cemiyet için de inkılâp — Mmüshil vazifesini görür. Çürümüş we müstehase olmuş müesseseler yıkılır, cemiyet taze ve zinde bir hayat kazanır. — Naki Adanada E Köylüleâoyan Şerirler Takip Ediliyor Adana (Hususi) — Adananın Buruk köyünden şehre dört araba “ile koza getirmekte olan araba- çılar müsellâh şahıslar tarafından - soyulmuşlardır. — Arabacılar şehre yarım saat K, feye geldikleri zaman kar- gılarına bu müsellâh şahıslar çık- — mış, arabacıları yakalamışlar, bağ- lamışlar ve bir kenera bırakmış- lardır. Mütecavizler bundan sonra |— dört arabanın yükünü, öküzleri “en kuvvetli olan bir arabaya yük- l_lınişler ve diğer arabaların bey- irini alarak yükledikleri araba ile beraber savuşmuşlardır. - - Bağlı olan arabacılar ertesi sabah yolcular tarafından kurta- rılmışlardır. Bir jandarma müfre- zesi bu soyguncuları takibe çık- Â | heyeti MEMLEKET : Vanın Yeni Çehresi Her Taraf Yenileşti, Eski Harabeden Van (Husu- 21) — Şimdiye kadar ihmal edilmiş ve pek - iptidal bir halde kalmış olan Va- nn hergün bir parça daha inki- şaf etmekte yeni — ve asri binalar, * çarşılar, sokak: lar, parklar vü- cuüde getirilmek- te olduğunu bil- dirmiştim. Yeni yapılan çarşı çok. — şayanı dikkattir. | Vanın eski çar- şısını bilenler yeni çarşıyı n- ce hayret ediyorlar, Köhıe.ıüi'ı"be. karanlık mağaralar halindeki eski dükkânların yerinde şimdi mü- kemmel, beton ve modern mağa- zalar vardır. Çarşınm bulunduğu umum! cadde bulvar haline geti- rilmiş ve lükslerle tenvir edil- miştir. Bütün binalar, resmi ve Merzifonda Muallimler Arasın- da Tebeğıîül Oldu Merzifon ( Hususi ) — Kasa- bamız muallimleri arasında bu sene epeyce tebeddülât vukubul- muştur. Merkezdeki Kara Mustafa | Paşa mektebi Başmuallimliğine Iskender Hâki, Cümhuriyet mek- tebi — Başmuallimliğine — Ahmet Hikmet Beyler tayin. edilmiş ve ayın onundanberi tedrisata baş- lanmıştır. Diğer İrfan ve İstiklâl mektepleri muüallimleri arasında da değişiklikler vardır. Bu sene Merzifon emrine yeni muallim- lerden bir kişi verilmiş ve ikt- sadi bubran dolayısile dört köyün mektebi kapalılmıştır. Ortamek- tepte bir değişiklik yoktur. Yalaız tarih, coğrafya muallimi Yaşar B. İstanbul emrine verilmiş, ye- rine Samsundan — emektar ve Ustat muallimlerden Halim Sabit B. gelmiştir. Bir Harita Bulundu Yunanlılar.ın — İzmiri işgalleri hatırası olarak evvelce Yunanlı bir ticarethane tarafından yaptırı- lan bir harita belediye harita şubesi memurlar.ndan Mustafa B. tarafından elde edilerek belediye reisliğine verilmiştir. Bu haritanın san'atkârane tanzim — edilen kâ- ğıdının üzerinde Kordona ayağını basınış bir efzun askeri ile M. Venizelosun — başının — resimleri vardır. Salihli Hilâli Ahmeri Salihli ( Hususi ) — Kazamız Hilâli Ahbmer Cemiyeti umumi bir kongre yaparak yeni idare intihap etmiştir. — Yeni idare heyeti şu zevattan- müte- şekkildir. Dr. Sabit Bey, Şevket Bey, Ali Vehbi Bey, — muallim Selâmi Bey, Cemil Bey, Dr. Sa- lim Bey, Hüsnü P * Sıtkı Bey- dir. Kendilerir: — muvaffakıyetler menmi ed | Vanın eski çarşısı hususi mücsseseler beyaz sıva yap- mak mecburiyetine tâbi tutulduk- | ları için şehrin rengi değişmiş, temiz, göz alıcı bir manzara hâsıl olmuştur. Sön günlerde şehrimize rek- zedilen Gazi Hz. rinin heykeli de | bu güzellikleri arttırmıştır. Simavda Avcılar Bayramı Simav ( Hususi ) — Burada bir avcılar bayramı yapıldı. Bay- rama iştirak eden bütün avcılar klüpte birleştikten sonra önde | davullar olduğu halde toplu bir halde ava çıkıldı, yapılan avda 163 keklik, 93 çil kuş, 15 tavşan vuruldu ve bu av etleri ile mü- kellef bir ziyafet keşide edildi. Mütcakıben av birincisi muallim Hikmet Beye halisüddem bir star yavrusu, hükümet doktaru Zekâi Beye bir avcı çantası, küçük Hacı Mehmet ve Sabah Efendi- lere birer çift av polini, Tahrirat kâtibi Alâeddin Beye bir avcı bıçağı hediye edildi. Av ikincisi terzi muallim Müustafa, dişçi Ali Rıza Beylere de yarımşar kilo barut hediye — edildi. Bayram geçen seneki bayrama nisbetle çok daha parlak oldu. İzmirde Şeker İhtikârı Yapanlarla Mücadele Başlıyor İzmir (Hususi) — Şehrimiz Ticaret Müdiriyetince şeker va- ziyeli tetk devam - edilmek- | tedir. Müdiriyet belediye riyase- tile temas ederek perakende şeker satanların İzmirde 48 ilâ 49 kuruş arasında, İzmir havali- sinde yani Karşıyaka ve saire gibi mahallerde 49-49,5 kuruşa satabilecekleri, — bundan — fazla fiatla şeker satacakların Zabitai belediye memurlaarınca tutulacak zabıt varakalarile Ticaret müdi- riyetine — bildirmesinin — leminini istemiştir. Filomuz Tekirdağında Tekirdağı 28 (Hususi) — Ya- vuzla altı harp gemisinden müte- şekkil filomuz limanımıza gelmiş- tir. Halk filoyu coşkun tezahü« Memdub, Eser Kalmamış Gibidir Hulâsa, şarkın siyasl ve İktı sadi noktai na- zardan pek mü- him — bdffP şehri " olan ve şimdiye kadar ihmal edil- miş bulunan Va- nımiz — cümhuri- yetin feyizlerin- den hakkile isti- — fade etmekte ve harap manzara- " gını çehresinden silmektedir. Memleketin asayiş — vaziyeti çok iyi ve mükemmeldir. Sene- lerdenberi şehri ve — mülhakatı tehdit eden azıli eşkıyalardan eser kalmamıştır. Halk tam bir itminan içinde, can ve mal kay- güsundan — azade yaşamaktadır. Bu hal cümhuriyetin Vana en bü- yük hediyesidir. — Mesut Bigada Alış Veriş Hararetlendi - Biga ( Hususi) — Bugünlerde kasabamızda hararetli bir alış veriş faaliyeti vardır. Bu faaliyet bilhassa hububat üzerinedir. En hararetli satış susam ve yulaf mahsulüne inhisar etmektedir. Bu faaliyet kurtuluş bayramımızın da çok revnaklı olmasını mucip ol- muş, esnaf teşekkülleri, talebeler, halk şimdiye kadar misli görül- memiş tezahüratla kurtuluş günü- | nü tes'it etmişlerdir. Kasabamızın (360) küyü vardır. Kurtuluş bay- ram nda bu ( 360) köyün hemen bütün ehalisi kasabaya gelmiş ve tezahürata iştirak etmiştir. Br Maarif Tayini Salihli ( Hususi ) — Kırkağaç Maarif Müfettişi Cemil Bey ka- zamız Maarif Müfettişliğine tayin edilmiştir. İki Motör Yakalandı İzmir, (Hususi) — Giritli Şev- ki B. isminde bir zatin (!ıııir) ve (Oğuz) ismindeki motörleri Hekim adası ile Uzun ada mın- takalarında memnu mıntaka da- hilinde balık avlarken yakalan- m şlardır. Azılı Bir Şerir Suriye Hududundan Ge- çerken Yakayı Ele Verdi Adana, 28 (Hususi) — Kızıl Hasan ismindeki azılı bir şerir bu havalide birçok haydutluk ve soygunculuk yapmış, takibat- tan bher nasılsa kurtulup hududu aşmış Suriyeye geçmişti. Birçok cinayetler irtikâp eden bu hain şerir son günlerde tekrar hududu aşmmak, bu taraflara geçmek is- temiş, fakat jandarmalarımız ta- vabından alralanmedsn Komedi Ve Operet Nurullah Ata Gazeteler, Darülbedayi'in | teş- rinievvlde temsillerine başlıyaca- cağını haber verirken bu sene de birkaç opret veya çalgılı komedi seyredeceğimizi memnuniyetle bildiriyorlar. Ne mutlu bize! Da- ha doğrusu gidecek olanlara; Çünkü benim oprete, bilhassa Darülbedayi'in oynıyacağı opret- lere gitmeğe hiç niyetim yok! Musikiden anlamam amma anlıyanların da - anladıklarını sa- manların demiyorum, hakikaten an« hyanların - benim gibi gitmiye- ceklerinden eminim, Darülbedayün operet oyna- masını istemekte İnsanı sinirlene diren, çileden çıkaran iki zihni- yetin tesiri var, Biri, iki şeyi biribirinden ayıs ran hususiyetlere dikkat etmeyip onlar arasında tesadüfen mevcut müşterek noktalara ehemmiyet veren zihniyet. Komedi de, ope» ret te bir tiyatro binasında ak- törler tarafından oynanıyor yal O halde Darülbedayi san'atkâr« larının bir akşam bir komedi, ertesi akşam operet oynamasında biçbir. beis yoktur. Bu dlüşünce ile yakında Behzat'ı, Vasfi Rıza'yı bir “ Parsifal ,, i oynumağa dıveşhıdukne ben ııycık_..ıı- şanlara şaşacağım. Bunu bittabi pek yakında göremiyeceğiz, ev« velâ —onları kolay operet yavaş yavaş zor operaya alı tıracaklar. onların dinde opera ile operet te biribirinden ayrı değil, ancalı kolaylık ve zorluk itibarile fark- hdır. Halbuki opera ile operetin, bilhassa bunlarla komedinin ga- yeleri, bünyeleri, hâsılı hiçbir şey- leri arasında bir münasebet yok- tur. Operet ile komedi arasındaki müşabehet kedi ile köpek ara- sındakinden farklı değildir. Öbür zihniyet, “ bu kadarı da iyi! Hiç yoktan iyidir ya! ,, diye düşünen zihniyettir. Darülbedayi san'atkârlarının opreti iyi oyna- maları bittabi mümkün değildir; fakat böyledir. diye Siz opret seyretmekten, medeni bir ihtiyae cımızın tatmininden mahrum mu kalalım? Şimdi fena oynarlar, fakat görecekleri rağbet ve teşvik sayesinde günden güne ilerler, muvaffak olurlar. Her şey iptida- sında böyle yarım olur! v. s, v. s. Fena, yoktan iyi değildir. ve iptidasında yarım olan, sonuna kadar yarım kalır. San'at, zarurl ihtiyaçlarla mukayese - edilmez; siyah, kumlu ekmek elbette ki hiçbir. yiyecek — bulamamaktan hayırlıdır; cünkü yemek yemez- sek ölürüz; halbuki — operetsiz kaldığı için ölen kimse görük memiştir. San'at, kemal arzusu ve bir san'at ihtiyaci varsa an- cak mükemmel şeylerle tatmin olunur. * İptidasında yarım olan s0- — nuna kadar yarım kalır ,, dedim; çünkü san'at canlı mahlüklar gi- bidir, bütün azası tamam olarak doğar, Darülbedayi san'atkârla- rına operet oynatmak, birde ope. retin hürmet görmeden, yani kendisi için lâzım gelen şeyler hazırlanmadan doğmasımı bekle- mek demektir. İşin asıl feci ciheti, iyileşmeğe başlamış olan komedi san'atkâr« larımızı, yollarını değiştirip, tek- rar acemi edecekler. Amma onlar