SON POSTA Abdülhamit, ii Ef.nin an a EE Sokağa Çıkmasına Sinirlendi! Fehim Paşaya Arabanın abanın Takibini Emretti! Muharriri X Her Hakkı Mahfuzdur —138— O zamana kadar biçbir şey- den haberdar olmıyan Sabit Bey pencereye koşup ta konağının ta- rassut altında bulunduğunu gö- rünce fena halde korktu. O es nada Şeyh Celâlettin Efendiden -ayni kadın vasıtasile - gelen ce- vabı, her ihtimale karşı şaktı. | Hemen oturarak veliaht Reşat Efendiye hitaben bir mektup | yazdı. Başına geleni anlattı. Mektubu ailesi erkânma vererek: — Şayet beni tevkif ederler- | 86, bunu Efendi Hazretlerine takdim ediniz. Diye tembih ettikten sonra zuhur edecek hâdiseye intizaren hostalığını behane ederek iki gün sokağa çıkmadı. Bu meseleye fevkalâde ehem- miyet veren Abdülhamit, Fehim Paşaya sık sık adam göndere- rek Sabit Beyin konağından çıkıp çıkmadığını ve mektubun yakalanıp yakalanmadığını soru- yor, menfi cevap aldıkça fena halde sıkılıyordu. Nihayet sabrı tükendi. Beşiktaş muhafızı Hasan Paşayı çağırttı. Bizzat veliahta giderek tahkikat icrasına memur etti, Hasan Paşa gitti. Veliaht ile görüştü, Esasen bu gibi düzem- bazlıkların © aleyhinde (bulunan Hasan Paşa Yıldıra o dönerek böyle bir işin aslı olmadığını, se- rek tahkikatına ve gerek kana- | atlerine atfen Abdülhamide an- lattıktan sonra, Fehim Paşa hak- | kında da söylemedik söz bırak- madı, Fehim Paşa, kısa bir istic- vaptan geçirildi. Bilâperva şu ce- wabı verdi; — Ben, efendimizin hayat ve saltanatını muhafazaya ahtettim. Bu hususa taaflük eden her şeyi ihbara memurum; isbata mecbur değilim. Bu cevap, tabüdir ki süküt | ile karşılandı ve tezvir saha, sını, dalma oOaçık o bıraktı... | Buna binaendir ki yine bir gün bundan daha garip bir hâdise ile Yıldız sarayı telâş ve heyecan içinde çalkandı. Veliahtın Necmettin EF. bir gün Kâğıtha- neye gitmek istiyordu. Fakat o gün, arabasının hayvanlarından biri sancılanmıştı. Pederine mü- racaat elti; onun arabasının kır hayvanlarını istedi. OEvlâtlarına karşı çok düşkün olan Reşat Efendi, oğlunun bu arzusunu kırmadı: — Pekâlâ. o Yalnız senin arabacın (oObenim (hayvanlarımı kullanmayı bilmez; belki ağızla- rım bozar, Benim arabacimı al. Dedi... Necmettin Efendi, bu emir mucibince kendi arabasına, babasının hayvanlarını koşturdu. Babasının arabacısını da arabası nin üstüne oturttu. o Saraydan çıktı. Kğrlnaae doğru gitmeğe başladı. vk mahdumlarından | pe EE DAN çıkar çıkmaz, saray cıvarındaki tarassut me murları şaşırmışlardı. Çünkü Re şat Efendi, iradesiz, bir yere çıkamazdı. İrade olduğu zaman larda da arabayı ip etmek Üzere kandilli tebligatta bu- lunulurdu. Halbuki, Reşat Efem dinin atları koşulan ve üzerinde de arabacısı bulunan araba sa- raydan süratle çıkmış, Küğutha- ne istikametine doğru gidiyor- ! du... Tabir, derhal Fehim Paşaya malümat verildi. Fehim Paşa da o anda: Veliaht (Reşat Ef yalnız olarak ve maiyetinde kimse bu- İuamıyarak Kâğıthane istikame- tine doğru gidiyor. | Diye Abdülhamide müstacel bir jurnal takdim etti. Abdül- hamit, Reşat Efendinin bilâ isti- zan sokağa çıkmasından ve bik hassa bu şekilde doğru gitmesinden fena hâlde kuşkulanarak (o arabanın takibini Fehim Paşaya emrelmekle be- raber, ( Başmusabib ) i de tah- kikat icrası zımnında Veliaht sarayma gönderdi. Başmusahip (osaraya (o gitti. Evvelâ kapıcıları isticvap etti, Veliahtın, bugün hiçbir yere çıkmayıp sarayda ve harem da- iresinde bulunduğunu öğrenince hayrette kald. Derhal Daire Müdürü vasılasile Reşat Efendiye haber yolladı. Reşat EF. ( Baş- musahib ) i huzuruna kabul ve sebebi ziyaretini sual etti. Baş- musabip, Veliahtı sarayda bul maktan mütevellit bir hayret içinde şu cevabı verdi: Küğribaneye İ Ancak mesele — Fehim Pş. huzurda iken | rifleri iktırn etti Git, öğren diye irade buyurdu. Bendeniz de geldim. Tahkik ettim. Bugün saraydan hiçbir yere teşrif buyu- rulmadığını öğrendim. Efendimize sahih bir haber götürmek için zatı fahimanenizi — eltim, var ) Gaz İhtikârcıları Ceza Görecek (Baş tarafı | inci sayfada ) i tedir. Benim bu noktai nazarıma Oda İdare Heyeti de iştirak etti. banunla bitmi- yor. Elyevm mevcut dosyeleri getirttim. — İbtikâr (o Kanununun neşrinden sonra bu üç madde- nin Fiatlerine zam yapılıp yapıl madığını araştırıyorum. Tahkika- tımı yakında bitireceğim... Ticaret Müdürü Muhsin B. de bu hususta şunları söylemektedir: “ —Biz, gaz ve.benzin şir- ketlerini Adliyeye vermek sure- tile vazifemizi yaptık. Bundan ötesi bize ait değildir. , Belediye İktisat o Müdürlüğü ise gaz, benzin ve mazot fiatleri üzerinde tetkikler yapmaktadır. Müdürlük bu sahada daha esaslı bir yol takip etmektedir. iye gazın ihraç mahak | lindeki fiati ile nakliye, sigorta vesaire fiatlerini aramakta ve bu suretle maliyet fiatini Utesbite Pğrapkkair. ETUAL SİNEMASI Buyün matinelerden itibaren yeni program. Mm. DUBARRY Sesli sözlü muhteşem ve mükemmel bir aşk ve facla filmi. Müre ssileri 3 NORMA TALMADGE - CONRAD NAGEL ve zengin teferruat, Sayfiyede bulunanların sureti mahsusuda gelip görmelerine böyik filim, bugün MAJİK' te 1 SEVGİLİ 4 DELİKANLI JENNY 460 Bu gençlik, şevk ve mesiki filmini muhakkak görünüz. İliyelem RK.O. dünya baherleri ve komik RUMBA... Herkesin ağrında olan şarkı... Bötün zevk. mestedici gözelliği- yakıcı aşkları, Küba adalarının misilsiz tabii maszarları » nefis ADALAR ŞARKISI Ma Rumba 4 Amour) LUPE VELEZ LAWRENCE TIBBETT u mba MELEK” Sinemasında HACI KASIMIN BÜYÜSÜ HARRY BAUR ve RENE LEFEBRE Fransrrea sözlü filim. DON JOSE NOJİCA GLORYA'da: Mer sesnsla snlonu alkış va kahkaha tsismdarile çonlafan SON AŞKIM filminde parlak o muvaffakıyetler kazanıyor. İlâveten: Sihirli Halı ile İstanbul'dan Bağdat'a. Foks tarafın dan filme alıamış seyabat GRETA GARBO EU SİNEMADA İ SOLMUŞ GÜLLER tamamen sözlü filminde ! liğine başka Eylal 25 aaa a Bugünün Meselelerinden Türkçemiz Başka Diller- .den Çok Daha Zengindir (Baş tarahı Tinci sayfada ) bir tek sebebi olabilir, oda bum ları bilmemek, bilenleri dinleme- mek, halkın dil şuuruna ebemmi- yet vermemektir. En ince felsefi fikirleri ve saf şiir denilebilecek içli duyguları söyleyebilen tekke ve saz şairlerinin deyişlerini öz Türkçe ile ifade etmiş olmaları Türkçemizm mef- bum ve kelime itibarile zengim bir delil arattırma- mak mıdır? Yeter ki siyasi is tiklâlimiz gibi kültür istiklğlini ke- Mme unsurlarile vücuda getir diği dü mimarisine gelince; bu hususta hiçbir dille kıyas ka- bul etmiyecek kadar kolaylıkla Türkçenin onahvine ve İ tinin mefhumlar arasındaki mü nasebeti perçinler gibi temin ek- mesi, füllerimizin hiçbir dilde ol- mıyan çeşitliliği ve bilbassa cümle teşkil etmek tarzlarının fil, fail, mefulleri istediği gibi kullanmıya | müstait olması, varlığından pek az haberdar olduğumuz bir maz- hariyettir. Korkut Ata kitabını yanlar önce Sinanpaşada ve sonra Hâmitte gördüğümüz nesli mürsel tarzının öz Türkçe nümunelerini ihtiva etiği gibi hikâye mevzuw nun akışına tamamı tamamına uyan türlü, türlü cümle şekillerini de bize göstermektedir. Yalnız bu hitep değil, muhatabı daimahalk olan eski türkçe eserler bu de vanm bia bir misali ile doludur, İlim diline gelince: Son yirmi sene yarfnda bu hususta çok çalışmalar sarfedildiği muhakkak- tır. Bunlar türkçenin lehine ol makla beraber ıstılabların konul ması moktai nazarından bariz bir karışıklık göstermektedir. Fakat bu mesele zannedildiği kadar güç değildir. Çönkü, ilim ıstilalı- ları ekseriya mahdut bir rümre- nin husus! diline aittir, Türkçenin öz dil haline geti- oku- | rilmesi ve milli kültürün bir ifa- İ de vasıtası olması prensipi kabul edilince iş bunun tatbikına gelir. Tatbikat (elbette Okolay ola- | cak değildir. nefeslerile | sahibiz. İzafet ve sfat terkiple- | İ kurtaracak, belki de asılları Türkçe olan ve bugün bize ya bancı gelen birtakım kelimeleri astılah o halinde Okabul O imkânı olacak ve bunların da bir kısmı beynelmilel © mahiyette buluna- bilecektir. o Sualinize © verdiğim bu kısa cevapları tamamlamak için şunu söyliyeyim ki ber keli- me bir fikirdir. Türk milleti medeni Oomanada (düşünmekle başlamış (o ve bu istidadını her zamandan daha çok göstermek | vaziyetinde bulunmuş olduğu için de istiyelim, duyalım ve yapalım. | Türk olarak düşünecek ve bumu tabii neticesi olarak Törkçe ya- zacak ve Türkçe söyliyecektir. — Türk milletler arasında müşterek bir yazı ve edebiyat lisam teessüs edebilir mi? — Niçin etmesin? Şimal Türklerinin lehçesinde O bizim bugün © unuttuğumuz O birtakım kelimeler ve garbe geldikçe sesleri daha çok incelen morfemler, lâhika ve edatlar aslında bizimkilerden daha başka değildir ki. Bugün Fransada da bir Marsilyalının konuşuşu ile şimalli bir Fransı- zn konuşuşu arasında farklar yok mu? Bununla beraber bizim kurmak davasmdan evvel muhte- lif Türk Jehçelerini tespit eden bir büyük lügat yapmaktır. Bu- nunla, ayrı ayrı lehçeler de ufak beraber aynı olarak kullandığı- mız kelimeler ve diğer cihetten bu Tehçelere has olan ve müşte- rek kullanılmıyan unsurlar mey- i dana çıkarılmalıdır. Türkiye türk- çesimin nüve (teşkil etmesi bu lehçelerde yazılmış ve yazılacak eserlerin keyfiyet ve kemiyetine tâbidir. o Bizde (Omevcet ki- taplar Oilimce ve edebiyatça diğerlerinden daha ehemmiyetli ise pek tabil olarak diğer lehçeyi konuşanlar bunlardan istifade etmek istiyecek.Bu istifadeyi ifade etmek için de bütün Tehçelerin içeri- sinde en uygım gelenini alacaktır. Yarın için bir kehanet yap- mıya me iİbtiyaç var. Bizde başlayan kültür hareketinin özlü neticelerini göreceğiz. (Bunlara giradilik esila Gleli 1 boş bir şeyi beklemek değildir. civarında bir seyi parak köylülerle ettiklerini yazmıştık. Be- radaki resimlerde Başve- kil Paşanın köylü ile soh- bet manzaralarını görü yorsunuz.