L 24 EylM SON POSTA Siyaset A lemi I Balkanlarda Sulh Nasıl Mu - hafaza Ediliyor? Dünya sulhünün bağlı bulunduğu mühim noktalardan biri de, muhak- kak ki Balkanlardır. Birçok küçük devleilerin biribirine zit menfaatle- rini göğsünde toplıyan bu mıntaka- ma, bilhassa en nazik sahasını, Ma- kedonya teşkil eder. Bulgarlar, Ma- kedonyanın milli bir ocak olduğu iddiasındadırlar ve bu iddiasının tesiriledirki 1893 senesinde O.R. İ. M. remzile tanınan meşhur Make- donya komitesini teşkil — etmişlerdir. Bu komitenin ilk müssisleri, en bü- yüğünün yaşı otuzu geçmiyen üç delikanlı idi: Dane Gruef isimli bir muallimle —mektepten yeni çıkmış Doktor Tataçef ve Pere Toşef namın- daki edebiyat muallimi. Bu komite az zamanda bütün Makedonya halkım kendisine celp ve cezbetti ve kanlı bir. mücadele başladı. Komitenin hedefi, o zaman Türkiye ldi. Balkan harbini mütea- kıp Makedonyanın büyük bir kısmi | Sırbistana geçince, mücadelenin he- defi değişti. Yerine göre söz arasınca telâffuzu bile gözlerde kin, intikam, muhabbet ve takdir hisleri uyandıran O. R. L teşkilâtı, Sırp hükümeti ile tam e uğraştı. Fakat davasın- dan — vazgeçmedi. Büyük — harpten sonra Cenup İslavlarının birleşmesi ile Yugoslavya ismini alan eski bistan, bu işiv içinden çıkabilmek için kendi arazisile komitenin faaliyct gösterdiği saha arasına geçilmez Vir mâni yükseltmek istedi. Bugün, rü- renlerin hayretini uyandıran müthiş bir çelik duvar çekti. Bütün Bulgar | Sırpf hududu boyunca devam eden | bu duvar, hakikatte geniş ve içi dışı dikenli tellerle örtülü, geçilmez bir | hendektir. Her muayyen — mesafe dahilinde bir veya birkaç kuyu dır. Bu kuyuların dibine, sivri uçları | yukarı doğru konulmuş çelik kazık- lar kakılmıştır. Hendeğin ileri - ve gerisi kurt ve tilki kapanlarile dolu- dur. Yine her on, on beş metrede beton — istihkâmlar — vardır. Sırp nöbetçileri hâkim — noktaları da tutan bu beton siperlerden karşı | tarafın geçitlerini tetkik — ederler. Çelik duşış,l şimdiye kadar 300 ki- lometrelik bir şerit halinde uzan- miştir. Arnavutluktan Tunaya kadar Ankıtasız bir surette dayanabilmesine pek az m kalmıştır. Balkanların bir tarafında sulh ve sükün. şimdilik, ağır bir nevi tedbirler sayesinde muhafaza ediliyor ve O. R. . M teşkilâtı, bu —manianın — gerisinde fırsatı ve merhun vakti bekliyor. Süreyya yar- | -— TAKVİM -— PAZAR -25 EYLÜL- ©32 war U2 Arabi Rutat | 22 - Cemacevyole 1031 J10 - Eylül -w 30 Güa | Kalergi, HARİCİ TELGRAFLAR Avrupa İttihadı Fransa,Almanların Talebine Muhalefet Ettikçe Avrupa İttihadı Suya Düşecek Cenevre 24 — İngiltere Ha- riciye Nazırı Sir Jon Simon dün Alman Murahhası Heyeti Reisi ve Alman Hariciye Nazırı Fon Noratı ziyaret ziyaret etmiştir. Mülâkat iki saat — sürmüştür. Mülâkatta Alman talebi ve silâh- larda müsavat meselesi görüşül- müştür. Almanya Kararında Sahit Berlin, 24'—— Volf Ajansi hu- kuk müsavatı meselesinde Alman noktai nazarının — değişmediğini ve hükümetin yeni bir teşebbüs yapmadığını da - bildirmektedir. Almanyanın üçüncü bir devletin | müdahalesini istediği de doğru değildir. Heriyoya Açık Mektup Berlin 24 — Avrupa İttihadı Birliği Reisi Kont Kudenhof M. Heriyoya hitaben gazetelerde bir Fransız Başvekili açık mektup neşretmişlir. Mektupta, “Fransa hukuk müsa- vatına muhalefet eyledikçe Avrupâ | milletlerinin — uzlaşmaları kün olamıyacaktır,, denilmektedir. İngilterede Bir Kabine |Buhranı Çıkıyor Londra 24 — Çarşamba günü bir kabinc buhranı çıkacaktır. | Dahiliye Nazırı Sir Herbert Sa- | muel, kendisinin ve liberal arka- daşlarının istifalarını - vereceğini, Başvekil M. Mak Donalda bildir- miştir. Muhafazakârlar, Ottava kon- feransında —alman — kararlardan feragat ederlerse vaziyet değişe- cektir. Fakat Muhafazakâr fırka, Ot€tava — itilâflarının asgari netice olduğu kanaatindedir. Bir ihtimale göre, kabine me- | selesi Herbert Samnel taraftarları veya Simon taraftarlarının şeti- Vak 1:'_'“ Vak?t [l'.ıı:_ | van 1142 5. 40 |Akaşama | & OO|1Z 06 | Yataı 925 15 31) imsaz Günaş Üğe ikali hi — | 1i€ 00 v 31 |19 30 1002/4 08 l Ce li TEFRIKAN UMARASI:78 rilmesile halledilecek, bu suretle fırkalar arasındaki muvazene mu- hafaza edilecek ve milli hükümet k&dır mevkıındı hlıulım çocuxnuüum Meşhur Rus Edibi Maksim Goörkimnü hayat ramatı — Hey İvan, eğer bütün insanlar için dua edersem Sen çok beklemiye mecbur ol Vaktini kaybetme, ey sevgili hemen başımı vücudumdan ayırl. İvan fakat sözünde inat etti dedi ki: — Ben ağzımdan ne çıkarsa onu asla geri almam, ben beklerim bir asır olsa da; İhtiyar akşama kador dua etli. 'evam etti ta sabah kızıllığına kadar Günlerce ve sonra yazdan bahara kadar İyisi mi Sen dua et, Muvaffak Senelerden senelere Miron duasında sebat etti. Genç kayın ağacı çoktan bulutlara erişmiş, büyümüştü. Ve sonra bu kayin ağacı tokumundan bir orman olmuştu. Ve hâlâ duanın sonu gelmiyordu. Cengâver İzan — yanında — ayakta duruyordu. Keskin kılıcı paslanmış, toz olmuştu. Zincir gömleği ve bağları çürümüş, küflenmişti. çürüyerek dökülüyordu. Yaz ve kış İvan çıplak ve yalınayak duruyordu. Türkçeye Çeviren: Elbiseleri — vücudundan müm- | bir | Misir. Kırallığı yarım askeri bulunmuyor. Resmimiz, <Royal Cenevre 24 — Milletler Ce— miyeti Meclisi dün, İrlânda Mnh- tariyet Reisi M. dö Valera'nın riyasetinde açılmıştır. Meclis, Litton komisyonu ra- porunun istiyen Japon talebini cumartesi | görüşmiye karar vermiştir. M. Matos, Bolivya ile Paraguvay |arasındaki silâhlı ihtilâfında hakem usulüne müracaatle haledilmesini istemiştir. Sir Jon Simon ve Pol Bonkur bu talepleri tasvip etmişlerdir. Muhtemel Arızalar Cenevre 24 — Milletler ce- miyeti meclisinin içtima halinde bulunmasına rağmen — umumun nazarları tahdidi teslihat işlerile, Almanların tahdidi teslihat büro- Bombay, 24 — Bugün Mecu- silerle “Dokunulamazlar,, arasın- da yapılan müzakerede yeni bir ihtilâf — çıkmıştır. Açlık — grevi yapmakta olan Gandi açlığa ni- | hayet vermek ışııı münkerduııı müstakil bir devlettir. batar şekilde askeri kuvvetlerle Mısırı işgal etmiyorlar. nın Mizira ılıııedeıı evvel lrlli' morasimini gö müzakeresinin tehirini | İngilizler sskisi Suda; Ülster Rifles» ismindeki İrlanda alayı ibi göze İngilix ermektedir. Milletler Cemıyetınde Efkârı Umumıye. Almanların Tahdidi Teslihata İştırak Etmemelerile Meşgul ıundı bulunmamaları yüzünden büronun uğraması muhtemel olan aksi tesirler üzerine müteveccihtir. Milletler Cemiyetinin Mali Vaziyeti Çok Bozuk Cinevre, 24 — Norveçin Mil- | letler cemiyeti mümessili, millet- ler — cemiyetinin. mali — vazi- yeti hakkında bazı ifşaatta bulunmuştur. Buna nazaran bazı devletler cemiyete karşı — olan mali taahhütlerini ifa etmemek- tedirler. 932 senesinde aidatırı yüzde 18 i, 931 senesinde yüzde 72 si tahsil edilmiştir. Son senede tah- sil edilen miktar yüzde 64 tür. Bu gidişle cemiyete 93? senesinde istikraz aktetmeden memurlarına maaş veremiyeceği anlaşılmak- tadır. Gandi Açlıkt;n Ölecek Mi? | mes'ut bir neticeye varmasını beklemektedir. Gandinin doktoru, Gandinin pek zayıf olduğunu, aç durmaktan vazgeçmediği tak- dirde söyle- mışlır iyileşemiyeceğini Gönül İşleri Niçin Benimle Alâkadar Oluyor ? (Feryat) kazalı karle Sorduğunuz üç sualin cevabı- ni birden vermek mümkündür: Bu adam sizi seviyor: Sevda» sının makesi olan mevcudiyetiniz ortadan kaybolunca, yerine size benziyen birisini ikame etmek suretile ruh! ihtiyacını tatmin et- mek istemiştir. Fakat hakiki pır- lanta gelince tâbil sahtesine artık kıymet veremiyor. Bu sebeple sizi gördükçe hareketlerine hâ- kim olamıyor. Hâlâ sizinle alâ- kadardır ve arkanızdan sizi takip ile meşguldür. Evlendiği hâlde çocuk yap- mamasını o kadar izam etmeyiniz. Bunda annesinin de, karısının da, kendisinin de tesiri olabilir. Fa- kat bu adamın - sizi hâlâ sevdiği muhakkaktır. Yalnız o unutma yoluna gir- miştir. Siz ortadan kaybolunuz. Alt ay sonra sizi unutabilir. Gönlünü meşgul eden başka bir kadın buluşu onu kurtarmıştır. Amma o kadınla mes'ut olacak mıdır? Bunu kat'i surette kesti- rip atmak mümkün değildir, ağ- lebi ihtimal hayır, fakat yüzde on ihtimal ile olsun (evet) te denebilir. Şimdi sen beni dinler misin kızım? Mademki birkaç güne kadar tekrar Avrupaya gidiyor- sun. Artık bir başkasile evlen: mek suretile seni unutmıya çalı- şan bir adamla meşgul olmak, hem İlüzumsuz, hem manasız, hem de senin için haysiyet kızıcı şeydir. Birinci tecrüben muvaffakıyetsizlikle neticelenmiş olabilir. Fakat bu, nihayet onu unutamıyacaksın de- mek değildir. Emin ol ki, bu defa ona rastgelmeseydin, bütün şimdi düşündüklerine mahal kal- mıyacaktı, onun için Avrupaya git, maziyi unut ve kendine yeni ,bir istikbal kurmağa çalış. * «Nişanlıma benim korteci bir erkek olduğunm söylemişler, gön- lünü çelmişler. Ben kendisine teminat veriyorum, fakat inanmı- yor. Onun şüphesini gidirmek için ne yapayım?,, bir Süleyman Evvelâ — ona, başkalarından ziyade sizin sözünüze itimat et- mesi |âzım geldiğini anlatınız. Sonra da muhabbetinizi ve dürüs- tinizi filen ispat ediniz. O vakit şüpbesine mahal kalmaz. HANINTEYZE Ginıı vılucı ıiyıll""l ıonduıyoı fakat o yanıp mahvolmuyordu. Ter kanımı hirsla emiyor fakat onu kurutamıyordu. Kurtlar, ayılar hücum ediyorlar Ne fırtınalar ne de keskin soğuklar ona bir şey yapamıyordu. Yerinden h'ç kımıldanamıyordu Yabancı bir gürürün arkarına #ak- tanarak Manâsız emrini gerl almadığından Bu bez ceza olarak onun Üüstüne asılmışlı. Dindar ihtiyarın yanık duası Biz, biçare günabkârlar için müte- madiyen aksedip duruyor. Ta bugüne kadar Allaba doğru yük- seliyor, Barrak bir. mehrin Balrimuhite akışı gibi... İ Ben daha hikâyenin başında (pekâlâ) nm gayritabil bir heye- can içinde bulunduğunu farket- l miştim, Garip bir - tarzda, asabi hareketlerle kımıldırnıyor.r zhlü— günü çıkarıyor ve bununla söyle- yor. Tekrar gözüne geçiriyor, başımı Ööne doğru sallıyor, avu- | cu ile gözlerini tutuyor, parmak- ları ile şiddetle ovuyor, sanki terliyormuş gibi seri hareketlerle almını ve yanaklarını — siliyordu. Dinliyenlerden biri hareket etse ve yahut öksürse, ayaklarını yere sürtse scrt bir çehre alıyor ve: “Pist!,, diyordu. Birdenbire de kollarını havada - sallıyarak, büyük bir heyecanla ayağa kalk- tı. Sağa sola deli gibi dönüyor ve mırıldanıyordu: — Ah, bu harikulâde güzel! Bu muhakkak yazılıp saklanmalı- dır! Bu hiç bozulmamış hakiki ı Rusçadırl. » nen mısraların temposunu — vuru- ) Cıyık bariz olarak ığlıdıjı görülüyordu. Gözyaşları o kadar mebzulen akıyordu ki gözleri su içinde yüzüyordu. Bu, garip, fa- kat, ayni zamanda acıklı bir mam- zara idi. Beceriksiz hareketlerle mutfakta oradan oraya gülünç bir surette hopluyor, gözlüğünü takmak için uğraşıyor fakat bir | türlü kulaklarına geçiremiyordu.. Peter amca gülüyordu. Diğer- leri düşünceli bir çehre ile susu- yorlardı. Ninem dedi kiz — Tabil, öyle ise yazınız! Bu kabahat — değil ya, ben böyle daha bir sürü şey bilirim!.. — Hayır, bilhassa bu o kadar eski ve hâalis rusça ki... — Diye haykırdı birdenbire mutfağın ortasında dikilerek yük- sek sesle konuşmağa başladı. ( Arkası vaz )