25 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

25 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünya Hâdiseleri Bir Âlim Açlıktan ÖOldü Sıtmanın — sivrisinekten geçti- ğini keşfeden ve bir milyon in- sanın hayatını kurtaran Ronald Ross isminde bir zat, geçen gün Londrada, fakriçinde ölmüştür. Ronald Ross malârya hakkın- daki tetkikatile meşhurdur ve bu hastalığın sivrisineklerden geç- tiğini ilk keşfeden adamdır. Bu adam keşfi sayesinde dünuyanın dörtte üçüne müsavi bir sahayı malâryadan kurtarmıştır. - Fakat bu keşfini anlatıncıya kadar hü- kümetle çarpışmıya mecbur ol- muştur. Hatta senelerce âlimler- le de çarpışmıştır. Malâryanın sebebini keşfedin- ciye kadar iki uğraşmış ve nihayet keşfini bir - eserle neşretmiştir. Fakat bu eser baş- sene langıçta lâkaydi ve muhalefetle | karşılanmıştır. Bundan sonra baş- hkyan mücadele — bütün müddetince devam etmiştir. Hindistanda, Afrikada, Mısır- da, Panamada, Filistin ve Suriye- de Rosse'un metodu sayesinde malâryanın önü alınmıştır. Fakat insaniyete yaptığı bu büyük hizmetine rağmen bütün hayatında sıkıntı içinde yaşamış, hatta 1922 #senesinde hayatını temin — için havi — notlarını olmuştur. Bu notları satın alan zat, on- ları Britiş Müzeuma hediye et- miştir. Bu sefalete düşmeden evvel Ross İngiliz parlâmentosuna mü- racaat ederek yardım istemiş, fakat müracaatı redde*i'miştir. Malârya kâşifi son beş sene- sini — fakrüsefalet — içinde ge- çirmiştir. Ayni zamanda kötürüm olmuş ve dehşetli Geçen eserinin satmıya mecbur Bu zatın ölümü, Fen âlemi “Açin büyük bir zıya olmuştur. Loit Corç Çiftçi Londra, (Hususi) — Sabık İn- giltere Başvekili Loit Corç çifçi- liğe başlamış bulunuyor. — Loit Corcun İngiltterede büyük çiftli- ği vardır. Geçenlerde — bu çift- likte bizzat ektiği patates mah- sulünü merasimle kaldıran sabık başvekil, bu —merasime davet ettiği gazetecilere şunları söy- lemiştir: “Artık ihtiyarladım, son gün- lerimi çiftçiliğe hasretmiye ka- rar verdim. Daha doğrusu sevgi- li veliahtımızın tebaasına tavsiye ettiklerini yapıyorum. Veliaht ge- çenlerde bir merasimde irat et- tiği nutkunda bilhassa şunları söylemiştir: (Bir buğday tanesini iki yapabilen bir çiftçi iyi bir diplomattan daha fazla hürmet kazanır ve buna lâyiktır.,, Ben ise bir patatesten Üç tane yap- tım, Şimdi - ben veliahtın dediği gibi eskisinden daha fazla hür- mete lâyıkım, ,, Yeni Neşriyat İdare —Mocmuası — Dabiliye Vekâletinin aylık mecumuasidır. Ö3 ün- gü sayısı çıkmıştır. İnzibat komisyo- muü, İcra vekilleri, Şürayı Devlet ka- Barları, tamimler, tayinler, — emirleri havidir. hayatı | tarihçesini | sraplar çek- | sene de karısı | SON POSTA YANGIN YERLERİNDE Kız Safinaz.. Buyana Bak, İdare Lâmbasına Gaz Koydun Muydu Sen?.. Hu.. Dampekli Dampekli, Anneşi Partal Gömlekli, Babası Da Kıvrak Yelekli, Dadısı Da Mandıra Köpeği Başlarında birer beyaz yemeni, sırtlarında bin yamadan birer çarşaf büzüntüsü, ellerinde sıçan | kuyruğu gibi incecik birer sigara, yıkık kemer kovuğunun önüne çömelmiş, konuşuyorlardı. Yaşlısı, ağzında kalan tek dişini gösteren geniş bir esneme arasında gencine sordu: — Çocuğun kirli — bezlerini yine nereye soktun? ö — A.. Nerde olacak? Kere- vetin altındadır. — Kerevetin altında yok. Piç kurusu, uyanırsa, bize dört döndü- rür orlalığı.. Yumurcağın beli mi açılmış nedir? Minderin — üstü, sabahleyin lök gibi idi. Taze ka- dın başını salladı: — Herkesin çocuklarına im- reniyorum. Bizimk'ne Allah ver- miş bir altına etme,.. Oğlan ço- cuğunun sidiği de ne fena ko- | kuyor ya... Odanın içine girerken kendimi keçi ahırında sanıyorum.. Büyük annenin hiddeti yatış- mişti: — Sus... Sus.. Yüksünme ço- "cuğundan... Büyür de eli ekmek tutarsa, bugünleri görmemişe dö- nersin. Rahmetli büpüğümden bi- lirim, evlât ekmeği pek tatlı olur.. Cıgarasından üstüste birkaç nefes çekti: — Ama. n, sen de. Ölme eşeğim ölme, yonca bitince... Adam olacak çocuk - şimdiden bellidir. İnadını görmüyor musun? Bağırdığı zaman alı al, morü mor kesiliyor. — Zarar yok.. Çocuktur. o0.. Büyüdükçe toplanır! Böyle konuşurken ihtiyar ka- dının hatırına geldi : — Kız Safinaz.. idare lâmba- sına gaz koyduh mu idi sen? Öteki, acı acı gülümsedi: — Dibinde bir parmak vardı... Bu gecelik yeter... Derken kovuğun içinden, kor- kanç bir vaveylâ koptu: — Vıravv... Vıravv... ingavvvv.. İkisi birden ayağa kalktılar: — Eyvahlar uyandı... Biraz sonra, taş kemerin için- de hazin bir ses, perde perde yükseldi: HMu.. dampekli da; Annesi partal gömlekli, Babası da kıvrak. yetekli, Dayısi da bağlı bahçe Amcası gültüş ak. Kendisi minik çiçeği Dadısı da mandıranın köpeği... Birkiy Göüpei Benim oğlum büyüyecek uüi . gavvv.. telâşla olsun, — çocuk Bin bir komedya ve facialara sahne olan yangın yerlerinden Iki manzara Ninni, bir aralık kesilir gibi oluyor, tekrar başlıyordu. Çapa- nın, arka sokaklarında, göz ala- bildiği kadar uzayan geniş bir yangın harabesindeyim. Gündüz- leri, inlerin cinlerin top oyna- dığı buü yıkık minare - oyukları, bu baykuş yuvası olmuş ha- mam külhanları, akşama doğru mes'ut birer aile yuvası gibi şen- leniyor. Hangi kovuğun içine iğilip baksanız biribirlerine s0- kulmuş başlar görüyorsunuz. Ortalık kararmıya başlarken sinsi sinsi dolaşan esrarlı bir- takım gölgeler peyda oldu. Beli kuşaklı bir adam, kula- ğından yalancı küpeler sarkan kara kuru bir kadını bir kena- ra çekmiş ateşli ateşli konuşuyor: — Bilirsin ya.. İçince böyle olur. İlle haber gönderip buldu- run diyor.. Kadın, naza çekiyor kendini: SON POSTANIN İLÂN FİATLERİ n atırı gazel 4 kel ) zimın 2 satırı S3—Daha kalın ve daba ince yazılar tim ile hesap edilir. sına göre ilânlar âşağdaki lere tâabidir: metin Sayfa # inel Santimi « 4-5 Diğet sayfalaraa Son 2 Kaylada | ben pılıpırtimi | hüccetle mi verdiler burasını? | dinim.. — Neredeyse —ezan Allahı ekber, diyecek bu saatte ben kime gönderirim haber? — Orasını sen düşün... — Tutuyor mu bari ? — Koynu cankurtaran simidi dolu... Beşlik banknotları — sıra- lamasa hovardalık yapmıya kalk- maz o... Kadın, bunu duyunca gevşe- di : — Hınzır Gülüzar da ortalar- da yok ki, saçından yakalayıp getireyim... Herif, pis pis gülüyor : — Gülüzarın Konyadan dostu geldi ayol.. — Hadi ordan yalancı... — İnanmazsan git bak... — A... Dur, dur... Melâhate kaber salarım... Ökçesi kırık topuklarını sü- rükliyerek - uzaklaştı. Kovuktan kovuğa, yareti yapanlar vat — Hu. — Sabireciğim.. — Biz Gülsüme gidiyoruz.. İstersen sen de gel!.. — Gelirdim amma, bizimki da- ha görünürlerde yok... Yine kim bilir nerde zıbarıp kaldı. Bırakıp gitsem, akşamki gibi din, iman mezhep bırakmıyacak... El ça- maşırı yıkamaktan parmaklarım pırnal yaprağına döndü de gidi- nin herifi şu karıya bir lokma ekmek getireyim demiyor. Ak- şama kadar sürteceğine bir iş tutsa ya. Ne ise lâfı uzattık. Hadi size uğurlar olsun.. — Hoşça kal yavrum... İki kadın, bir kovuğun önün- de nerdeyse gırtlak gırtlağa ge- lecekler. Birisi şöyle bağırıyor: — Kadın, sana söylüyorum!. akşam zi- | Çekil git, benim başımı belâya sokma ! Öteki, ayak diriyor: — Hiç te çekilmem.. Neden çekilecekmişim? Bir kenarına da koyarım.. Sana — Hüccetle verdiler ya.. Mü- .meyyiz Süleyman Efendi öldiyse hatırı da beraber ölmedi. Eşi, dostu aslan gibi... Hâlime acıyıp, temekkünlüce yerleştirdiler. “Ka- Burası sana emanet... Kim gelirse gelsin, içeri sokmal,, dediler. Sen, nerenin davulunu çalıyorsun ? Karanlık bir kuyuya benziyen ışıksız, havasız bir köstebek yu- | paşa caddesinde 92 Kari Mektupları Karilerimizin Suallerine Cevaplarımız Nazilli Rıza Öz Beye; Suallerinizin cevapları aşağı- dadır: 1 — Teneffüs ettiğimiz zaman munhasıran müvellidülhamuza al- mıyoruz. ÂAzot ve müvellidülhu- muza ile birlikte daha birçok uzvi ve gayriuzvi — cisimlerden mürekkep olan havayı ciğerleri- mize dolduruyoruz. Ancak bu havanın içinde bize lüzumulu olan müvellidülhüumuzayı alıyoruz. Ve bunun yerine hamızı karbonu dışarıya atıyoruz. Süzülme ve ayrılma gibi bir ameliye yoktur. 2 — Ağaçlarda —hususi bir çekme hassası yoktur. Ancak or- manlık yerlerde tebahurat çok olur. Bu itibarla bu mıntakalarda yağmurlar boldur. 3— Bu mesele hakkında fen ve ilim henüz son sözünü söyle- memiştir. Bu esnada tahteşşuu- rumuz faaliyettedir. “ Ruh ,, me- seleleri gibi mudil ve anlaşılması müşkül mevzuları bu sütunda izah babil değildir. 4 — “Bolgevizm; — Sosyalizm ve komünizm ayni şeyler değik dirler. Bunlar esas ve prensip itibarile — birdirler. — Bolşeviklik Ruslara mahsus müfrit bir s0s- yalizmdir. Kamünizim — meşhur Alman mütefekkiri Karl Maks'ın nazariyesinin tatbikıdır. Bu üç mezhep ayni gayeye varmak için ayrı ayrı yollardan yürümektedirler. — Fazla izahatı iktısat ve içtimaiyat kitaplarında bulabilirsiniz. * M. K. Paşa kazasının Kemal- numaralı ti- Mustafa carethanede — tenekeci Nuri Beye; Son kanun memurlara — bu hakkı vermiştir. * “J, imzalı mektup sahibine: Şiirinizi okuduk. Belki şiire istidadınız. vardır. Fakat şür yaz- madan evvel bilinmesi icap eden bazı şeyler vardır. Henüxz şiirle- rinizde kafiye ve vezin bile yok- tur. Şiir yazmak için birar umumi malümat sahibi olmak, hiç ok mazsa imlâ hatası yapmadan yazı yazmak lâzımdır. Bu itibarla bu meşgaleyi size tavsiye etmeyiz. Hem 36 yaşından sonra bu işle üğraşmak sizin için çok külfetli olacaktır. * Kadıköy Vişne sokak 33 numa: rada Kâmil Beye: Mevzuu bahsettiğiniz teşekkür ilân — mahiyetindedir. ve ücrete tâbidir. ——— vası için, bu çekişme nmedir, diyeceksiniz, Bunu, ne siz sorun, ne de ben cevabını vereyim. Yalnız, bu zavallılar hesabına insanı düşündüren bir nokta var? Harabeler, yayaş yavaş mamure haline geliyor. Birkaç sene sonra ihtimal ki boş arsalardan eser kalmıyacak. Yangın yerleri sakinlerine tabil bu rahatı da çok görecekler. Ve tıpkı Öörümcek — yuvası bozar gibi barındıkları kovukları kazma kürekle darmadağın edecekler!.. Dua edelim ki, o kara günler gelip çatmadan Allah onlara başlarını sokacak birer göz © ihsan etsinl...

Bu sayıdan diğer sayfalar: