23 Eylül TİMURLENK —93 Timur Muharriri : * _Çok Müteessirdi Ağlıyordu. Hemen hemen duvarları tek- melemek, camları kırmak, kapr- ları parçalamak isliyordu, bir şeyler yapmaz ve yapamazsa içindeki — feveranların kendisini yıkacağına zahip oluyordu. İşte bu buhran - sırasında gözünün önüne tevkkül geldi. Bu geliş, bu hayali teressüm takat yıkan bir tecelli idi. Timur, © dakikaya kadar nikâhlısının bu derece güzel, bu mertebe nefis ve bu ayarda cazibeli olduğu bilmiyordu. Gerçi şu hayal, onun pek iyi tanıdığı ve bütün hatla- rını yüreğine nakşetmiş olduğunu mahlükun timsali idi, Lâkin iki kat daha güzelleşmiş görünüyor- du. Bakışları, evvelkinden çok fazla parlaklaşmıştı, yüzüne bam- başka bir renk âdeta sarhoşluk veren bir renk gelmişti, endamı pek tatlı bir irtifa bürünmüştü. Hulâsa bakılmıya doyulmaz ve fakat bakılmıya da dayanılmaz bir bedia olup çıkmıştı. Timur, kendi tatmin olunma- mış ihtiraslarının alevile güzelli- ğini çoğalmış gördüğü nefis ha- yalin önünde uzun bir istiğrak saniyesi geçirdi, mihrap karşı- sında ruhi dalgınlıklara kapılan bitler gibi her şeyi ve her şeyi unuttu, farkında olmaksızın ağ- lamıya başladı ! Ağlamak! Bu, teheyyüç kabi- liyetinin en temiz nmişanesidir. Aczin ağlaması olduğu gibi kud- rotin de hıçkırıkları ve gözyaş- ları vardır. Şu kadar ki aczin inlemesinde acındıran bir inilti, kudretin hıçkırmasında ise gök gürültüsü — sezilir. — Ağlıyamıyan göz, yabis bir kalbe açılan muz- Hm bir delikten başka- bir şey değildir. Ağlamayı bilen gözler- de, duygulu yüreklerin dinmez dalgalanışını aydınlatan bir ışık yaşar | Timur, bir cihangir olmak itibarile sertti. Tabiatin yarat- maktan ürktüğü faciaları, mak- sat uğrunda, halketmekten çe- kinmezdi. Ayakta — durabilmek için yıkmak, yaşamak için ök dürmek onun hükümet düsturu idi. Lâkin siyasetten uzak kab- diğı vakit çok hassas bir adam olurdu. Yaralı yüreklerin - acıla- rına kayıtsız. kalamazdı. Nemli SON POSTA G TETF KUK ’ Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk | gazetesi Idare: Telefon: İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 'Telgrafi İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene 2700Kr 780 , GAy 1400 , 400 « 3 » 800 ,, 150 » 1 n 300 ,, Gelen evrak geri vaerlimez Hünlardan — mes'uliyot alınınaz cevap için mektuplara (6) kuruşluk dul ilâvosl lazunulır. Adres değiştirilmesi (20) koraştur. Gazetemizde çıkan resim ve yazılarıa bülün hakları mahfauz ve gazetemlie aittir. İstanbult Eski Zaptiye | Çatalçeşine sokağı 2Ö-1 | gözlerin yanışına gözlerini kapa- yamazdı, kırık emelleri çiğneyip geçemezdi. O sebepledir ki kendi melâlini ve kendi talihsiz Ümitle- rini de gözyaşlarile yıkıyabili- yordu, Sevip te sevilmiyen her insan gibi Timur da, hummalı bir işti- yak ile sevgilisinin hayalini te- maşa etlikten sonra, riyasız göz- yaşlarım o hayalin eteklerine döktükten sonra, yorgun yorgun, bir köşeye çekildi, kendine has olan büyük ruh kuvvetile kalbini susturarak dimağını vazife başıs na çağırdı, Isfahan meselesini yeni — baştan — tahlile — giriş- t. O, Tevekkülün elile yü- reğine açılan yara ile Demirci Ali Koçapanın tahtma açmak istediği rahne arasında açık bir benzeyiş bulduğu için birini dü- şündüğü sırada öbürünü de dü- şünmekten geri kalamıyordu. Bu sebeple Isfahan hakkında tasav- vur ettiği tedbirlere, Tevekkül için de bazı tedbirler karıştırı- yordu. Evet, Haber verilen isyani, ne Cengizin, ne Helâgünun te- hayyül edemediği bir şiddetle bastırırken öbür asiyi, — güzel Terikkülü. dartbayboş 'buakme yacaktı. Kudretini istihfaf eden Demirci Ali Koçapanın cüretini cezalandırdığı —sırada- — yüreğini iğneliyen öbür cüretkâra da bu incinen yürek “sahibinin * dağlar deviren, ihtilâller söndüren engin iktidarını gösterecekti. İşte bu mülâhaza ile etraflı bir plân çizdi, tasavvurlarını neticelen- dirdikten sonra başağayı çağırdı: — Duydun, değil mi - dedi « Isfahana seferim var. — Davullar çalınıyor Ulu Hakan. Herkes iradeni duydu, kılıcım biledi, savağını (ok mah- fazası ) doldurdu! — Bütün türeler ( prens de- mek ) ve bütün Eceler ( melike- ler) bile bizimle gelecek. Hareme git, Ecelere haber ver. Hazırlar» sınlar, emrimi beklesinler ! Başağa yer öpüp çıktı ve Tis mütr, yine altın kaplı sedirine geçerek Şahnameyi eline aldı, dalgın dalgın sayfaları çevirmiye koyuldu. Ğ;:ıı gözüne çarpan şu mealdeki beyit idi: “ O şehinşa- hın çadırındaki alem, ayın göğ- süne değiyor. Kapısındaki nöbet- çinin mızrağı, yedi kat yerin dibindeki balığın başını deliyor!,, 1 İN Timur, gülümsedi, “ne hayal, ne hayal,, diye mırıldandı. Ay- mı zamanda Tevekkülü düşündü. Şairin şu gülünç mübalâğasında mündemiç hayali sitvet, rabban! bir mucize ile kendisine nasip olsa bile Moğol güzelinin yine inatçı kalacağını teemül ederek gamlı gamlı içini çekti, başka sayfaya geçti. Bu defa, yazı san'ati ve kelime oyunu itibarile cidden enfes olan şu kıt'a gözü- ne çarptı: ( Arkası var) eee ll () İran edebiyatında — mübalüâga için en yüksak misal olan bu beytin aslı yudüc : Firu şüb bemahi ve ber”şild bemah, j Bösinize vü kubbel barigüh ! Bz| vel yazmıştık. SON POSTA Alman Ordu Ve Donanması Manevraya Başladı , |Bir Alman Gazetesi Diyor Ki: “Or- dumuzu Görenler, Onun Muharebe İçin Hazır Olduğunu Anladılar.., Alman Alaman orduları, bir taraftan manevra yaparken, öbür tarafta da Alman donanması harp oyun- ları ile meşgul olmıya başladı. Alman — donanmasına — verilen vazife şudur: Hariçten gelecek düşmanı karşılamak, bunun için de Cenubi Norveç sahillerile Şelzvig Holştayn önlerinde düşmanla vwe- ruşmak. Alman donanmasının bu harekâtı 19 eylülde şimal deni- zinde başladı, 21& kadar devam etti ve hitam buldu. Alman ordusunun harekâtına gelince; bu hususta herhangi “bir mülâhaza serdetmek lüzum- suzdur. Vaziyetin tasvirini yine bir Alman gazetesine bırakmak, gerek bu harekâtın mahiyeti ve gerek Alman ordusunun karşısın- da Alman efkârı umumiyesinin düşünüşünü bu gazetenin ağzıu- dan dinlemek müraccahtır. Bu Oordusunun manovralarından Iki İntiba * Mıntakamızda harekât icra eden Ginci Rayhver - fırkasının manevralarını baştan sonuna, ka- -dar takip ettik ve gördük ki, bütün barp vasıtalarımız yeni- dir, fennidir ve asridir. — Telsiz telgraf, telefon, işaret makineleri güvercin, polis köpekleri... vel- hasıl her türlü muhabere vasıta- larımız mevcuttur. Fakat Versay Muahedesinin bize yüklediği birçok külfetler: den dolayı askerlerimizin vazife- si, yok yere ağırlaşıyor. Meselâ yine bu muahede mucibince zırhlı otomobillerimiz, geri hareket etmelerini temin edecek husus! vesaitten mahrum- durlar. Yani vapurlarda olduğu gibi bu otomobiller geri geri gidip —tornistan — yapamıyorlar. Dönmek ve yüzgeri avdet etmek için behemehal tam bir kavis çizmek mecburiyetindirler. Bu da '.Sııfıî Manevrarlar Nası! Olmuş? Manavralar icra — olunurken hava çok güzeldi. Bilhassa top- çu endahtı ve muahedenin kuk lanmamızi menettiği tayyarelerin uçması için çok müsaitti. Halk, büyük bir alâka gösterek manev« ra sahasına kadar gelmişti. Man- zara harptan evvelki gibi bir nevi millt bayram tesirini hâsıl — ediyordu. Birçok seyircis —— ler, harpta kazandıkları madal- yalarım —da göğüslerine take — mışlardı. Bu suretle herkes gözile — gördü ki Rayhver ordusu bundan daha mükemmel bir surette ida- — re edilemez ve baraket edemez. Askerimizin neler yapmıya kadir olduklarını anlıyabilmek için on- ları, bizim gibi iş başında göre müş olmak Jİâzımdır. Diyebiliriz ki bu manzarayı gözlerile gören- ler, Alman ordusunun her an düşmanla çarpışmıya hazır bir gazete Kölnişe Çaytungdur. Di- | hem manevralarını, hem de ha- | vaziyette — bulunduğuna — derhal yor ki: rekâtın süratini azaltıyor. anlamışlardır. ,, Serseri ö samafar RADYO K yü$ Prens v hür l ün aB dB n ae lüe ae Kimdir ? Geçenlerde Paris'te bir otel- de metresi tarafından öldürük müş olan ve bütün dünyaya ken- dini Burbon Prensi diye tanıtmış olan beynelmilel serserinin Ar- navutluk tahtına — talip olduğu zamanlar çıkarılmış Arnavut milli kıyafetinde bir resmi. Bu garip serserinin maceralarını daha ev- 23 Eylül Cuma İstanbal —( 1200 metre 13 birinci kısım alaturka saz, Vedia Ruza ve Bel- kis banımların iştiraklerile 19,5 örkestra 21 alaturka saz, İnci, Eliza ve Oönnet hanimlar tarafından 99 gramofon plâkları, — (894 motre ) 20 stüdyoda 0,5 Kora ile kilise şarkıları 1,10 konger. 429 metro ) 90,0) konfe- rans, S1 Varşovadan takleri senfoni. Roma — (441 motre) 20,16 gramo- fon plâkları, 21,45 senfoni, musahube, muhtelif haberler. Prağ — (488 metre) BO Ostrava'dan nakil, 21415 (R. J) konseri. Viyana — (517 metea ) 20,5 yüksek kilise musikisi, 21,80 musikili kamedi. Peşte — (5ö0 motre ) 21 küçük bir musahabeden sonra meşbur Fransız operalarından seçilmiş parçalar, 22,00 haber vo cazbant. Varşova — (14l4 metre) 20,16 mulh- telif, 20,3ö radyo gazetesi, 23,50 dana havaları . Berlin — (1635 metre) 20 baytarlık hakkında bir konforans, 20,20 dünyar nın töşekkül gçekli hakkında bir kon- forans, 21,90 neş'o veren şarkılar. ——— Mühim Bir Kaçakçılık Düseldorf 22 — Alman-Fele- menk hududunda gümrük kolcu- larile —kaçakçıları arasında bir vak'a olmuştur. Felemenkten gelen kaçakçı- ları taşıyan zirhli. bir. otomobil kolcuların — silâhlarının açtıkları ateşe rağmen, gümrük kordo- nunu uştur. Fal:ıı.lılı koleuların — silâh- rından çıkan kurşunlarla - delik İi 24 Eylül Cumartesi İstanbul — ( 1900 metra ) 18 orkese tra, 19,5 alaturka konser, 21 orkostra, 22 gramolon. Bükroş —( 394 metze ) 20 kuvartot, 20,45 Romanya musikisi. Belgrat — (42D metra) 90,40 gramee fon, 20,40 Morana- ismindeki a. Roma —( 441 metro ) 21,33 Samson operası, Prağ — (483 motro) S1 Siraya kone 29 neşe veren esorler' Bori, Viyana — (517 metra) 20,35 Arioa garkıları, 21,03 son perde lsminde bir koömedi. Peşte — ( metra 550 ) 20,80 Macar milli şarkıları, 22 Budapeşte konseri. Vargova — (I411 metze) 20,35 muhe telif, 21 hafif oserler, 20,035 — konsurş 28,03 Şapen konseri. Berlin — (1635 matra) 20 yoni başs hyanlar için İngilizçe ders, 20,:5 konferanı, 21 Haniburg ile Btemen'e den naklen iki konşer. — İbnissuudun Memleketi Cidde, 22 — Hicaz ve Necit Kırallıkları bundan sonra Suudiye Kırallığı ismile anılacaktır. ea ni üerğü deşik bir bale gelen lâstiklerin patlaması — yüzünden — otomobil durmiya mecbur olmuştur. Şoför kaçmış, otomobil içindeki kaçak- çılardan biri ağır suretle yaralı olarak tevkif edilmiştir. Tütün ve kahve müsadere edilmiştir.