SON POSTA Osman Pş. yı Gizli Bir Çadıra Aldılar Ve Adamakıllı Dövdüler Muharrirlt X4 — Her Hakkı Mahfuzdur —136— Bu maskaralık, bir defaya muthasır kalmadı. Pangaltı hâ- disesinden takriben üç ay kadar sonra, bir gün Fehim Paşanın #rabası, (Bonmarşe) nin önünde durdu. Fehim Paşa telâşla ara- / badan inerek Kongordiyanın ka- pısı önünde kayboldu. O anda bir Kürültü koptu. Arabanın arkasına bir bomba?! Atılmış ve bunun şiddetli infilâkı o civardaki halkı dehşet içinde bırakmıştı. Orada- ki dükkânların camları kırılmış; Balk, kaçmıya başlamiştı. Sah- meye derhal yine Fehim Paşa qlm Kemali çelâdetle emirler vermiye, kaçanları tutturmıya ça- Tişmişti. Halbuki — infilâk eden madde, bomba değil, içi av ba- a ile doldurulmuş bır şeker kutusu idi. Bu sahnenin mürettibi Köçe oğlu Andon Bey ile düyu- — hu umumiye müfettişlerinden Faik isminde bir adamdı. Her ikisi de Fehim Paşa çetesine — dahildi. Fehimin hususi zabıtası birçok — şüpheli eşhası derdest ederek vaziyeti işkâle çalışmakla bera- ber, resmi zabıta, bu meseleyi derhal — kolayca — keşfetmişti. Mevlânenin — üstündeki apar- tımanda — oturan — Köçe oğlu Andonla Faik'ın, bu kutuyu pen- cereden attıkları vazıhan görül- müş ve hatta o oda da yapılan — taharriyat esnasında, pencerenin — Önünde Üüç adet yanmış kibrit to bulunmuştu. " Mesele, derhal -Abdülhamide arzedildi. Lâkin, bu defa hünkâr B Felıîııı Pş. yı mabeyne istetti. Bu — defa da taltif göreceğini zannede- rek mabeyne koşan Fehim, bilâkis — ağırca bir tekdir karşısında ka- ak mütcessirane avdet etti. Abdülhamit, gürültülü şeylerden . hiç hazetmezdi. Halbuki teke- rür eden bu maskaraca hâdise, O yor, ecnebilere karşı hükümeti de gülünç bir vaziyete sokuyordu. Bu hâdiseleri ciddi ve hakiki telâkki eden — ecnebiler, İstan- bulda asayiş olmadığından bah- sediyorlar; mürettep — olduğunu öğrenenler ise, gerek Abdülha- midi ve gerek böyle şeylerle göz boyamak istiyenleri pek gülünç buluyorlardı. Buna binaen Fehim Paşaya saraydan sıkı bir tenbih verildi. Artık o da, (zati şahanec- ye olan sadakat ve merbutliyetine tan sarfınazar etti. x Maamafih, zulüm — ve şakavet devam ediyordu. Sarıyerde oturan 4 bir zatin paralarını almak için ise, | yalnız gürültü çıkarmakla kalnır- | l fena halde - sinirlenmişti. Yine | binaen hünkârın düşmanları tara- | fından kuikaste maruz) kalmak- | M——m.—_n.—_._ y r bütün aile efradımı tazip eden Fehim Pş. avenesi, ( Osman Pş. ) denilen bir adamcağıza de fFeci bir oyun- oynamışlardı. (Sıvas ) m (Hafik) kazası köylerinde doğan ve para ka- zanmak için İstanbula gelen Osman isminde bir adam, (Kazancılı)ğa haves etmiş, uzun müddet amele hayatı yaşadıktan sonra hem bi- raz para biriktirmiş, hem de( Ter- sanei Âmire kazan müteahhidi) ol- muştu. Meşhur Babhriye Nazıtı Bozca adalı Hasan paşa, bu ada- mi pek sevdiği için mabeyne arzetmiş bir de (Mirimiran) hk almış, artık kazancı —Osman; (Osman Paşa) unvanını kazan- mıştı. Osman Paşa birgün işini bitir- miş, yorgun argın Kasımpaşadaki evine dönmüş, çoluk çocuğu ile yemeğini yemiş, yatmıştı... Adam- cağız rahat rahat uyürken kapı çalınmış, resmi elbiseli bir polis *Paşayı kapıya çağırmış: Kâğıthanedeki — sarayda acele bir İş zuhür ettli. Ma- beyinden gelen adam sizi orada bekliyor. Şimdi oraya gideceksiniz. Demiş. ( Mabeyin ) kelimesi a amas RAMON NOVARRO FRANSIZCA konuşacak ve şarkı söyliyecektir e Bu hafla ARTİSTİK Sinemasında irae etmekte olduğu GEORGES ANDRE CUL'ün romanımdan iktibasen vücuda getirilen Fransızca sözlü ve şarlkılı diyerında filmini görecekler, bu şaheserin Bugün : OLGA TCHEKOVA tarafından bir sureti Almanca sözlü ve şarkılı cesaret edemediği — kuvvetli Dünden itibaren Munzzam ve muübi tarafından. Türkçe Av HİMAYEİ ETFAL CEMİYE Zulüm Ve Şekavet Şıddetle Devam Ediyordu mevzubahs: olduğu zaman akar sular durduğu için Oınıı Paşa hemen giyinmiş. eline feneri vermiş, Küâğıthane yolunu tutmuş. Tamam, kasrı civarına geldiği zaman, kendisini iki kişi karşılamış. — Buraya buyurun Paşa.. Si- zi burada bekliyorlar. Demiş. Tenha bir yerde kurul- muş olan bir çadıra götürmüş... Paşa çadıra girer girmez etrafı derhal abluka edilmiş. (Ç Arkası var ) çan GLORYA DON JOSE MOJİCA'nın SON AŞKIM isimli büyük filmini muvaffakı- yetle göstermektedir. Bu filim herkese şunları söyletmektedir: Kadın: Mağrur ve ateşli Erkek> Kanı kayoıyan bir deli- kanlı. Netice: Onları ayırabilmek için hiçbir mania mevcut değildir. İlâveten: Sihirli Halı ile İstanbul'dan Bağdat'a OPERA'da fevkalâdede temsil edilen Şikago'da Panik Bankaları soyan, masumları öldüren ve hiç kimsenin yakalamıya AL CAPONE'u göreceksiniz. ALEMDAR SİNEMASINDA SESSUE HAYAKAVA ve ANNA MAY WONG'un temsiti EYDERİN KIZI gemacali e sbzlli fillmdir. edilimiştir. onuk ve varyolto numaraları , 4, 6, gece ©9 1/2 da Fox tarafından filme alınmış bir seyahat. münhasıran NDiT büyük kıymetini bizzat takdir edeceklerdir. ve HANS REHMANN filmini mutlaka görünüz. ve zorlu Amerikalı haydut irkesine başlanan Bu filme İpektilim stüldyonu MENFAATİNE TAKSİM STADYOMUNDA Alaturka Pehlivan Güreşleri Bi, 22, 23 Eylöl Çarşanba, Porşembe, Cuma günleri saat 8 te Fakir çocuklara yardım ediniz. Dühüliye 23, Mevki 50 ve 100 Kr. l Eylâl 23 Çok Eski Devirlerde İstanbul Eski İstanbulda Yangınlar Nasıl İlân Edilirdi? İlk 'Yangın Kulesi Eski Meşihat Binasının Yanında Yapılmıştı Halil Maşuk Bey isminde bir kariimiz Beyazıt yangın kulesinin ne vakit ve ne için yapıldığını soruyor. Eskiden bu kulenin ye- rinde ne bulunduğunu ve bura- sınn ne gibi istihaleler geçirdi- ğini de Ööğrenmek iştiyor. Bu husustaki tetkiklerimizi yazıyoruz: İstanbul, gerek Bizanslılar za- manında ve gerekse Türklere geçtikten sonra dünyada yangın felâketine &n çok uğramış bir şehirdir. Hele Osmanlı padişah- larmın garip fermanlarile kârgir bina yapılması — menedildikten sonra yangın, — İstanbulun bir kardeşi olmuştur. Bizanslılar zamanında İstan- bulda yangının nasıl söndürüldü- ğü ve halka nasıl ilân edildi- ği pek bilinemiyor. Fetihten sonraki İstanbulun itfaiye teş- kilâtı ve yangın kuleleri hak- kında da kat'i bir şey bilinemi- yor. Yalnız hükümet — merkezi Bursada iken ( Hasan Alp ) is- minde bir yangın memuru bulun- duğunu ve payitaht Edirneye naklediildikten sonra uzun ağaçlar üzerinde yangın tarassat yerleri yapıldığını eski tarihler kaydedi- yor. İkinci Selim (980) tarihli bir fermanında “ İstanbulda herkesin, evinin damına yetişecek kadar birer merdiven yaptırmasını ve evlerinde aymca birer bal fıçısı bulundurarak içine su doldurma- sını ve yangın çıkınca ev sahibi kaçmıyarak — itfaiye — memurları gelinceye kadar kovalarla yan- gını söndürmiye çalışması lâzım- geldiğini , söylemiştir. 1714 tari- hinde İstanbulda Gerçek Davut isminde bir Fransız mühtedisi tulumbayı yapmcaya kadar - İs- tanbulda itfa malzemesi yalnız fıçı ve kovalarla basit kancalar- dan başka bir şey değildi. Tu- lumbalı itfaiye teşkilâtı İstanbul- da (218) sene evvel yapılmıştır. Galata Kulesi Fatih İstanbulu zaptettikten sonra bir hâkimiyet ve zafer alâmeti olmak üzere Galata sur- larımn — bir. kısmını — yıktırdığı zaman Galata — kulesinin — üst kısmından da (10) arşın kadar yıktırmıştı. Binaenaley Fatih za- manıada burasının yangın kuüle- si olarak kullanıldığı pek tahmin edilemez. — Fatihten —sonra bu | küle yangınların haber verilmesi | için kullanıldığı muhakkaktır. Bu | kule dört beş defa yandıktan sonra tekrar yaptırılması da bu- rasının yangıa tarassut merkezi ittihaz edildiğini gösterir. Kule en son yanginı ( 1208 ) tarihinde geçirmiştir.. O — vakit üzerindeki tahta külâhı tamamen yanmış ve derhal tamir etliri- miştir. Bu kulede cumadan maada hergün Mehterane nöbet çalar yangın görüldüğü zamanda da buradan — davullarla halka - ilân edilirdi. Sonraları, şehir evvelce orman halinde bulunan Beyoğlu tarafla- rına doğru genişlemiye başlayınca davul sesi işitilmez olmuş, davul yerine muazzam kösler çalınmıştı. Yangını ilân için ( saray ) yakı- nındaki — aöbethaneden de — köş L B T Türklerin İlk Kulesi Türklerin İstanbulda ilk yap- tıkları yangın kulesi Ağakapısı ismi verilen Meşihat binasının ittisalındakâ (Tahtaköşk) idi. İsyan- dan korkan padişahlar İstanbulda kârgir bina yaptırdıkları gibi ilk yangın köşkünü de — tahtadan yaptırmışlardır. Vak'anüvis İzzt Ef. bu köş- kün yüksekliğini tasvir ederken: “Burası sanki gök yüzüne yapık miş bir anka yuvasına yahut ta semada uçan muazzam bir kuşa benzerdi. Bu — öyle — yüksek bir. cihannüma idi ki üst katından, değil yer yüzündeki yangınlar, — yıldızların tutuştuğu bile buradan görülürdü , diyor. Bu köşk 1163 ve 1196 senele- lerinde tamamen yanmış ve ye- niden yapılmıştır. Vilâyet Mek- tupçusu Osman Bey bu köşk- ten yangının bayraklar ile hak ka ilân edildiğini söylüyorsa da Osmanlılar büyük zafer ve felâ- ketlerini daima davul ve köslerle ilân ettikleri için bu köşkten de yangının balka davul ve köslerle ilân edildiği muhakkaktır. Yalnız bu köşk her yandıkça yenisi ya- pılıncıya kadar yangınlar - Süley- maniye camiinin (3) şerefeli mi- narelerinden halka bayraklarla ve geceleri de fenerle ilân edilirdi. Osman Beyi yanıltan da bu minarelerde bayrak çekilme hâ- disesidir. Halbuki — mabetlerde davul ve kös çalmak ve bulun- durmak dinen memnu olduğu gibi muazzam köslerin de mina- relere çıkarılmasına esasen imkân yoktu. Eski yangm memurlarına bu köşke nispet edilerek (Köşk- ü ) ismi verilirdi. Ağakapısında- ki köşke alman memurlar muar- zam kösleri kuvvetle çalabilmek için iriyarı (Alâiye) ve (Bozkır) hlardan seçilirdi. (Arkasını yarın okuüyacaksıniz.) Halı İhracatımız Felemenk hükümeti halı itha- Jâtını kontenjana tâbi tutmuştur. Bu yaziyet şubat 933 tarihine kadar devam edecek ve her memleke 930 - 931 sekeleri zar- fında ithal ettikleri miktarın yüzde 75i hiymetinde mal ithal edile- çektir.