8 Eylül —T8— — TİMURLENK Muharriri Kf Moğolistan Büyük Bir Sevinç İçinde İdi Çıkışından kimse haberdar olma- dığı gibi gelişini de kimse duy- madı. Saraya girdiği gecenin sabahı tarhanlarını (1 ), kuman- danlarımı ve torununu — huzuruna çağırdığı zaman ağzından çıkan ilk söz, şu oldu: — Müjde, ben evleniyorum. Hepsi ulcaşarak “ Kutlu olsun, Uğurlu olsun,, dediler. Timur, gü- lümsiyerek sordu: Kimi — gliyorum, — biliyor Müsü (x? — Onu da haber vereyim de merakınız sönsün : Moğol ağlanı Hızir. Hocanın kizi Tevekkül Hanımı alıyorum ! Yine ulcaştılar ve dualarını tekrar etliler. Timur Zühre yıldı- zını almak istediğini söylese ayni şeyi yapacaklardı ve hiçbir hay- ret eseri göstermiyeceklerdi. Çün- kü, onlar, © herbiri Timur na- mına bir taht devirmiş ve bir fülke almış kahramanlar, Efendi- lerinin — fevkalbeşerliğine — iman eden kimselerdi. Onun, güzelliği dillere yayılmış olan Moğol kızile değil, güneşin yavrularile de iz- divaç etmesini mümkün görür- lerdi. Binaenaleyh samimi bir se- vinçle hükümdarı tebrik ettiler ve sustular. Timur, Baştarhan, olan “Hala- cigay, oğluna döndü : — Şimdi, dedi, pervaneleri (2) hazırla, ulaklarla dağıt. Dü- ğünümü şark ve garbe haber ver. İstek edenler bana misafir gelir- ler, gelini karşılarlar. Doksan bir gün sonra ben gerdekteyim ! Ve yolda tuttuğu notları da ona uzattı, emir verdi : — Şu vali hırsızdır, kazıklan- &ın. Bu tahsildar, zalimdir, bo- a yahut — Turhanlık payedir. Tar ( rhanlık, Türklükte en yüksek hanlar, bizsat Hâkavın — yapabileceği hör geyi yapmak ve diledikleri vakit hükümdarın huzuruna girmek salâhi- yelini — hal . Bizanslılar da — bu kelim uşlar, dakat Tarhanis Şekline sok h i kelebok, hü- r. ( Bürhanı den çıkan ömirmamelere — basilirdi v bu mühür, itimat alâmeti olarak Bap tarhanda bulunurdu. MT. SON POSTA Yevmi, siyasi, Havadis ve Halk gazetesi ç İstanbu Eski Zaptiye İdare: Çatalçoşmo sokağı 28-1 Telefon: İstanbal - 20203 | Posta kutusuz İstanbul - 741 'Telgralı İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene 2700Kr., | 750 , GAy 1400 ,, 400 , 3 » 800 . 150 , Gelen evrak gi İNanlardan — mes' #övap için (20) kuruştur. Tesim ve yazıların bütün hakları mâahluz ve gazetemize aittir. | kezden muhite | dönüyordu. - | ruri gulsun, Filân kadı, zalimdir, ko- vulsun. Vesaire, vesaire |.. Bu haber Timurun evlenmesi haberi, her istikamette esen ayni kuvvette bir rüzgâr gibi memle- ketin dört tarafına birden yayık miya - başlam ştı. Ulaklar, mer- doğru — yayılan mevceler çibi her yere, her kö- şeye, her bucağa sokularak müj- deyi haykır.yorlar, halkı heye- cana düşürüyorlar, büyük rütbeli insanları telâşlandırıyorlardı. Köyler, kasabalar, #'” >r, tak- dim olunacak hediyeyi ve ken- dilerini temsil edecek heyetleri seçmekle, düğünde bulunmaları zarurt olan kimseler de arma- ganlarını hazırlamakla uğraşmıya koyulmuşlardı. Sevincin büyüğü Moğolistanda idi. O kıt'aya mensup bir kızın saraya gitmesi, bütün Moğulların Timurla demekti. Bu şeref © büyük eyaleti gurura ve sürura boğmuştu. Şimdiden gülüp oynuyorlardı, çalıp sıçrıyor- lardı. Fakat Hızır Hocanın ko- nağı başka bir âlemde idi. Ho- ca düşünüyordu, Tevekkül düşü- nüyordu, anası — düşünüyordu. Halalar, amcalar, dayılar ve te- ferrüatı, diğer hemşehriler — gibi bayram yapıyorlardı, çalım satı- yorlardı, müjdenin zevkını çıka- rıyorlardı. Uşaklar bile keudile- rince bir terakki, bir yükseliş tevebhhüm ederek burunlarını bü- yültmüşlerdi, birer kale beyliği hulyası yaşatıyorlardı. Bunların neş'esile koyfiyette bizzat alâka- hısımlaşması dar olanların neş'esizliği pek açık | bir tezat teşkil ediyordu. Maamafih düşüncenin ve sı- kıntının. büyüğü — Hızır Hocada görülüyordu. Çünkü o, kızının ölümünü ne suretle ilân edeceğini bir türlü tayin edemiyerek üzül- | düğü gibi hergün Semerkantten gelen ulaklarla da meşgul olmak mecburiyetinde bulunuyurdu. Şev- ketpenah damattan hemen her- gün bir mektup ve bir hediye geliyordu. Gelin Hanıma selâm- lar, muhabbetler, yadigârlar ve düğün hakkında da renk renk emirler yağıyordu. Hoca, gün doğar doğmaz, selâmlığa çıkıp damadın iltifatını istikbale hazırlanıyor ve ulakları ağırlamak, cevapları hazırlamak işlerile —adamakıllı — terledikten | sonra ertesi günkü yorgunluğa yapmak — üzere Asıl plânı etmek — için — düşünmiye — bile mecali yoktu. Halbuki günler geçiyordu, düğüncülerin gelmesi zamanı gittikçe yaklaşıyordu. O gün, o uğursuz gün ne yapacaktı? Kızı yakasından tutup cebren tahtirevana — sokamazdı. Çünkü Tevekkülün böyle bir muameleye razı olmayıp var kuv- içeri tatbik idman vetile isyan edeceğinde, rezalet | | Fenni ıstılahları almaktan çekin- çıkaracağında şüphe yoktu. Zaten ailece verilen karar da, düğünü akim bırakmak merkezinde idi. Ancak bu karar sayesindedir ki Tevekkül, Timura karşı güler yüz göstermek fedakârlığını — kabul etmişti. Binâaenaleyh bir yolunu bulup o kararı tatbik etmek za- idi. ( Arkası var) | den biridir. SON POSTA Sovyet Rusyadı Bugünküâ Bol- n şevik Hükümeti- y nin — mücadele etmek mecburi- yetinde — bulun- duğu müşküller sade maddi ih- tiyaçları karşıla- mak gibi azim bir vazife değil- dir. Rush alk- nın zihninde yer eden bazı hurafe- leri silip atmak ta bu idarenin üzerine — aldığı başlıca hizmetier Fa- kat hurafe deni- | len şey, halk küt- | lesinin kafasında okadar — çabuk yer ediyor ve Bolşevizm — düş- manları bundan ©o derece İstifa- de elmesini bi- liyorlar ki al- nan * vazife ve hizmeti — başar- mak cidden güçleşiyor. Son za- manda göze çarpan bu hâdise, bu bhaleti rubiyeyi ve gizli faali- yeti gayet iyi gösteriyor: Avrupai Rusyanın ortalarında bir şehir vardır ki, adı Nijni Nov- göoroddur. Bu şehrin yanında bir göl vardır. Vaktile ilk Türk ka- bilelerinin atlıları, Rus - diyarını baştanbaşa aşıp geçerlerken bura- da başka bir şehir vardı. Adına Kitej derlerdi ve Rusların baş- İrticat Propaganda Halkın Taassubunu Harekete Getirmek İçin Neler Ve Neler Uydurulmuyor Mürteciler Halkın Dini Hîssîyahı;ı Tahrik Ediyorlar Sovyet Rusyada bir işçi kafilesi hea mukaddes şehirlerinden biri idi. O kadar mukaddes bir şehir ki Türk akıncılarının yaklaştığı duyulur duyulmaz, bu şehir, isti- lâ ordusunun ayakları — altında çiğnenmekten ise yere batmayı tercih etti. Onun yerinde şimdi koyu mavi sularla örtülü bir göl vardır. Bu gölün durgun sathına dikkatle bakanlar, kiliselerinin adedi sayılamıyacak kadar çok olduğu söylenen bu mukaddes Bugünün Me;'selelerınden ( Baş tarafı ( inci sayfada) lehçelerinin anasını teşkil etme- lidir. Bilhassa İstanbul lehçesinin bu husustaki rolü pek ehemmi- yetlidir. Manmafih bu lehçede de kabalık teşkil . birçok unsurlara tesadüf ediyoruz ki, bunlar bu kongrede muhakkak - helledile- cektir. Mühtelif, unutulmuş Türk lâahikalarının istimali bugün gür- den güne İisanımıza girmektedir. Terkiplerin ağır bir yük teşkil ettiği bugün herkesçe malümdur. îıaubul lehçesinin ana bir lehçe olacağını kabul - ettikten sonra şüphe yok ki, diğer yakin 'Türk lehçelerini de bu ana hat üzerine zımdır. Son on beş sene Zarfında Azeri lehçesi, bu kanuna uygun olarak İstanbul lehçesini aşağı yukarı bir edebi _dıl Tisanı ola- rak kabul etmiştir. Ayni vaziyet Kırım için de vakidir. Bu iki komşu Jisan, İstanbul | Jehçesini kendi milli lisanı olarak kabul ederken eski terkipleri ve miştir. İşte bu yüzden İstanbul leh- çesinde de bu kusurlar hergün göze çarpmaktadır. İstanbul lehçesinin ıslahı hu- susunda, yapılacak ilk mühim mesele, Anadolu lehçelerindeki 'Türk medeniyet tabirlerini ve hatta konuşma ıstılahlarını tamas mile almaktır. Hele Türk- lisa- tekemmül ettirmek (â- | İlâca Em, Doktora Da Emçi Demek Mümkündür nına rumcadan alınan kelimelerin atılması en mühim bir mesele teşkil eder. Lisanımızın tekâmülü için en mühim şartlardan birisi de yazı lisan:mın muayyen kaidelere rap- tedilmesidir. Cümlelerin — basit- liği ve kısa olması lisanımıza güzellik — verebileceği gibi ayni zamanda muayyen bir Türk dili gramerinin vücuda gelirilmesine de yardım edecektir. Maattcessüf şimdiye kadar Türk diline ait Türkler — tarafından vücuda ge- tirilmiş biçbir. gramer mevcut değildir. Haâlâ mukayeseli ve tarihi gramerimize temas eden bile olmamıştır. ve bunu Türk Dili Tetkik Cemiyetinden bek- lemekteyiz. Türk dili tetkikatı için ayrıca hissedilen kusurlardan birisi de klâsik fonetik hurufatın henüz tesbit — edilmemesidir. — Vaktile sabık Dil Encümeni tarafından bu kabilden olarak küçük bir şey yapılmış, fakat intişar ede- mehiştir. * Bu yüzden Anadolu lehçele- rini, bütün lisanı kıymetile tesbit etmek mümkün olamamaktadır. X, O gibi harflerin kullamlma- ması bu kusurlardan birini teşkil eder. Lisanımızın tekamülü için tes- bit edilmesi lâzımgelen mesele- lerden biri de ismi hasların ve bilhassa coğrafı isimlerin yazılış- larının tesbitidir. Birçok - coğrafi ğ beldenin su di- © binden yükselen karartısını görür gibi olur. Riva- yet ve iddialer bu — merkezde- dir. Rus halkının bu itikadını ya- kından bilen Bol- şevizm aleyhtar- ları siyasi müca- delelerinde dinin yardımından isti- fadeyi düşünmüş ve bu zâfı o de- rece İyi istismar etmişlerdir. ki son zamanlarda, bu hurafe şeh- rine doğru büyük bir halk akıni başlamıştır. Bu yeni — Bolşevik kâbesine koşan- lar arasında ay- rıca türlü, türe efsaneler, n >yetlerde şayi olmıya başlamıştır. Ezcümle tar- hi Kitej şehrini ve gölünü ziya- ret edenler arasında su altı şeh- rinin çan seslerini işittiklerini iddia edenler, bu şehir halkının çarşı ve pazarlarda alış, veriş ettikten sonra tekrar eski mekânlarına döndüklerini gördüklerini — söyle- yenler vardır. Bolşevik idaresi, hurafe ve efsaneye istinat eden bu yeni irtica ceryanile cidd? bir surette meşgul oluyor. Harbe Mâni Olmak İçin Assompsiyon 7 — Paraguvay ile Bolivya arasında harp başla- dığı takdirde, Arjantin, Brerzilya, Şili ve Pero bu hükümetlere kar- şı iktısadi ablüka ilân edecek- lerdir. —— — — ——— —e isimler Türk lisanımın kendisinde mürekkep olarak iki ve bazan üç kelimeden mürekkeptir. Bun- ların yazılışı müellife göre müte- madiyen değişmektedir. Karadeniz, Akdeniz,JUludazı gibi tabirlerin yazılışı, mektep tedri. satında bile — karmakarışıktır, Alman ansiklopedisitleri bu gibi kelimeleri ayrı ayrı kullanmakta ve arasına bir çizgi koymaktadır- lar. İslav lisanında ise bu gibi tâbirler sırf Rus kelimelerile ifa- de edilmekle beraber ayrı ayrı yazılmaktadırlar. Biz Türkler için de bu gibi coğrafi isim terkiple- rini araya bir çizgi koyarak yaz- mak daha — münasip — olur. Lisanımızın ıslaha muhtaç - olan diğer bir moktası da gramer ta- birleridir. Bunlar, Fransız, Lâtin, Arap ye Farisi kelimelerle ifade edilmektedir. Bunların basitleş- mesi ve türkçeleşmesi zannedil- diği kadar zor değildir. Istılah meselesine gelince: Beynelmilel — mahiyeti — haiz olanları muhafaza etmekle beraber kendi milli huzufat kaidelerimize göre yazmalıyız, Millt lisanımızda mevcut olan- ları ise tebdil etmeliyiz. Bunları eski Türk lisanına ait abidelerde bulmak imkâmı mevcuttur. Me- selâ: İlâç yerine, (em) öm, dok- tor yerine emçi gibi kelimeler bulunabilir. ,