Mi PAZAR O LA HASAN BEY lll Ne Hidirellezi, ne Kasımı bili- rim. Ne Müneccimbaşıya, ne de Fatin Efendiye itimadım- vardır. Soğuktan tiril tiril titrediğim haziran ayının birinci — gününü yazın iptidası, sıcaktan buram buram terlediğim ağustos ayının otuz birini sonbaharın müjdecisi addedemem. Takvimin kırlangiç fırtınasını gösterdiği günlerde bir ağaçta bir''tak: yaprak kimildamadığına, rasathanenin derecei hararet kır- ka kadar çıkacak dediği zaman da kuşbakışı kar yağdığına çok defa tesadüf etmişimdir. Bence en iyi takvim, en mü- kemmel barometre kadin - kıya- fetleridir. Grenviç rasathanesi aldana- bilir. Fakat hiçbir. kadın mev- simine göre giyinmekte aldan- maz.. Kürklü mantoların yerini renk renk — koöstümler — kapla- yınca — ilkbahar geldi, —ince markizet entarilerin kolları vandığı mektir. Birkaç bakıyorum. Eskiden sıvalı — olan kollar iniyor, göğüsler yavaş ya- vaş kapanıyor ve hattâ akşam üstleri koyu renkli ropların üzeri- ne birer ince pardesü alınıyor. s- gündür tamamile Eylölün kaçı olduğunu bilmi- | yorum. Fakat kadın kıyafetlerinden anladım ki artık yaz geç'i, mev- sim sonbahardır. P.O0.H.B. Tahsildar Kapı çalındı, Hasan Bey açtı. Koltuğunun altında siyah büyük bir çanta yüzü gülmiyen bir adam kapıda duruyordu.. Hasan Bey bu zati biç tanımıyordu — Kimsiniz?.. Diye sordu.. — Ziyaretinden hiç hoşlanmı- yacağınız bir adam, vergi tahsil- darıl.. Hasan Bey kapıyı kaparken €evap verdi: — Bilâkis, bikaç gün sonra tekrar gelirseniz memnun olurum. -— — -— T VA zaman yaza girdik de- | — Şimdi davulu elinden alır, sokağa atarım... Akşam akşam gürültü dinleyemeyiz 1.. Acele Hasan Bey dostlarından, kır- | kına geldiği halde henüz gençlik iddiasında bulunan bir hbanımın ziyaretine gitmişti. Konuşurlarken banım gazetede bir kitap neşre- dildiğini — okuduğundan Hasan Bey sordu: — Nasıl bir kitap acaba?, — Bilmem amma Hasan Bey. Kitabın ismi “ İnsan gençliğini nasıl muhafaza etmelidir ? ,, bir | tane almak - istiyorum: | Hasan Bey yerinden kalktı: — Aman hanımefendi, emre- din. Derhal alıp getireyim. Bu işte biraz acele etmek lâzımdır. Mektup Nümunesi Hasan Bey eline “Aşk mek- tupları,, isminde bir kitap almış | mütemadiyen çeviriyordu. | — Ne o, Hasan Bey, dedim, | için | sevgiline mektup yazmak | nümmne mi arıyorsun!.. Hasan Bey müteesir müteesir içini çekti: — Ö)'lc amma, dedi, bir tür- lü bulamıyorum. Buradaki bütün — mektuplar Süzana hitaben yazılmış halbuki benim sevgilimin adı Fatma! GA L — Hasan Bey, haberin var mı? Gelecek kânunusanlden H- baren her şey kllo lle tartılacak. Artık okka hasıraltı oluyaor.. — Eğer esnat herşeyin kilosunu akka Hlatine verecek olur- larsa o zaman da biz okkanın altına gideriz. bahstti. | Bir Tek Söz Hasan Bey Büyükadada otu- ran dostlarından birinin evine bir ay kalmak için gitmişti. Bir | hafta geçmeden döndü.. | kalmıya gitmiştin — Hasan Bey, dedim, bir ay bir haftada niçin döndün? — Bir tek söz yüzünden da- | rildim, çıktım. — Hasan Bay, yışdağı suyunu Şşehre gelire- cekmiş, gazete yazıyor. - Kayışı uyunun şehre gelmesinden v Eeçlk, şu ter- kos suyunun iklde bir şehir- | den kaçmasına mâni olsal.. | | Belediye Ka- ı SS ğ HASANIN DERDİ | Bağlamış aşkın teli Kadınlar sevlimez mi? Güzeli seçilmez mi? Aşk nedir ki bilmez mi? Hem bugünlerde Hasan.. Dedim, kumra! mı, dedi; Sevdiğim kız esmerdi. Gidince elden şimdi, Arar her yerde Hasan.. Her şeyler o bulmaz mı?, Çağırsam duyulmaz mı? Arayınca bulmaz mı ? İnsan ister de Hasan.. P. O Mezar Hasan Bey Eyüpte Bir meza- rın başına oturmuş hüngür hün- gür ağlıyordu.. Oradan geçen yolculardan biri sordu.. — Hasan Bey bu başında ağladığın mezar kimindir ? — Karımın — eski - kocasının mezarı. Sebep Hasan Bey kuyunun - başında duruyordu. Karısı bağırdı: — Efendi, ne diye kuyunun başında duruyor da su çekmi- yorsun.. — Korkuyorum karıcığım bi- zim oğlan demin kuyuya düştü şimdi su çekcek olursam kova başına vurup canını acıtacak, — İnsan bir tek söz için da- rılır, çıkar mı?. Ne dediler bBana- da söylesene,. — Pılıni pirtini. topla, evine defol, dediler. Rahat Hasan Beyin eline biraz para geçmişti.. Bir otomobil satın al- mak istedi. Garajlardan birine gitti.. Garaj sahibi Hasan Beye şık bir otomobil gösterdi.. — Hasan Bey, dedi, böyle otomobil hiçbir yerde bulamazsı- nız; yolda giderken kendi eviniz- de imişsiniz gibi rahat edersiniz.. Hasan Bey birdenbire uzak- laştı .. — Bu otomobili — almaktan vazgeçtim Bir başkasını göster.. İ ——? | Hasan Beyin Fıkraları —| — Kuş Merakı Hasan Bey bir zaman kuş beslemiye merak etmişti evinde cins cins kanaryalar, saka kuş- ları, kargalar papağanlar vardı. Yumurtalarını alır, yavru çıkartır, hep onlarla meşgul olurdu. Bir gün komşusu misafir ge- mişti, kuşları seyrederken ayni kafes içindeki papağanla leylek nazarı dikkatini celbetti. — Hasan Beyneye papağanla leyleği bir kafese koydun.. — Melez yavru alacagım, ley- lek kış yaz yerini değiştiren bir kuştur. Çıkacak yavru bir yerden bir yere giderken yolunu kaybe- derse sorup öğrenebilir!.. Felâket Komşusu Hasan Beye dert yandı: — Karım birdenbire hasta- landı. Bunu haber alan kayna- nam İzmirden vapura biner bin- mez geldi. Hasan B. komşusuna acıdı: — Tevkkeli komşu, falâket felâket Üstüne gelir dememişler. Resim Hasan Bey oğluyla resim ser- gisini gexiyorlır(îı. — Oğlum Afacan, dedi, bazı açık resimler vardir sakın onlara bakayım deme. Afacan sordu: — Hangileri baba.. — İşte bak meselâ şu karşı- dakiler! Beraber Olsaydı Hasan B. cuma günü karısi- le beraber bir otomobile bindi. Niyetleri Büykdereye gitmekti. Yolda ikide bir karısı: — Ah annem de beraber olsaydı! Diyordu. Şoför bir köşe- yi dönerken yanlış bir manevra yaptı, otomobil bidenbire dev- rildi. Hasan Bey de, karısı da şoför de yaralandılar.. Hasan B. içini çekti.. — Ah annen de saydı.. beraber ok Kusur Hasan Beyin kizına görücüler | gelmişti. Hasan Bey sordu: — Oğlunuz ne iş görür?.. — Şairdirl.. — Daha başka ne kusurları var?.. — Hasan Bey, bir türlü aklımın ermediği bir goy var: Nasıl oluyor da Ipekböcüği kozanın içinde kelebek oluveriyor.. — Bu okadar mühim ölr şey değil komşu, san gel de kasap dükkânında koçin!n masıl kıvırcık olduğunu gör l.