18 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

18 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K el n ae aa Sapakliğ Siyaset Âlemi Şap Denizinde Büyük Bir Gemi Yandı Pgîr_nşilyı 17 — Jorj Filipar gemisinin Şap denizinde yandığı haberi burada büyük bir heyecan uyandırmıştır. Çünki — mürette- batının kısmı azamı — buralı idi. Müracaat eden ailelere, geminin mensup olduğu Mesajeri Maritin şirketi tarafından fazla malümat verilememiştir. Gemi, çalışmıya başladığı zaman 118 milyon frank kı de idi. Londra, 17 — Adenden bil- | dirildiğine — göre — Jorj — Filipar gemisinde, ekserisi mezuniyetten dönen Fransız memur ailelerine mensup birçok çocuk vardı. Gemi Kolombodan hareket ettikten iki gün sonra yani pazar akşamı, yolcular uyumak - için kamaralarına - çekilmişlerdi. Bu sırada gemi zabitleri, tehlikeli görünmiyen bir yangın başlangı- cından haberdar — edilmişlerdir. n üzerine derhal tertibat alınmış, yangının eltralı sarılmış- tır. Bunun üzerine süvari bir an €vvel Adene yetişmek istemiş, bu 'l.'ıda gemideki mazotlar mühim tehlike teşkil etmiştir. Yolcular da vaziyetten haber- edildiklerinden hemen güver- ;:ye Çıkmış ve sandalların etra- tda mevki almışlardır. Nihayet | Gardavifi burnunun beş — mil Mesafesinde yangır — arttığından O, S. işaretile imdat istenil- Miştir. , 3 yolcu ve mürettebatından bir kasmı ciddi surette yanmış- tır. Sandalların denize indirilmesi alevlerden çok müşkül olmuş- b";lirigîy_ kişinin — kurtarıldığı K Âden, İ7 — İngiliz bandıralı Ontraktor ve Maksud vapur- larının, Fi dan — kur- lırdığı 153 yolcu, 3 bahriye za- biti 16 çocuk, 5 yerli ve 76 tayfa buraya çıkarılmıştır. Soyet Kaaneft vapurunda da bu geminin 420 yolcusu vardır. Annam Maliye Nazıri da kurtarı: lan yolcular arasındadır. Yolcu- lar arasında şimdilik 200 kişi noksan bulunmaktadır. Gemi Hâlâ Yanıyor Aden, 17 — Gemi şimdi Gardafivi burnunun 50 mil şima- linde bulunmaktadır. Geminin baş tarafı hâlâ yanmaktadir. Geminin sancak tarafı 15 derece meyletmiştir. EDEBI TEFRİKAMIZ : 13 | dakçılar Muazzam Bir Gemi Ateşler İçinde. Hindistanda Kan Hindistanda Kan Gövdeyi Götürüyor.. Bombay 17 — Müslümanlarla Mecusiler arasın'a üç gündenberi devam eden mücadeleler büyük kargaşalıklar halini almıştır. 16 N | ölü 200 yaralı vardır. Hafta tatili esnasında da 40 kisi ölmüş 600 kişi yaralanmıştır. Birçok mahal- leler adeta muharebe meydanı halini almıştır. Mecusi mahalle- sindeki Müslüman — mağazaları alevler içinde yanmaktadır. Za- bıta memurları yağmacıları ve kundakçıları yakalıyamamıştır. Za- bıta yirmi defa ateş açmıya mec- bur olmuştur. Londra 17 — Hindistan işleri nezareti dün akşam bir tebliğ neşrederek Bombayda yeniden kargaşalıklar çıktığını bildiriyor. Tebliğde, kıyamın birtakım grup- lar tarafından mabetlere ve ca- milere karşı bir tecavüz şeklini aldığı ilâve olunuyor. Vaziyet vahimleşmiştir. Kun- gittikçe — faaliyetlerini arttırıyor. Zabıta gösterdiği faa- liyetten dolayı adeta yorgun düş- müştür. Takviye kuvvetleri isten- miştir. Punadan Bombaya zırhlı otomobiller gönderilmiştir. Kar- gaşalıklar, Mecusilerle Müsliman- kım meselelerden çıkmışlır. Bombay, 17 — Kargaşalık yüzünden mensucat fabrikaları kapanmış 40 bin amele açıkta kalmıştır. Hükümet Kargaşalıkla- ra nibayet verilmesi için ışıkla- rın söndürülmesine ve kimsenin evinden dışarı çıkmamasını em- retmiştir. TI maktul 700 — yaralı vardır. Ponadan bir alay asker getirilmiştir. Muharrem Ayininde 8 Kişi Öldü | Bombay, 17 — Askerler ve itfaiye kıt'aları yangını söndür- miye, zabıta kundakçıları yaka- lamıya çalışmaktadır. Müslümanların Muharrem âyini münasebetile yeniden kanlı mü- cadeleler olmuş 8 kişi daha ölmüş, 150 kişi yaralanmıştır. İngiliz askerleri yavaş yavaş sükünu iade etmektedirler. VİKTORYA — Otu evde mi? Genç kız kısaca: — Evet, dedi. Bir piyano taşımakta olan bir takım adamlar - yolu kapattılar. Viktorya, — bunlara çarpmamak için, hizla sola çekilirken bütün Yvücudiyle — arkadaşının göğsüne dayandı; | on. ç Senç kızın nefesi ©cşamıştı. Gül, İ ehemmiyet vermi iyormuş ıüı';üpı aaia D edi.wy"m yanağım ve hiç gibi; bir — nişan Buna ne ceva vermeliydi. Yohan nefesini h':erek ona ):ı.: ;ııyrzârıı vereceği — cevabi. bekli- Pfuhaniıi: Knut Hamsun Nakleden: H. $. — Yasiz, sizin nişan yüzü- günüz yok mu? Evet, yokmuş. Halbuki — bana - nişanlandığınızı temin etmişlerdi.. Bu sıralarda gazeteler — sizden okadar — çok bahsediyorlar ki... — Yazdığım birkaç - şiir için olacak, Fakat şüphesiz siz - şüir- lerimi okumadınız? — Zannedersem kitap halinde de çıktı.! şiirleriniz — Evet, küçük bir - kitap halinde. — Yavaş yürüyorlardı. Bir parka geldikleri zaman genç kız sıralardan birine oturdu. Yohan karşısında, ayakta durdu. Genç kız elini ona uzattı, ve: — Sizde oturunuz, dedi. Gövdeyi Götürüyor Fransız Cümhur Reisi vurulur vurulmaz kucakta naklediliyor ve resim almak n!vıı Odılrgnııuı Wa deniyor Bir Casus Matem Ve Keder |Kurşuna Madam Dumer İçinde... Paris, 17 — Suvar gazetesinin muhabiri, maktul — Reisicümhur Dumerin zevcesini ziyaret etmiş- tir. Madam Dumer kızına ait olan basit manzaralı bir katlı küçük bir evde oturmaktadır. Sabık Reisicümhur istirahat etmek ve düşünmek üzere bura- lar arasında tamamen tali birta- | ya gelirdi. Bu sahillerde gezmeyi | çok severdi. Madam Dumer, per- şembe akşamı otomobille buraya gelmiş ve o gündenberi dışarıya çıkmamıştır. Hatta yemek için de aşağıya inmemiştir. Yalnız pazartesi günü biraz yemek ye- miştir. Köylüler, evin matemine iştirak için, buradan gayet sessiz ve sakin bir şekilde geçmete- dirler. Dümerin Katili Paris, 17 — Müteveffa Cüm- hur reisi M. Dümerin katili Gor- gulof istintak hâkiminin sorduğu suallere — verdiği — cevaptan — bir müddettenberi M, Dümeri — öb- dürmek gibi sabit bir fikrin te- siri altında bulunduğunu - söyle- çe Görgülof — zihnine — musallat olan bu fikre mukavemet - için | boş yere Çalıştığını, bilhassa ci- Dizildi Varşova, 17 — 23üncü piya- de alayı efradından Greguüvar Vilkoz bir ecnebi devlet hesa- bına casusluk yapmak cürmile idama mahküm olmuş ve gece kurşuna dizilmiştir. Meçhul Bir Tayyare Londra, 17 — Kaliforniyada Andsend telsiz mevkiünin Loit ajansına verdiği bir habere gö- re Ala isimli Amerikan vapuru, dün saat 10,45 te garba doğru giden tek satıhlı bir tayyare görmüştür. Bu tayareninin hüvi- yeti meçhuldür. Bir Japon Tayyarecisi Düştü Oakland 17 — ( Kaliforui- ya ) — Maruf Japon tayyarecisi Seyji Yosgihara bir tecrübe uçu- şu esnasında düşmüş ve ağır surette yaralanmıştır. nayet günü kendisini tevkif et- tirmeye ve bu cinayeli yapmak- tan kaçınmak maksadile sarhoş olmıya uğraştığını beyan etmiştir. Gorgulof “ ipnos ,, nevinden bir hal içinde M. Dumere ateş ettiğini söylemiş ve on beş se- neden beri frengiye müptelâğ olduğunu ifadesine ilâve etmiştir. Kadın Ve Aşk Hakkında Büyük- lerin Fikirleri Kelimelere ehemmiyet ver- miyorsa, kadını hediye ile elde edebilirsiniz. Bir kutu inci, kadını tatlı birkaç kelimeden daha ça- buk imrekete getirir. * Kadını mağrur eden güzelliği takdir ettiren meziyetleridir. * Kadının gözlerine baktığım zaman şunları okurum: “ Gözlerindeki kıvılcımlar Pros- — metenin ateşidir. Düuyayı bes- liyen ve yaşatan sıfat, güzellik herşey membaını oradan alır. ,, »4 Bir İngiliz darbimeseli : “Hem sevdiğini söylersin, hem beni üzersin., Maruf İngiliz edi- bi Bernard Shaw bu darbımeseli şu şekle çevirmiş: “Hem — sevdiğini söylersin, hem de beni Üzmek suretile sev- danı ıspata çalışırsın. ,, * Güzeldir, binacnaleyh kar- kulur. Kadındır, onun için ede edilir. * Kadımlar sokaklarda duva ilânları gibi gezerler. Duvar ilânı nasıl gözümüzü kendine çekerse, kadınlar da nazarlarımızı - üzerle- rine cezbederler. * Aşk erkeğin hayatında ayrı bir şey, kadının hayatında her- şeydir. HANIMTEYZE -— TAKVİM —— I ÇARŞAMBAJ 31Gün -18- Mayıs - 932 K.hinır I: Arabi Ramt 2 Muharrem - SeMlayısı sere » I KD0 Vakit JEzant | V. et | Vaktt | vt ğ Brse| sanme | easnlekam Güneş |9 184 40| Akşam JiZ — (19. Öğe (« asız M0| Yatıı | L s221 l İkimdi X. 4506 T 1 ıiı Bir Anarşistin Akıbeti Sevil, 17 — Sabık Anarşist Komitesi Reisi olan ve bir köyde oturmakta olan bir şahsı bomba yaparken bombalardan biri ateş almış ve şiddetle infilâk etmiştir. Kendisi, zevcesi ve dört çocuğu ölüm derecesinde yaralanmıştır. İmsakx Ve oturuncıya kadar - gencin elini bırakmadı. Delikanlı şen ve | lâkayt bir tavır takınmıya - çalışı- | Gözlerini önüne ve iğerek yordu. kendikendine gülümsedi düşündü: — Acaba sormak sırası gel- di mi? Nibayet; — Ya siz, sahiden nişanlan- diniz mi? Bunü bana söylemek istemiyor Musunuz, Ben ki köyde sizin komşunuzdum; dedi, Viktorya meseleyi kapatmak istedi; — Bugün bundan bahsetmi- | yelim. Yohan birdenbire ciddileşti, ağır bir sesle: — En nihayet, sizin gizleme- nize rağmen işi iyice anlıyorum, dedi. Süküt. — Tabü, ta eskidenberi ben bütün ümitlerimin beyhude oldu- gunu bilmez değildim... Evet, bahtiyar adam ben olmıyacaktım.. Ben ki bir değirmencinin oğluy- dum. Siz ise... Tabil bu böyle ola- caktı... Zaten ben bile şaşıyorum, nasıl oluyor da şu anda ben sizin yanınızda oturmuya ve size bu sözleri söylemiye cüret ediyorum. Ben ayakta beklemeli idim. Ya- hut, daha doğrusu, sizden birkaç adım uzakta, yere diz çökerek emirlerinize intizar etmeli idim. | Bana lâyık olan budur. Pe 1 ha- dimi aşıyorum.. Maamafih arlık ben bir çocuk değilim. Ve siz de keyliniz istediği zaman — beni hapse attıramazsınız. Bunu bildi- gim için böyle pervasız komuşu- yorum. Fakat bu söylediklerim- den siz gücenmeyiniz. Evet, sus- mak benim için daha evlâ olacak, — Hayır, söyleyin, istediğinizi bana anlalın. — Nasıl, istediğimi mi? De- ——— 3 mek parmağınızdaki yüzük beni istediğimi — söylemekten — men- etmiyecek mi ? Viktorya hafifçe fısıldadı: — Hayır, sizi söylemekten hiçbir şey menetmiyecek. — Nasıl? Demek oluyor ki? Ah, yarabbi, Viktorya! Aldanmış olmuyayım? Ayağa kalktı, kızın gözlerin- deki ifadeyi okuyabilmek için önei gildi. — Yani, demek istiyorsunuz ki, bu parmağınızdaki — yüzük | hiçbir mana ifade etmiyor? — Rica ederim, yerinize otu- run. Oturdu. — Ah! Sizi ne kadar çok dü- şündüğümü — bilseydiniz? Zaten benim dimağımda sizden başka birini düşünecek mecal yok kil Bütün gördüğüm ve tanıdığım kimseler arasında, benim için yalnız sen varsın. Yürürken yok da kendikendime söylenirdim: ( Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: