Dze HARUNURREŞİT GOREE 89 EREELANEA Yozan : xy HEEE Tarihin Esrarengiz Sayfaları Genç Prens ve genç Prenses bu daimi okşsanışların uyandırdığı müpbem batlar içinde kasırganın sonunu bekliyorlardı. Bu sırada fanusların biri, arkasından ikincisi söndü. Misafirler, ilkin bu sö- nüşlerin farkında değillerdi. Fa- kat üçüncü ve dördüncü fanvs- ların da sönmesi üzerine teyak- kuz ettiler. Hayran hayran etra- fa bakındılar. Odadan — mavi ve kırmızı huüzmeler - silinmişti, yalnız sarı ve yeşil çizgiler duvar- lar da titriyordu. Biraz sonra onlar da kayboldu ve oda karan- lk içinde kaldi. Mumları kim söndürüyordu? Meçhul. — Fabtat her fanus, işğını artık vermi- yordu, yorgun bir süküna bürün- müş görünüyordu. Şimdi odanım manzarası büs- bütün başkalaşmıştı. Fidan boy- lular ve onların kavalyelik ettiği kızlar, tatlı bir perişanlıkla halı- ların üstüne — yayılıvermişlerdi. Muhiti saran koyuca - karanlık içinde bu bir sürü vücut, ziyasız kehkeşan kümesini — andırıyordu. İbnilhadi ile Abbase, nefeslerini içlerinde hapsederek gözlerini on- lara dikmişlerdi. Zulmet, amber kokusu, bayli ılık hava, ikisi "4 de sinirlerinde garip bir kesiklik tiyandırıyordu. Ğrdtkı Kehkeşan kümesi biraz kııııldınmıyı başladı. Her z, kıvrak bir çizgi ile iğilip ve bir fidan boyluya rdu. Bü akın, ilkin P h İarındı görülen kı- ııılJan benziyordu. Sonra şeklini değiştirdi. Bazen yükselen, bazen alçalan ıslığımsı bir teren- nümle beraber bamlekâr bir hal aldı. Şimdi odada gönül gıcıklı- yan bir beste duyuluyordu. Is- lıkla okunan bu manalı beste, helecanlı göğüslerden doğan müş- tak ve pürişliha- zemzemelerle karışıyordu. Cidden — müheyyiç bir şey oluyordu. Misafirler, kızların zarif kıvra- aışlarla halılar üzerinde sürünür- kon sevdavi nağmeler de püskür- melerinden son derece mütchas- sis oluyorlardı. O nağmelere, ha- reketsiz görünen fidan bayluların ilâve ettikleri muhteris zemzeme- lerden ise üdeta sarhoşlanıyor- lardı, nihayet, kızlar ve fidanboy- lular birleştiler, bir yığın haline geldiler. Artık ortada kımıldanan çizgi, sürünen bat yoktu, cunlı bir yığın vardı. Fakat güftesi bi- le sezilen o ıslık bestesi ve gö- güs zemzemesi yine devam edi- yordu. Zübeyde, karanlıkta şekli sezi- len ve sesi duyulan bu aşk hali- tasının misafirleri raşelere düşür- düğünü anladı, yavaşca — oyunun ismini fısıldadı. — Yılanlar sevişiyor! Kızlar ve fidanboylular, haki- katen bir yılan gibi canlı ve hararetli bir iltisak içindeydiler, Başlar göğüsten göğse ve kollar, hoyundan boyuna dolaşarak, a- yaklar bissolunmaz kımıldanışla- Fle istinat noktalarım değiştire- rek mütemadi bir hareket tem- sil ediyorlardı. San'at başlarile kolların ve ayakların daima bir- leşip ayrılmasında, yükselip ak çalmasında değildi. O hissin ve ç -h kgaynaşma “çinde dudak- | | ların bâlâ beste üflemesi sahne- yi inceleştiriyordu, İbnilhadi, bu san'alli halita- nın o koyu karanlık içinde git- tikçe sırrileşen teressümlerinden tamamile sarhoşlamıştı. Abbase de karanlığın perdelediği esrarı biraz aydınlatabilmek için gözle- rini zorluyordu. Ayni zamanda yengesinin bu oyunlara ne se- beple temayül gösterdiğini düşü- nüyordu. Şüphe yok ki o, koca- sından gördüğü kayıtsızlığın me- lâlini avatmak için bu eğlencele- re gönül veriyordu. Acaba ko- casız. ve bür bulunsa neler yapacaktı. Abbase, mülâhazasını bu nok- taya gelirince ihtiyarsız - içini çekti. İki üç yıldan beri iki - ölü- nün hiçbir teselli getirmiyen hiçbir. ihtiyacı dindirmiyen ve biçbir. iştiyakı söndürmiyen ha- tıralarına bağlı olarak geçen ha- yatına acıdı. Şimdi o hayat, o yetim ha- yat, bir katra su görmiyen çorak bir çöl gibi ruhunda ağlıyor gibiydi. Abbase, bu ağlıyan ömrü bundan sonra güldürmek istiyor- du, ©o çöl çoraklığını feyizli bir gülşen taravetile mübadele et- meyi kuruyordu. Bir fidan boylu da kendisi olacaktı, şevkli günler geçirecekti. Bu düşünce onun manzaradan bâsıl ettiği tehassüsleri daha coşkonlaştırmıştı. Fidan boylu- tarla kızların fısıldadıkları ihtiras | zemzemesini daha iyi anlıyordu | ve yılanların — sevişmelerindeki inceliği daha iyi kavrıyordu. Abbase, sahnenin beşeri düstur- lara ne derece uygün olduğunu hiç düşünmüyordu. — Yengesine verdiği söz de olmasa orada, o esrarlı karanlık içinde ve bu canlı kaynaşma karşısında ©o düsturlar, kayıtlar hatırına gel miyecekti. Çünki yengesinin ter- tip ettiği bu müheyyiç oyun, doğrudan doğruya sinirlere tevcih olunan bir fiskeye benziyordu, onun — giciklayıcı — tesiri altında başka şeyler düşünülemiyordu. İbnilhadi, manzaranın rikkatini hazme ve Abbase içindeki kayna- yışlarım beynine vuran dumanla- rından kurtulmıya - çalışırken - yı- lanlaşan küme yavaş yavaş ayrı- hyordu, yine kehkeşan izleri gibi balıya yayılıyordu. Göğüs zemze- meleri, aslığımsı terennümler de kesilmişti. Yalnız yorgundular. Hepsi bir gölge rüküdetile bu- lundukları yerde uyuyorlardı. Misafirler de ayni yorgunluğu hissediyorlardı ve yumuşak yas- tıklara biraz daha yaslanarak seyrettikleri oyunun — hatırasını yaşıyorlardı. Fakat Zübeyde, şah- Tanan iştahlara sükün gelmesini ve iptidat merhalelere doğru ber- ki bir rücat gösteren terbiyevi akidelerin hareketsiz. kalmasını istemiyormuş gibi hemen sahneyi değiştirdi: — Dikkat ! - dedi - Behlülün izdivaç merasimi başlıyor! ( Arkası var) Selim Sırrı Beyin Konfaransı Solim Sırrı Boy yarın akşam Rad- yoda mutat konforansını verecektir , Mevzu: «Bolu yolunda seyabat İntiba- lacır dir, herkes serbestir. ve cezanın en şiddetlisi koloniden ihraçtır. Bu koloniyi ziyaret ettiğimiz gün, bütün azayı, bir kongre halinde toplanmış bulduk. Bu 2000 kişi içlerinden ikisinin işledikleri has tayı münakaşa ediyorlardı. Bunlardan — bir tanesi, izin alarak — Moskovaya gitmiş, bir Mayıs müvasebetile — iznini 30 saat tecavüz ettirmiş ve görenlere nazaran — Moskovada sarhoş ol- muştur. Bir diğeri ise tembeldir. Verilen işleri yapmıyor. İznini tecavüz - ettiren adam, koloninin — eski bir azası idi. Bu noktadan, bazı arka- daşları şiddetle cezalandırılmasını istiyorlardı, çünki iyi misal gös- termesi lâzımgelirken fena bir misal —göstermişti.. Bu vadide daha şiddet göstererek koloniden çıkarılmasını istiyenler bile vardı. Nihayet, makul bir teklif, heyeti umümiyece kabul edildi. Bu tek- life göre, hatayı işliyen koloni azası, altı ay müddetle Moskova- ya gitmekten menedilmişti. Öbür tembel adama gelince; onun yaziyeti daha nazik görünü- yordu. Nihayet azalık sıfatının Üzerinden alınmasına karar ve- rildi. Zaman ile hali selah bu- lursa eski vaziyeti ia 'e edilecek, etmezse koloniden çıkarılacaktır. Sunu kaydetmek lâzımdır. ki, koloniden çıkarılmak, çok ağır bir cezadır. Çünki burada bekâr- ların umumi koğuşları, yine ko- loni azası mücrim kadınlarla ev- lenmiş olanların hususi — birer odaları vardı, Yemek, içmek meselesi çok rahattır. Çünki her şey fenni bir surette pişirilip bazırlanmak- tadır. Bu vaziyette bulunan bir adam burada üç sene kaldıktan sonra istediği bir yere gitmekte serbest bulunuyor. Fakat koloni- ye girerek müddetini bitirenlerden hiçbirinin başka bir yere gitme- yi istediği görülmemiştir. Şu hal« de ihraç cezası adeta idam ce- zasına müsavi bir mahiyet alıyor. Mücrimlerin ıslahı noktasın- dan bu müessesenin — vaziyeti, alâkadarlarca hususi bir tetkik mevzuu olabilir. ve olmak lâzım- dır, kanaatindeyim. eai Serseri Bir Balon Forvert ( Teksas ) 10 — Dün- yanın en büyük askeri kabilisevk balonu olan Akron, Büyük Ok- yanus sahiline teveccüh ettiği sıra- da müthiş bir kasırga çıkmıştır. San Anjelo şehrinin bütün aha- lisinin gayretine Trağamen balon bağlanma — diregine bağlanama- mıştır. Balon kasırganın tesirile başını alıp gitmiştir. — Balonun akıbetinden endişe edilmektedir. Gümüş Konferansı Londra, 10 — Gazeteler, M. Hoverin bir gümüş konferansını içtimaa davet ıdu.ıiııı yazmak- tağırlar. z Rusyada Mücrimlerin İslahı Selim Razıp (Baş tarafı 3üncü sayfada) Demek ki koloninin bu uzyu artık kendini kurtarmıştır. Yukarda demiştim ki, burada İzmırde Beş Magıs Talebe Bayramı Bu Sene Çok Eğlenceli Geçti Fakat Bir De İzmir (Hasu- si)— Talebe bay- ramı İzmirde fev- kalâde merasim- le tes'it edildi. İlkmeklep tale- | beleri Kızıl Çul- luda, at koşula« rının — yapıldığı | yere, — ortamek- tep ve lise tale- beleri Torbalının WEZ Tepeköy çiftli- $ ğine gittiler. Sabah — saat 7,30 da — İzmir: den iki hususi trenle 1200 den fazla talebe Torbalıya hareket et- ti Hiçbir istasyonda tevakkuf etmiyen trenler saat 9,30 da Tor- balının Tepeköyüne vasıl oldu. Tepeköy cennet gibi güzel, yeşillik ve ağaçlık bir yerl.. Bir zaman bu güzel mesire yerinde Türkiyenin en büyük at yarışları | yapılmakta imiş, Fakat işgal esnasında tribün- ler yıkılmış, orası tarla haline getirilmiş... Sıra sıra ağaçların gölgelendirdiği bu güzel yerde talebeler akşama kadar eğlendi- ler. Yalmız bir noktaya işaret etmeği lüzumlu görüyorum. Tale- be bayramı yalnız varlıklı talebe- nin değil; varlıksız ve kimsesiz talebenin bayramıdır. Fakat bu sene İzmirde böyle olmadı. Tepeköyüne gitmek için tren ücretini veremiyen talebeler İzmirde evlerinde kapalı kaldı. Yalnız varlıklı talebeler bu fir- sattan istifade elti. Kızılçulladaki ilkmektep tale- beleri de ayni coşkunlukla eğlene- bildiler. Sabahın saat yedisinde yüzlerce otomobil ve kamyon — RADYO — 1-Mayıs Çarşamba İstanbul — (1200 metre) 18: Gramo: fon, 19,5 studya boveti, Hayriyo Hanım 90,6 konferans, Zi Bolkıs Manım, 28 orkostra , Bükreş — (884 moetre ) 20,40 Şar- kı konsüri, 21, piyano konseri 21,45 keman kongeri . Belgrad — ( 429 metre ) 20,30 Çi- gan orkestrası 21,40 operadan naklen Karmon oparası, Roma —( 441 motro) S1 gramolon 21,45 oporadan naklen Bistin İnci avoıları Jamindeki operası. Viyana — ( 517 metre ) 20,30 Siyast musahaboe, 21 Viyana, Viyana yalnız gonsin, şarkıları, 23,15 dans havaları, Peşte — (650 metre ) 20,80 opora- dan naklen Bank Ban oporeti. Varşova — (141 motro) 20,36 gra- mofon, 21,15 bafif musiki, 2216 salon orkestrası. Berlin — (16385 metre) 81 den itibaren Viyanadaa nakil. Acıklı Kaza Oldu Bayrama iştirak eden talebeler eğleniyorlar Bayram günü bir kır yemeği küçük talebeleri Kızılçullaya ta- şıdı. Yalnız sabah saat onda bir kamyonun devrilmesi coşkunca eğlenmekte olan talebeleri tees- sür içinde bıraktı. Kaza şöyle oldu: — Seydiköy Belediyesine - 12 numara ile mukayyet olan kame yon Duatepe talebesile muallim- lerinden bir kısmını koşu sahasına getiriyordu. Bu esnada ayni isti- kamette süralle gitmekte olan bir Ford kamyonunu bir bendeğe yuvarladı. Kamyonun altından kalanlar arasında komiser muavini Emin Efendinin kızı Duatepe mektebi talebesinden Müzeyyen Hanımın sağ kolu ve köprücük kemiği, talebeden Mustafa Ef.ninde bacağı kırılmıştır. Daha üç talebe ağır surette yaralanmıştır. — Yaralılar derhal Memleket Hastahanesine nakledilerek tedavi altına alın- mıştır. Bu mütessif hâdise Üzerine çocuk velileri otomobillerle Kızıl Çulluya gelerek kendi çocukla- rını görmek arzusunu izhar et- mişlerdir. Adnan —- 12 Mayığî'orşemho İstanbul — (1200 motro) 18 gramo- fon, 19,5 İstudya heyetile birlikte Hay- riye Hanım, 20,5 konlorans, S1 istudyo heyetile birlikte Bolkıs Hanım, 22 or- kostra , Bükreş — (304 metre ) 80,40 gramo- fon, S1 orkoatra, 21,45 şarkı kongeri, Belgrat — (429 metre) 20,5:konforana, 21,830 konser. Roma — (441 motro ) 21 gramofon, 21,45 muhtelif konser, 22,30 < Çok yazık» isminde bir piyes. Prağ — (488 metro) 20 Milli üyat- rodan naklen «Libuse» oporası. Viyana — ( 517 motre ) 10,10 opera bakkında bir konforans, S1 halk şar- kıları, 22,30 akşam konseri . Budapeşte — ( 550 metre ) 20,16 şarkı könseri, S1,15 orkestra. Varşova — (1411 metre) 20,86 gra- molon, 21,15 hafif musiki, 22,35 ko- modi, 23,80 dans havaları, Berlin »- ( 1635 motre ) 20 Bugün- kü Rusya nedir mevzuu otrafında bir konferans, S1 Hamburgtaa neklen konsor.