11 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

11 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa — ——0 0 varaememarammaz - SON POSTA Cenup Denizlerinde Bir Seyahat Macerası ÂAltın Peşınde.. Üç Serseri.. Uç Milyoner Muharriri Stakpool . HÜ a Düşmüş ağaçların kuru dalla- rından kopararak büyük bir yığın yaptılar, Hagton cebinden bir kibrit çıkararak yığını tutuşturdu, ateşin etrafına olurdular, Bu yükselen canlı alevin kıy- metini anlamak için insan ıssız memleketlerde dolaşmalıdır. Oralarda ateş sadece aydınlığı ve harareti ifade etmez. Evvelâ yemeği hatırlatır sonra da maziyi canlandırır, diriltir.. Unutmayınız: İnsanların ilk evi bir ocağın önün- , de kurulmuştur. * Ateş en büyük tesiri kaptan Hulün üzerinde yaptı. Piposunu çıkararak doldurdu. Yaktı, dü- şünmiye koyuldu. Haglon ise alevin aydınlığın- da bir yabani incir ağacı gördü, bir avuç topladı, arkadaşlarına dağı — Merak etmeyiniz, bu ağaç- lardan burada bol bol bulabiliriz, açlıktan veya susuzluktan ölmek kork yok! dedi, Üstüva hattının bu güzel İzmirin eşsiz incirlerine benzemez, kabukları dikenlidir. Soyarken dikkat etmiye mec- bursunuz. Maamafih Tilman bir tanesini dikenlerinden ayıkladık- tan sonra © zetli buldu. mzatılan © halde li mütemadiyen (Makar) 1 yordu. Garip zekâsı Tilman ile Hag- tonu unutmuştu ve ona öyle ge- liyordu ki, bu mesele yalnız ken- disine vo (Makar)a ait ve arasında — halledilecekti. Maamafilı biraz sonra yüksek sesle söylenmiye başladı: — Sert bir darbeye uğradık. Çok sert bir darbeye uğradık. Hayır teşekkür ederim. Bu incir değük iğme torbası, . öizin — olmni Münasip bir yiyecek buluncıya kadar sabrederim. Fakat şu oyuna ne dersiniz. Maamafih kabahat bende: Tüfe- ğim elimde, herif te önümdeydi, neden tetiği çekmedim? Elân hayretteyim. Herifin şimdi oynadığı oyun ile ( Sidney ) de ben tütüncü dükkânma girdiğim sırada savuş- mak surelile oynadığı oyun ara- sında biçbir fark yok! O zaman da öyle oldu. Ben sigaramı yakarken herifi pence- reden gördüm, kapının önündey- di, fakat elimdeki kibrit söner incirleri Fakat Kaptan Hul ayı almadı, şimdiki ile iktifa ediyor ve düşünü- sönmez baklım, aradaki müddet | zarlında kaybolmuş, bulabilirsen | bul! Şimdi de öyle olmadı mi, önümüzdeydi, gözümüzü açıp ka- payıncaya kadar sırra kadem bastı. Sonra bütün bunları bıra- kalım, dört sene evvel beni ak suüretile da satmamış man epeyce paranızı ? diye sordu. Kaptan mı almıştı? da: — Vallahi aldığı — paranın miktarından ziyade alışımın şek- line kıizdim, şeklinde müphem bir cevap verdi. Herifi o zaman- danberi arıyordum, fakat ( Sid- ney) de karşılaştığım — zamana kadar bulamamıştır ikisi | fHıç Beklemedikleri Bir Dakikada Ormanın Derinliklerinden Gelen Bir Ses İşittiler Piposu sönmüştü, bir kibrit çıkararak yeniden yakmıya te- şebbüs etti. Fakat bir yay ile müteharrik imiş gibi elinden kibriti bırakarak ayağa kalktı: Bir ses onları çağırıyordu. Hagton ile Tilmanın ikindiye doğru işitmiş oldukları ayni ses, fakat bu defa daha yakın olarak çınlıyordu : — Ohe! Ohe! Ohe! Hul cevap verdi; — Ohe ! Neredesiniz ? Ohe! Ses cevap verdi, gittikçe yak- laşıyordu. Ve nihayet seyrek ağaçlardan — birisinin — arkasında ve çalıların içinde hayal gibi beyaz bir kukla gördüler! Şaya Makarın bütün gün — ölüme | | | | | Garıp Fadıselğrden : ıevkemgı kafile Saji tarafından takip edilmişti. Şaya da Sajinin yanındaydı. Onlar için kafileyi görünme- den takip etmek çocuk oyunu kadar kolay bir şeydi. Bu takip hareketi esnasında Saji'nin zihniyelti bir defa daha tebarüz etti. Hayatının en büyük emeli Şaya'yı ele geçirmek ol duğu halde şimdi onun mevcu- diyetini unutmuş gibiydi, bütün dikkatini önünde yürüyen adamlara hasretmişti, o, her vakit böyleydi. Ava çıktı mı yalnız takip ettiği şikâra bakar, şikârın ha'ta yanı başında olup biten şeyleri bile görmezdi. Aynı itiyada — tab'an bu defa da Şaya'ya hiç ehem- miyet vermiyordu. ( Arkası varı) Aşk İşinde Hükümette Son günlerde Fransada çok garip bir hâdise olmuştur. Fram- sada Dijon Darülfünununda hiz- met yapan Fiyet isminde bir matmazel mahkemeye müracaatle hükümetten 50000 frank tazmi- nat istemiştir. Bu davanın sebebi şudur: Talebelerden biri bu matma- zele âşık olmuş ve ilânı aşket- miştir. Sonra da hademe ile tale- be gizli sevişmiye başlamışlardır. Tatil zamanı gelmiş ve genç ta- lebe hazırlanırken Matmezel Fi- yet ana olmak üzere olduğunu sevgilisine haber vermiştir. Genç adam sevinçle: “Çocuk benim, bu habere çok memnun oldum, pek yakında avdet eder ve seni alırım,, demiştir. Matma- zel Fiyet çocuğu doğurduktan sonra — sevgilisinin — ebeveynine müracaat ederek kendis'ne mu- avenette bulunmalarını rica et- miş, fakat ret cevabı — almıştır. | Son derece sıkıntıya düşen mat- mazel Fiyet nihayet bir avukata müracaat ederek bakkının müda- faasını rica etmiştir. Matmazelin avukatı mahke- meye müracaat ederek hükümet- ten 50,000 frank tazminat iste- miş ve mahkemede şu sözleri söylemiştir: “Mektepte iyi bir idare ve iyi bir dissipline tâbi olsa idi Matmazel Fiyet gayrimeşra bir. çocuk — doğur- mazdı. Mes'uliyet mektebin' mü- düründe ve idare heyetindedir. Bir kelime ile mes'uliyet hükü- mettedir. Matmazel Fiyetin gayrimeşru çocuğu Fransanın meşru — çucü- gudur ve bunun için devlet ha- -zinesinden 50000 frank tazminat istiyoruz.,, demiştir. Fakat Mah- Kabahat Olabilir Mi? Fransada Bir Genç Kız Bu Yüzden Hükümet Aleyhine Dava Açtı Matmazel Fiyet keme, gayrimeşruj çocuk iki gencin mütekabil sevişmeleri neticesin- de dünyaya geldiği için matma- zelin talebini reddetmiştir, Asri Robensonlar Berlin ( Hususi ) — Berlinli doktor Fridrik Pitter ve zevcesi, iki sene evvel Hint denizinin or« tasında bulunan Florina ismin- deki ıssız bir adaya yerleşerek hakikt Robenson hbayaltı yaşa- maktadırlar. Pitter ve zevcesi Avrupadan ayrıldıklarma — hiç — acımıyorlar. Cünki bu adada yakalıyarak ter- biye ettikleri birkaç maymun bunları mükemmel surette eğlen- dirmektedir. Yalnız uzaktan geçen vapur- ların dumanı onlara Avrupayı ha- tırlatmaktadır. Fakat ©o gürültülü âlemden Bu Sütunda Hergün  YE Muharriri: Esat Şefik BİR HATIRA... Ablamı ve onunla geçırdıiim günleri bir rüya gibi hatırlar, parlak yeşil gözlerini karanlık bir gecede bulutların arkasında kay- bolmuş bir yıldız gibi el'an gözleri- min içinde görürüm. Ben o vakitler küçüktüm. Oyuncaklarımdan ve beni sevenlere masum bir - ihti- yaçla sokulmaktan başka bir şey bilmezdim. Etrafımdakilerden birinin ufak bir tebessümünü görsem hüçücük kalbim sevinçle dolar, birisi ağlasa ben de mah- zun mahzun etrafında dolaşırdım. O, on sekiz yaşında, uzun sarı saçlı ince çekik yüzlü bir kızdı. Evimizin bahçesinde, yük- sek çam ağaçlarının gölgesinde benimle — oynardı. Yorulduğum zamanlar dizlerine oturup, boy- nuna sarılır: — Güzel ablacığım derdim. Bana bir masal anlatsana.. Şimdi hatırlamıyorum, o banz | saçlarırm okşıyarak neler söyler- di ve ben onu kaç saat gözle- rim gözlerinde dinlerdim.. En çok sevdiğim günlerden biri idi. Bahçemizde birçok çi- çekler açmış, ağaçlar - yeşillen- mişti... O gün havuzun başında tene- keden yaptığım bir kayığı yüz- dürürken ilk defa ablamı bahçe- nin uzak kuytu bir köşesinde ya- bancı bir- erkekle gördüm. Bu yabancı adamın kim olduğunu anlamak merakile yanlarına koş- tum. Fakat ablam beni görünce canı sıkıldı. Her vakitki gibi beni dizlerinin dibine çağırmadı. — Haydi sen havuzda oyna, sonra gelrsin dedi. llk defa ablamın — yanından kalbimde ince bir sızı ile uzak- laştım. Başka bir gün bahçe dıva- rının altındaki — çitlenbiklerin di- binde ablamı yine o genç erkek- le yalnız ve birbirine çok yakın gördüm, yalnız kaldığımız zaman abla- | ma sordum : — O adam demin sına ne yapıyordu abla? — Sus sen daha küçüksün. Sakın kimseye bunu söyleme, dedi. — Niye söyleyim abla. Sana fena bir şey yapmadı ki.. Amma ben ©o adamı hiç sevmiyorum. Onun yüzünden beni artık sev- miyorsun dedim. Beni kollarının arasına aldı, yanaklarımdan, saç- larımdan « öptü. — Ben ikinizi de seviyorum dedi. Sen kardeşimsin. O.. — Evet 07. — O da sevgilim dedi. O gün benimle saatlerce oy- nadı ve bana; benim kadar sev- diği o yabancı adamdan bal- setti. Galiba gözleri neşe ve se- vinçle parlıyordu. O gün ablamı cok uzakta yaşadıkları için ken- gilerini dünyanın emr mes'ut çifti addediyorlar. İki sene vapur ziyaret etmiştir. Bunlardan biri kazaya uğra- yan bir vapur, diğeri de asri Ro- bensonu ziyarete gelen bir eski dostunun rakip olduğu vapurdur. Bu eski dost Pittere hediye ola- rak bir eşek götürmüştür. zarfında adayı iki | sesini en mesut, fakat bana en uzak gördüğüm gün oldu. * Aradan günler geçti.. Artık ablam sabahtan akşama kadar odasından çıkmıyor, ben odasına gittiğim zaman gözlerini kızar- mış, yüzünü daha solgun görü- yordum. — Gözel ablacığım basta mı- sın diye sorardım. Ellerile saçlarımı okşarken, | yaşlarla örtülmüş yeşil gözleri gözlerime dalar: — Hayır. Değilim yavrum, derdi. Sonra ablama pencereden bahçenin uzak kuytu köşelerini gösterir: — Artık oraya gitmiyorsun.. O çok sevdiğin adam niçin yel- miyor ?.. Niçin benimle oynamıyorsun abla ? derdim.. O vakit beni kollarının daha fazla artan kuvvetile kendine çekerdi. Başım göğsünde ablamın çok içten gelen, beni günlerce düşündüren — hıçkırıklarını — din- lerdim.. — Bak sana bir masal anla- tayım.. diye başlar ve bugün başını unuttuğum çok uzun bir hikâye anlatır, sonunu: — O adam da bana çok fenalık yaptı, kalbimi kırdı ve kaçtı diye bitirirdi. Buunu söy- lerken daha fazla ağlardı. * Bir gün evimizde acı çığlıklar duydum... Ne olduğunu anlama- dan beni dayıma gönderdiler. Bir hafta sonra döndüğüm zaman herkes mahzun, herkesin gözü yaşlıadı. Ablamın odası boştu. O vakit ablamın “ o adam bana fenalık yaptı, kalbimi kırdı,, diye inliyen hatırladım. Ve günlerce bahçenin kuytu köşelerinde bel- ki bulurum diye ablamın hayalini aradım. Onu benden ebediyen uzaklaştıracak kadar fena olan adamı bulup taşlamak için gün- lerce kalbim parçalanarak, küçü- cük dişlerim gıcırdayarak do- laştım. Alman İşsizlerine Yapılacak Yardım Berlin 10 — Maliye zarı M. Ditrih Rayştagta verdiği iza- hat esnasında tamirat borçların- dan bahsettikten sonra demiş- tir ki: 1932 senesi bütçesi 8300 milyon mark ile tevazün edecek- tir. Almanyamnın mali varidat membalarında devletlerin ve ko- münistlerin hisseleri 1300 milyon olacaktır. İşsizlere yardım için bir milyar harp tekaüdiyeleri için 1200 mil- yon, içtimai sigortalar için 477 milyon, fevkalâde dalgalı borçlar faizinin tediyesi için 420 milyon, daimt düyuna tahvil edilmiş olan dalgalı borçlar faizininin tediyesi ve itafası için 700 milyon derpiş edilmiştir. Bu son rakama Young istik- razı da dahildir. M. Ditrih, Almanyanın ma- sarifinin 2200 —milyon —marka baliğ olduğunu ilâve etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: