— —âu : Sayfa' Haftada Bir Defa Neşro- lunur Ve Bütün Dünya Matbuatını Size Getirir. Bütün dünyayı öldüren adam. Eski bir asker, zabitinin ü- niformasını giyiyor, © sıfatla kıt'aya kumanda ediyor. Bele- diye reisini tevkif ediyor. Be- lediyenin parasına vazıyet adi- yor. Şehre hâkim oluyor. KARANLIKTA Otedenberi kedilerin karan- hıkta gördüklerini söylerler. Fa- kat âlimler, bunun doğru olma- dığını iddia ederler. Zifiri karan- lıkta bir kedinin bir adamdan fazla görmesine imkân yoktur. Yalnız kedi gözlerini açarak, © kadar ince ziya huzmelerini gö- vebilir ki, biz buna bakarak ke- dinin karanlıkta gördüğünü zan- nediyoruz, Bununla beraber, fen, karan- lıkta dahi gören gözler yaratmıya muvaffak olmuştur. Zifiri karan- ikta fotoğraf çeken adaseler vardır. Son zamanda Almonyada böyle bir fotoğraf makinesi yapmışlar- dır. Bu makine ile en karanlık yerlerde fotoğraf çıkarmak müm- kün olmaktadır. Bunu, insan gözü üzerinde tesiri — görülmiyen kırmızı şua vasıtasile, yapabilmişlerdir. Hatta kedi — gözlerinin de bu — şua inikâs ettirdiği ve karanlıkta gör- miye muvaffak olduğu zannedil- mektedir. Gözlerimizin ve alelâde fotoğ- raf makinelerinin zaptettiği şua, beyaz şuadır. Alâimi semada beyaz — rengin parçalandığını ve (muhtelif renklere - ayrıldığımı görüyoruz. Alâimi semada venk- ler şerit halinde görülür: Ku- imzı, — portakal, — sarı, — yeşil, mayi, menekşe. En kısa şua dal- gaları menekşe rengini, en uzun Şua dalgaları kırmızi rengi vü- cüde getirir. Menekşe rengini ya- Pan şua dalgalarından daha kısa dalgalı şuaları biz göremiyoruz. Fakat bunlardan da kısa şua- lar rontken şuamı - tevlit eder. Kırımızı rengi — doğuran - uzün dalgah şualardan, daha — uzun dalgalılar da İnfra - Kırmızı de- nilen şuaları vücude getirir. Bun- lardan daha uzün dalgalar da telsizlerde kullanılır. Telsiz dalgaları metre ilc ök Çülür. Görünmiyen uzun şua dak gaları o kadar incedir ki, bu in- celiği temsil etmemize bile imkân yoktur. Bunlardan 20bin tanesi Yanyana konsa bir santim yer tutmaz, Fakat bu şuaları göre- miyoruz. Nitekim havada işil.- mediğimiz birçok sesler vardır. İşte bu ince, bu görünmiyen mede ediniz, imattyeküâ- İ Mu çıkan bir demine oyunu GÖREN GÖZ şua dalgalarını da inikâs ettiren camlar sayesinde karanlıkta (o- toğraf çeken foktoğraf makinesi yapmıya muvaffak — olmuşlardır. Bu tecrübe, karanlık — denilen şeyin mevcut olmadığını, yalnız her gözün her şuat kavrıyama- dığını — göstermiştir. Bu yeni fotoğraf makinelerile maden kuyularında, deniz - diple- rinde fotoğraf çıkarmak müm- kün olacaktır. Beyaz şua - dalga- ları sisten geçemediği- halde bu şualar geçebilmektedir. Nitekim bu yeni fotoğraf makinesi ile sis içinde fotoğraf çıkarmışlardır. Şimdi bir caninin fotoğrafım çekmek için,onu göremiyeceği şua- larla aydınlatılmış birfodaya koymak ve o farkıma varmaksızın orada resmini çekmek mümkün olacak- tır. Keza vapurlar, projektörlerle bu görünmiyen — şuar — açarak, sisli havalarda önlerini görmiye muvaffak olacaklardır. Bu yeni keşfin daha birçok mühim neticeleri olabilir. Bir maden ısıtıldığı zaman şua neşreder, bu şua, alâimisema- da olduğu — gibi, parçalanirsa, ihtiva ettiği atomlar görünür. Bu yeni Fotoğraf makinesi ile maden- leri teşkil eden atomların resim- lerini çıkarmak mümkün olacaktır. Sevindiğimiz Zamah Niçin Gözlerimiz Parlar? Bir insan sevindiği veya çok memnun olduğu zaman, gözlerin- de bir parlaklık hissederiz. Bunun sebebini araştırırsak, bunu gözde bulamayız. Gözde değişen birşey yoktur. Gözün bakışında hâsıl olan bu fark, gözkapaklarının ve kirpiklerinin vücuda getirdiği — değişiklikten hâsıl olur. | İnsan sevinince gözkapakla- rında seri, canlı bir hareket gö- rülür. Her hareket — esnasında kapaklar gözün üzerinden geç- tikçe bir yaş tabakası hırakır. Bu su gözü daha parlak gösterir. Maamafih asıl fark bundan ziya- de gözkapaklarının adalelerinde- ki buruşuklar ve hareketlerdir. İ İNANILMIYA Kd n zaman hayir mücesese- lerine 75 milyon dolar hediye etmişti. l Zamanın Yeni Mesihi | Hintli Mihri Baba Geçende, İngilterede ortaya Mesih diye _ıüld.îııı söylediğimiz Hintli Mibri Baba şimdi şngil- terededir. Bir müddet Londrada kaldık- iınkıo:fr:ı.( ı:l_llil'llleıim'leıı müte- şekkil bir cemaatin di köye gitmiştir. Orada Takin ıg: hayat ıuçifl“k"_ ve kat'iyen söz ıöyluleü*f'd"— Bu sayede cehlini gizlemekte, müritleri üze- rinde yıphgı ,esrarengiz tesiri muhafaza edebilmektedir. İlk sözünü bir haziranda Nev- yorkta söyliyecektir. Orada dün- yaya getirdiğini iddia ettiği ha- kikatleri neşredecektir. İtikadının Bidl:nle%nlllim karış- masından ibaret olduğunu söy- Tüyorlar. Garip Çocuk Bu çocuk siyahı beyaz, beyazı siyah görüyor. Bütün tabiali bi- zim görüşümüzün tamamen zıltı olırıı gördüğü için, -ihtisasatı da tersinedir. Doktorlar bu mu- ammayı halledememişlerdir. CAK B Dünya Matbuatında Çıkan Meraklı Hikâye, Yazı Ve İLİYORS Bu Sayfada — S MUSUNUZ Karanlıkta Niçin Korkarız ? Çocukları karanlık bir odada bıraktığımız zaman korkar'ar. Buna kızmamalıdır. Çünki çocu- ğgun karanlıkta korkması - tabii bir şeydir. Korku, bizim tabiati- mizde vardır. Onun için korkuyu uyandıran bir sebep olursa kork- mamak mümkün — değildir. İşte karanlık bu sebeplerden - biridir. Yalnız bazılarında korku - hissi fazla olur. Bazıları ufak bir se- beple çok korktukları - halâe bazıları olur olmaz sebeple kor- kutulamaz. Karanlıkta korkmak gayet tabil bir şeydir. Birçok âlimler, karanlıkta in- sanların niçin korktuğunu araş- tırmışlar, ve evvelce insanların karanlıktan korkmalarını kendile- ti için faydalı bulmuşlardır. Me- selâ karanlıktan korktukları için iptidai insanların çocukları ka- ranlık basmıya başlar başlamaz evlerine döner —ve karanlıkta kaybolmaktan kurtulurlardı. Dü- şünün, o vakit ormanlarda vahşi hayvanlar vardı. Bunlar karanlık- ta çocuklara saldırir. ve öldürür- dü. Fakat bugün böyle korkacak sebepler kalmamıştır. - Binaena- leyh bugünkü çocukların karan- lıkta korkmalarına sebep yoktur. Çönki karanlık doğrudan doğru- ya korkunç birşey değildir. Gürültüden Niçin Korkarız ? Çoçukların korktukları diğer birşey de bir gürültüdür. Ve bu gürültüler — ekseriyetle — yüksek sesli olan değil, Fakat boğucu bir ses çıkaranlardır. Çocuk ba- basının — kucağında — bile olsa, böyle bir- gürültüden korkar ve babasına sarılır. Çocuk bilir ki bu gürültüde korkacak birşey yoktur. Fakat yine korkmaktan kendisini alamaz. Çocuk böyle bir gürültüden korktuğu — zaman — güleceğimize çocuğun — hangi — gürültülerden NİÇİN? Gözlerimizi Kapayınca Niçin Daha İyi İşitiriz? Camide kuran — dinliyenleri seyretmişseniz. — görmüşsünüzdür ki, daha iyi dinliyebilmek gözlerini kapar, başlarını ön- lerine — eğer, öylece — din- lerler. Gözleri kapamanın se- bebi, daha iyi dinliyebilmek için- dir. | ve aline bu bir cevap teşkil etmez. Çünkü gözümüzü kapayınca daha iyi işitip — işitmediğimiz, işitmekten murat ettiğimiz ma- naya tâbidir. Meselâ iyi bir musiki dinlediğimiz zaman vak- tile işittiğimiz. şey ile işitmek- te olduğumuz şeyi birleştirerek bir zevk çıkarmıya çalışırız. Bu takdirde gözlerimizi ka- pıyarak dinlemek, hariçle olan temasınızı kesip bütün dikkati- mizi — musiki — üzerinde — topla- dığı için, —bize daha — çok zevk verir. Fakat musiki dinlerken eli- mizde de kitabı karıştırırsak birşey işitmeyiz, işitsek te - işitli- gimizi anlamayiz. Bir de - sıcak bir günde, yorucu bir nutuk dinlerken göz- lerinizi kaparsanız. Az zaman sonra uykuya dalar, bir şey işitmezsiniz. korktuğunu araştırmalıdır. O va- kit görürsünüz ki çocuk en ziya- de vahşi bir hayvan sesinden veyahut ölüm andıran bir sesten — korkar. Bu bize gösterir ki daha vahşi hayvanlar zamanından in- sanların — damarlarına — yerleşen korku: henüz — kaybolmamıştır. Çocukları tetkik edersek onlarda hayvanların birçok hislerini bula- biliriz. Bir vakitler insanlar da hayvanlar gihi yaşarlardı, o va- kitten aldığı birtakım hisler var- dır. İşte çocukların vahşi hayvan sesinden korkmaları bundan do- layıdır. için Maamafih — insan — gözlerini — kapayınca daha iyi mi işitir? su- — A