SON POSTA * HARUNÜRREŞİT « Zübeyde, boğazına düğümle- nen şehkaları mert bir hamle ile yüreğine iade etti, gülümsemiye çalıştı: — Amcazademin benimle bu- kadar alâkadar olmasından dolayı bahtiyarım. Fakat bu alâkanın enu Üzmesinden de mütcessirim, Kendilerini üzüntüden kurtarmak için ne yapmalıyım? — Daha geniş bir saraya nakil buyurursanız Emirülmüminin Hz. müsterih olurlar. Çünki, söy- lediğim gibi, sizin burada sıkıl- dığınıza kani bulunuyorlar. — Ya sıkılmadığımı, bilâkis buradan haz aldığımı söylersem? — Nezaket — gösterdiğinize bükmederler, Fakat kanaatlerini değiştirmezler ve... — Ve özülmekte devam bı- yarurlar, değil mi? — Tabil! — Bu üzüntüden kurtulmaları için herbangi şekilde — üzüntü kabul etmek te bizim için tabil, değil mi? — Susmayınız Yahya, susma- yınız koca Türk 1.. Zevcimin ne- şelenmesi için benim meşesizlen- mekliğim icap ediyor. Sen de bu keyfiyeti pek tabil buluyorsun. — Bendeniz görüşlerimi, se- zişlerimi size söylemiye mecbu- rum. Siz dinlediğinizi yapmakta muhtarsınız. — İhtiyarıma malik olduğu- mu şenden Ööğrenecek değilim. Nitekim o ihtiyarı kullanmak için de kimseden emir almışa ihtiyaç hissetmiyorum. Ve haykırdı: — Buradayım, burada kala- cağım. Emirülmüminin Hz. ne böyle söyleyiniz. O, birdenbire hiddete kapıl- mıştı. Saraydan çıkarılmak isten- mesini, mahut yedi — halayığın bir zaferi gibi sayıyordu. Ve bu zaferin bütün halayıklar ta- rafından alkışlanacağını düşüne- rek küplere biniyordu. Artık pi- lânlarını bırakmıştı, intikam emel- lerini birakmıştı, bu yeni haka- retten kurtulmak yolları arıyordu. Şimdi biraz daha güzelleşmiş kalkarak sonra — ayağa ibiydi. Gözlerine başka bir revnak, yanaklarına başka bir renk gel mişti. Tombulluğu bile sanki ziya- deleşmişti!.. Yahya, önüne bakar gibi görünerek-gümüş bir sütun halinde çılğın ihtizazlara bürülü bir heyecan abidesine tahavvül ediveren - muhteşem melikeyi İn- ceden inceye süzüyordu. Siyase- tin ve memleket idaresinin bütün hurdalarını kavramış olan bu ih- tiyar Türk, tahtine nelerden mü- teessir olduğunu ve olabileceğini bir kere daha temaşa etmiş olu- yardu. Evet. Abbasiler sarayının te- meli, ne milyon milyon halkın mubabbetine istinat ediyordu, ne de bilgili bir görüşün kılavuzlu- guna. O saray, iıdın yürekleririn bitmez tükenmez meddi cezri üstüne kurulmuştu ve bu sebeple de daimi sallantılar içinde idi. Yahya, istediği gün bu sarayı ye Vverip detirebileceğini ve içine bir- sıkıntı ya- yıldı. Çünki- o zelzelenin netice- lerinden Ürkmüştü. Gözünün öni- ne yer yer açılmış çukurlar, daplar, zelz düşüne gir- uçurumlar geliyordu ve bunların herbirinia içinde kan renkli dereler, seller görüyordu. Binaenaleyh meşum — düşünce- sini kafasından atıp çıkarmak ister gibi elini alnından ge ve yine kapalı kirpiklerinin ucundan Zübeydeyi seyre daldı. Kadın, içinde yerinden fırlamıştı, odanın içinde dolaşıyordu. Gözlerinde ağlamak ibtiyacı sızlıyordu, du- daklarında inlemek iştiyakı titri- yordu. Fakat önünde gözyaşı dökmekten, bıçkirmaktan utanıyor! Ayni zamanda mas- vezirin lahatı şerefli bir neticeye bağlar mak için ihtiyar Yahyadan yar- Lâkin sayarak dın istemeşi k bunu da bir du. uyordu. yapamıyor Yalnız — dolaşıyor ve ağa düşen bir ceylân gibi acıklı bir sersemlik taşıyordu. Nihayet, vaziyetin müşevveş kalamıyacağını hatırladı ve ve- zirin karşısına dikilerek kollarını | kavuşturdu: — Türk oğlu | - dedi - vazi- feni yaptın, cevabımıda aldın. Daha ne duruyorsun ? — Vazifemi ifaya henüz baş- ladım. Bitirmeden nasıl gideyim ? — Daha söyliyecek sözün mü var? Yoksa beni tevkif etmeğe mi memursun ? — Emirülmümininin — kudreti benim idrakimin çok fevkindedir. Lâkin müsait o kudretin sizi incitmiye olmadığına da kanaatim vardır. Halife —Hazretleri sizi üzmek değil, üzülmekten kurtar- mak istiyorlar, Çok rica ederim, arada bir anlaşamamazlık vukua gelmesin. haşmetli bir tuğyan | Tarihin Esrarengız Sayfa!arı ı — Tuhaf konuşuyorsun Yahe | ya, ayağa * vurulmak istenilen | zincir için gerdanlık tabiri kuk- lanılmaz. Ben koğulmk - istenilen bir kadından başka birşey de- ğilim. — 'Hayır, fendimiz, “Bayır, siz, dar bir kafesten geniş bir kafese geçirilmek istenilen çok kiymetli bir kuş olunuz ki yeni yuvanızda mes'ut | olacaksınız. nuz, — Ben sahibimi | Börmek isterim. yanımda — Sahibiniz sizden uzak kal- | miyacaktır. — Yabya, Yahya. 'Böni ak datma, sonra pişman olursun. — Sizi aldatmak, teveccühü- nüzden nefsimi mahrum eltmek demektir. Benim böyle feci bir intihara teşebbüs edeceğime na- sl ihtimal verirsiniz ? — Demek ki beni seviyorsun we bana hürmetin vardır? — En sadık - bir duğumu iddia edebilirim. miz o — O halde doğru söyle, bu saraydan niçin çıkarılmak isteni- yorum ? ( Arkan var ) Malüllerin İkramiyeleri Eminönü Askerlik Şubesi Ri- yasetinden — bildirildiğine — göre, malülini askeriye ile şehit yetim- lerinin 932 senesi ikramiye kay- dine bugünden itibaren başlanı- larak 20-3-932 tarihinde kayit muamemelesi hitam bulacağından bu kabil eshabı müracaatin her hafta cumartesi, pazartesi çar- şamba, günleri sabahleyin 9,30 dan 12 ye kadar müracaatleri ve on seneliğini almış olan malüller yalnız her hafta salı — günleri beş kıt'a fotoğrafla ve yetlerin- deki bütün vesaikle müracaast etmeleri lâzımdır. Bir İnekçıye Göre Süt Meselesi Nasıl | Halledilebilir? Şehrimiz Belediye ınmtılını dahilinde günde 35 bin okka inek, " 10 bin okka manda eütü ki, cem'an 45 bin ,p.0'ıka süt istihsal 1 edilmektedir. Bu | mıktarın T bin - okkası — yoğurt ve saire şeklinde sarfedilmektedir. Şilkran çifdiği sahibi Medeni memle- Şevket Beg — ketlerde T00bin nüfuslu bir şehrin süt ihtiyacı 75 bin okka olduğundan, bu he- saba göre şehrimizin süt ihtiyacı ancak yarı yarıya tatmin edil- mektedir. Toptancı süt Tacir- leri saf ve susuz sütü esnafa 18 kuruşa vermekte, bu süt iki üç Ka elden geçtıkten sonra, eyice su- lanmakta ve 25-30 - kuruşa satıl- maktadır. Kaymak istihsali için 100 - 120 derece hararete arze- dilen süt vitaminini ve sıhhi has- salarını kaybetmektedir. Piyasaya bunlar sürülmektedir. Mevcut Silivri - yoğurtlarının en eyisi yarı yarıya yağı alınmış koyun sütile, büsbütün yağı alın- mış manda kaymak altlarından yapılmaktadır. Tam yağlı Silivri yoğurdu yoktur. Bize bu malü- matı veren maruf inekçilerden Şevket Beydir ve süt derdinin halli için sütlerin şişe dabilinde kapalı ve etiketli olarak satılıma- sını tavsiye etmektedir. Bugün İstanbulda 6 bin seyyar sütçü vardır. Emin | | » GLORYA BU AKŞAM MUSTAFA (HAYAT-YOLU) Birinci Rusça sözlü filmini takdim ediyor şimdiki Rusyanın #en hakiki tasviri - Mahalli Rus Adetleri - Rus şarkıları vardır Büyük Amerikalı vazil sahne Cecil B. de Milla bu filmi kopyada Şörülüş ve * Mustafa ; Glülüin sinemunm en güzel eserlerladen bi olduğunu beyan etmiştir. Tamamen Moskova'da çevrilmiş olan bu filmde B Bugün ALKAZAR SİNEMASINDA Meşhur facla artisti CONREİD VEİDT'ın birinci Almanca sözlü filml olam SON BÖLÜK “ 13 Kahraman piyadeler ,, D Açşk, ihtiras, dehşe! ve hnrp filmi. d ' Biribirini Doguran Dİkil Kanlı Vak'a ( Baş tarafı 1 inci ııyhdı ) ] | | dıktan sonra fişenkler tükenmiş ve ateş kesilmiştir. Hadise neti- cesinde — altımışlık — Hasan ağa sol memesi Üzerinden yaralana- rak ölmüş, Hüseyin isminde birl | sağ omuzundan ve bacakların- kapı önünde | oynıyan dört yaşındaki bir ço- cuk ta omuzundan — yaralanmış Bu, birinci safhadır. İkinci kısma gelince; bundan iki gün evvel Kuyullu köyünde 30-40 kişi cami önünde güneşlerlerken mak- tul Eminin dostlarından ve akra- basından Mehmet Ef. ayağa kalkıyor, tabancasını çekiyor ve Hasan ağanın üzerine ateş edi- yor. Vak'a mahallinde bulunan mektep mualliminin ifadesine gö- re bu ateşe, Mehmet EF. nin Üveyi kardeşi ve ihtiyar heyeti azasından Mehmet, biraderi Ali de iştirak etmiştir. Yirmi, yirmi beş kurşun atı- dan yaralanmış, ve iki gün sonra vefat Maznunlar etmiştir. yakalanmışlardır. Baolardan ihtiyar beyati auamar dan Mehmet cürmünü itiral et- Diğerleri inkâr etmekte- y Şiddetli Bir İtham “Japonya Muvaffak Olursa Ne Mua- hede Kalır, Ne De Cemiyeti Akvaml!,, miştir, dirler. etmemişlerdir. Çinin her tarar fından Şanghaydaki Çin ordusunu takviye için kuvvetler gönderik mektedir. İki Üfürükçü Eğer teşebbüste muvaffak ola- Yakalandl cak olursa devekuşu gibi gözle- Adana, 17 (A A .) Kadınlara rimizi yummağa İüzum yoktur: | aşk muskası yazan iki üfürükçü No Vaşington muahedesi, ne | bugün evlerinde yakalanarak ad- Briyan - Kelloğ, ne Cemiyeti Ak- | liyeye verilmiştir. Bu iki üfürük- vam misakları ve ne de Cemiyeti | çünün evlerinde kitaplar, muska- Akvam vardır. Bu kumarın mev- | lar, tesbihler, yılan kemikleri ve zuu işte bunlardır, daha bazı şeyler bulunmuştur. lar Çinlilerden Çekini- | , — Taponlar GüReri SeKN çmmm ni Şanghay 19 — Japon hüküme- nn n &, Çin kuvvetlerine vermiye ka- rar verdiği ültimatomu tehir et- “llll l | — Bedia M. D — vast'kiza Tenzilâtlı halk ggced Baş tarafı 1 inci ıı,ı.a.ı ta oynanmakta olam faciamın vüs'ati anlaşılabilir. Japonya bir- denbire bayrağımı açtı ve selli- seyf etti, şimdi sağa sola, büyük bir cephe üÜzerinde her tarafa hücum ediyor. Bugün akşam saat 21,30 da ENİNDE SONUNDA Komedi 4 perde L. Verneuil Tercüme edent mek ister gibi görüniyor. Çünkü bu münasebetle 19 uncu Çin Ordusu kumandanile Japon Kon- solosunun müzakeresi akim kalmı;- tır. Konsolos, Jenerale ülltimatom yermek Üzere kendisile görüşmüş ise de Çin kuvvetlerinin Şanghay et- rafından çekilmemek azminde o duklarını görünce bu ültimatomu Bu gece halk gecesi her nedense vermemiştir. Diğer 4 taraftan bir anlaşma yapak üzere Duhuliye 20 kuruş Japonlarla Çinliler arasında ce- Komik Dümbüllü İsmall ve Ahmet reyan eden esas müzakere de beyler ilk defa olarak akim kalmıştır. Çünki Japonlar FERİDİYE — BÜLBÜLLERİ Vaşung ve Şapey istihkâmlarının 4 yerda hedmini ve Çin orduı:muıı' ( 20) Ağkbe Mi belaliiş kilometre uzağa çekilmesini is- temiş, Çinliler bu talepleri kabul zengin Şehzadebaşı Ferah sinemada teferruat