SON POSTA o HARUNÜRREŞİT e , TELEEREEEEİ Yecanı * 4 Tarihin Esrarengiz Sayfaları Emirülmümininin içini çekme- sine karşı Yahya lâkayt kalamadı: — Sizi düşünceli görüyorum, dedi, o sıkleti bu sadık hizmet- kârınıza devretmez misiniz? Harun, gamlı gamlı bir daha içini çekti : — Düşünce bir değil baba- cığım, bindir. Onları sana dev- lersem korkarım ki belin bü- Çünki ihtiyarladın. — Sadakat yaşlandıkça kwe vetlenir. Maamafih yükümü be- nimle paylaşacak kölelerin var, re k — Ha, evet “Cafer, , i, “Mu- sa, yı, “Muhammet ,,i — telmih ediyorsun, Oğullarını severim, — “Fazıl,, da mübarek lisa- gınızla anılmak şerefine lâyıktır. — Onu unuttum sanma. Na- «l unuturum ki damarlarında ana- mın sütü varl Yahyanın kaşları belli belir- siz çatıldı. Emirülmüminin, Fazıl için “süt kardeşim, — dememiş, yahut diyememişti. Fakat bu ha- kikati de inkâr edemediğinden “onun damarlarında anamın sütü var,, cümlesini kullanmıştı. Bu, cidden manalı idi. Kendisine “ba- bacığım, demekte mahzur gör- miyen halifenin, oğlu Fazıl için *“kardeşim,, diyememesi nedendi? Yahya, küçüklüğünden beri kendi elinde terbiye gören Hali- fenin dil alışıklığile “babacığım, demek ıztırarında kaldığını, fakat kendi ırkından olmıyan, kendi nesebine münasebeti bulunmıyan Fazl için kardeş — demekten yine biliztirar ve belki bilâ şuur çekindiğini sezdi. Harun, şu çekingenliğile, şu gururile gülünç bir mevkie — düşüyordu. Lâkin vezirile kendi arasındaki mesa- fenin enginliğine de İşaret etmiş oluyordu. ( Belih ) ten gelme bir ailenin çocuğu olan Fanl, Halifenin anasından süt emmesi- ne rağmen, Halfe — tarafından kardeş sayılamazdı. Çünki Harun Peygamberin amcası oğlu ve yarı dünyanın sahibi idi. Fazl, Nevbahar ateşgedesinin bakıcısı Barmiğa torunu idi, Ârada “ne kadar ve ne kadar fark vardı ? Yahya, bu farkı bir ciümle ile canlandıran — Halifeden zeki bir hamle ile intikam — almak istedi: — Ya Emirülmüminin, dedi, * Fazl , la “Cafer ,, sayende yetişmiş birer fidandır. Onların köklendiğini sağlığımda görmçk istiyorum. Bu lütfu bana rayegân eder misin? — Sana ihtiyarsın dedimse yarın öleceksin demedim. Allah ©o kara günü senden uzak tut- sun, Fakat oğu'ların için de endi- şeye düşmecni — istemem. Dile- gin nedir? — Benim kadar onlarin da | sana sadık olduklarına - itimat buyurduğunu gösterecek bir lü- tufl Harun, kendi elile bir kadeh nebiz doldurarak içti, bir nebze düşündü: — Hatırın — hoşolsun « dedi - dileğini — kabul ediyorum. Bu dakikadan itibaren ülkemizi iki müsavi — kısma ayırdım. — Bir parçanın emaretini Fazıla, öbürü- nünkünü de Cafere verdim, Ab- nardan Aferikiyeye kadar Garp Harunürreşit eyaletleri Caferindir, Şirvandan Türkislan sınırına kadar Şark ülkesi de Fazlındır. Nasıl, memnun oldun mu? Yahya, oturduğu yerden - sıç- rayıp Harunun elini öpmek ister- ken o, elile ihtiyar vezirin başını (Baş tarafı 1 incl sayfada ) ile bekleşirken ocagın insana dehşet saçan korkunç bir girdap | gibi derinleşen karanlık agzından | yüzü simsiyah, gözleri korkudan dışarı ugramış genç bir amele fırladı ve elindeki sönmüş yağ kandilini sallayarak haykırdı: — Ateş Nefes!.. Vaziyeti —derhal — kavradık, bacalarda biriken (grizu) olanca şiddetile infilâk etmişti. Hâdise- nin tevlit ettiği şaşkınlığı gider- dikten sonra derhal içeri girdik. Manzara, insanın tüylerini diken gibi ürpertecek ve gözlerini ya- şartacak kadar hazin ve fecidi. Galeride dikilen kalın meşe direkler tıpkı birer kibrit çöpü gibi — kırılm ş, parçalanmıştı. Taraf, taraf duvarlar yarılmış, tavanlar çökmüştü. Sanki bir ci- ) gara kâğıdı gibi yırtılan araba- ların kalım saçları öteye, beriye sıçramış, yerdeki raylar bir bal- mumu gibi eğri, büğrü olmuştu. Çökük noktalar yeniden tamir olunarak bin müşkülât içinde amelenin bulunduğu mıntakaya geçildiği zaman manzaranın deh- şet ve fecaati bir kat daha art- mıiştı. Grizunun burada yaptığı tah- ribat ve sebep olduğu Ffacia her türlü tahminin fevkinde idi. He- men her adım başında moloz yığınlarının altında tamamile kö- mür haline gelmiş insan ceset- lerile karşılaşıyorduk. Grizunun tesiri okadar ani ve şedit olmuştu ki, çektikleri arabalara koşum kayışlarile bağlı olan hayvanlar bile oldukları yerde en ufak bir hareket bile yapamadan kömür- leşmişlerdi. Facia birkaç yerde tahammülü büsbütün aşıyordu. Patlayan gazin müthiş sadamesi bazı cesetleri büsbütün parçala- mıştı. Tavanlardan, — direk bağları arasından, duvarlardan kol, ba- cak, kafa ve sair insan azası sar- kıyordu. Grizunua müthiş tazyikı | tuttu: — LAâl - Dedi » teşekkür iste- mem. Yerine otur da sörzlerimi dinle, Elbette bilirsin ki, Emirük | müminin olanların da bazan gö- rülecek işleri bulunur! (Arkası var) ——— —— — ——— —— Memleketimizi Tanıyalım Kömür Havzamızda İlk Büyük Kaza bunları —oralara — perçinlemişti. Günlerce süren gayretli bir çalışmadan sonra toprak altında kalan yüzlerce insan cesedi çıka- rildi. Bazıları tefessüh etmeyeye başlayan bu cesetler — arasında ocak mühendisi M. “ Holeyer ,, maden başçavuşu, ustabaşı ve çavuşlar da bulunuyordu., Havzada buna benziyen ma- den kazaları pek çoktur. 1916 senesinde Asma ocağında amele- nin körnefes dediği asit karbonik vantilâtörlerin bozulup durması yüzünden bütün kuyuyu istilâ etmişti. Büyük — bir kazanın önüne geçmek ve henüz gaz kaplamıyan yerlerdeki amelenin hayatını kurtarmak için M. Detres isminde bir maden başçavuşu ocaktan içeri dalmış ve orada zebirli gazlurın tesirile boğulan birçok amele ile beraber can vermiştir. (912) senesinde Kandilli ocak- larında vukü bulan Grizu facia- sile de tam (52) kişi kömür ha- line gelmiştir. (903) te Çayda- marda yine Grizudan (18) kişi kurban gitmiştir. Yine bu senelerde şimdiki “İn'amiye, ocaklarının ait kış- mında işletilen bir maden kuyu- sunda heyelân olmuş, maden ku- yasunun üstündeki dağ — heyelile kayarak bütün menfezleri ve galerileri tamamile kapatmıştır. Ocakta — çalışanlarla — mühendis te dahil olduğu balde küsmen erilerek, kısmen de havasızlıktan boğularak çok feci şerait altın- da can vermişlerdir. Havzada muhtelif şekillerde vukua gelen kazalar; budut çizilecek, vak'a, tarih ve mekân kaydederek sa- ydacak kadar az değildir. Bina- enaleyh, son senelerdeki büyük kazaları ve mahiyeti itibarile kü- çük fakat umumi bir alâka ve tecssür uyandıran münferit ka- zaları da anlatarak bu bazin bahsi kapatmak isterim. >ÇOK MÜHLMÜ Bu akşam MAJİK sinemasında Sehhar ve düber BİLLIZ DOVE'ua terasi'l muhisçeml BOTYTALDI MELEKRK Emsalsin ve parlak öpersil için Mallerde teazilil #asust $£ - ko e bi 40 - #hinel 25 « localar 44 kiştlik , 260 kuruytur. b Yarın akşam birinci defa olarak MAJİK sinemasında ÇETECİ LOPEZ “gKORSİKA — ÇAKIRCALISI , Franmaca södlü elan bu muazzam fila sisemanın $ BÖYÜK SAN'ATKÂRI VITAL « SUZY VERNON * JEANNE HELBLİNG * ROLLA NORMAN ve DANIEL MENDA'LLE terahiadan temsil edil aektedir. Bu açk ve sevimli maceralar kalramı, gerek haflf meşrep ve gerek kiber kadınlara kur yepan bir PARA HIRSIZI dir. Nami feana belicamiş İse de hakikatte iyi yürekli bir adamsır. HUN L K N R T ESiRES Hâkimei cihan, Hint mezarı ve emsali gibi muhteşem eserlerin fevkinde harikulâde fılm 8 Şubat Pazartesi gününden itibaren IK ve ALKAZAR sinemalarında Yarın akşam ASRİ SİNEMADA FEVKALÂDE GALA OLARAK Çöl Aşkı Esrarengiz sahra çölünde cereyan edsa sibirkâr bir aşk ve esscera draam Mümel ri: NOAH BEERY ve OLİVE BORDEN. Zengin mizünsen - Sehhar tablolar - BİNLERCE ARAP SÜVARİLERİ tarafındın kera edilen başdöndürücü —(antazla - Slâh sesleri » Mubharebeler - Şekei ve mühterlr — aşk OP?ERA SİNEMASINDA : BAA Zh Ye l Pranaren sosli ve aözlü Hlm. ile talebel umum? Üzerine VARŞOVA KALESİ Büvük ılı_v»ı H ı2l;:ıl:blıi;>ı;ulğıııuıll VICTOR VARCON Borsalarda Düşkünlük Londra, 2 — Aksayı Şark havadislerinden borsa mütecezsir olmuş, İngiliz devlet eshamı düş miye başlamıştır. 1915 tarihli ve 904 faizli Japon iİstikrax tahvi: leri 5Tden 51,56. 46 faizli tahe vilât 85 ten 80e, *05 faizli tehe viller de 75 ten 70 e düşmüştür. Çin bonoları da düşkündür. RAŞİT RIZA TİYATROSU Şehzadebaşı Bu akşam 21. 30 da BİR NOKTA Vodvil 3 perde Şehzadebaşi Ferah sinemada Bu gece 9. 30 da Halk gecesi devam ediyot Dubuliye 20 koltuk 40, 3 üncü kat localar 175 K. SON POSTA —————————m— Yevml, Siyasl, Havadlı. ve Hal4 gazetesl . İstaabul: EBeki Zapti, ıda—" . Ç:.ı.:l;ııııı uk-.ı' 1? Telefon İstanbul - 20203 Posta kutusut İstanbul - 741 Telgraf İstanbul SONPOSTA —Z ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ T400 K 7100 Ka. 750 « M00 4 400 » b 800 & 159 , 14 v0 » Gelen evrak yeri verilmet. Kâalardan mss'uliyet Alıaman Cevap içia mektuplara € kuruşluz pal lüvesi Tüncadır. Adres değiştirilmesi (20) kuruştur. Yavruları Sevindirelim Topkapı — Fıkaraperver — Mücsse- sesinden ( Her sene müesarsemize kıymetli yardımlarda bulunan şekerci Cemll Bey tarafından, bu Ramazanda da 25 fakir sileye tevzi edilmek üzere makarna, reçel, fasulya teberru edik- miş ve ayrıca 10 çocuk giydirilmiştir. Her vene teberruda bulunan Bü- yük Çarşı Esnafı Cemiyeti bu sene de 370 parça tubafiye eşyamı ve ayrıca 3525 kuruş teberru etmiştir. Sultaahamamında manifaturacı Salih zade Mustafa Asım Bey tara- fından bir top kadife, Bahçekapıda trikotaj fabrikası sabibi Reşat ve mahdumu Hüseyin Fehmi Bey tara- fından 5 biırka, 55 çocuk eşyası hediye edilmişşir. Muhtelit mahkeme ajanı Emin Âlt Bey tarafından 27, Türkiye Ameri- kan bort heyeti tarafından 59, mer- hum eczacı Eşref Neşet Bey namına yaldesi Fatma Leman Hamımefendi tarafındas 20, Taşkasapta Hilmi Bey tarafından — 50, Yenibahçe —Hasaa Bazri Bey tarafından 20, eczayı tıb- biye müteahhidi Ramazan zade Ce mal Bey tarafından 20, Devlet ban- kası murakıbi Niyazi Asım Bey tara fından 10, Denizaptal mahallesinde Kudret Hanımefendi tarafından 10, Köprü başında eczacı Haydar All Bey tarafından 10, Şehremininde l.o—f düracr İamail Bey ta! Batni — ve Barker | 3 lira olmak Üzere 242 lira teberrü abane teberrülere yok- :î-ııı namına teşekkürü bir $ y vazife biiriz. Darülbedayi Temsilleri Bugün Akşam saat 21,30 da YALOVA TÜRKÜKÜ iniğelş OSKÜDAR Hâle sinemasında KANLI PUSU Nâveten GENÇ KAHRAMAN Son Posta Matbunsı ———M———M—M—M————MMLE” Bahiplerik A Euem, Salla Regıp Maşılyal Müldücdi Solka Ragıp