ŞEN EIKRALAR Tütün Tiryakisi — Affedersin, Hasan Bey, dedi, bu vagon tütün içmiyenlere mahsus, Hasan Bey cigarayı çok sever Elinden atamabı, dedi ki: — Oğul, ben çok tiryakiyim, savurduğum dumanı tekrar yuta- nm, merak etme! Kocanın Cevabı Bir gün Hasan Bey, yolda bir kadınla erkeğe rastgelmişti. Erkeği birez taniyordu. Durup konuştular. Hasan Bey sordu: — Karı koca mısımız? Erkek şu cevabı verdi: — Ben kocayım amma, bu karı değil, Hasan Bey! Ev Kirası Ev sahibi, Hasan Beyden kira istemiye gelmişti. Hasan B. can akantısile başını kaşıdı: — Para yoksa ne yapayım? diye serdu. — Olmaz, Hasan Bey. — Neden olmazmış “yahu? Ben birini tanıyorum ki hiç evine kira vermiyor. ç — İmkânı yok, — Vallahi öyle. Çünki ev kendisinin. Bir Otelin Temizliği Hasan B. bir gün yabancı bir şehirde idi. Otel arayıp du- ruyordu. Oradaki dükkânlardan (birine uğradı. — Pazar ola, kunduracı başı dedi, bana şöyle rahat, temiz bir otel gösterir misin? — Başüstüne Hasan Bey... İşte gu karşıki. — Rahat mıdır? — Çok. — Temiz midir? — Ço...k. O kadar temizdir ki müşterilerin yemekte kullandık- ları kürdanları yontmadan - sofra- ya koymazlar. Gazetede Yazıyor — Hasan Bey bir gün evinde oturuyor, gazete okuyordu. Say- gisiz bir komşu kadın geldi, bir sürü —dedikodu yı= Hasan Beyi traş etmiye başlaı Pazar ola, aldırmaz görünerek gazetesini okumıya devam edi- yordu. Fakat öteki susmuyor, habire anlatıyor. Nihayet Hâasan Bey gazeteden başını kaldırdı: — Okudun mu? Dedi, ge- zete seni yazıyor. Kadın şaşırdı: — Beni mi? Ne münasebet ? —" Bazı kadınlar çok geveze, * çok — dedikoducu, — çok- saygıma olurlar.,, Diye yazıyerlar| Pazar Ola Hasan Bey HASAN BEY COŞTU Hasan Bey — Ayol, sen af bu hüner varken Japonla da SAN BEYİ HA N MÜLÂKATLARI barbedersin, — dünya — ile de... Silâhları kukla gibi oynatıyorsun, ——M5 M LNT v AR AŞ w&î — S ZaP Kİ ç ; ÂAşk Hazretj_erile... Aşk hazretleri bana dedi ki: — Hasan Bey, biliyorsun ki ben şimdiye kadar “gönül,, evin- de oturuyordum. Fakat bu ev- den hiç memnuün değilim. — Kirası mı pahalı? — Hayır. Bilâkis çok ucuzla- dı. Her köşe başında bir şair | var. Hepsinin gönülleri bana | açık, gidip bedava bile otura- bilirim, — Öyle ise... — Evet Hasan Bey, mesele kirada değil. Fakat gönül evinde sıkılıyorum, Orası çok sıcak. — İyi ya, bu kış günlerinde... — Ben yalnız sıcaklık iste- miyorum, biraz da rahatlık lâzım. Halbuki bu gönül — evleri çok girintili, çıkmtıl.. Hizmeti güç. Merdivenleri çok. Odaları, sofa- ları pek büyük. — İyi ya, şahane. — Fakat bomboş, Hasan Bey, eşya namına bir şey yok. — Orası öyle. — Ben başka bir ev ariyo- rum, Hasan Bey. Bir tane bu- dum. Müzakeredeyim. — Allah Allah... Nasıl ev bu? — Tam benim istediğim gibi karanlık, yıldızız bir geca gibi... * x * O gencin sevgilisi bugün geleceki, ,, Diye, Her zamankinden güzel, o sabab hava açtı: Perde aralarından, geçmeden bir saniye, - Odanın her yerine güneş nurunu saçtı! O sabah bütün kuşlar, kaçarak kafesinden, Bahçedeki ağaca kondular birer birer: Nağmeler kapmak için kazın güzel sesinden, Dallara dizildiler kanaryalar, bülbüller! O sabah rüzkâr verdi bir serinlik her yere: Genç kızın kollarını yaz sıcaği yakmadı! O sabah tam kapının önünden nkan dere Bu dünya güzelini görmek için akmadı! Sonra küçücek, bizmeti kolay, iki katlı. Sonra gayet sağlam ya- pil. Kapısını açmak pek — güç. İçinde oturmak çok rahat, çok emin. — Oh, oh... GÜZELLİK BAHSİ Besmeleyle çıktım yola Selâm verdmim sağa sola Beyefendi iki gözüm Bayramınız Mübarek ola İşte geldim duydunuz ma Selâm verdim aldınız mı Beyefendi iki gözüm Aleyküm selâm dediniz mi? Öteden beriye geldim Urdum davulumu deldin Beyefendi iki gözüm Ben seni arzuladım geldim Bahçelerde dolu bakla Güverçinler atar takla Beyefendi iki gözüm Kesenin dibini yokla İşte geldi bayram ay Hazırladınız mı mahremayı Ucuna beş on parayı Yollayın gelsin burayı Tokadımın direği burmalı Altında divan durmalı Sizdet bir. çevre isterim Dört ucu olsun sırmalı — Evet Hasan Bey. Orasımı | stanbulda Yeni cami tulmıya karar verdim. Her yerde söylenir nami — Nerede bu ev? Nedir? | Bir yanı doryaya karşı Adı ne? — Bildiğin kasa, Hasan Bey, anladın mı? para kasası! — Hasan Bey... Sen beni otuz sene evvel görmeliydin! — Evet, bet o vakit altı aylıktım, bana süt emzirirdin! BULUŞMA O sabah vermek için genç kıza bir hediye, Arılar bal taşıdı tabaklara kovandan! O sabah “ Çabuk gelsin kavuşmak vaktı.;,Diye, saatin fazla koştu akrebi yelkovandan! * “ Ya gelmezse.,,, diyerek, hepsi de ederken:Ah.. Yüzü bir güneş gibi, kız göründü en sonu! Sevdalısından başka, ne çare ki o sabah Yolunu bekliyenler görmemişti onu! * Dere, seyredemeyip, hıçkırdı ince ince, Sesini duyamıyan kuşlar Zira ki: O güzel kız randevuya gelince, Âsıkı birdenbire çököp dize kapandı!. yaundı! Ba: Ha Bir yanı Çiçekçi hanı Ben bu davulu uruyorum Urup urup duruyorum —e | Beyefendi iki gözüm Ben sizden lira umuyorum Davulumun ipi gaytan Sırtında kalmadı mintan Beyefendi ver bahşişi Sırtıma alayım mintan Otluk köyün penceresi Gümüştendir tenceresi Kalk uyuma beyefendi Yandı plâv tenceresi Baklavayı balladılar Tepsilerde salladılar İç kapıdan bekler iken Dış kapıdan yolladılar Arkadaşım fener taşır Keldir başı durmaz kaşır Kaşır ise kan çıkar Kaşımazsa camı çıkar Çarşıdan aldım karpuzu Kestim içi kan kırmızı Arkadaşımı sorarsanız Camide papuç hırsızı Evlerimizin önü üzüm Taneleri dizim dizim Beyefendi iki gözüm Bahşişine yoktur sözüm Dün gece gittim doyrana Birkaç gün kaldı bayrama Davulumun üstü pekmez Çalarım çalarım ötmez ) Annem bana bir kız aldı Oda hiç benimle yatmaz. Davulumu vurdum - seslerim Kafeslerde bülbül beslerim Beyefendi iki gözüm Bu akşam bahşiş isterim Koyun olsam satılırdım Sürülere katılırdım Bahşişimin ucunu görsem Şahin gibi atılırdım Kara koyun kuzuladı Alnında yazı yazıladı Çok bekletme beyefendi Ayaklarım sızıladı Bak şu pire neye benzer Ayakları yaâya benzer Ne keskin pire bu pire Üç yaşında taya benzer di SNB a l ea ARĞERi e MN Ve