SON POSTA b Nakleden: H, R. —Kızım Doktor: Semi Ekreme — 'FLMMUZ 1914 Umumi Harp Nasıl patladı Ha dün- Yazan Emit Ludviğ Ve Betman Bunu Korku İle Dinledi Kayser, donanmasının, müs- temlekelerinin — kendi — şabsına verdiği zevklerin tesiri altında ne olur. ne olmaz fikrile, İngiltere ile uyuşabilmek çare- lerini düşünmiye başlamıştı. İa- gilterede her şeyin para ile ifadesi kabil bir kaymeti bu- lunduğu farzile ayın yirmi doku- zunda, Potsdamda bir şurayı saltanat — toplandı ve Başvekilden şu “bezirgânlarla,, bir pazarlığa girişmesi rica olundu. Bethman, harp fikirlerile ateşlenmiş gibiydi. Otomobil ile Berline dönüyordu. Seferberliğe — karar — verilmişti. Fakat Bethman'ın bizzat ken- disi yazdığı veçhile bu seferber- lik mutlaka harbı istilzam ede- ceğinden tatbiki tehir olunmuştu. Vakit geç idi. Sir E. Göschen- | den ayın 29uncu günü saat onda gelmesini rica etmişti. — Çoktanberi beklediğimiz sözü acaba bu akşam mi söyli- yecek? İagiliz — sefiri İmparatorluk Başvekâleti dairesine çıkan geniş merdivenler Üzerinde bunu diü- şünüyordu. Halbuki aralarında şu muha- vere cereyan etmiştir: Başvekil — Harp zuhur ettiği takdirde İngilterenin bitaraf kal- masını temin maksadile zatıllile- rine bazı teklifatta bulunmayı arru ederdik: İngiliz sefiri Goschen böyle gece yarısı, hiçbir. mukaddime yapılmadan, zemin gözetlemeden damdan düşer gibi bir vaziyette kalmıştı. Alman Başvekili devam ediyordu : — “ Evvelâ harpten muzaffer | çıktığımız halde Fransadan arari almamayı taahhüt ediyoruz, dedi; sefir sordu : — Müstemlikeler de — dahil olarak mı ? Bethman büyük bir korku içinde: — Bu ciheti vadedemem. Dedi. Çünki Potsdam şürasında bu cihet mevzuubahis olmamış- tı. Fakat devam etti: — Saniyen diğer devletler ayni halde devam ettikleri müd- det zarfında Hollandaya dokun- mıyacağız. Alman başvekili bunları söy- lerken İngiliz sefiri Goschen, | kendi kendin: — Herif bana gitçide Tibe- tVin temamiyeti mülkiyesini — va- dedecek, diyordu... Bethman kös dinlemiş, vam ediyordu: — Salisen Belçika hakkında, Almanyanın — Belçikaya Fransanın — hareketine de- girmesi muallâk Kaçak et almayınız. Parça et almayınız Çünki hastalıklıdır. | çünkü Fransadan arazı Artık, Almanlar cephelerde tesisatlarını kurmuşlardı olmak; ve her halde Belçika, aleyhimize harbetmezse, harpten sonra temamiyeti lunmak, İngiliz sefiri Goschen rüya görüp görmediğinden şüphelendi: — Acaba Alman başvekilinin mesai odasında değil miyim? Diye düşündü fakat yine istırar ile şu cevabı verdi: — İngilterenin şimdilik hiçbir tarzda bir taahhüt altına girece- ğini zannetmem, maahara teklif- lerinizi Londraya yazacağım. 36 saat sonra Grey'in ceva- bi geldi. Bunu dinlerken Bethman titredi, korku geçirdi fakat bu hali göstermemiye çok ça- hıştı. — Şu dakikada öyle bir işle meşgulim ki zatı asilânelerinden cevabınızı tahriren bildirmenizi rica edeceğim, diyebildi. Se- möemmen bu- fir bunu zaten hazırlamış, ge- | tirmişti, bıraktı, çıktı. İngillere teklifi reddediyordu, alınmak- sızın da Fransa aciz haline ifrağ olunabilirdi. manya ile Fransa zararına böyle bir muamele İngilizlik için bir | hicap sebebi olurdu ve İngmere bu yüzden güzel şöhretini ilel- ebet kaybederdi. Cevabın nunda da; s0- Mısırda Siyasi — Fırkalarla Hükümet Arasında Kahire ( Hususi ) — Hükümet ( Millet Evi ) ismi'» meşhur ve Veft Fırkasının olan Saad Zeğlül Paşanın evine Ramazan münasebetile muhtelif yerlerden gelen heyetlerin kabul edilmemesine karar vermiş ve evin etrafına polis kuvvetleri, asker koymuştur. Gelen heyetle- rin Saad Zeğlül Paşa caddesinden bile geçmesine müsaade edilme- mektedir. ( Millet Evi ) ne gelip polisin müdahalesine uğrıyan he- ıeder Saad Zeğlül Paşanin refi- asına telgraf çekerek vaziyeti bildirmişler ve ayrıca hükümeli de protesto etmişlerdir. Bahusus AL- | r içtima mahalli | f — Başvekil Efendi bize Bek | çika bitaraflığının bizim için ifa- ı de ettiği vecaip ve menafii na- zarı dikkate almamamını teklif | ediyor ki bu daiyeyi de esasın ı dan reddediyorur, deniliyordu. Bethman notayı -evirdi, çe- virdi; bu, belâlı bir tokat idi ve çok mahirane ve çok yerinde indirilmişti. * | Çörçil bahtiyardır.. Alman- | yanın biraz evvel bahsettiğimiz teklifleri elinde olduğu halde l Londrayı sokak sokak - dolaşır, Füya bu adamlarla harp etmek l âzım gelip gelmediğini sorar.. | | | | Hiç kimse yüksek sesle reyini Günki halk kötlesi Sırp ve Balkanlar dostluğunun ne demek olduğunu bilmemekte- dir. Liberallerin gazeteleri hâlâ bütün bu işlerin kendilerini alâ- kadar etmediğini yazmaktadırlar. bildirmez. Binaenaleyh halkı — canevinden avlıyacak tam bir fırsat beklemek lâzımdır. Berlinin gün evvel büyük yük borsacılar - toplanmış, Corca giderek — temsil teklifinden birkaç tüccarlar, bü- Loit ettiği Ffazasını talep etmişlerdi. Hatta muzaffer bir harbin dahi ken- dilerini yıkacağını, halbuki bita- | raflık halinde evvel ve ahir Avrupa piyasasını ellerinde bu- lunduracaklarını bildirmişlerdi. İ ( Arkası var ) < amara süeaamıin sana zN aMralnn 9 Şubat Matbuat Balosu — Mukalın salonlarında — Zengin bir programla mükem- mel bir surette verilecek olan Matbuat Balosu pek güzide da- vetlileri topluıyacak ve pek cazip olacaktır. Ressam ve san'atkârlarımızın bu husustaki mesaisi bilhasaa şa- yanı kayittır. Diğer taraftan baloda yeril' mallarımızın nefasetini teşhir için Matbuat Balosu pek Şşüzel bir sahba olacaktır. Şimdiden yerli malı tacirlerimiz müracattle hediyeler vermek su- retile muzaheretlerini vadetmek- tedirler. Bu hediyerler hiçbir. be- del mukabili olmaksızın baloya gelen davotliler arasnında — tevri edilecektir. Güzel kotiyonlar hazırlanmıştır. | yarının 36Saat Sonra İngilterenin Cevabı Geldi. menafi namına bitaraflığın muha- | Fütürizm Nedir? ve Marinetti İle Münakaşamız Peyami Safa İ Fütürizm yalnıt bir san'at hareketi değildir - Etinde kanatler uyuyan İnzan - adamında kalp ve aşk olmiyacak- Aile denilen maktel- Ana ve çocuk aşkı - kalbe silâh çeken nazariye Fütürizm yalnız bir san'at hareketi değildir; her şeyi yık- mak ve yerine yenilerini koymak iddiasile havaya kalkan bu balta, bütün —cemiyet müesseselerinin Üstüne iniyor: Din, san'at, bukuk, ahlâk... Ben bu makalelerimi daha ziyade bedil sahaya inhisar et- tirmek istiyorum. Esasen M. Ma- rinetti ile münakaşalarımız da bu hususiyeti haizdi; fakat bun- dan sonraki yazılarımın sırf bedii mevzuuna girmeden evvel, Fütü- rizm hareketini umumt bir ba- kışla gözden geçireceğim ve bu makalemde, cüzleri izah etmeden evvel, cereyanın küllü üstünde biraz duracağım. * * Makino asrındayız, — elektrik asındayız, hızasındayız, fen asrın- dayir.,, İşte, 1900 den beri her yerde, hergün tekrar edilen bu fikirler, 1909 da, fütürizm hareketini do- ğgurmuştur. Bu çeryanı yapanlara göre, makine dünyada yepyeni bir devir açıyor ve yepyeni bir insan yaratıyor: Elektriğin harıka- ları, sanayiin apansızın inkişafı, ce- miyet müsseseleri üstünde, herke- sin ehemmiyetini iyice kavrıya- madıği büyük bir tesir yapmak- tadır ve bunun akıllara durğun- luk verici, namütenahi neticelerini şimdiden kestirmek güçtür. “ Le futurisme , ismindeki eserinde, Marinetti, İnsanın makine ile münasebetini şöyle izah ediyor: * Motörle insan arasında, bu- gün bir çokları tarafından asla bilinmiyen ve yalaız çok açık fikirli insanlarca sezilen münase- beti kolaylaştırmak ve mükem- melliştirmek İâzımdır. “ Böylece, sayısız beşeri de- ğgişiklikler olabileceğine İnanıyo- roz ve gülümsemeden beyan edi- yoruz ki insan etinde kanatlar uyumaktadır, ,, Marinetti ve arkadaşlarinın hulyasını kurdukları bu makine- leşmiş insan, insandan ziyade makineye yakın ve dünün ada- mile ölçülürse “ Gayrt beşeri ve mihanik! bir tip ,, tir. İşte günden güne makinenin yaratmakta olduğu insan budur, bu gavri beseri ve makineleşmiş tip, TYrak tiki tak tak Makinalaşmak İstiyorum Diyen Nazım Hikmet te, siyasi bazı fikir Farkları düşünülmezse, | bu noktada yirmi sene sonra Marinettiye iltihak etmiş demektir. Bu gayri beşeri ve mihanikt insanın teşekkülünü hazırlamak için ne yapmak lâzımdir? Cevabı Marinettiye bırakalım: * İnsanın tabiatinde saklı ve bugün temamile — mahvedilmesi kabil olmıyan sevgileri va guları azaltmak, * İtlikolia " bini duy- yalnız kan cevelânma mahsas bir ı âlet derecesine indirecektir. * Bugün öyle adamlara tesa- düf ediyoruz ki hemen hemen kalpsiz ve aşksız, çelik renkli bir hava içinde yaşıyorlar. O tarzda hareket edelim ki bu örnek in- sanlar — çoğalsınlar. Bu metin adamların geceleyin ziyaret edi- lecek müşfik metresleri yoktur, fakat bunlar sabahları aşıkane bir itina ile, fabrikalarının mü- kemmel harekete gelişini — sey- rederler.,, Bonu yapacak en küdretli vası- talardan bir de, bütün içtimal sınıflar Üzerinde müthiş tesiri olan edebiyattır. İnsanın makineys yaklaşmasından çıkacak hukuki ve ahlaki neticeler ne olacaktır? Bırakalım, onu'da Marinettifsaysın *“Böylece biz, yalnız kadın- zevceye, kadın - sevgiliye duyulan aşkın değil, ailenin esaslı bağı ve müstakbel insanın cüretkârane yaratılışına mani olan — analık aşkının da kaybolduğunu göre- ceğiz. * İasanlık, aile denilen bu maktelden, bu dar çerçeveden bir kere kurtulunca, bem ana, hemde çocuk aşkından vaz ge- çebilecektir.,, Kadınla erkek arasındaki mü- nasebetleri yemek içmek kadar basitleştiren bu nazariye, aşk ve kıskançlık gibi ihtirasların iştiha açıcı biberini beşeri sofraya koy- mak istemiyor. Fakat bunun için *hissi ve Aşıkana serhoşluklardan nefret eden bugünün genç erkek- leri, aşk hastalığına karşı tame- mile muafiyet kazanarak, kendi- lerinde, hergün kalp ıstıraplarını imha etmelidirler.,, İşte, mecazi manasile kalbin üstüne — silâh çeken — füturirm, san'atte çiçeğe, denize ve meh- taba, kadın ve erkek münase- betlerinde aşka, bütün romantik duygulara, ebediyet fikrine, ha- yat ve ölüm etrafında — yapılan eski edebiyata ve bütün bu fi- kirlerin kaynağı olan dinlere düşmandır, Bunun için de, toptan, maziye düşmandır. Hatta yine Marinettinin tabirile “Seneyi de- ğil, saati ve dakikayı bile ilga etmelidir. , Hatıralarına esir olmiyak bir insanlık. Ve yine Marinetti diyor ki: * En unutan, en Ülim, en maki- neci ve en zengin millet galip geledektir. , x Yirmi üç senedomberi Avrupa Bzerinde esen ve bazı akideleri sarsıp silkelediği halde, henüz biç birini kökünden sökemiyen fütörizm — rüzgürının — istikameti ve gayesi, kısaca, bunlardır. Umumiyetle iflâsı müşahede ve ilân edilen bu cereyanın estetik | ve sa'at tarihi bakımından kıy- metini gelecek iki yazımda iza- ha çalışacağım. M. Mariaetti ile münakaşala- rımız da soa yazılarımın mevzuunu ve bu bahsin neticesini teşkil edecektir.