.SON POSTA, Tahdiwi Teslihat Konferansı Başlarken Cenevre 2 — Tahdidi tesli- hat konferansının küşat celsesi, M. Hendersonun söyliyeceği nutka tahsis edilmiştir. — Mumaileyh tahdidi teslihat meselesinin bir tarihçesini yapacaktır. Sonra muh- telif komitelerin teşkiline karar verilmiştir, Birinci komite, mu- rahhasların salâhiyetlerini tetkik, ikinci komite, konferans nizam- pamesidi tanzim, Üçüncü komile, tahdidi teslihat lehinde birçok memleketlerin — siyasi ve dini teşekküllerinden gelen temenni- leri tasnif edecektir. Her mem- leket için memleketleri resmen temsil edecek zatı tayin ede- cektir. Konferans — cumartesi günü fevkalâde bir celse aktedecektir. - Komiteler çarşamba ve perşembe günü tayin edilecek ve umuml müzakerler neticesinde — vücuda getirilecek dört büyük komisyon müstakillen bemen faaliyete baş- hyacaktır. Konferans divanı cuma günü vücuda getirilecektir. İngilterenin konferansta takip edeceği hattı hareketin bariz moktalarından biri de nimresmi mebafilde gösterilen ketumiyet ve ihtirazdır. Cenevredeki İn; iliz heyetinin, ihzari komisyonun mü- taleaları Özerinde yürüyeceği ve her türlü cür'etkârane teşebbüs- lerden tevakki ececeği kanaati bâkim bulunmaktadır. İngiliz he- yetinin, kendi müdafaa kuvvet- lerinin tenkisini teklif ederek diğer devletleri de beraberinda sürüklemek teşebbüsünde bulun- mıyacağı tabmin edilmektedir. İngilir Hariciye Nezareti Par- lümento Müsteşarı Eden bir müd-« det evvel irat ettiği bir nutukta, İngilterenin kendi milli emnü velâmeti ile kabili telif olabilecek silâh tabdidatını yapmış ve bunu son baddine isal etmiş olduğunu, gimdi İngiltereye imtisal sırasının diğer devletlere geldiğini söyle- mişti. Yeni tabdidata mütemayil görünen Cecil'in İngiliz heyetine dahil olmaması da, İngilterenin bu işte çok ihtiyatkârane hare- ket ettiğini göstermektedir. Bazı kimseler Aksayı Şarktaki yakayün meş'um bir şekilde in- kişafı muhtemel — bulunduğunu, iyeti Akvam azasından olan Ed.- d.’::uı müsellâh bir ihtilâf Siyaset Âlemi lı Tahdidi Teslihat Konferansı Açılıyo Dünya lr*lasıl Düzelebilirmiş! Mak Donalda Ameliyat Yapılacak Londra 2 — İki göz müte- hassısı, çok yorulmuş - olmasın- dan dolayı başvekilin sol gözün den ameliyat yapılmasına İüzum. göstermişlerdir. Bundan dolayı başvekilin Cenevreye gidemiye- ceği anlaşılmıştır. Maamafih iyi- leşir iyileşmez Cenevreye gide- cektir. Kudüste Kuraklık Kudüs 2 — Yağmur yağma- masından dolayı hâsıl olan gayri- tabil kuraklık su buhranı doğur- muştur. — Belediye, su tedariki için çalışmaktadır. Bulgar - Arnavut Dostluğu Cenevre 2 — Bulgaristan na- mmna M. Muşanof, —Arnavutluk namına da M. Kurti Cemiyeti Akvam binasında harbe mâni olmak çarelerinin inkişafını ko- laylaştırmıya — mahsus — umum! mukaveleyi imzalamışlardır. Yunanistanda Komünizm Atina 2 — Komünistlerin ç- kardıkları bâdise neticesi olarak bunlardan tevkif edilen (10) kişi kırk gün hapis cezasına mahküm olmuşlardır. M. Grandi Cenevreda Roma, 2 — M. Grandi Ce- nevreye hareket etmiştir. Dünya Nasıl Düzelebilirmiş Nevyurk 2 — Amerikalı Ban- ker M. Aller Viggin Berlinden dönmüştür. Bu zat, bankerlerin mümkün olan herşeyi yaptıkla» rını, borçluların da mümkün olanı yapmakta bulunduklarını kaydet- miş, fakat gerek- Almanyanın,ge- rek cihanın diğer n yeniden tanzim ve salaha sevke- dilebilmesi için hükümetler ara- sındaki teşrikimesainin lüzumlu olduğunda bilhassa israr etmiştir. / balinde bulundukları bir esnada Tahdidi Teslihat Konferansının vazifesini ifa edip etmiyeceği endişesini izhar etmektedirler. İngilterede Isyan çıkarca Dortmut haplshanesinde isgyan bustır Idıktan sonra .. ?« & Reisicümhurluğu Berlin, 2 — Hindenburgun tekrar Reisicümhurlağa intihabını temine çalışan komite “Alman milleti Hidenburgu istiyor!, un- vanile bir beyanname neşretmiş- tir. Beyaunamede — Hidenbur- gun askeri Ve meden! meziyetleri sayılmakta ve Alman milleti itti- hada davet edilmektedir. M. Venizelos Lavalın Nezdinde Paris, 2 — M. Laval, M. Ve- nizelosu kabul etmiştir. Müftü Ödü Berut, 2 — Büyük Müftü ve- fat etmiştir. Hindenburgun Bir Siklon Sidney 2 — Burada bir sik- lon “ şiddetli fırtına ,, neticesinde 4 ev yıkılmış, belediye ve hükü- met binaları mühim basara uğ- ramıştır. Burke şehrindeki birçok evlerin damları uçmuş iki askeri tayyare hasara uğrmıştır. Nüfuzça zayiat yoktur. Küçük İtlâl Devletleri Montköly 2 — Küçük - İtilâf devletleri Hariciye nazırlarından mürekkep bir konferans toplan- mıştır. Romany Hariciye Nazırı Prens Gika, M. Marinkoviç, M. Fotiç ve M. Benes kooferansta bulunmuşlardır. Fransız İşsizlerinin Bir Nümayişi Sen Nazar, 2 — Birçok ip- sizler bir alay halinde belediye “gairesine giderek Samplen, Su- per ve Frans gemilerinin inşaa- tına devam edilmesini istemişler ve nümayiş yapmışlardır. -— TAKVİME—- ( ÇARŞAMBA J Gün 3 « Şubat - 932 — Kasım Arabt Rumt 26-Ramasan « 1350 |21-KA. - sani « 1448 Vakit (Exanl | V. tt 1 ©İ 7. 10| Akşam hx — 27 7 DoOIRL 28| Yataa | L SöllR 5: 9. 4X15. 10 | lmsak Ji 205 Güneş s Vakit İüınl V. u ikindi Avustralyada | Güzel Y Kadın Kime Derler? Güzel kadın, güzel kadındır. Göüzelliği muhtelif vasıfların bir araya gelmesi şeklinde düşünmek doğru değildir. Güzellik uçan, elle tutulamıyan, sözle - tasvir edilemiyen birşeydir. Bir çiçeğin kokusu, elmanın rengi, musikinin ahengi gibidir. Ruhumuza ferah- hk verir. Fakat o nedir bilemeyiz. Güzel kadın giyinmede hata yapmaz derler. Güzel - kadıa kendisine yaraşan tuvaleti kendisi bulur. Giyinişinde, — tuvaletinde, batta yürüyüşünde hata yapan kadın güzel sayılamaz. Bir gün bana bir genç kız #ormuştu; — Bir kadında erkeği çeken nedir? Ona şu cevabı vermiştim: — Ne olduğunu bilmem, fakat gördüğüm zaman tanırım. Sende de bunu görmüyorum. Filhakika, bu cazibe sun'1 vasıtalarla elde edilemez. O, hilkatin bir hediye- sidir. Kadın bunu hisseder, ve hissettirir. Fakat tuvaletle, sun'l hareketlerle temin edemez. * Cihângirde — Nevzat Hanım yazıyor: * Çalıştığım — müessesede, iİş arkadaşlarımdan biri bana müş- terek kazancımızı eve vermek şartile — izdivaç teklif ediyor, Evlendikten sonra da bu çalış- mağa devam edeceğim, ne ka- zanıyorsam eve vereceğim, Ça- lışmaya muanz değilim. Fakat kocamın benim kazancıma göz koyması hoşuma gitmiyor. Ne dersiniz? Kız'm, izdivacın en kuvvetlisi, iki tarafın da — eve bir şeyleri verdikleri zaman — tahakkuk edebilir. Bir. kadın — evde oturarak — kocasının kazancına yardım edemediği zaman, hariç. teki kazancile bu noksam ta- mamlamıya mecburdur. Bu değil amma, beni düşündüren nokta şurasıdır. Yarın sen anno olabi- lirsin, o vakit çalışmıyacak bhale gelirsin, kazancın kalmaz, mas- rafın artar. İki kişinin omuzla» rına yüklenen ev bu defa bir omuzda nasıl yürüyecek? Bunu halledebilirseniz evlenmekte te- reddüt etmeyiniz. ,, ——— EDEBİ TEFRİKAMIZ : 23 AÇLIR Bunun tamamile beyhude bir te- gebbüs olduğunu isbat eden bir şey yoktu, belki de bu sefer tali snbana yardım edecekti. Mukadde- ratın yolları ekseriya ne garip bir tarzda inişli, çıkışlı, Nihayet Grönland caddesine gittim. Beynimi sarsan son teheyyülç beni biraz yormuştu. Fevkalâde bir ağırlıkla yürüyordum ve ta- sire ne söyliyeceğimi düşünü- Bu adam belki de eyi bir guh sahibiydi. Aklına eserse, ben istemeden, yapacağım işe mahsuben çıkarıp bir kuron ve- rirdi ya. Arasıra bu gibi adam- lara gayet güzel ilhamlar gelir. Müellifi: Knat Hamsun Mütercimi: P, S. görünmek için pantolonumun diz kapaklarını tükürükle — ulattım, battaniyeyi karanlık bir köşeye koydum, — bacaklarımı — açarak yolu geçtim ve küçük dükkâna girdim. | Bir adam eski gazetelerden yapılma — kesekâğıtlarını — yapış- tırmakla meşguldü. —M Kristi ile konuşmak istiyorum, dedim. Adam cevap verdi: — Benim. — Alâ. Benim ismim falan fa- landı, — kendisine — bir. talep- name — göndermiştim, — netice- nin müsait —olup — olmadığını Büyük bir kapıdan İçeriye | bilmiyordum. daldım, biraz rabıtalı bir kılıkta İşmimi birkaç kere tekrarla- di ve gülmiye başladı. Mektu- bu cebinden dçıkıunk M. ledi ve ilâve etti: — Lütfen Takamlari nasıl yazdığınıza bir kere dikkat bu- yurunuz, Mösyöl Mektubunuza 1848 tarihi atmışsınız. Ve adam boğazını katlıyarak gülmiye başladı. Can sıkıntısile dedim ki: — Şüphesiz bu fena bir se- hiv. Bir hafıza noksanı, bir dal- k. — Gördünüzya, halbuki ba- na, umumiyetle rakam işlerinde yanılmıyan bir adam lâzım. Ya- zınız. çok okunaklı, fazla olarak mektul hoşuma gitti, Fa- Bir müddet bekledim; adamın son sözü bu olmamak lâzımdı. Kesekâğıtlarını yapıştırmıya de- vam etti. Bunun üzerine dedim ki: — Evet, caa sıkıcı birşey bu; şüphesiz, çok can sıkıcı; fakat, emin olun, bir daha tekerrür etmez vebu küçük hata, benden kitapları muhafaza etmek kabili- yetini tamamile söküp atmış de- — Ben bunu iddia etmiyo- rum, cevabını. verdi;. fakat bu bana o kadar ağır geldi ki baş- ka bir namzeti mtihap ettim. — O halde yer doldu? diye sordum . — Evet, — Ah, yarabbim! Demek ki yapılacak şey yok. — Hayır. Maalesef; lâkin... — Allahassmarladık, dedim. Kan tepeme çıkıyordu, - sert ve yakıcı. Büyük kapının altına sakladığım — paketimi — aramıya gittim. — Dişlerimi sıkıyor, kal- dırımlarda müdafaasır —duran adamlara — çarpıyor ve af ta- talep etmiyordum. Bir efendi dur- du ve hareketimden dolayı beni sertçe azarladı. Geriye döndüm ve kulağına bir tek kelime, ÖLi manasız bir kelime baykırdım, zaptedemediğim gür bir kuduruş- la yumruğumu burnucun altına yerleştirdim ve — yolumz devam ettim, Bir memur çağırdı. Bir me- muru elime almak o sırada ca büyük arzularımdan biriydi! Beni yııılımuı için adımlarımı ağır- İaştırdım, — fakat gelmedi. En ileri gelen, en kat'i teşebbüş- lerimin bile mutlaka suya düştü- güne bu da en küçük bir zahiri deli teşkil etmiyormuydu? Meselâ için “1848,, yazdım? Şimdi o kadar karnım acıkmıştı ki barşaklarım karnımda yılanlar gibi düğümle- myord: ve gün bitmeden evvel yiyecek bir parça birşey bulabi- leceğim de hiç'lş'ır ee yazılı değildi. Vakit geçtikçe biraz daha mânen, maddetea çöküyor- dum ve günden güne az namuskârane etlere hazırla- niyordum. — İşin içinden sıyrılıp çı:ııık için utanmadan yalanlar kıvırıyor, zavallı insanların başı- na o yıkıyordum.