'Gon GÜNLERİ.. Velıaht Yusuf İzzettin Efendinin İntihar Şuyu Bulmuştu Ettiği Abdülhamıt, Bunun Bir İntihar Olduğuna İnanmıyordu! ıwdu ZİYA ŞAKİR Her hakkı mahfuzdur — 219 — S1 Künummevyel 831 Abdülbamidin — bacaklarının arasındaki kaşıntı devam ediyor. Abdülhamit bu esmada yine rekabeti yü- zünden busule gelmiştir. Ruslar, ( Ortodoks ) ların hamisi olduk- larını iddia ederler. Avusturya- hlar da ( Katolik ) lerin hamisi sıfatını. takınmışlardır. Hatta bir aralık kargaşalık çıkarmak — için ( İşkodra ) da bir camiye domuz sahverdiler. İslâm balkının asabi- maddeye istinat ediyordu. Fakat ben işi muhabere ile idare ede- rek Avusturya hükümetini oya- larken, el altından hemen Hahz Paşayı Arnavutluğa gönderdim. Arnavutlara silâhlar ve bazı şey- ler gönderdim. Zaten —bana hürmetleri vardı. İslam — eha- liyi derhbal teskin ettim ve meseleyi — kısa — kestim. O esnada Rus sefiri de ( Zinov- yef ) idi. Bu zat gerek şahsen benim ve gerek ( Devleti Aliyye) nin cidden hayırhahı idil Bundan daha iyi bir sefir, ne gelmiştir; ne de gelecektir. Güzel türkçe bilir ve benide çok severdi, İşkodra vak'ası sükünet bulduk- tân sonra bir gün bana geldi : * — Güzel idare ediyorsunuz. budur. Diye açıkça itirafatta bulm- muştu. 17 Kinunusani 331 MERN ae MA Abdülhamit bugün pek mem- nun. Çünki hal'olımduğu günden Ekmeğinizi tartırınız. Narh tartı üzerinedir, Aldanmayınız!., itibaren buglho kadar ilk defa büyük oğlu Selim ve Ahmet Ef, lerle görüşlü. Bu iki Ef. öğleden sonra saraya geldiler. Rasim B. de hazır olduğu halde pederle- rile görüştüler. Mülâkat iki saat kadar devam etti. 19 Kânunusanl 331 Bugün öğleden sonra saat birde şehzade Burhanettin Efendi ile Abdürrahim Efendi geldiler. Muhahz Rasim Beyin nezareti altında bir buçuk saat kadar ba- baları olan Abdülhamit ile görüş- tüler. Abdülhamit, şehradelerinin içinde en çok sevdiği Burhanettin Ef. nin boynuna sarıldı, öptü. Gerek evvelki günkü ve ge- rek bugünkü mülâkatlar Abdül- hamitte pek büyük bir memnu- niyet uyandırmiştı. Lâkin, Ab- dülhamidin bu meserreti biraz sonra büyük bir teessüre inkılâp etmişti. Bunun sebebine gelince... Öğleden biraz evvel, Veliaht Yusuf İzzettin Efendinin intihar etliği sarayda şüyu bulmuştu. Lâkin bunu biç kimse Abdülha- mide söylememişti. Efendiler de kendisini ziyaret ettiklerizaman her ne mülâhazaya binaen ise bunu ba- balarından - saklamışlardı. Hatta Abdülhamit efendilerle konuşurken hanedan azasının daima biribirle- rini ziyaret etmelerini ve yekdi- ——— —- x 96 SITKI BEY ; Başkalarına uy- sallıkta müş- 1 külpesenttir. Menfaat — te- min — etmiyen lelere rağbet etmez. Mesu- liyetten endi- şe eder. Sa- mimiyetini is- raftan çekinir. L 97 HÜSEYİN BEY; Titiz ve asabi- 92 MUZAFFER Hanımın — arka- daşı Hamım; Fotoğrafı zuhur et- memiştir. Muzaffer Hanıma ver- diğimiz cevap size de aittir. İs- tikbal endişelerinize dair cevap vermek fotoğraf tahlillerinin - sa- Iâhiyeti haricindedir. Bir fotoğraf gönderiniz efendim. Resminizi Bize Gönderiniz, * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... ! havai meşga- | , ğerile güzel güzel geçinmelerini tavsiye etlikten sonrat — Yusuf İzrzettin Efendiye gi- dip geliyor musunuz?. Dediği zaman — efendiler k- saca: & Evet, Demişlerdi. Lâkin, Abdülha- mitlen bir şey gizlemek mümkün olur mu?. Biraz sonra intihar hâdisesini haber almış. çok tcessüf ediyor ve bu mese- lenin bir intihar olduğuna kat- iyyen inanmıyor. ( Arkam var) Sinema Ve Tiyatrolar ALKAZAR —— — Şafas keşii holu ALEMDAR —— —. Bir haltabik seadet ARTİSTİK — —. yıktorya ve Hilesan ABRİ < iari gdiyeia EKLER « Şekaiin ELHAMRA — Şen wütlürim ETUVAL — Haşdut şarlamı VERAH — Parlak bir veve FRANSIZ TİYATROSU —Zeneiler turupu GLORYA — Aşk bülyalarım HİLÂAL — Kanlı venedik KEMAL &. — Marseyer MAJİK — Boyalı melek MELi < — Ahçı göreli MİLLİ — Aşk hazretlati OPERA — Rexiye ŞIK — Küçük daktile ÜSKÜDAR HALE — Şarlatan KADIKÖY SÜREYYA—Parla damları sitinda 98 MARİKA H. Sadık ve — sa- mimidir. Sevgi mesailinde hassasiyet ve kıskançlık gös- terir. Sulmu- ameleden ça- | buk alınır. Si- ftemi ve ser- zenişi boldur. İğbirarını ça buk unutmaz, SEYİN EF, ; Ba- siretkârdır. Mü- cadeleden 100 İzmirde k ımıi İ'Nll sporu Ve macerayı ı::erh- 99 ISUDRELBEY' ( nın dercini istemiyor işlerinirde aceleyi ı'hn)y:"t::: niz. Çabuk karar vuır, teptil eder ve çabuk darılır ve barışır- sınız. Cömertliği seversiniz. Fotoğraf Tahli? Kuponunu H inci Sayfamızda bulacaksınız. ABDULHANIBIN "“M— DAKTİLO Bugünün Romanı — Galiba yemek yememişsi- niz efendim. Ben mâni olmıya- yım, Görüşelim de... Herhalde bu ikinci imtiham da da henüz benim kabiliyetim bakkında bir fikir peyda edemi- yen Sait Bey, bu imtihanların daha ziyade uzamıya tahammülü olmadığını anlamış olacak ki : — Buyurunuz. İçeri gidelim de bir karar verelim. Dedi. Yine önüme düştü. Beni odasına götürdü. - Buv'mn- yemek yiyelim... Malüm ya, havalar sıcak.. Yağlı yemekler insana sıklet veriyor. Sovanı da pek severim, Havayı tebdil eder. Hele sarmısak yok sıcak — havalarda — Evet efendim.. — öyledir... Şimdi neye karar veriyoruz?. Sait Bey, kulağını kaşıdı. Şöyle bir düşünür gibi oldu. Sonra çapkın bir ifade ile bakan gözlerinin birini küçülterek: — Söyleyiniz bakalım.. ne istiyorsunuz 7.. ayda Piyasayı bildiğim ve evvelce de hesabımı yaptığım için derhal cevap verdim: — Elli lira efendim. Sait Bey, kulağını bir daha kaşıdı. Kaşlarını da hafifçe çattı. — Elli lira mı?.. Oo, pek çok.. Görüyorsunuz ya, biz de daha pek yeniyiz. Hem öyle işi- miz de farla değil. — Ben, işten korkmam Efen- dim. Keşki iş olsa da mülema- diyen çahışsam... Değil mi ki, bü- tün günümü buraya bağlıyacağım, İş olsun olmasın tabü bu ciheti (Hizmetkâran idarehanesin) den ahnan (Cide) li beslemelerin ay- lığı, yirmi beş liradır. Hele Bey- oğlu İdarehanelerine çıkarsanız, otuz beşe de bulamazsınız... Ga- liba zatiâliniz, bir daktilonun kaça çalıştığııı henüz — tahkik etmemişsiniz, Dedim. Biraz sertçe kaçan bu sözlerimden Sait Bey şaşalamakla AAA © AAA Yazan: Z. Şakir beraber, derbal kendisini topar- ladı. Yine işi pişkinliğe vurarak: — Darılmayınız küçük hanım Mulümya, böyle işler pazarlıkla olur.. Pekâlâ. Güzel hatırmız için bir iki lira daha verelim. — Eh.. o halde siz bilirsiniz.. Sait Beyin son sözü, beynime bir tokmak gibi çarptı. Adeta gözlerim —karard.. Yan gözle vaziyetine baktım. Gemi azıya almak — istidadını gösteren bir katıra benziyordu. Birdenbire kestirip attırdığıma pişman olb- suale cevap — vermek için yutkum yutkum yutkunmak kolay mı ?.. Zahmet ve meşakkat içinde akşama kadar gezip do- laştıktan — sonra hiçbir. şeye muvaffak olamıyarak ağlıya ağ- lya evine dönen birçok arka- daşlarım var. Şüphesiz ben de onlara benziyeceğim — ve — hiç şüphesiz aylarca boş gezeceğim. Annemden de dünyanın sörzünü işiteceğim. İşte zihnimden şimşek gibi geçen bu mülâhazalara binaen” y:vıı yavaş yelkenleri suya in- dirdim. Sesime, tatlr ve mülâyim bir tavır vererek : — Affedersiniz. — beyefendi. Sizi rahatsız ettim.. Son «söz olarak şunu söyliyeyim ki, belki | söylediğiniz fiata da bir daktilo bulabilirsiniz. Fakat hizmetinden istifade edemersiniz..,Ya, tembel- dir, çalışmaz.. yahut şehadetna: mesizdir.. veyahut lisan bilmer. Benim gibi birkaç lisana aşina.. Derken, Sait Bey birdenbire sözümü kesti: — Hakkımız var.. hakkınız var amma, söyledim ya..biz de yeniyiz. Hele işlerimiz bir başlasın.. şöy- lece bir #yoluna girsin.. sizden iyisini bulacak değiliz ya... Hem bizim Anadoluda — meşhbur bir söz vardır. ( Yürük at, arpasını kendi artırır ) derler. — Hele siz şimdilik — aza, çoğa bakmayın, işe başlayın da, sonrasına Âl- lah kerim... ( Arkası var ) 9 Şubat Matbuat Balosu — Maksim salanlarında — Zengin bir programla mükem- mel bir surette verilecek olan Matbuat Balosu pek güzlde da- wetlileri tophyacak ve pek carip olacaktır. Ressam ve san'atkârlarımızın bu husustaki mesaisi bilhassa şa- yanı kayittır. Diğer taraftan balada yerli mallarımızın nefasetini teşhir için Matbuat Balosu pek güzel bir saha olacaktır. Şimdiden yerli malı tacirlerimiz müracatlle hediyoler vermek su- retile muzaheretlerini vadetmek- tedirler. Bu hediyerler hiçbir. be- del mükabili olmaksızın baloya gelen davetliler arasında — tevri edilecektir. Göüzel kotiyonlar hazırlanmıştır.