Fransa Ve Tahdidi Teslihat Bahsi Paris 23 — Son meclis mü- zakerelerinde, siyasi vaziyete dair cevap veren Başvekil M. Laval, barp borçlarmdan Amerikanın tenzil etmeği kabul edeceği mik- tar derecesinde tamirat - borçla- rını indirmiye Fransanın muvafa- kat edeceğini söylemiş ve de- miştir ki: “ Fransa anlaşma arzı- | larını kuvvetlendirmiş ve Avrupa | ittihadını kolaylaştırmak arzusunu göstermişlir. Fakat neticenin yalnız Alman- yanin arzusuna tabi tutulmasını kabul edemez. Böyle bir vaziyet bilâkis haysiyeti milliyenin ren- cide olunması neticesini verebilir. İnsanların münasebetine hâkim olan istikamet ve namus kaide- lerinin beynelmilel münasebetler- de de hâkim olması lâzımdır. ,, M. Laval, tahdidi teslihattan da bahsetmiş, Fransız noktai 'nararının Cemiyeti Akvam misa- t ahkâmına muvafık olduğunu söylemiş, kendi emniyetini tehli- Wkeye koyacak ve muahedelerle **taaruz teşkil edecek olan teklif- leri kabul edemiyeceğini de - ilâ- ve etmiştir. $ M Laval, «ki. Makdonald. ile görüşmek için tarafeyn arasında müzakere cereyan ettiğini ve bu vnülâkatın gelecek hafta başın- *dan evvel vukubulamıyacağını da “söylemiştir. Ba mülâkat ya Bu- 'tonyada ve yahut Folkestonda olacaktır.| Franklen Buyyonun Tenkitleri D Başvekilden sonra Franklen Buyyon Söz almiş ve sadece, » “Ben bunu size söylemiştim, M. Laval, demiş ve başvekilin siyasetini şiddetle tenkit etmiştir. Bulgar Başvekili Fransada v Paris. 23 — Bulgar Başvekili *M. Muşanof Parise gitmek üzere Cenevreye gelmiş ve oradan ha- reket etmiştir. Sah günü M. Laval ile görüşecektir. Bulgar Maliye Nazırı M. Stefanof ken- disine Pariste mülâki olacaktır, Folımuık Hindistanında Veba Müellifi;: Knut Hamsan Mütercimi; P, $. ' Sesi bir akım şarap gibi ta kal- bime inerdi ve niçin güzel olm- yacaktı. Yoksa omuzunda sandık taşıyan bir çocuk veya iıfııyo neferi mi zannediliyordu.. Daha basit bir ifadeyle o, göğün haş- mnetinden kopmuş bir parçaydı. söz veriyordum, bir peri Baasalı idi. Adam biraz — Evet, evet, diye mnldındı Sükütu —canımı — aıkıyordu. Kendi sesimi işite işite sarhoş olmuştum. Son derece - ciddi olarak söylüyordum: Çalınan vesikalarla bir ecnebi devletle aktedilen muahede ka- famdan çıkmıştı. Küçük yassı paket, sıranın üzerinde, ikimizin SON POSTA spanyada Yine Bir İsyan Çıktı Almanya Tam Bır Heyecan İçındedır İspanyada Pİ(lsmı İsyan Çıktı Madrit 23 — Bir çok şehir- lerde kargaşalıklar devam ediyor Bilhassa Mazera mıntakası isyan etmiştir. Sevil, Kordone ve Vi lanovada — nümayişler — devam etmektedir. Bu son şehirde bir çok tevkifat yapılmıştır. Korde- nede bir kilise yakılmıştır. Berga da evlerine sığınan kıyamcılar teslim Barslon 23 t Nümayişçiler bir sütçü dükkânımı yağma et- mişlerdir. Dört kişi tevkif edi- miştir. Polis komünist fırkasının merkezini kapatmış, azadan yirmi yedi kişiyi tevkif etmiştir. Tev- kifat esnasında polise ateş edi- miştir. Polis mukabele etmiş ve ihtilâl komitesi reisini ağır suret- te yaralamıştır. Evvelâ taksi şoförleri grev yapmış, sonra umumi grev ilân olunmuştur. Madrit 23 —-* Ordu, Merera isyan mıntakasını — mukavemet görmeksizin ıuıl etmiştir. Madrit 23 — Dahiliye Nazırı dün Rojo gazetesini bilâ müddet tatil etmiştir. Hindistanda Mühim Bir Grev Ahmetabat 23 — Şehrin yet- mişi bulan dokuma — tezgâhları iki gündenberi mesai birliği aza- sının grevi neticesi — olarak ta- mamen kapanmıştır. Gandi, vak- tile bu birliğin bütün dünyaya örnek — olabilecek bir şekilde olduğunu İ liğe — mensup kişi, birlik kâtibi umumisinin ıwkıfını protesto için grev yap- ışlardır. Altırı İhracatı Aleyhtarları Bembay, 23 — Altın ihracatı aleyhindeki mücadelelerine devam eden Kongre mensupları üç büyük İngiliz bankasının önüne gözcüler koymuşlardır. Bunlar altın ihra- cını uıııkıbo edeceklerdir. arasında duruyordu. İçinde ne olduğunu anlamak için açııya hiç isteğim kalma- mıştı. Kendi bikâyeme tamamen dalmıştım. Gözlerimin önünden Bu esnada adam gitmek ister gibi bir hareket yaptı. Sıradan kalktı ve muhavereyi birdeabire kesmemiş olmak için sordu; — Bu Happolatın çek emlâki var mıdır? Şehrin bütün bakkaliye ma- gazalarında bulunabilecek alelâ- de bir isimmiş gibi terkip etti- ğim bu isme şu İğrenç kör ihti- İşpangada, sokakta sıarıı..ı, bir ııı:mıcı,ı polis nezaretinde Heyecan Var Bi Almanyada Büyük Bir Berlin, 23 — Alman efküri umumiyesi, bazı Alman sanayiinin kt'""aıı celbedilmek istenme- sinden dolayı heyecandadır. İn- giltereye gitmek istiyen sanayi, bilhassa İngiliz himaye tedbirle- rinden müteessir olanlardır. Bun- lar İngiliz propagandasına kapıl- mışlardır. Talaha Biribirile Kavga Ediyor Berlin 23 — Bugün Berlin Darülfünunda yeniden birtakım kargaşalıklar olmuştur, Bir taraf- tan müfrit milliyetperver talebe diğer taraftan komünist ve s0s- yalistler — darülfünun avlusunda dövüşmüşlerdir. Sükün ve intizamın iadesi için kuvvetli bir polis müfrezesi getirilmiştir. Bir polis &âmiri bir talebeden tokat yemiştir. Darül- fünun pazartesiye kadar kapa- tulmuştır. -— TAKVİM —— L PAZAR) cıı-24 Kâ,sani - 932 Kasum 7 Ruml D-KA, « aa - S İ V ıî he ı.— M 1 7. Yiğiz. 26 Y— ı& Ds. «S14 59 Plmsak ıı. n, yarın dili B a ae y BOB Geöredk b | dönüyordu? Bir hecesini bile unutmıyor, bir har- fini bıl. yanlış — söylemiyordu; bu isim beynine hakkolunmuştu ve derhal kök salmıştı. Buna içerliyordum ve hiçbir şeye karşı itimatsızlık duymuyan bu insana karşı içimden büyük bir ölke yükseliyordu. Kuru kuruya cevap verdim: — Hakkında bir fikrim yok, hiç bir fikrim yok. Hem de size Herif, şiddetime hayret ede- rek tekrarladı; — Johan Arent Happolati. Sonra da sustu. Kudurmuşcasına dedim ki: — Onun karısını görmeliydiniz. Öyle şişko görülmemiştir. Ha?.. Belki de siz onun böyle bir şiş- ko olduğuna inanmazsınız? — Nasıl inanmam... JOHO' muagene edigor Filizof — Kaiserlinge Hakaret Berne, 23 Mubarrir ve Filizof Kaiserling halen İsviçrede ıi'r konferans projesi yapmakta- Filizof, Avrupaya müteallik bir kitabında İsviçre milletini şid- detle tenkit etmiş ve bu tenkit- ler İsviçre matbuatının şiddetli protestolarını — davet - eylemiştir. Lausanne'da bir konferans ver- mek istiyen Kaiserling bir saat müddetle talebenin mümanaatine maruz kalmış ve talebe kendisini haya tutmuştur. ci l'.yr:eu güı: Zürih'te de ayni hâdiseler olmuştur. Salonda koku neşreden, gözyaşı döktüren top- lar atılmıştır. Polisin müdahelesi sayesinde konferans ikmal edile- bilmiş fakat nümayişlere gerek sokakta ve gerek filorofun otur- makta olduğu etel önünde devam olunmuştur. Amerika Ve Fransanın Zit Fikirleri Vaşington, 23 — Amerika, teslihatın tahdidinden evvel emnül selâmeti talep eden Fransız te- zine itiraz etmemekte fakat bu- nun için Amerikanın teminat vermeğe davet edilmemesi şar- tını ileri sürmektedir. Amerika İhtiyar, canımı sıkacak bir şey bulunma- sından ve beni kızdırmaktan korkarak, her sözüme tatlılıkla ve sükünetle cevap veriyordu. — Babacan! Belki de size bir sürü yalan kıvırdığıma hük- mediyorsunuz, diye, kendimden geçerek — bağırdım. — Belki de Happolati isminde bir adam bulunduğuna bile inanmıyorsunuz. Ben bu kadar içi fesat ve ken- dini beğenmiş ihtiyar görmedim. Hay Allah belâsını versin, belki de içinizden diyorsunuz ki ben, Job kadar fakirim, cebimde ağız ağzına kadar dolu bir cigara tabakam olmadığı halde kalıbım, kıyafetim yerinde. Ben, böyle | şeylere alışık değilim, size bunu haber vermiye mecburum ve Cenabıhak — şabidimdir. ki ne sizin, ne de başka birinin hak- kımda böyle düşünmesini müsa- Sevgiîle Vefa ahsi Mermeristen T. A. N. rüme zile bir karümden mektup aldım. Bu genç, muhitine giren şebirli bir kızla sevişmiş. İstese ailesi vermiyecek. Esasen kız nişanlı imiş. Sözleşmişler. Eğer bir hal çaresi bulamazlarsa her türlü manilaya rağmen birleşecekler. Bu kız, bir müddet için ailesi ile uzaklaşmış. Delikanlı bir hayli husran da kalmış ve sonra mu- hitinde yaşıyan bir kızla sevişmiş. Evlenmiye karar vermişler. Der- ken öteki birdenbire belirmiş, eski — kararları batırlatmış, ba genç soruyor: “Birinde okuma, yazma, biçki, dikiş ve biraz musiki var, ötekin- de ise musikinin R sından bile haber yok, fakat ben bir muadele karşısındayım, ne yapmalıyım? Buhran içindeyim.., Bu gencin sorduğu sual eik- den nazik bir noktaya temas edi- yor. İkisinin de biribirinden güzel ve birbirine bu noktadan tercih edilmesi imkânı olmadığını söy- lediği bu kızlardan bunu veya ötekini al demek bir meseledir. Bunda daha ziyade alâkadarın karar vermesi icap eder. Benim görüşüm şudur ki ilk kız sözünde sebat etmiştir. Epey uzun süren sabır devresinden sonra da ve» dini yerine gelirmek — istiyor. İkinci Hanım kız, böyle bir tec- rübeden geçmemiştir, Bu itibarla ben, anlatılan bu dava önünde birinci kızın tercih edilmesini muvafık buluyorum. Fakat yine kaydedeyim ki ben, hükmü anla- tılan davaya göre verdim. Bi- hassa bu genç karlime bu nok- tayı işaret etmek isterim, HANIMTEYZE ———j A AAA kara teslihatının tahdidini zarur! addetmekte ve Fransız İtalyan bahri itilâfının tahakkukunu te- mine amade bulunmaktadır. Fa- kat büyük zıhlılar hacminin 25,000 tondan aşağı indirilme- sine muhalefet eyliyecektir, Amerika, Fransız Meb'usan Meclisinde meb'uslar tarafından ileri sürülen bir Fransız Ame- rikan mütekabil muavenet misakı akti teklifini “havsalaya sığmaz... telâkki etmektedir. kelimeleri arasında | maha ile (karşılamam. Herif ayağa kalktı. Ağzi açık, bir kelime söylemeden, beni s0- nuna kadar dinledi, sıranın ü tünden paketini şiddetle aldı ve Azar azar kaybolan ve gitb gide iğilen, büzülen sırtına ba- karak, yerimde otura kaldım. Bilmem bu hbis bana nereden - geldi, Fakat öyle sanıyordum ki hiç bu kadar namussuz, edepsiz bir sırt görmemiştim ve herif =dın f:ııyrılıılıeı ona ağız de- küfrettiğime hiç pişman ol- madım. Gün sonuna yaklaşıyordu, güneş batıyor, etrafımdaki ağaç- larda hafif bir mırıltı yükseliyor ve çocuk dadıları grup balinde