— a Pe Vakıt içinde 1S inci Yıl * Sayı : 5045 Evvelki gün Yerebatan cami- Yaşar B. Türkçe kur- u. Din kitabımızın Türk- Sye tercümesi ilk defa vakı ol- Müyor. Esasen muhtelif zevat Ve heyetler tarafından yapılmış w hatta basılmış kuran tercü- Yy vardır. Bu defa Hafız ve B. bu tercümelerden biri- i tihap etmiş ve tecvit kava. tevfik ederek güzel ve k sesiyle bir cemaat huzu- okumuştur. Kur'anın arap- Sas makamla okunduğu zaman di ruhlar üzerinde derin bir * yapıyorsa aynı suretle oku- Ban Türkçe Kur'anın da dindar Türk ve müslüman ruhu üze- tinde daha fazla bir tesir yapa- bileceğini göstermiştir. İşte bu, ik defa vaki olan bir hadise içindir ki hususi bir e- kemmiyeti haizdir. Vaktiyle kur'anın o Türkçeye ümesi mevzu bahs olduğu ol- Zama; i nl işi. mn buna itiraz edenler Din kitabımızın Türkçeye sa- Me tercümesi imkânsiz oldu- Mu ileriye sürenler görüldüğü manasının halk lisana nakl- mesi. itikatlara zaf getirmesi timalin den endişe edenler de ii —Hakikali halde bu İtirazlar tamamile manasız- ği * Çünkü Kur'anın ihtiva etti- “yağ halk tarafından anla- imi için değil, bilâkis an- an okud mak içindir. Ne kadar faz- | sen bu sözleri anlarsa © bi. iyidir. Kur'anın Arapça Diyen Türk müslümanlar ta- dan anlaşılması için de başk Ye tercüme edilmesinden a Sm yoktur. Kurana kıyas etmek iin değildir. Fakat Her Hıris- : , milletin lisanına tercüme i$ olan İncilin Hıristiyanlı- Zama değil, bilâkis inkişa- hizmet ettiği de malümdur. Hıristiyanların müslümanların adedi derhaj se yrd bu ii ni eslim ir, Bugün Hr m In intişarı iy çok iten“ Atmerikalılar Incili Ingi- değil area Hıristiyanlardan yy Kur anın tercümesi hakkında- Tür, mütalealar Oo tamamile ma man ba camilerde o- nda da d di il ka l "anın eğe ei mukaddes cümlesin- berleri, Bunlarda eski peygam- menkibeleri hikâye e- Rig, ** ve bunların insanlara yi için her vaki hare- anlaşılarak tekrar edi- emen dünyevi gaye Mek, im tarafları yösteril- ir Diğer mühim Or kıs- yapılacak fazilet Bunlar ne kadar na l faydalıdır. Kur'anın arasında okunma. ibarettir, A Mehmet Asım Li " Akbaba embe günleri nsız mebusan mec- İdisindeki mühim mü-| i | zakere ikinci sayıfa- mızdadır Pazar 24 Kânunusani (1 inci a7) 1932 Soviyetler Romanyayı itham ediyorlar! Yunan vaplrundaki tevkifler hakkında bir Ingiliz gazetesinin verdiği malümat Bulgaristanda da bir casusluk meselesi meydana çıkarıldı Dünkü nüshamızda Rusların Tas ajansının şöyle bir telgrafı vardı: Moskova, 22 (AA) — Sovyet Rus yaya mübimmet getirmekte olan bir İs- veç vapurunun Romanya harp gemileri tarafından yakalandığı ve bu mühim maun müsadere edildiği hakkında Bük reş ve Pariste çıkan haberleri Tas ajansı tekzibe mezundur. Terki teslihat konfe Sanan arifesinde bu gibi yalan haber- lerin işansı hakikaten silâhlanan ve yeni bir barp hazırlıyan toemleketlerden na zarı dikkaci başka taraflara çevrilmesini istihdaf evlediği muhakkaktır. (Vakıt) — Maskovadan veri- len bu telgraf Karadeniz hadi- sesini tekzip etmiyor. Tekzip edilen şey dün de telgrafın ser- levhasında işaret ettiğimiz gibi Ramanya harp gemileri tarafın- dan zapledildiği bildirilen mü- himmatın Rusyaya ait olduğudur. Eğer Romanya hükümeti hadi- seyi aym suretle tekzip etmiş i olsaydı o vakit ortada hususi bir maksatla atılmış bir yalan havadis bulunduğuna bükmedi- lirdi, Romanya hükümetinin bu- güne kadar suküt etmesi hususi ıstihbaratımızı teyit etmektedir. Onun için Moskovadan gelen tekzip Romanya hükümetine kar- sr Devi ittiham teşkil etmek- tedir, Romanyadaki casusluk Romanyadaki kinci bir hadise olduğunu, bir Yunan vapuru suyarisinin de (Rusya hesabına casusluk yapdığı i: diasiyle tev kif edildiğini yine hususi muba- birimiz bildirmişti. dünkü posta ile gelen Deyli telgraf gazete- side Bükreş muhabirinden ala- rak neşrettiği şu telgrafla husu- Gazi Hz. Gazi Hz. dün ve dün gece Dolmabahçe sara- yında istirahat etmişler ve bir yeri teşrif buyur- mamışlardır. Büyük helâskâr evvel- ki gece Güneye) sinema- sını teşrif ederek gös- terilmekte olan “Çanak- kale,, filmini seyretmiş- lerdir. Siyaset falcıları — Azizim göreceksin : iki haftaya kalmaz, harp patlak verecektir .. — Aman birader, iki ay evvel de böyle söylüyordun.. — Evet... O kader en ki, iki sene sonrada söyliyeceğim ! si muhabirimizin verdiği malâmatı te'yit etmektedir. Deyli Telgraf gazetesinin Bük- reş muhabiri şunları yaziyor: “Be çikanın İstanbul sefaretine me (bir istihbarat memurunun verdiği malümat üzerine Roman- yanın siyasi polisi, Sovyet casu- su oldukları söylenen birçok adamları yakalamıştır. Bunlar Fi- lomela namındaki Yunan vapu runda bulunuyorlardı. Vapurun kaptanı Kapapodis bir Rus kadınile birlikte tevkif olunmuştur. Bu kadınm bir'süi kast mürettibi olduğu söyleniyor. Kaptan tahliye olunmuşsa da Alrtarafı 2 inci sayılada ! Pr. M. Malş Ne Zaman Işe Başlıyacak ? Pr. M. Malş Darülfünunu ıslah için İsviçre den celbedilen ve Ankarada Ma arif vekâletiyle temas ettikten sonra şehrimize dönen profesör Malş'ın kendisini memleketimizde müstevli bir halde bulunan grip- ten sakınamadığını yazmıştık, Profesör için Darülfünunda bir çalışma dairesi hazırlanmışsa da hastalığının henüz devam etmesine mebni işe başlıyamamıştır. Profesörün elde ettiğimiz ter- cümei baline nazaran profesör Albert Malche 1876 da Ce- nevrede oOdoğmüştür, o Tah- silini doğduğu şebirde yapmış, Fransa, Almanya ve Italyada edebi tetebbüatta bulunmuştur. Birkaç sene Napoli, cenubu i Amerika ve Alman İsviçresinde İ tali tahsil muallimliğinde bulun- muş, 1907 de İsviçre maarif ne- zarelinde bir vazifeye tayin edil- ölü | miştir. “ Malehe 1912 de Cenevre darülfünunu pedagoji müdderis- liğiyle maarif nezareti ilk tedri- sat umumi müdürlüğüne tayin edilmiştir. Geçen senedenberi de Isviçre meclisinde Cenevre meb'usudur. Profesör Malche beyaelmilel terbiye ve tahsil bürosu daimi komitesinin reisi, Jan Jak Rousseau, beynelmilel içtimaiyat enistütile- riyle İsviçre milli kütüphanesi komisyonu azalarındadır. Amerika, Ingiltere ve Yunanis- tanda tetkik seyahatleri yapmıştır. Terbiyeye ait müteaddit eserleri vardır. Sayısı 5 Kuruş İlk kaçakçılık davası Dün şehrimizde rüyet edildi Maznun genç bir Italyandır, yataklı vagonlarda ikamet eder, şimdi de tevkifanededir Dün Ilk davayı gören fhtsas ih kemesinin reisi : Kudretullah B. Kaçakçılık cürümleriyle uğ - raşmak üzere şehrimizde teşkil o- lunan ihtisas mahkemesi, dün ilk| kaçakçılık davasını rüyet etmiş» tir. Bu itibarla Baro hanındaki ge niş salon bir haylı kalabalık ol“ muş, bir çok samiin, yeni mahke- menin davayı rüyet şeklini me - rakla takip etmiştir. Riyaset kürsüsünde < ihtisas mahkemesi reisi Kudretullah bey, iddia makamında da müddeiumu mi Hakkı bey bulunuyordu. Maz»- nun, Petroni Ciyovani isminde, yataklı vagonlar şirketi müstah « demininden genç bir İtalyandı. Petroni Ciyovani, Sirkeci ga « rından çıktığı esnada ahvali şüp * heli görülmüş ve gümrük memur ları tarafmdan yapılan bir mua « yene neticesinde üzerinde 24 par ça ve hepsi 300 gram tutan glo - tenli ekmek zuhur etmiştir. Bu- nun üzerine Ciyovani hakkında kanuni muamele yapılmış, maz « nun perşembe günü mahfuzen (Lütfen sayıfayı çeviriniz) İttifakı müselles Türkiye, Yunanistan ve italya arasında M. Venizelosun Rorayı ziyareti münasebetile bararetli maka. leler neşredilmekte ve Italyanının Türk-Yunan dostluğunu temin hususunda sarfetmiş o'duğu mesaiden bahsedilmektedir. Bilhassa Lavoro Faşista gazetesi, Bahrisefit havzasında sulb ve müsale- metin temellerini atan Türk - Yunan dostluğunun ebemmiyetin- den bahsediyor ve bunu Italyan - Türkiye ve Yunanistan arasın- da bir ittifakı müsellesin akti başlangıcı addediyor. Izmirde zelzele İzmir, 23 ( Vakıt) — Burada bugün dört hafif zelzele oldu. Yunan gazeteciler birliğinde Atina, 23 (Hususi) — Yunan gazeteciler birliği dün senelik kongresini akteylemiştir. Birlik heyeti idaresi bir senelik faali- yetinden bahs ederken, Türk ve Yunan gazetecileri arâsında te- essüs edilen muhadenet ve sami- miyeti geçen senenin en büyük muvaffakiyeti olarak kaydedi- yor. germe mize temi İranla İmzalanan İtilâf Hariciye vekili Tevfik Rüş- tü bey Tahranda vazifesini bitirmiş, İran hükümeti ile hudut meselesi hakkında ak- tedilen itilâfı imza ederek Irak tarikile Ankaraya dön- mek Üzere hareket etmiştir. Bu itilâf gerek İranlı dost- larımız, gerek bizim için ifti- har edilecek bir bhâdisedir. Çünkü İran'la Türkiye arasın- da bir kaç senedenberi değil, bir kaç asırdanberi mevcut olan pürüzlü bir mesele bu suretle halledi miş oluyor. Bu muvaffakiyetten dolayı iki ta- raf ricalini de tebrik etmek ! Akisler: Istanbulda çıplaklar Almanyada bir çıplaklar cemiyeti olduğunu biliyoruz. Önlerinde birer incir yaprağı bile taşımıyan bu cemi? yet mensuplarının maksatları nedir? Vivre ve Lieht-Land gibi mscmu- alarla çıplarklar içinde, çıplaklar di. yarındaki gibi kitaplar bize bu &dam- ların, çıplaklıktan iki şey bekledikle- rini söylüyor: 1 — Güneş ziyasının insan için en lüzumlu gıda sayıldığı bir zamanda, vücudun el ve yüzden gayrı parçala- rum bu hayat iksirinden mahrım et. memek. 2 — Uzuplarımızın bir kısmını beğ ler altında saklamıya nihayet vererek gizliye karşı duyulan fıtri şüpheyi, mahreme karşı beslenen tecessüsül, iş- tihayı ve bunların neticesi olan fuh - şu, ahlâksızlığı kaldırmak.. Türkiyede, henüz bir şubesi, bir mektebi, bir mecmuası bulunmayan bu cereyanın, on zamanlarda, taraftar» ları çoğaldığına şahit oluyoruz: Evvelki yar, İstanbulda kolsuz ce. ket modası çıkmıştı. Bunu, yakasız, boyun bağsız gömlek takip elti. Ge- çen sene yeleklerin, ceketlerin ve şap- kaların atıldığını, kolların suwvandığı nı, göğüslerin açıldığını gördük. Bu yu, siyah saçları beyaz bir kış rüzgârı içinde uçarak hâlâ sokaklar. da bu kıyafetle dolaşanlara tesadüf etmekteyiz. Bana öyle geliyor ki, bu hal, mem» Teketimizde mutedil bir çıplaklık ce- reyanının başladığına alâmettir. Ancak, Almanyadaki çıplaklıkla bizdeki çıplaklık arasnda bir fark var: Oradaki, sıhhi ve terbiyevi bir