| f t KT p F k E E İ K h TEMMUZ 1914 Umumı Harp Nasıl Patladı ? Nakleden; H. H — Kızım Doktor: Semi Ekreme — —Ti — Yazan' Emil Ludvig Hakikatte, Artık, Ortada Yapacak Hiçbir Şe Bu defa Viyanalı Efendllır — Kimseye danışmadan, işe biz girmeğe başlarız! Diya dü- şöndüler, Halbuki sefaretlere gön- derilen ve bir düzine düzenden ibaret olan talimat para etmedi, Romanın inceliği kendisine işleri pek berrak olarak gösterdi ve daha ültimom kaleme alınmadan İtalya müdahale ederek bunu men'e çalıştı ve bir gün İtalya Başvekili — Romada — Almanya sefirine: — Bizzat hukuk ülemasinın iç- tihatlarına müsteniden hiç bir hü- kümetin ve binenaleyh Sırbistanın bu hâdisede olduğu gibi, siyasi tahrikât neticesinden mes'ul tutula- miyacağını ve şu halde Avusturya Sırbistana karşı yürümek sevda- sında ise İtalyanın bu cinayette şerik olamıyacağını tasrih etmiş- miştir, Esasen mevcut ittifak muahadesinin bu Sırbistan mese- lesinda — İtalyayı bağlamadığını bizzat Alman Nazırı da tasdik etmiştir. * Çok doğru muhakemeli bir adam olduğu halde — Berlince gölgede tutulan Almanyanın Ro- ma Sefiri dö Flotov bu mütte- fikin —aasıl — celbedilebileceğini yazdı, anlattı. Halbuki Avus- turyanın Roma Sefiri Merey de muannit ve maneviyatı kör olmak itibarile İtalyayı celbedecek yolun tam aksini tutmuştu. Bu zeminler üzerinde yapılan teatil efkârın büyük kısmı plâjlarda yapılmıştir. Nazırlar, Sefirler buralara (damla) denilen hastalıklarını tedavi et- tirmek üzere gitmişlerdi. Fakat işler öyle bir şekle müncer oldu ki, aazırlar korktukları ve çe- kindikleri bu mesele açıldığı zaman mühim bir işi bahane ederek otomobillerine atlayınca şehre dönüyorlar, diplomatların da şehre döndüğünü, dakikasında haber alarak banyoya — avdet ediyorlardı. Viyananın son dakikada mü- camelede kalmak üzere tevessül ettiği teşebbüsler de bu suretle esasından akim kalmıştır. Tıpkı bir filim seyreder gibi, Avustur- ya sefiri, İtalyan Hariciye nazırı- nn arkasından Romaya koştu, Sırbistana verilecek ültimatomun metaini bir gün evvel kendisine göstermiş — olmak Nazır kendisini kabul edemeden seyahate çıktı, sefir de hasta- landı, aptal sefaret müsteşarı Nazırı deniz banyosunda ertesi gün, yani İş işten geçtikten, me- sele “umumi sır,, halinden çıkıp Nazır daha evvel herşeyi öğren- dikten sonra, buldu, x* Hakikatte artık yapacak bir tey yoktu. Başvekil Salandra ve Hariciye nazırı San Giyulyano birin- cisi intrikacı, ikincisi Alman mu- — hibbi - ikisi” birden — İtalyanın — bitaraflığını, ittifakı —müsellesin | ap aşikâr Bel- tedafil bir - itti- fak olduğu ha- | de Avusturyanın grada Tecavüz ettiğini; esasen muahedenin —7 inci maddesi mucibince Avus- turyanın Balkan- larda yapacağı fütuhatından do- layı — İtalyanın tavizat aramak sıfatını haiz bu- lunduğunu — bil- dirdiler, Alman- yanın bu müna- |© sebetle göster- l diği isabeti na- | zar ve musaraat şayanı nazar- dır. Romaya hir © şeyler — peşkeş çekmesi için A- manya — Viyana üzerine hergün tesir — yapmıştır. Maksadı İtalyayı kendilerinden ayırımamak idi. Halbuki Viyana meskenetinin ve dar kafalığın haddı gayesine varmıştı. Almanya bu meselenin Üzerine oderece düştü ki, nihayet müzakereyi üzerine alıp İtalyaya Avlonyayı — teklif edeceğinden bahsetti, ret cevabı aldı. Avvs- turya, bilâkis her gün geçtikçe şiddeti artan bir azim ile Roma- ya iştihasını arttıracak bir tek- lifte bulunmaktan kaçtıkça kaçı- yordu. Ve nihayet bir gün şu tafrayı yumurtladı: — “ Bu neye benziyor, birlir misiniz? bir dost Tunaya düşmüş, ona bağrıyorsunuz, o size seni sudan kurtarmıya çalışmıyaca- ğım, fakat sen kendi kendini kurtarır da çıkabilirsen bana bir tazminat vermelisin, diyor. ,, Merey de kendisini bu yola Resminizi le'BEY;Aıılnnlmçııdıı tizlik — göste- 'nr. kararlarında daha ziyade te- reddüt vardır. Herkese kolay kolay ıtiıı:'o:?u. ııeıfeıı!odn’ii. ve parayı etmez. Herşe anlamak tetkik, tamik ve teces- Hııhııı açılmaz. t Bize Gonderınız. x* Size Tabiatinizi Söyliyelim... y Kalmamıştı Her tarafta “Dikkat! ,, boruları çalm. kaptırdığı zaman gözleri görmü- yordu ki Avusturya Tunaya istiye istiye atılmıştı. Şimdi Belgrada doğru yüzüyor, hem de arkasına doğru bağrıyordu: — Kendimi çok iyi hisse- diyorum!... dö Merey oTndu şen, o de- rece memnundur ki Romaya şu sözleri söylemek için hükü- metten müsaade istedi: — İtalya müttefiklik vazifesini son ferdine kadar ifa etmezse biz de uhtemize müterettep bil- cümle vezaifi ret ve kendisine ittifakı terketmiş nazarile baka- rız!,, Diyecekti. Fakat Kont Bertbold, sefirini bu maskaralığı yapmaktan me- netti. x MEHMET SUPHİ BEY; Vakur r v r ve — azimkâr- dır. Tahakkü- me Ve sulmu- ameleye — ta- hammül gös- termez, — baş olarak bulun- mak — ister, hüsnü — mua- meleden hoş- lamır. Tenkit- ten, fiil ve hareketlerine muhale- fet edenlerden - sinirlenir. Usul ve merasime ve hürriyetini tak- yit eden kuyudata riayete taraf- tar değildir. Muamelâtında hile ve ıiyıyı sapmak istemez. Kusurla- bıhnı iı’:l:.hü:kn endişe eder. Ra- u Sütunda Hergün ÜN AY Karisının -ölümü Rıhmıyı de | manen öldürmüştü. Rahmi genç karısının bir gün ölebileceğini o zamana kadar hiç aklına getir- memişti, Şimdi bu müthiş haki- katle karşılaşınca kendisini yeise kaptırdı. Ve Kartaldaki evlerine kapanarak dünya ile alAkasını kesti. Bu âdeta diri diri gömül- mek demekti. Rahmi — vaktini karısının muhtelif pozlardaki re- simlerinin arasında geçiriyor ve Blüp onun yanına gideceği günü bekliyordu. Kendisini teselliye gelen ar- kadaşlarını “evde yok !, Detir- terek kabul etmedi. Onu seven- ler çıldıracak diye korkmıya başladılar. Karısının sağlığında evin üst katında bir odada yatıyorlardı. ©O öldükten sonra aşağı kata ken- | disi için bir yatak hazırlattı ve Üst kattaki eski odalarını bir müze halinde sakladı. Bu müzeyi sık sık ziyaret ediyor ve bu zi- yareti esnasında odada en ufak birşeye bile dokunmaktan kor- kuyordu. | Bu akşam eline lâmbayı ala- rak yukarı kata çıktı. Eski oda- larını yatmadan evvel bir kere daha ziyaret etmek istiyordu. Kapıyı açınca karşısına gelen gardropun “aynasında, müphem, dumana benziyen bir hayal gö- rerek durdu. Duman zail olunca ha- | yal bir vuzuh peyda etti ve Rahmi ' düşmemek için kapının topozuna dayandı: — Aynada karısını gör- müştü. Genç kadın gülümsüyor- | du.. bu bir ân devam etti. Son- ra hayal kayboldu. Şimdi ayna- da kendi aksini görüyordu. Rahmi ertesi akşam ve onu takip eden akşamlar — aynada karısını görüyordu. — Hayal ona bir an tebessüm ediyor ve son- ra kayboluyordu. Bu böyle ay- larca devam etti. Rahmi için bu büyük bir te- selli idi.. — Yavaş — yavaş tabii hayata avdet — etmeğe, sokağa ! çıkmıya, ahpaplarile görüşmeğe başladı. —O aralık civarda bir eve yerleşen yaşlı bir doktorla ahpap oldu. — Arasıra doktorun evine gidiyor, — doktor da bazı akşamlar onu ziyarete geliyordu. Bir akşam doktor - yanında genç bir kadınla geldi. — Kızım Seniye. Diyerek onu Rahmiye takdim etti. Seniye bedbaht bir izdivaç neticesi kocasından — boşanarak babasının ” yanına — gelmişti. — İki felâketzede çabuk ahpap oldular. Zaman geçtikçe Rahmi - önceleri ehemmiyet vermediği bu ziyaret- leri sabırsızlıkla beklemiye baş- ladı. Kendi de her fırsatta fen adamının evine gidiyordu. Bir gece, bir — sonbahar gecesi Rahmi o akşam ye- meğe alıkoyduğu — misalirlerini Fotoğraf Tahlil Kuponunu Li inci Sayfamızda bulacaksınız. | nin vücudu hafif Nakıli: M. Fezidun kıpıyı kadar teşyi — ediyordu. Tam ayrılacakları sırada Seniye- bir. örperme geçirdi. — Hava serin.. karda onutmuşum.. Dedi. Rahmi — yakarı kata firlıyarak — salonda - atkıyı aradı. Fakat bulamadı. Onun geçikti- gini gören genç kadın atkıyı köşede duran bir koltuğun ah tından çıkardı ve Rahminin hay- ret ettiğini görünce: — Onu ben mahsis - sakla- mistim. Dedi. Rahmi anlamıştı. Genç kadının yanına gitti. İki gencim elleri birleşti: Misafirler gittikten sonra Rab- mi lâmbayı eline alarak yukarı kata çıktı ve yavaşça karısile © kadar güzel günler geçirdiği odanın kapısını açtı. Her akşam- ki mutat ziyaretini yapacaktı. Fakat bu akşam anya — ona kendi aksini yolladı. Öyle bir akis ki Rahminin vücudunu ikiye ayırıyordu. Rahmi, — mütehayyir lâmbayı ileri uzatınca — vücudu dehşetle sarsıldı; ayna ortasından kırılmıştı! Atkımı ya- cho&lu ıık:&k şubesi Riyasetindenı 1 — Malül zabitan ve mensı- bini askeriye ile şehit yetimleri- | nin yoklamaları icra olunacağın- dan ellerinde bulunan resmi senet rapor ve sair vesikalarla şubeye. 2 — Tütün ikramiyesinin tev- ziine devam olunmaktadır. Eshabı istihkakım pazar ve perşembe günleri Beyoğlu kaymakmlığında toplanmakta olan komisyona. 3 — Tevzi müddetinin hita- mına az bir zaman kalmış oldu- ğundan bu müddetten — sonra geleceklerin paralarının verilmi- yeceği ilân olunur. Tebrik Telgrafnameleri Milli günlerde, bayramlarda, do- gumlarda, evlenmelerde büyükleri- nize, dostlarınıza yazacağınız tebrik telgrafnamelerini Himayel etfal Ce- miyetinin “ Şafkat , telgraf küğüt- larile gönderiniz. Bu suretle hem büyüklerinize ve dostlarınıza lâyık oldukları fazle hürmeti göstermiş, hem de büyük bir neşe gününde sizin himaye ve şafkatiniz! bekliyen binlerce yetime yardım etmiş olur- sunuz. “ Şafkat ,, telgrafnameleri her telgrafhanede vardır. Matbuat Balosu 9 Şubat 932 MAKSİMDE Kaçak et almayınız. Parça et almayınız Çünki hastalıklıdır.