8 Sıyj:_ ” O “Getirin!,, dedikçe sıra, sıra dizilmiş halogıklar nöbetle şarap sunuyorlardı aan İ HÜZ S — Sorup soruşturmadın mı? - Odr::ı gâ çıkanları ok- şadım, söyletemedim. Para ver- dim, — söyletemedim. — Falakaya yıktım, söyletemedim. Demek ki bilmiyorlar, — Bu, haline! bir oyun ise ı Ayni zamanda, gün doi:ı, vay doğmaz bir çavuşun Sipah nına gittiği, fakat dönmediği, anlaşılmıştı. Üçüncü Murat, ka- bına — sığamıyordu. Dile düşüp terzil edilmekten çekinmese sa- rayın bütün — uşaklarını, hatta Kızlarağasını sipah hanına koş- turacaktı. Lâkin padişah emrinin tekit edilmemesi, an'ane iktiza sından idi. Bu sebeple taham- müle çalışıyor ve bekliyordu. İkindi olup ta yine çavuştan haber çıkmayınca hünkârın asa- biyeti ziyadeleşti. Bir taraftan da içine |kurt düştü. Şimdi, sipah hanına giden çavuşun bir felâ- kete uğramasından korkuyordu, O sırada sipah takımı azgın- dı. Yeniçerilere bel bağlıyarak, asılları karışık türedi — vezirlere uyarak — ve — bilhassa — kadın nüfuzuna kapılarak mem- leketi hoyratça idareye baş- hyan saray, haliş Türk kanı ta- gıyan bu yiğit askerler zümresini, Sipahileri elemlendiriyordu ve on- lar, muhtelif vesilelerle hoşnut- suzluklarını gösteriyorlardı. Bina- enaleyh saray namına sipah ha- mına giden adama hakaret edil- mesi pek mümkündü. Üçüncü Murat, bu ihtimali Bgöz önüne getirince ürktü. İşin ardına düşüpte bir- fitne çıkma- sına sebebiyet vermekten çekindi, bu sebeple ikinci bir adam gön- dermeyi zihnine bile getirmedi. Edirnelileri getirmiye gitmiş olan adam öldürülmüşse sesini çıkar- mıyacak, — tegafül gösterecekti. O: “ Uyuyan yılanın başına basıl- maz ,, diyordu ve Sipahiler tara- fından böyle bir şey yapılmışsa hoş görmeyi kabul ediyordu. Maamafib, sinirleri tamamen bozulduğu için gün batmadan evvel işret sofrasım kurdurdu, saz takımını getirtti. Her kederli yaktinde yaptığı gibi: V DA ar aai b öber ni l zarn di — Cananımın emanetidir, gel de canım al,, şarkısını terennlim ettiriyordu. O, bütün infiallerini, bütün iğbirarlarını ve bütün elem- lerini bu şarkının hazin beste- sinde haykırır ve haykırtırdı. Bu gece de mütemadiyen onu söyletiyordu. Güfte, — mutarrit satırları ihtiva eden mufassal bir kitap gibi ayni eda ve ayni meal ile tekerrür edip gidiyordu. Değişiklik yalnız ııkîlf' e idi. Hünkâr, ikide bir: “ Getirin ! ,, dedikçe sıra sıra dizilmiş olan halayıklar nöbetle koşup elemli efendilerine — billür - bardaklarla şarap — sunuyorlardı. O şarkı ve bu sakilik yatsı- ya kadar devam etti. Hünkâr, şoktan çakır. keyfolmı Elin. âı. ikiçdervi' îmnızm taşıyan mahut mektup, geniş odalarda dolaşmıya başlamıştı. Biraz cür'et bulsa, muhtemel ve 'meçhul - teh- likelerden korkmasa hemen kıya- fetini değiştirip bizzat sipah ha- nına gidecekti. Edirnedeki sün- net ve ayı hadiselerinin hikâye- sini kulağile dinlemek için o de- rece iştiyakı vardı. Bu iştiyak delilere musallat olan sabit fikir- ler gibi onu tahrik ve tehyiç ediyordu. Fakat bolbol tur bile kendisine nny?dıgv çık.:ırııkî sokakları gezmek ve sipah hanı- na gitmek cesaretini vermiyordu. Yataklı bıyiklarile, traşlı kellele- rile, korkunç bakışlı gözlerile, pırıl parlıyan yataganlarile Sİ| ler, gözü önüne geldikçe bilâihtiyar titriyordu. Onlara res- mi lisanda “Padişah kulu,, deni- yordu. Lâkin Üçüncü Murat, ba- kikatte padişahların “Sipah kulu,, olduğunu pek iyi biliyordu. Bina- enaleyh, Edirnelilerle görüşmek için mecnun bir heves besleme- sine rağmen tahammül gösteriyor ve yalnız içini çekip homorda- mıyardu. İşte bu sırada bir uşak geldi, sipah hanma giden çavuşun, on kişilik bir kafile ile saraya gel- diğini müjdeledi. Evet bu, bir müjde idi. Çönki Üçüncü Muradı hem müthiş ihtimallerin tazyıkin- den kurtariyordu, hem merakını tatmin etmek imkânıma kavuştu- ruyordu. Çavuşun sağ dönmesi sipah hanında bir uygunsur- luk olmadığına delâlet ediyor- du. Edirnelilerin gelmesi de ken- disile —istihra — edilmediğini ve elindeki mektubun doğru baber- ler taşıdığım gösteriyordu. Hünkâr, işte bu sebeplerle birden neşelendi, saz takımına süküt işareti verdi ve kafilenin huzuruna — çıkarılmasımı TARİHİ TEFR SON POSTA İngiliz Kabinesindeki İhtilâf Londra, 23 — M. Çemberlaya ile M. Listerin yaptıkları teklif üzerine kabinede çıkan ihtilâflar bazı nazırların istifası ihtimalle- rini günden güne kuvvetlendir- mektedir. Teklif, mamul ve nimmamul mevat üzerine 96 10, * 15 ithalât tarifesi vaz'ı ve bazı sanayiin bimayesi için tarifeler komisyo- nunun tetkikat yapması esaslarını ihtiva etmektedir. M. Yon Simonun bu teklifi kabul ettiği, M. Runsimonun ih- tirazı kayitler serdettiği, M. Şvo- den ve M. Sammelin teklife mu- ariz oldukları söylenmektedir . Liberallar. M. Snovden, M. Melon, M. Gootun istifa etmele- rini muhtemel görmektedirler. Bu vaziyet Loyit Corcun yine bir rol oynaması çok muhtemel- dir. Malagada Hâdiseler Malaga, 23 — Birtakım vahim bâdiseler çıkmış ve birçok kim- seler ölmüş veya yaralanmıştır. Kaçan Casus Tutuldu Strazburg 23 — İstintak hâ- kiminin penceresinden — atlıyarak firar eden casus Herig yakalan- mıştır. Hamallığa Talip Yüksek Bir Mektep Talebesi ( Baştarafı 1 Incl sayfada ) için mektebimi de terketmek mecburiyetindeyim. Hamallık bile yapacağım. Dedi ve gözyaşlarını silerek — çıkıp gitti. Dün bir muharrimiz bu genci sora'sora belediyenin Ayasofyadaki kimse- sizler yardunda bulmuş ve ken« disile görüşmüş: Bu genç Adananın Kadirli kazasından ( 19) yaşlarında Mus- tafa oğlu Yusuf Efendidir. Va- ziyetini muharririmize şöyle an- latmıştır: “Hayatta kimsem yoktur. Adana Orta ticaret mektebinde okudum. Orta tahsilimi mektep idaresinin — tavassutu — ile — ve fabrikatörlerden — Asım nakti yardımile bitirdim, Okumak için kendimde yenil mez bir aşk vardır. Yüksek tah- sil görmek istedim. Bir gün gazetelerde İstanbul Yüksek Ti- caret mektebinin ilânını gördüm. Bizim gibilere hususi yardım ya- pacaklarını söylüyorlardı. Kalk- tım geldim. Şimdi — mektepte okuyorum. Fakat bııı; ı:eı pırılılıh bir yardım yapaca! imşem yoktur. Şimdiye —kadar arkadaşlarımın yardımile geçindim. Adanadakli; fabrikatörün ticari vaziyeti bozul- duğu için o da yardım edemedi. Mektebimi bırakmak — İstemem, Fakat aç ta yaşamak imkânını bulamadım. Belediye de bir iş vermedi. Şimdi ae yapacağımı düşünüyorum, , Almanyanın Askerliğine Dair Film Berlin 23 — Yakında Alman- yanın askerlik sahasındaki kuvvet ve kudretini gösteren bir film gösterilecektir. Bu filmde Jeneral y Y A A O S aa li BİLLİE DO 28 KâAânunusani Künunüsani Za VE-BOYALI MELEK aksamından itibaren MA Jİ K'te gezmeamD Yegâne hakiki Harp Filmi ÇANAKKALE 1914 - 1916 sesli ve sözlü filmi emsalsiz bir muvaffakiyetle Opera ve Artistik sinemalarında irae edilmektedir. Perşembe Bu film irae edildiği gündenberi yer bulmağa muvaffak olamayanlar 212 matinelerinde mezkür filmi rahatça görebilirler. ELHAMRA Sineması 2inci Türkçe sözlü ve şarkılı KAÇAKÇILAR filmini İrae edecektir. Mezkür filme ( TÜRKİYE GÜZELİ ) FERİHA TEVFİK HANIM ile Darülbedayiden TALÂT, HAZIM, BEHZAT ve b GALİP Beyler iştirak etmektedirler, UNIİTED ARTISTIS'in vücuda getirdiği CEHENNEM MELEKLERİ Amerika'da sinemacılığın şaheseri olarak - tasnif edilmiştir. VİCTORIA ve HUSARI Büyük operet filminin başlıca mümessilleri: GRETL THEİMER - İVAN PETROVİTCH - ERNTS VEREBES MICHAEL BOHNEN Bugün Saat 21,30 da SÜT —— İstsm REiaiyEdi KARDEŞLER n ö ae l İlk musikili komedi. Adliyeden Davet Istanbul Müddeiumumiliğinden: İstanbulda bulunan Vezirköp- rü C. müddeiumumisi Mehmet Tevfik Beyin Acilen memuriyeti- mize muracaati ilân olunur. SON POSTA F aa evmi, Siyasi, Havadis ve Halk garzetesl » İstanbulı Eski ldaro ? Çatalçeşme sokağı Telefon İstanbul » 20208 Posta kutusu: İstanbul - 741 Telgrafi İstanbul SONPOSTA ABÖNE FİATİ L Galip Yakında: Amerikadan Çıkan Altınlar Nevyork 23 — 20 milyon 474 bin dolar kıymetinde altın Fran- saya gönderilmiştir,bunun 8 mil- yon 474 bin dolarlık bir kısmı darbanede işlenmiştir. Mütebakisi Fransız bankası hesabına gönde- önüeile. tatrceyada SAN bln daz