|UZAKTAN| Üç Şiir Üstü Jove, şiirden uzaklaşınca, şiiri daha çok anlıyor, başka bir ifade ile, şiir de şevilen insan gi bi; onu daha çok sevmek, anlamak igin, ondan ayrılmak, ona hasret kalmak lâzım. Hülâsa şiir, şiirsiz hayatte daha büyük, daha galib ihtiyaç haliuğe, Gündelik hayatinda tamamile dinamik, az bülyalı, dakikalarına, hattâ saniyelerine kadar hasablan- mış ve muayyan işler için ayrılmış yaşama şartiarı içinde kalan ada- mın da, serbestçe tasarruf edebile- geği akşamları ve geceleri vafdır. İşte bu önatlerde, yemiden eski 68- atlere; hâtıralara, #midlere, bir za- manlar düşünülmüş, fakat yarım kalmiş bülyalara, #evgiliyp ve şiire dönmeğe vakit bulabilir. Bu ise, ruhun: ıhheti için bir ibtiyaç, ha- yakı sürükleme ve devam ettirme şartlarından biridir. Yoksa, hülya- siz ve şiiraiz bir hayatı tasavvur etmek bile güç. Günkü, Anatole Francetin da söylediği gibi <İnsan- ların bütün hülyalarını, bütün rüye- larını imha gitmek lözim gelse idi, dünya şeklini de, rengini. de kaybe- der ve biz, gamlı bir ahmaklık için- de uyuyakalırdık.» *. Bans& bu'düşünceleri yazdıran, elime geçen bir «Varlık: mecmua- sında rastladığım, üç sevgili dosta ait. şiirler oldu. Bu şiirleri herhan- gi birruh haleti içinde okusaydım, o kadar beğenimiyecektim belki. Fakat, onları nefis bir Ankara ak- şamında, Yenişehirin otrâlıni çe- viren sayısız bahçelerden birinde, yeşillik ve mavilik ortasında oku- dum. Tada tada okudüm ve ger- dim. Bünldrdan, bilhassa Cahid Sıdkı Tarancı'nın, «Bir Saadet» i hayatında küçük ssadetler tanımış ve yaşamış bir insağü ne Sonsuz bir tahattur zevki veriyor ve geç- mişteki ufak hazlarını yeni baştan yaşamak fevkalâdeliğini kazandı- rıyor. Bu şiir, yapısı, boyu bosu, ü nde Düşünceler Yazan: Gavsi Ozânsay arzuları ve şaadetleri küçük insa- nın yalnız bir Ânın değil, belki bu ânın bütün bir ömrü dolduran mânâsını çerçiveliyor. İşte, aynen alıyoğum BİR SAADET Ne kelime konuştuk, Ne işarel çektik birbirimize, Fakaf, gerçektir şeviştiğimiz, Vapur kalkıncıyadek, Gözgöze gelmekle söde; Bir saoi 'gibi gibi hatırlıyorum, Yâsemin kokusu ondan, Teneffüsü benden Bir yaz akşamı Kandilli iskelesinde | Bu şiiri sevdim: onda, belki keudimden bir şey de buldum, Bü- tün bir, akşam, içim Cahid'in «<Sa- adet» i ile doldu; hele son mısra- ları bir musiki parçası hâlinde, saatlerce dudaklarımda taşıdım. Hep ouları mırıldanıyordum : «<Yösemın kokusu ondan, Teneffüsü benden Bir yoz akşamı Kandilli iskelesinde!» Ayni akşam «Kutlu» da Vah- det Gültekin'e rastiamıştım. Şiiri on& da okudum hayran oldu. Ca- hid'in bugünkü neslin en kuvvetli şâiri olduğunda ikimizde ittifak ettik, «Varlık>ta okuduğum öteki iki şiirden biri Ziya Osman Şaba'nın «Bir oda, bir saat seti», diğeri de Baki Süha'nın «Gün battıktan son- TA> BL. Ziya Osman'ın şiirinde, gene kendisi; hayatın sert akışı içinde bitab, eski günlerini, mahallesini, evini ve mahallesinin sükünunu ayıran Ziya Osman var. Bu da, onun bütün şiirleri gibi, Ziya Os- man'ın ve rahmetli haminnesinin kokusu ile dolu; ama; güzel. Zaten Ziya'nın en sevdiğim tarafı, husu- siliği de budur;.onun her giirinden bir ev ve patiska kokusu intişar eder, i Bu şiirinde de şuir gene eski günlerinin, evimin, ktiğük bahdesi- nin; bir sölilöklürkü saadetinin hülyasıns dalmıştir: «Dışarda sükünu yaz aokşdmının, Bahçemiz salanmış, islak her çiçek. —Kopu çahnacak, babam gelecek,» «Gün battıktan sonra» da ise, şiiri-kerşeydeu evvel bir ölçüsü, ruh riyaziyesi olarak kabul eden Baki Süha'nın bu yolda verdiği yeni ve olgun bir örnekle kargıla- şıyoruz. Baki'de birçoklazından ay- fılan taraf, his ve fikirler kırık dökük değil, ruh ve mânâ bir bü- tün halinde, mısralar ölçülü, biçili. Bu tarzı eskiden - o vakitler şair olmak niyetindeydim - ben de tec- rübe ettiğim için bilirim, Zordur ; çünkü bu çeşit şiirde dilediği gibi, estiği gibi konuşmanın kolaylığı ve rahatlığı yoktur. «Gün battıktan sonra» dan aldığım mısralar da bu güçlüğü ifade edebilecek kud- rett6 : «Aydınlık yüzünden, avuçlarından, Bir rüzgâr esiyor geceye doğru;» . 2 b , «Bir göl birikiyor vehimlerinden, Dağlar sıro sıra, denize hasrat,» Ee e e e «Dağlar başucunda uyuyan gurbet.» Bilhassa, hafif bir nostalji his- sile yüklü şon mısrağa şiir ne ha- rikulâde bir şekilde. «bütün»leni- yor. «Varlık» da rastladığım bu üç şiiri de hazla okudum. Evet, İnsan giirden uzaklaşınca, şiiri dâha çok anlıyor. 29 — Servetifünun 2415