p Kendini Arıyor! — Z8den devam — Ne zaman gelmişti bizim halleye, niye ben daha evvel görmemiştim 9 Bu kızla tanışmayı birden ak- lıma koydum. Derhal pencereyi açtım, başımı ona doğru çevirdim. Fakat beni gören kız derhal içeri kaçtı ve perdeyi de indirdi. Sabah ayazı snratıma hafif ha- fit şamarlar indiriyordu. Ben de pencereyi kapadım, fakat biliyo- rum © şimdi perdesinin <ından ma- onu beni gözetliyor... İşte birden ak-, lıma önümdeki mektup geldi, Dü- günüyorum bunu ona göndersem acaba ne der, ne düşünür! Belki hoşlanır, belki hoşlan- maz.., Pakat hayır; Hişya,nın mektu- bu yalnız ona aittir. Oktay AKBAL o HAUPTMANN — ölder devam — Raiten», “Binsame Mensohen« da- hu birçokları, İstanbul Şehir Tiyat- rosu da Gerhard Hauptmann'ın «Vor Sonnenuntergang» isimli da- mını “Gün batarken, ismi altında muvaffakiyetle temin etmişti. Bu defada bu büyük şairin sekseninci yıldönümü münasebetiyle “Gollege Crampton,, isimli eserini oynamak- tadır. Gerhard Hauptmann'ın “Pipp, nan “İphigenie, sine ve "Der ar- me Heinrioh,,-inden “Velands»-ına kadar olan büyük edebi eserleri, şimdiye kadar Alman dram ©de- biyatında varılmamış bir zengin. lik mertebesindendir. Şairin nesirleri, onun yüksek insanlığını ve ruhunun derinlikle- rinin hudutsuzluğunu,. belki de dramlarından dsha güzel daha ge- niş ifade etmektedir. Büyük şair çok mutevazı ve her şeyde fazla seven bir insandır. Tabiatla başbaşa olmak, doğduğu toprakların dağların, insanları ile en yakın ve en candan bağlarlş bağlı kalmak ve yaratıcı çalışma- larına durmadan devam edebilmek onun en büyük zevki ve isteğidir. Tanzimat ve Tiyatro — 33 den devam — 1826:1839 İstanbulda yerleşen ecnebiler arasında evlerde verilen temsiller dolayisile gayri müslim tabakalarında bunlarla kolayca temas etmesine sebeb olmuştur. Bu tsrihten sonra zengin er- meni &ileleri arasında bu çeşit müsamereler verilmeye bağlanmış- tır, 1872 de Kuruçeşmede zamanın sayılı zenginlerinden oDüzyanın yalısında Avrupa görmüş gençler tarafından verilen o fransızcadan terceme piyesler yavaş yavaş halk tarafından beğenilmeye başlanmış» tar. Avrupa ticaretile beraber gelen Avrupa san'atı bilhassa tiyatro ve garb musikisinde kuvvetle kendini göstermiştir, Bu tarihdan sonra İstanbula ge- lerek Beyoğlunda temâiller viren ecnebi tnrupları ecnebi dili bilen hiristiyanlar Avrupa görmüş Türk- ler tarafından rağbet görüyordu. Tiyatroyı fazla seven tanzimatci padişa Abdimecit, sık, sık hu tem- siilerde gelir ve hususi locasından eserleri takib ederdi. Padişahın bu temsillere de- vamli surette gelmesi ecnebi trup- larının gelmesine ön ayak olmüuş- tur. Beyoğlunda eski Tıbbiye mek- tebinin karşısında verilen bu'tem- siller yerli tiyatro trupları kur- mak için bu san'atı seven hıristi- yan zümreler arasında bir hare- ket uyandırmıştır. Tanzimat şonrası oynanan garp dilindeki operet ve piyeslerin ter- cüme ve hulâsa edilerek Galata- sarayda Dörtyol ağzında Dübos'un dükkânında satıldığına dair yazı üçüncü Türkçe gazete olan Cerl- dei Havadia'in 1872 yılında çıkan bir sayısında ilân edilmektedir. Tiyatronun gazete sütunlarına aksetmesi bu tarihte başlamıştır. Ceridei Havadis'in 19 İkincikâ- nun 1845 tarihli sayısında Beyoğ- landa Nanm tiyatrosunda temsil edilecek olau Bonne Marcher Se- vil Berberi isimli eseri hakkında izahat vardir. Abdülmesit'in büyük san'at severliği Dolmabahçe camiinin kar- şısında o devirdeki Avrupa tiygt- roları âyarında bir opera binasinin yapılmasına sebeb olmuş ne çare ki bu tarihi bina goflaların bal- tası altından kurtulamıyarak ahıra tahvil edilmiştir. Ve zatı şahane- ye ait atların muhafazası için hag sa ahırı olmuştur, Böylece Dördün- cü Murad zamanındanberi tanzi- mata kadar geçen tiyatro hareket- lerine kısaca temas ettik, » DELİORMAN — 30 dan devam — — A! A! hoş geldiniz! Gelenler üç hudut bekçisi ae- kerdi. Müstecep bunlarla bir kaç defa beraber içmişti. Çiğ yeşil bir renkte olan üniformaları, sırtların- da da ağır makineli tüfekler vardı. Yüklerini indirineeye kadar, Ürküş yiyecek hazırladı. Onbaş Cika : — Müsteceb. ağa... dedi. Siz darılmayın âma, bu akşam sende kalacağız... Sırt - sırta yatarız, Ra- hatasız olmayın. Karanlıkta, dev- riye möbetindeydik... Yolu buls- madık... Kaldık... Müsteceb, ellerini uğuşturarak : — Yook! Artık gidemezsiniz... İbrahim ver şn şişeyle fincanları, Şişe ve fincanlar geldi. Adamlar coştn. Onbaşı yanık bir Oltenia türküsüne başladı. Müsteceb, gülerek, mektup ve haydutlardan bahsetti. Askerler coşkun birer kahkaha attılar. — Gelsinler... Görelim; Onbaşı Cika tabakasından ka- lın bir sigara alirken : — Müsteceb ağa... dedi. Şu Ha- fız'ı affet be! Onu hepimiz sevo- riz bilirsin... Sena iyi bir güvey olur... 4 Müsteceb'in gözleri parladı: — O da başka mesele,.. Onun- la da hesaplaşma günümüz yakın, Husus! Eğlencelere KARAGÖZ İHAYALİ MAHMUT AKÇAY Adreş: Aksaray Cad. Bakkal Ömer Hali Telefon : 99448 j İş yerim: N hrezssi İyisin matbaası uruçameaniye A Telefon 31018 10 gün evvel" haber verilmelidir. 35 — Servetifünun — 2415 M.İ e e A