VİTRİN Eekidenberi okuyucularımı- za dert döktüğümüz bu sahife: nin çıkmasına sırf hususi bazı işler bir hayli zamandanberi an- gel oldu durdu. Vitrim'in çıkmayışına her- kesten önce, mecmuanın tahrir ailesi üzülüyordu. Çünkü, bir kitap, bir mecmua, bir edebi faaliyet ve ya bir fikir hakkın- da bir not serdeltiğimiz vakit bunu tenkid süzgecinden geçi. rerek yapıyorduk. Bu süzgeç ba- zan edebiyal ve sanata tadiluk e. den bir haber olarak kalıyordu. Bu haber ortaya konulmuş bir hakikat olmak gayretiyle yacılı- yordu: Önümüze çıkan veya gt- kacak olan bir eserin, bir sanat gayretinin ne derecede haklı ve. ya ne derecede haksız olduğunu teyid veya tekzip elmek niyeliy- le yazılıyordu. Vitrimin başlıca vazifesi budur. Bu çerçivenin dahilinde kıymetler hakkında doğru hü kümler vermek mümkündür. Sahifeler dolusu lâf hovar- dalığından daha çok olarak, bir iki satırlık bir cümlede da- ha zarif bir tenkide rasilamıla. bilir. Bu nevi hükümlerin şah. siyetlere olan sempati veya an- tipati, hoşlanmak veya aksi vw, 8. ile alâkası yoktur. Normal ola. rak bir muharririn yazdığı sa- trlardan mest olması gereklir. O ancak bu surette bir şahsi- yet olabilir. Diğer sahalarda şahsiyet, (o hadiselerin o örülüş keyfiyetiyle hasıl olur, edebiyat ve sanaile ise, şaksiyet muhar. ririn yazılarındaki hakikat nis- petinde büyüyecektir. Bir edebi şahsiyet, derinler. den kendini hazırlamış ve ka. bul ettirecek vasiyette gelerek belirir. Bir çok kitaplar neşrelmele. rine rağmen bir edebi bir sanat şahsiyeti olamıyanlar o ancak böyle izah edilebilirler, İT Bir jest veya bir fiil olarak bir kitap diğerinden hiçbir su- rette ayrılamaz. Birbirlerinin fark, ancak içindeki ler nispetindedir, Bir kitapta hakikat vardır, bir diğerinde daha azdır, bir üçüncüsünde hiç yoktur, Mu- harrir için netice kolayca tah- min edilir, Mesüliyelli saha- sında mecmua da bir şahsi- yetlir : Yani bir mecmuada ya bir şahsiyettir veya de ğildir. Bunca yıllardanberi mi- temadiyen. çıkan ve kendilerini kabul ettiremiyen bir çok mec- mualarımız yok mu? SERVETIİFÜNUN' un 52 yıldanberi böyle bir şahsiye- ti vardır. O bu şahsiyetini ağır ağır beyân ettiği hakikatlerle kurabilmiştir. 52 yılık Ser- vetifünun'u idare eden bizler edebi hâditselerdeki hakikatleri işaret edip benimsemeyi göze almış kişileriz. Ve bu sütunu muzla da meomuanın diğer faaliyetlerinden beklenilen ne- cenin bir kısmını veriyoruz kanaatindeyiz. Bundan ötürü Vitrin'in çıkmayışını ona ehemmiyet ver- meyişimizden zannetmeyin, Yal. mz bazı tesadüfler onun çıkma- sına mani olmuştur. ViTRIİNLER Şimdi eski sütunumuza yerleşirken birde piyasa vitrinlerinde bir göz gezdi- relim, Kâğıt buhranının ve olarak vit- rinler tıklım - teklim kitaplarla dolu. Umumiyetle kültür ln sey- redilince, manzara güzel görünüyor, fa- kat yele ellerimizi dizlerimizin üze- rine koyup vitrinleri dikkatli bir göz kontrolüne tabi tutarsak bir çok defa (bilmem neden?)'dizimizi tokatlamak mec: buriyetinde kalıyoruz. arasındaki hakikat. N Cavit YAMA Çamı Ekseriyetle «vitrin» lerde tercüme- ler yer alıyor. Haydi, bunun da, eski ' denberi söylediğimiz gibi hayra alâmet bir iş olduğunu kaydedelim. Çünki umumiyetle böyle hummalı” tercüme iye rönesanslara götüren yollar olmuşlar hoş, i, mükemmel... Ter di ld Bunlara esasen ihti- yacırkız kuvvetli, Fakat, neler, kimler tercüme ediliyor? Kimler tercüme ediyor? > durup düşüneceğimiz meseleler bun: ” Edebi hüviyetleri meghul”ecnebilerin tercüme edilip, kitapları basılacağına ay- ni kağıdı daha e iy işlerde kullanmak daha münasip değil midir? Yani genç bir türk muhamiri körü ve kozmopolit bir ecnebi muharriri Ka- dar eserler veremiyor mi Bilâkis... . © İddialarımızı isimlerle süslemeden, gençler arasında bir hayli beynelmilel olabilecek çapta ş8ir, romancı ve bikâ- yeci bulunduğunu iddia ediyoruz. Edebiyat Gazeteleri Vitrinlerin, bu fuzuli tercümeler- ie doldurulduğu gibi, bayilerde de bir çok lüzumsuz edebiyat gazete- leri görünmektedir. Ekseriyetle, adlarıyla muhtevala- rı orasında kati tezatlar yaşatan bu * edebi gazetelerin, herbiri “genç nes- lin edebiyat gazetesi. olmak iddiası- nı güfmektedir. İçinde fikrin kristalini, meselele- rin katiyetini, sanat eserinin örneği- ni, şiirin sağlam olgunluğunu bul- mak kabil olmayan bu tip gözeteler ya bir iki sayı çıkıp batorlar, veya çıkmakfa devamı ederler. Çıkmakta israr eden bu tip ge- zefe, ya son sahifelerindeki, ilânlora yahutta bazı kimselerin hüsniniyet abonmanına ve sabırlarına dayanır. Okunmaya okunmaz, (okunacak tarah yoktur) satılmaya satılmaz. Neye çıkarıyorlar * diye bir sual be- lirir insanın aklında. Hakikaten bu tip gözeteleri çıka- ranları sokakta fufup: nedân çıkarı- yorsunuz ? diye bir sual sorsanız, emin olun ki, verecek cevap bula- müz. 159 — Servetifünun — 2400