İkonuşmalar| Şiirde Ne Yapmak İstedim 4 | Yazan: Halid Fahri Ozansoy | Kayboluş Apne, yedi yaşımdanberi Sensiz bu dünyanın garibiyim! Akşam, Kirkçeşme'de, yangın yerinde Aradım doğduğum evin külünü... Gece,. duvarlarda bir mumun Gün söndü karşıda, su kemerinde. Tırtıl gibi titrek ışık oyunları.. Gece.. senin öksürüşlerin.. Ve mindere devrilen başımı okşıyarsk Babamın bana Keloğlan masalları anlatışı.. Uyuyuncıya kadar hep seni anışım.. Yalnızım şimdi bu viranelerde; i PE e bire karşı, ı Boğuldu son ayak izi ilerde, Ter içinde korkulu rüyalarla uyanışım! Ben de göçmeliyim artık bu yerden... Garipler baktım ki çekilmedeler; Yanımdan geçti ak saçlı dedeler, Sürüyüp bir veli tevekkülünü... Nihayet geldi başka bir akşam, Bu yerden, evet, bu otuz yıl önce Ah onu nasıl anlatsam, Anamın tabutu geçen kemerden... Nasıl? Bense yol üstünde kaldım bu gece! Beni birçok kalabalıkla dolan evden, Kaçırıyorlar gibi bir yangından; alevden, Ve nihayet, iki üç yıl evvel, annem için yazdı- Kardeşimle beraber ğım en son şiirlerimden biri: Anamın hatıran, Zorla Karagöze götürdülerdi... Halbaki ben o gün Anneannemi, aşağıdaki odada Yere bir seccade atıp, uzak, Çok uzak bir ufka dalan gözlerle, Hıçkırarsk Anamın hatırası Anam.. unutamıyorum seni! Fakat hayalimde kalan a Hatıran, Namâz kılarken görmüştüm... Yalnız. Birden kalbime vurulmuştu bir düğüm, - 15 ; :- Büyük, çok büyük bir odada, Korkudan bağı çözülmüştü bacaklarımın! Neden bilmem bir balmumu gibi Neydi ninemin derdi? Bir yer döşeğinde yatışın! Niçin böyle hıçkırarak namaz kılıyordu! Camlarda ölgün ışıkları kığın.. Neden yüzü kül renginde Dışarda kar var mıydı? Ve dudakları tahta oyuncaklarımın Rüzgâr uğuldar mıydı? En koyu boyası gibi mosmordu! : Hatırlamıyorum bunlar... Va o gece ev neden taşmıştı misafirlerle” Yalnız, , Neden hepsinin yüzleri kederli ve gözleri yaşlıydı, Dermantız, Neden herkes telaşlıydı! Solgun, çok solgun bir kadın, Neden annem için Kâbeye gitti demişlerdi? Bir kadın ki göğsü hıçkırıklarla sarsılmada, Neden kardeşimle beni Bir yer döşeğinde yatıyor... Zorla sürükliyerek Belki dışarda akşamdır, akşam! Karagöze götürmek istemişlerdi? Belki güneş batıyor, Mahalle mesçidinde belki okunuyor ezan: Gittik Karsgöze! Belki son garip gülümsemeni, O gece ne Hacivadın anlaşılmaz sözleri Bu akşam duası, akşam namazıyla, Ne Karagözün hep açık duran Duvarlardaki uzun levhalar gibi Hayret dolu gözleri, Nesih yahut sülüs yaziyle Ne dayak yiyişi onun, Uçuk dudaklarındır kalbime yazan! Ne başka tuhaflıkları oyunun Aune, bugün bile, Beni güldürmemiş yalnız ağlatmıştı... Bugün bile Kalbime sebebini bilmediğim | Kalbimde o yazıyı okuyor gibiyim, Bir sciyle matem okları batmıştı... 166 — Servetifünün — 2400