Ne N N i NA MI Bu terkip «takma ad> mânası- ns geldiğine göre iğreti bir anla- mı vardır, Bir bakıma da kıymet ifade ettiği sanılan bazı imzalara paravanlık vazifesi görmektedir. Leke, asıl ismin muazzam (!) ve gönülleri fethetmiş namına değil de, o hüviyeti içinden çıkmış, gövdeden ayrı yerde kök salmış bir incir dalı gibi mücerret bir dış görünüşü olan «iğreti şeye» sürü- cekmiş, ne çikar, ne ziyam var? Bu fikri küçük mikyasta misalien- direlim: Derler ki: “Server Bedi, adı “Peyami Safa'nın takma adı- dır. Hemen arkasından da ilâv. ederler : «Peyami Safa, Server Be- di'in düşeceği bir güna kusurdan meşul değildir.» Yani, bir el ve bir kafa farzediniz ki, iki kalemle yazar. Biri cevahir yumurtlar, di- geri ne yazarsn pestenkeranidir. Çünkü, bu kalemlere giden yollar ayrı ayrıdır. Birine ilim, felsefe, pedagaji hâkimdir. Diğerine bir sergüzeşt ruhu Sanki birine dimağ kumanda eder. Diğerine dimağçe, Zavallı ve istismar edilir bir mevkide olan «namı müstearlar> ne söyleseler mazurdurlar, ne yap- saisr haklıdırlar. Aşağı yukarı bun- lar, söz dinlemaz, kabahati hoş görülür şımarık ve hoppa yetişti- rilmiş çocuklara benzerler. - Bana “Server Bedi, İmzası, : kroki halinde bile şahsı tahayyül ettiremez. Onu düşündüğüm 28. Peyami'nin mütekebbir siması kar- şıma çıkar, dikilir. “Cingöz Reoai,, denince aklıma “9-uncu hariciye koğuşm» da beraber gelir. # Namı müstearın asıl efendisine kargı yüklendiği bu ağır yük ne- dir? Yoksa onun yapacaği her ge- 102 — Servetifünun — 2395 iin allik. P ö “ Yazan : Mümtaz ZEKİ o gid gaf, her biçim toyluk af mı edilmelidir, hoş mu görülmelidir? Yeknazarda şöyle mütalân edile- bilir: “Bir fabrika ki dokunuşu kötü, iplikleri çürtik mallarına ikinci kalite muamelesi yapar, İa- kat piyasaya arzettiği zaman bu kusurunu da göyliyerek metainin namusunu viksye eder., Bir ma- nav nasıl meyvalarını ezik, olmuş, ham olarak ayınp öylece satmağa mecbursa eli kalem tutarlarda 1$- kartalarını piyasaya verirken ayrı bir namla sürmeği âdet edinmiş- lerdir. Verilegelen bir misal. olarak ğımız “Server Bedi, adında yine bir kabadayılık vardır. Açık açık herkes bilir ki muharrir ya- zılarını kaliteye ayımp namugkâ- EAA rane bir jestle kötüyü iyi diye sürmeğe tenezzül etmez. Bence namı müstearın efendisine karşı yüklendiği muazzam bir vazifesi vardır. Onun iyiliklerinden şeref duyarken, cehaletinden de hicap edilmesi lâzımdır. Zaten bir «takma aden neden ihtiyaç hissedilir? Bu başlı başına konuşulacak bir mevzudur. Oku- yucuyu yepyeni bir imzanın meç- hul hüviyeti ile meşgul etmek ne- den? Bası ticarethane isimleriuin gazetede adlarının halk nezdinde itibar bulmamasından isim değiş- tirdikleri vakidir. Bence “namı müstear, bu mânayı da tazam- mun eder. Tutmıyan bir isim ye- rine bir yenisini iânse etmeğe ça- lışmak. * Bir koruyucu paravan edâsı ile istimal edilmekte olan “nâmı müsw- tear, « kızıyorum Bunda hiçbir incelik mevcut olmadığı gibi ayn- oca boş bir mülâhazadan da doğ- maktadır. İki temiz vatandaş ismi- ni yanyana getirerek onun âyrı ay- rı pâk ve güze! hüviyetini İstismar etmek yine üzerinde durulmağa de- ger. Hattâ bir insanın diğer bir adı istimalini kayıtlara bağlayan bir de nizam olmalı. İsim değiştirmek ns- sıl kanuni formelitelere bağlı ise “namı müstearı, da bir dominyon olmaktan kurtarmalıdır, Bence “namı müstear,, dan ya, şahşımızı siysnef etmek veya &af- ralarımızın günshını başkalarının cılız omuzlarına yüklemek neticesi çıkar. Velhasıl, “namı müstear,, 1 kor- kak ve parazit olarak vasıflandır- mak lâzımdır.