Palekrista! — — Papuçlarım koltuğumda. — Nerede olursa olstın, on para! — Yok. — Yok mu? Öyle ise giremez- sin.. — Beni mahkeme çağırmış.. — Ben bilmem.. on para 1 — Vallahi yok, — Burası mahkeme değil, an- lamam.. on para.. yahut dışarı! — er — Çıkacak — İşim e, «Mi gide- çeğim. — Yapış Mehmet!. İki herif zavallıya sbânmışlar, çek bire çek. Bu aralik Mültezim yetişmiş: — Nedir of, — Onluğu vermiyor usta!, , — Vermiyor mu, dur öyleyse... Polis, al şunu!, O zamans kadar biçareye inen sille ve tokata karşı kayıtsız du- ran polis, kımıldar, dört kişi yaka- layınca kulübe tıkarlar. Mahkeme mubaşiri, beyhude yere: — Şahid... filan yerli... diye bağirır. Haber yok. Şahidi Mültezim ile çırakları dövüp hapsetmiğler |. Paliekristal Beyoğlunun kumarhane - gü- zinolarından. falan!.. Pamuk Yani Büyükderede, o lokanta - gazi- nosu kendi adına nisbetle şöhret bulmuş bir meyhaneci. Beyaz bı- yiklı, karnı çenesinden ziyade ileri fırlamış topuz gibi bir adamdı. Gazinosu, pahalı yerlerdendi. Ya- 92 — Servetifünun — 2394 Pamuk Yani — Yazan oteli — Peruz nına biraz beze fsşulye konmuş kebabı, barbunya balığı, yemiş ve birkaç bardak şaraptan ibâret bir masraf 'pusulası 35 kuruş tutardı. Papi (Bakkal) Beyoğlunda ara sokakların bi- risinde, ayakta işret edilir temiz bir bakkaldı. Mastikanın ve bira- nın en iyisi Papi'de bulunurdn. Para (Türkiyede tedavül eden - ve para oyunu). Türkiye'de, Fransız ve İngiliz altınları da, Türk parası gibi, gün- lük alış verişte geçerdi. Külbeni ağzında paraların isimleri şunlardı: Oski ( Osmanlı altını), Beyaz (Mecidiye), Çingarlı moruk oşkisi (Fransiz altını), OGargılı (İngiliz altını), Terazi aşındıran (noksanın- dan dolayı kremis), Patakos (Çey- rek). Pendi frank (Tokat!.). Parsih (Macarlı) Beyoğlunun batakhane - mey- haneletinde çalan meşhur sazen- delerden. Pasko (Otelci), Pasko- nun oteli Beyoğlunda, sefalethanenin tig- tünde sayılabilecek birotel Umu- miyetle, evine gidemiyecek dere- gede sarhoşların kaldıkları bir yer. Basıklığı, ışıksızlığı ile meşhurdu. Peruz Devrin !namlı aktrisi; «Sahnei âlem» in yıldızlarındandı. Ekseriya, Minyon ile Döetoya çıkardı; Peruz. goban olurdu: —— Ahmed Rasim ve İstanbul — Elli Yıl Evvelki Istanbulun Lügatı Papi (Bakkal) — Para (Türkiyede tedavül eden - ve para oyunu) — Parsih (Macarliy - Pasko, (Otelci), Pasko'nun Ahmed Bülend KOÇU ——— Peruz : Ben halimi arreyledim a güsel sona Ey âşıklar himmet edin ram olsun bana Minyon: Kendi halimde gezerken divanen oldum A benim tombul çobanım sana kul oldum Sahnei âlemden evvel, gençli- ğinin ve güzelliğinin en parlak devrinde, Peruz, Galatadaki ba- takhane - tiyatrolardan» Avrupa tiyatrosu» nun baş aktrialerindendi. — Sahneden, vurgunlarına göz, kaş işaretleri, al, mendil parolaları verirdi. <Peruzun, kaşı, gözü, ağzı, bu- runu, tavrı, hâli, göz süzüşü, nâğ- meleri davudi sesi, fevkalâde ca- zip, tatlıydı. Sahneye boynunda Mısırboğdayecı sepeti, elinde tası ile çıkarak: Musrımı kavururken Dumanını savururken diye başlar da: Usta yapar, çırak satar Satamazsa dayak olar Kuyruğu ile bitirdi mi, localar- dan, sandalyelerden çiçekler, bu- ketler, fiyongalı mektuplar atılırdı. Şançgırtı, ” hüngürtü, patırdı bina yıkılacak zannedilirdi. Tiyatronun sahneyo yakın ci- hetini, Peruzun hayranları doldu- rurdu. “Tersane, topçu nağraların- dan, sıkma potur üstüne kükule- teli sako giymiş hamam natırla- rından, tellâklardan, hafiye efra- dından, mavunacı, galapuryacılar- dan tutun da kalem mümeyyizle- rine, ondört onbeş yaşlarındaki 90- cuklara varıncıya kadar> hayran- ları, âşıkları vardı. > Devamı var —