4 Haziran 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

4 Haziran 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İlim bakımından ahlâk — 37 inci sayfadan devam — Yalnız burada bir cihet hatır- latılmays değer. Acaba uzvi teka- mülde olduğu üzere. Psyehosoclal tekamülde de mutatıon — sıçrama lar varmıdır $ Eser bu bakımdan süküt geçiyor fakat bunun var ol- duğanu ve (dialectigus - materia- liste) bir görüşle bunu kolayca kavramanın kabil bulunduğunu söylemeliyiz. Esere ahlâki ve uzvi tekâmül- de bir müşabehet ve muvazene görüşü ile başlayan hocamız a7 ileride.mutaassıp bir moralist gibi uzün boylu ahlâki söylevine başlı- yor. Akil Muhtar beye göre her içtimai kriz ahlâk dersleri ile dü: zeltilebilir. Hulasâ ; Akil Muhtar bey ho- camızın eseri sâdece ahlâkı, dar- winişme nazariyesine göre teka- mül zincirinden çıkarması bakı: mından enteresandır. Tiyatroda dekor — 27 inci sahifeden. devem — oynanırdı ki buraya «<Arâne» der- Sahnede üç kapı bulunup bun- lar da dekor vazifesi görürdü ki aktörler buradan girip çıkarlardı. Sahnenin sağ ve sol dehlizlerine «Parado&» ismi verilirdi. Bu da bugünkü sahnedeki külisten başka birşey değildir. Shakespeare zamanında bile ti- yatro sahnesi iptidai bir şekildeydi. Yalnız üç köğeli menşnru meyda- na getiren Shakespeare sahnede değigen üç dekorun anahtarını böy- lece tesbit etmiştir. Zaman ihtiyaç- larına göre açık havadan ve gün- nün ışığından kaçan tiyatro sahnesi 17inci asırdan sonra hakiki tekâ- mül devrine girdi. Dört duvar için- de geçen hayat sahnelerinin bir de müteharrik duvar ilâve edlidi ki bugünkü ön perdeden başka birşey değildir. Ön perde doğrudan doğ- ruya sahnenin dışında yaşıyanların gözlerinin perdesidir. Onun srka- sında daima bir meçhül beklenir, Perdesiz tiyatro wmenelesi ortaya atılmakla beraber insan tecessüsü- nü doğuran ön perdenin bugünkü modern mühim bir mevkii vardır. 19 uncu asırdan sonra sahneye elektrik ve makine girdi. Dönen, kalkıp inen, &ağa sola giden mü- teharrik sahneler bugünkü modern dekor birçok imkânlar verdi. Ve dekor mimarisi diye yepyeni bir estetik anlayışı ortaya attı. S. Nahit BİLGA © HİKÂYE — 30 ncu sahifeden devam — «mağa başladık. Bir gün gemi ko- guşunda yanına sokuldum: «Meh- «med! Kulağıma kötü şeyler ça- dlıvıyor.., Doğrumu?» — “Ummuyorum ama... Kim bilir $.. Bakalım.» Sonra geldiğimizin yaylâ 28- manıydı. Bir haber aldik ki Meh- med Yusufu vurmuş, <Tepe alan>ın altında orman kıyısında pusu kur- muş.. Yusufu karısı, kızanı katırla yaylâya göç ederken birbir arkası- na dört el martin atmış Yusufu katırdan devirmiş... Mehmed geldiğindenberi akıl bozan birçok lâflar işitmiş. Hele bir, gece içki âleminde, yanında çalıştığı Arif paşalar demedikleri sözü bırakmamışlar.. Oğlanın ka- fası iyice bozulmuş.., Bundan üç sene sonra Mehmedi « Elhabülen » değirmeni yanında rastladım. Omuzunda bir martin vardı, Evvelâ ürktü. Tanıyınca : — <Ülen Mehmed sen ne iş ig— ledin 9» Yüzüme iyice baktıktan sonra: — «Oldu bir kere» dedi. Dön- dü. Yavaş yavaş yürümeğe başladı. — <Şimdi ne iş yapıyon *» — <Oraları karıştırma!.r dedi. © Yusuf da yiğit bir çocuktu, Az tanırım ma mert bir yapıya ben- ziyordu. Kereste üzerine İş yapar dı. Arif paşalar bunu çekemedi. Mehmed'e yok ettirdiler. Onun için onu bu zamana kadar kolladılar... Genç köylü burada durdu. Kaza karşıdan görünüyor. On beş dakikalık yolumuz kalmıştı. Yeni rakı diyen simsar: — Yazık olmuş dedi. Dümendeki gemici : — Kenısında kahpelik varmıy mış ? diye sordu. İhtiyar köylü : — Hâlâ acıyorum uşaklar!. dedi. Dâva vekili arzuhalci; — Mehmedin parası, malı mül- kü varmı. Orta mektepli hikâyeyi hayâl ederken: — «Rihabülen» «Tepealan» iyi soyadı olur diyordu. İkinci simsar yine esniyerek: — Fındık bahçesi elli kantarlık var mı bari 9. dedi. Birinci manifaturacı <olur işte» der gibi kaşının bir tanesini yuka- rıya kaldırdı. Çocuk Mehmedin martinini iki eliyle denize doğrultarak: — Boml. Bom. diye bağırdı. Kaptan bekışlarını uzaklara kaydırarak: — Eh işte... Düuya ne yaptık. larinı bilmiyenlerin dünyası... Salih OTARAN Cihan Edebiyat serisi: 8 | İNSEL KİTABEVİ s EMİLY BRONTE G ÖLMEYEN AŞK (Anaror tepe) Çevirenler : Avni İnsel - Hamdi Varoğlu İki Kudretli kalemin bir /arada çevirdiği büyük bir roman İtizar Yazımızın çokluğundan dolayı «Bir mucize: Shakespeare» adlı yazımızı bu sayımıza koyamadık. Okuyucularımızdan özür dileriz. | 95 — Servetifünun — 2389

Bu sayıdan diğer sayfalar: