| | | i ; ( > “Fırtınadan Sonra, Necmi Nureddin'in bu isimle hazırladığı eserden ikinci frag- man, - Buluşacağımız yer - Buluşacağımız yeri sorduğum saman Sang: — Üzerinde oturduğum zaman «Zevk» tahtım, gemgeniş ve hiç bir yanının karası gözükmeyen bir umman d&, gök kubbeyle mavi denizin öpüştüğü yerdir. - Demiş- tin sevgilim!.. Bu uçsuz su çölünün ta gö- beğinde, dört bir yanına bakıp bir türlü ufkunu tayin edemeyen, ve onu da bunun için bulamayan bi- riyim beu. “Zevk, tahtının bulunduğu nok- tayı bana göster. O yer, kendin gibi, benim de olmadığım bir yerdir belki, Senle ben, «Meçhul> lerin var olduğu yerde, yok oluruz. «Şüphe» bardağımdaki «Sara- hat» şarabının katralarına sus8- dığım gecelerim olur benim. Beni bırak, «Zevk» tahtinin meçhul noktasını, onun yudumla- rile sarhoşken arayım. Yeri belirsiz tahtının, olduğu noktayı, &onsüz göğün denize değen şeffaf bürümcükleri öbek İNESİR| NİSAN MEKTUBU. MEKTUPLARIMDA sans günleri- min en hassas grafiğini çiziyorum. Onlarda, günlerimi dolduran bütün acıları ve düşünceleri kolay- lıkls bulabilirsin. Günlerimin grafiği birçok iniş» ler ve çıkışlar kaydetmiştir, ve da- ha edecek.. Beni düşündüren; günlerimin grafiğinin inişlerdemi, yoksa çıkış- lardamı son noktasını kaydedece- gidir, X EVET rüyalarım benim en mes”- at anlarımı taşır. ünkü o rüyalarda bütün arzu- larım hakikata erer. Ümsitsizlikler, acılar, düşünceler bircen silinir, kaybolur. Benim dünyam, o rüyalardadır. Ve ben yâlniz rüyalarımda ya- gıyorum. & VE biliyormusun Bep seni öz- lediğim zaman şehrin bütün yolla. rında ayak izlerim belirmektedir, Senl aramak ve bulmak için sokaklar, yollar, caddeler önümde kendilerini takdim etmekte birbir- leriyle yarış ederler. Ben geni, sana temas eden ha- vay... İzlerini arıyorum. Oktay AKBAL| İŞTE sana yazdığım, gönderil- meyen mektuplar.. Önler aylardanberi karanlık ve tozlu bir çekmecede taşıdıkları sır- ları birbirlerine fnıldıyorlar. O mektupları şimdi okuduğum zamân, onların üsluplarını, ifade- lerini buluş ve teşbihlerini ne ka- dar zayıf buluyorum... Bununla beraber onlarda ben- den bir parça var... Çünkü o mektupların içine ben bütün hislerimi, kalbimi.,, Yani kendimi saklamıştım. Le BAZAN her şeyi gerilerde bıra- karak kaçmak istiyorum. Beni saran düşüncelerin çem- berinden, ajansın gürültülü hsber- lerinden, ve senin hayalinden u- zaklaşmak için kuvvetli bir arzu beliriyor. Kaçıp bütün bu düşünceleri arkamda unutup kurtulmak.. Yeni ve düşüncesiz bir diyars varmak.. i Sükun içinde seneleri devirmek.. Fakat bütün bunların imkân- gızlığı beni ürkütüyor.. e Kendimden kaçamıyoram ki. — Devamı 263 ncü sayfada — öbek örtmeğe başladılar belki. Ve gözlerimin görebildiği yer- lerde, “Tereddüt,, rilzgârının hırçın nefeşleri, onun sathında okşamalar yaptı belki, Bu ürperişler, ve o sisten bü- rümetikler hayrn delâlet etmez- lerki 1. Bahtım, «Zevk tahtın oldukça, elime geçirilmesine imkân olmayan şeyler kalkacaktırlar, onların her ikisi de.... Sakın, bana şimdi işaret ettiğin yer onun olmadığı... v6 bunu banş fısıldadığın bu- landuğumuz noktada, o <Tahtsın kurulduğu yer olmasın 9!. 256 — Servetifünun — 982 KE ŞE, e Denizlerde tarassut