VERİLEN İKİ CEVAP ğ Azizim Gündüz Alp, İnkilâpçı Gençliğin 21 Şubat tarihli 66 ıncı sayısında Eskilere, bilhasss eski şâir ve muharirlere âit olan yazınızı okudum, Gençlik adına yazmış olduğunuz satırları bir bakımdan saygı ile telâmladım, Fakat yanlış anlaşılmasın. Çünkü o satırların kendisini ve hele fikir- lerinizi değil. Benim saygı duydu- gum nedir biliyormu gunuzfGenç- lik adına kaleme sarılmak işi. Genç- liği temsil eden her şey hakikaten saygıya değer bir varlıktır. Hele Türk gençliği Cumhuriyet Gençliği. O başlı bağına bir kıymettir. Yoksa sizin özlü duygularınızın aynası olatı satırlarınızda beğenilecek bir keli- mecik bile yok. Neyse, şimdilik bunları bir ya- na bırakalım da konuşmamıza de- vam edelim. Yazmış olduğunuz aklımda kaldığına göre eski gairler, muharrirler ve eskiler için şöyle diyorsunuz, (Sizler tabii bizim yaz- dıklarımızdan bir şey anluyamazaı- nız. Çünkü ekseriniz yüksek tahsil görmemiş kimselersiniz, Bize mut- laka yazılarımızı okuyun diyorsu- nuz, Fakat ne yapsanız sizi oku: mayacağız. Hele bazılarınız gazete- lere parasız yazı verenlerdensiniz. Bir gence açık mektup | Yazan: H Bedis T| Ve yine bir kısmınız tutmuş oldu- gunuz gazetelere genç yazıcıları almak istemiyorsunuz, Çünkü oraya gençler yazarsa o gazete,de genç zekâyı LÂNSE ederse edebi kıy- metinizin foyası meydana çıkar. Sonra patron 8ize yol verir. Bize, bizi okuyun diyorsunuz.” gibi)... Falan, falan... Bu satırları okudukça çok gül- düm, Yani “güleriz halimize,, ma- nasın da... Size cevap vermeden isterim ki, ben eskileri müdafaa etmek ve eski diye anlatmak is- tediklerihizin adına söz söylemek için bunları yazmadım. Bizler had- dimizi bilenlerdeniz. Benden çok, hem pek çok yüksek şairlerimiz, muharirlerimiz, eskilerimiz vardır. Belki bunların sayısı başımızdaki -San'atta deha Öldürdüklerin yaşattıklarından daha çoktur; Sirayet kudretin Hem hayret hem de dehşet veriyor; Zira, insan torlalarına serptiğin tohumlar, Hem hayot meyveleri Ve hemde ölüm meyveleri halinde yükseliyorlar. Yaptığın bahçeyi de selviler gölgeliyor, Senin tobutun da beşiğinden hafif değildir. Hayat seni baş tacı tanır, Fokat ölüm seni bir gündelikçi gibi kullanıyor.. İhson BORAN saçların tel tutarının küp karesi kadar da çoktur, İcabederse onlar çok güzel cevap vermesini de bi- lirler. Benim yazdıklarım kendi alınganlığım işidir.. Gerçi ben, ça ir değilim. Muharrirde değilim. Yalnız eski okuyucu ve belki bi- raz da eski bir yazarcık.. Bakiyim, Ne olacak. Yaş otuzu geçti. Hele bu asırda insan oğlunun ömrünü elli yıl tutarsak, dünyada yaptığı- mız işlere göre Cennet. veya Ce- henneme girmemize onbeş yılımız kaldı gibi.. Bundan ötürü artık €&- kimiş sayılırız. Ama vatan aşkında Millet aşkında, büyüklerimizi say- mak aşkında kara sevdaya tutu- lacak kadar genç körpe bir gön- lümüz de vardır. Ha.. Yaşımıza gö- re eskimiş sayıldığımız için sizin de eskilere. saldırışınız karşısında bayağı alındım. Fakat köpürmek, kızmak ve suçlu dil kullanmamak üzere kızdım. Ve yine her münâ- kaşada ve her çarpışmasın da, böy- le bir renge bürünmesi daha iyi olsa gerektir. İşte ben de bu ruh varlığile sizin ileri sürmüş olduğu- nuz fikir ze gatırlarınıza birer bi- rer cevap vereceğim. Bir defa gençlik ve genç şairler adına &öz söylerken eskilere (Çoğunuz yük- sek tahsil görmemiş ve bazılarınız âlaydan yetişme kimgelersiniz). Der- ken genç olmadığınızı ve gençlik- ten ne kadar çok uzaklaştığınızı hiç demi snlamadınız? Benim bil- diğim genç insan sağlam, sihhatli insandır. Sihhatli insan öyle bir- denbire kızmaz, köpürmez ve si- nirlenmez. Kızmak, köpürmek he- le suçlu dil kullanmak asabi, has- ta, sinirli, yıpranmış, çürümüş, ©8- — Devamı 203 nci sayfada — 197 — Servretifünnn — 2377