12 Mart 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

12 Mart 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Paydos değil, İş başi! — 196nc: sahifeden devam — leri bırakıyoruz (0), Feridun Şakir beyin gönlü olsun bari.. Gavsi Ozansoy, Müstafa Seyyit Sütüven, Sabahattin Kudret gibi değerli arkadaşların edebi hüviyet- leri isnad ve kehanetleri zaten şiddetle retdetmektedir, Genç im- zalar arasında Feridun Şakir imza- sı daima bir bedduacı ve müze- vir olarak hatırlanacaktır. (Paydos) değil Bay Feridun Şa- kir.. İş başı. Size ancak böyle bir serlevhânın altında kalem oynat- mak yaraşırdı.. Gençlik arasına ilk kundağı sokan sizsiniz. Hakile- rin hücnmlarına uğrarken birleşik- duracağımız& birbirimizin ayağına çelme atmayalım. * “Genç nesilde ayıklanması lâ zım gelen şahıslar kabarık yekün tutmaktadır”, İşte bu sözde (Pay- dos) cunun vecizelerinden.. Ben müsaade buyurursa yeni yaptığım listede ayıklanması lâzım gelenlerin başıua “Feridun Şakir, ismini ya- zıyornm. Mümtaz Zeki TAŞKIN © Bir gence açık mektup — 197 inci sayyadan devam — kimiş insanların işidir., Gençlik, gürbüzlük hakikaten imrenilecek şeydir. Siz galiba buna imrenmiş- Kiniz. Şimdi size acıdım. İkincisi benim bildiğim Türk genci genç Türk muharriri büyük- lerini daima sayar, Bakınız ilkokul- larda küçükler her sabah derse başlamadan önce: Türküm, doğru- ruyum, çalışkanım yasam küçükle- rimi korumak, büyüklerimi saymak diye sabah duasını yaparlar. Bunun böyle olması pek tabiidir. Çünkü; Türk milleti yer yüzünde Vatan ve Millet anlamı etrafında en gi- yade'kardeşçe, baba ve oğulca kay- naşmış bir milletiir. Bu böyle iken eakiler size göre ne kadar yüksek tahsil görmemiş bile olsalar yaşını başını almış beş altı çocnklu vey& sırasile büyük baba dede olmuş saygılı insanlar değilmidirler? On- lar size göre cahil olsalar siz gibi gençlerden yaşca büyük sayılırlar. Onlara cahil adamlar diye çıkışıl- maz be oğlum.. Bence ana baba ve büyüklerini saymıyan kapı ka- dar diplomalı Üniversite mezunun- dan, cahil fakat saygılı bir çoban çok daha alnı öpülebilecek bir cev: herâir. İkinci sözünüze gelince: Eaki- ler için yüksek tahsil görmemiş alaydan yetişmiş diyorennuz. Size bir şey söyliyeyim mi? Yaşamak ve bir insanın bilmesi için yarar şeyleri ben okuldan çıktıktan son- ra tahsile başladım. Bu gün git- tikçe sayısı artan yüksek tahail okullarını, Enstitülerile fakülteleri ve en yüksek bir eser olan bu göz kamaştırıcı inkilâbı bu günkü ede- biyatı hazmederek hazırlayanların hepsi de acaba yüksek tahail mi gördü? Daha sonra eskilere (Sizin. yazdıklarınızı ne yapsanız okuma- yacağız) diyorsunuz. Olabilir. Ger- çekten onları anlayabilmek çok yüksek bir tahsil veya anlayış işi- dir. Kimşe kimseyi sen bunu oku- yamayacaksın diye zorlamazki. O zaman zaten sanatın kıymeti kal- maz. Eskiler yazılarını okutacak okuyucu bulurlar, Siz hiç merak etmeyiniz. Bakiler için onlara ( Ne yazdı- nız ki okuyalım ) demeğe hâkkını- nız olmasa gerektir. Bunu diyebil- mek için onlardan dala kuvvetli yazıları göstermeniz lâzımdır, Ben bir senedir Dikilide bulunuyorum. Zelzele görmüş acılığa uğramış bir yer, Bir yığın kireç, kum çi- mento kümeleri. Yıkık duvarlar, kamburlaşmış çatılar çökmüş ta- vanlar, Her görüşte bir yürek a61- sı olan bu yerden her gün geçer- ken dudaklarım boyuna şu muısra- Iasrı tekrarlar durur: “Harabı zelzele bir köy Şu yanda bir çalının Yıkık temelleri manzur. İşte benliğimin yasını bunlarla azaltmağa çalışırım. Belki bu mı raları daha yıllarca tekrarlayaca- ğım. Çünkü: şimdiye kadar hiç bir genç şairin kalemi benim bu ba- kımdaki yasımı çağlıyacak mısra- ları daha yazmadI. Bu hakikati en kısa bir örnek olarak yazdım. Söy- leyin bakalım, mademki örneği zöl- zeleden gösterdik. Erzincan zelge- lesi için kaç tane şiir yazdınız. Ve yine eskiler için «çoğunuz satış sayısı iki bini geçmiyen gâ- zete ve mecmualara parasız yazı yazıyorsunuz» derken sanat namı- na çok büyük bir suç işlediğinizin farkına nasıl yarmadınız? Aşkolsun 8ize.. Sizin sanat hususunda, zevk hususunda bu kadar mı anlayışınız var,!i Bu derece maddi 'düşüume- nize şaştım doğrusu. Aman bu sö zünüzü geri alınız. Demek siz pa- ra kazanmak için yazıyorsunuz hâ&, İşte bu olmadı azizim genç yazar, Hakkınız var. Baki insanlar pek gözü toklardır. Ne olacak.. Dehrin ne safa var acaba simü j zerinde İnsan bırakır hepsini hini seferinde. Bee. Dünya hali bu. Fakirlikte ayrı bir türlü derttir. Bence bir lokma, bir hirka.. Çoluk ;çocuğu- ğunun yiyecek ve giyeceğini dü- zenledikten, yavrunnu bir snif sonraki okul ve hayat harçlığını bankaladıktan, sonra ele, güüe, merde, namerde muhtaç olmadan yaşamak ne iyi şeydir. Ama zen- gin doğanlara biraz darlık zordur. Onlara bizde tanrıdan daima şen- ginlik dileriz. Neyse maksada yani size kızdığım yere gelelim. Genç lik adına söz söylerken gençliğin üzerinde İnssasiyetle durması lâ zım gelen bir hakikati unutmuğau- nuz, O da dil meselesi, Yabancı kelime kullanmamak işi Eskilere yazı yazarken bir yer- de: (Gençlere bütün gazeteleri ka- padınız, Çünki onlara gençler yâ- zarsa ve gazete bir genç zekâyı LÂNSE ederse) diyorsunuz. Lânae, Tânse, Lânse. buna verilecek tek cevap: Türkçe yazmayı Türkçe yazmayı türkçe karşılık bulmayı Benimse, Benimse, Benimse... Ben- ce beş altı ciltlik yabancı kelime- leri ezberlemektense öz türkçe bir alfabe kitabını iyice bellemek ve yerinde kullanmak daha üstün bir bilgidir. Daha yazacaktım ame gençlik adına yazı yazmaktan çok uzak haliniz aklıma geldikçe uy- kum geldi. Geceniz hayırlı olsun Azizim Gündüz Alp... H. Bedi FIRAT 203 —Servetifünun — 2377

Bu sayıdan diğer sayfalar: