MONDROS MÜTAREKESİ 30 birineiteşrin 1918 de hükü- met Mondros mütarekesin imzalı- yarak devleti düşmanlara teslim ediyor. Mustafa Kemali mütareke imzalanmadan önce lâzım gelen makamlara bazı tavsiyelerde bu- lunuyor, kayıtsız ve şartsız teglim olmanın tehlikesini anlatıyor, fa- kat buna aldıran olmuyor, Kendisi hatıralarında derki ; «Daha Haleb'te iken, derhal kabineyi tebdil etmek ve yerine işimlerini sarahaten söylediğim ze- vattan mürekkep bir kabine ge- çirmek lüzumunu ve ayni zaman- da benim; İstanbula celbim fay- dalı olacağını açıktan açığa İstan- bula bildirmiştim. Vakıa kabine tebeddül etti. Fakat benim İştan- bula celbime lüzum görülmedi.» ANADOLUYA GÖNDERİLME TEKLİFİ Mustafa Kemal İstanbulun va- ziyetini bir müddet Şişli'deki evin- de tetkik ediyor. Kanaat getiriyor ki İstanbulda yapılacak hiçbir şey yoktur. O günlere ait ihtisaslarını kendisi şöyle anlatıyor: «İstanbul erbabı hamiyetince muhtelif namlar altında program- lar ve fırkalar teşkil olunmak su- retile çarei halâs aranmakta idi. Bunların her birini ayrı ayrı tet- kik ettim. Hiç biri bir kuvvei te- yidiyeye istinat etmiyordu. Bina- enaleyh hiçbiriyle teşriki mesaj- den bir netice beklemedim. Kuv- vei teyidiyenin doğrudan doğruya millet olacağı kanaati bende pek kuvvetli idi, İstanbulda cereyan eden ah- valden, yapılan teşebbüslerden, bilhassa vaziyetin vahamet ve fe- caatinden milletin haberi yoktu. İstanbulda oturup milleti haber- dar etmek imkânı da kalmamıştı. Binaenaleyh yapılacak şeyin İs tanbuldan çıkıp milletin içine gir- mek ve orada çalışmak olduğuna karar verdim, Bunun sureti icra- sını düşündüğüm ve bazı arkadaş- larla müzakere ettiğim sırade idi ki, hükümet beni ordu müfettişi olarak OAnadolüya göndermeği teklif etti. Bu teklifi derhal ma- almemnuniye kabul ettim.» ANADOLUYA GEÇİŞ Mustafa Kemal Yunanlıların İzmire girdikleri gün 15 mayıs 310 — — Servetifünun 2360 1919 küçük ve eski bir vapurla ve mâjiyetiyle birlikte İstanbul- dan Samsuna hereket ediyor. 19 Mayısta Samsuna çıkıyor ve der- hal Amasya, Tokat, Sıvas mınta- kalarında faaliyete başlıyor ve bü- tün Anadolu ile gizli muhaberata girişiyor. Atatürk'ün bundan sonraki fa- aliyetleri bütün vesikalariyle bir- likte büyük mbutkunda etraflıca anlatıldığı için biz bu biyografide yalnız esas noktalari belirteceğiz; ASKERLİKTEN İSTİFASI Bu sıralarda memleketin her tarafında muhtelif namlar altında bir takım teşekküller kurulmaya başlamıştı. Atatürk bunleri aynı program ve aynı nam altında bir- leştirerek bütün milleti alâkadar etmek ve bütün orduyu da bu maksada hâdim kılmak istiyordu. Üzerindeki ordu müfettişliği sıfat ve salâhiyetinden de istifade ede- rek bu uoktadan işe başlıyor ve az zamanda bu maksat hasıl o- luyor. Fakat takip ettiği mesaj tarzı İstanbulda malüm olunca kendisini İstanbula dâvet ediyor- lar. Bu davete icabet etmiyor ve millet yolunda daha serbest çalı- şabilmek için askerlikten istifa ediyor. Her birini bir savaş mey- danında, bir muvaffakıyetin remzi olarak aldığı rütbelerini, asıl en büyük rütbeye, millet rehberi ve millet fedaisi olarak çalışmak rüt- besine ermek üzere feda ediyor. Ve işte bundan &onra yalnız Türkiyenin değil bütün dünyanın en ince teferruatına kadar bildiği 'Türk istiklâl mücadelemiz başla- mıştır. Aşağıdaki satırlar, Atatürk'ün rehberliği altında vatanı hürriyet ve istiklâline kavuşturan istiklâl mücâdelemizden kısa notlardır: Atatürk içerdeki ve dışardaki düşmanlara karşı muvaffak olmak azminde idi. Bunları yapmak için de çare: Siyaset, sevkulceyş ve teşkilâttı. Atatürk'ün İstiklâl harbini sevk ve idaresi, mücadelenin her saf- hasında, siyasetin, sevkulceyşin ve teşkilâtın muazzam gayeye hâdim olacak surette nasl kullanıldığına dair tarihe derstir. Atatürk'ün İstiklâl harbindeki plânının an& fikri şu idi: Kuvvet muvazenesi hasıl oluncaya kadar oyalama harbi ve müdafaa; ondan sonra Anadolu içindeki düşmanı, muvasala hatlarından ayırarak im- ha etmek maksadiyle kat'i taar- TUZ. Atatürk'ün «düşman ordusu Anadolunun harimi ismetinde bo- gulacaktır » sözü bu hareket plâ- nının ve nihai imha fikrinin sem: bolik ifadesidir, SAKARYAYA DOGRU Sevkulceyşi oyalama harbi İz- mirden Ankara kapılarına kader kuş uçuşu takriben 500 kilometre- sürdü ve taarruz ve müdafaa ile mezcedildi ise de asıl müdafaa Sakaryada yapıldı. Muharebe 11 'Temmuzda baş- ladı. İsmet Paşa, esas grupu çifte kuşatmadan kurtarmak için, 16 Temmuzda muharebeyi katederek ricate karar verdi. Müteakip gün- lerde ordu Eskişehir şimal ve ce- nubunda toplanmıştı. Düşman Se yitgazi mıntakasına hâkim olmuş Türk ordusunun Ankaraya doğru olan muvasala hattını tehdid edi- yordu. Ordu şimale atılmak teh- likesine maruz idi. Nisbetsiz şartlar altında gayri müsavi bir muhare- beye devam etmek Türk ordusu- nun imhesiyle neticelenebilirdi. Tekrar manevra hürriyetini kazan- mak için düşmandan arayı açmak- tan başka çare yoktu. Atatürk 18 'Temmuzda ordunun (Sakarya) ge- risine çekilmesini emretti. Bu manevraya (sevkulceyşi ih- tiyari ricat) denir. Bunu yapabil- mek için çok büyük manevi cesa- rer lâzımdır. Tarthte geri manev- rayı emir ve muvaffakiyetle tat- bik eden gerdarlar imha meydan muharebesi yapan serdarlardan da- ha nadirdir. SAKARYA MUHAREBESİ Yunanlılar 14 Ağustosta kati netice kazanmak eazşmile bütün kuvvetlerini sarfederek beşinci ve don taarruz için ilerlemeğe başla- dılar. Düşman kuvvetlerinin çoğu ile, cenuptan kuşatma yapıyordu. 23 Ağnstosta Yunanlılar Sakar- ya mevziinin önüne geldiler ve taarruza başladılar. Sakarya mu: harebesi başlarken Yunan ordusu Türk ordusunun iki misli kuvve- tinde idi. Düşman çok üstün ol- duğundan Atatürk; Büyük harbin başında hüküm süren tek hattı anudane müdafaa etmek fikrine — Devamı son sahifede —