$OINOlLKOŞESİ T HA Yazan : Tiyatrodanğbiraz uzakta bulu- nanlar için, aktör dâlma müstes- nâ bir insan olarak kalmıştır. İyi veyâ kötü (devirlere göre) bu is- tiana hali, tarihte: Dinin zülme- tile, kanun harici edilmekle, ve- yahutta Talma'nın Napoleou'un yanına alınması gibi, büyük hüs- nüniyetlerle tezahür etmişti. Bugün ise, bu hâl, cihanşümul muvaffakiyetlerile büyük sinema artistlerinin etrafına büyük bir tecessüs kalesi kurmuştur. Halk, aktörü, dâjma başka bir hamurdan yoğrulmuş, esrârengiz bir insan, ve hayalin hususi möâ- nalarını kavrayabilen hassalara sa- hip olarak görmüştür. Bundan ötürü halk, bir aktö- rün yaşı, uykusu, beğendiği gşey- leri, hususi ve kulis arasındaki ha- yatı, oyun tarzı, makyaj yapış ve rolünü ezberleyiş tarzı ile alâka- dar olu. Bu hayranlığı aktör mis- yonununu esrârengizlik ve bir baş kalık karakteriyle izah etmeğe kalkışmak o kadar gayri tabii bir hâl değildir. Çünki bu misyonun fevkalâdeliklerini herkesten evvel halk benimsemiştir. r Salondaki seyirci, oaktörden, gipte edipte yaşıyamadığı hayatın temsilini ister. Bu, herkesin kendini olduğu gibi görüp isimlendirebilmesi veyâ kendinde olmayan şeyleri görüpte, şahsiyetini gerçeveleyebilmesi için yapılan bir «alter - ego» tecriibe- .sidir. Fakat, her seyirel, başka - baş- ka ideal insanlar, ve ideal hayatı başka türlü olarak düşünür. Şemâ aynidir: Faust, Hamlet, Donjuan. Fakat, salondaki her 46- yircide de başka bir hülya. Şema- 19) Thalia (Tiyatro notları) serisinden ei Cavit A() YAMAÇ ya hayat verdiği zaman, aktör, gölgedeki bütün meçbhüi seyirci- lerin imkânı olan bütün reaksi- yonlarını bir araya toplayıp, va satisini bulacak ve onları tatmin edecektir. Dramatik eşhasta herkesin ara- dığı şeyi gösterecek ve herbirinin iştirâkinin ötesinde insanlığın ide- al bir hayalini sunacak, bunda ise herkes düşündüğü gibi ken- dinden parçalar bulacaktır. ğ Bir aktörün istidatlı olması el- zem olduğu dâima söylenir. Fakat, hiç kimse istidadın ne olduğunu izah etmek zahmetine katlanmamıştır. İstidaş mefhumunun müphem kalışı bazı faraziyeler doğurmuş- tur: Meselâ, bâzıları için istidât, tabiatın bahşettiği ve tekniğe el- zem olan bir sürü meziyetlerin muhassalasıdır. Bözıları Oiçin de (ki bunlar azdır) istidat, iyi idare edilen eksersizlerle herkesin elde edebileceği bir nesnedir. Fakat istidat nedirf Tatlı bir fizik, mânidar bir yüz karşısında sanki kimse yokmuş gibi tabii hareketlerle girip çık. mak, oturup - kalkmak, jestlerde bir nevi armoni husüâl etmek, lü- zumunda gülüp veyâ ağlayabil- mek kabiliyeti (veyâ ilmi) bunla- rın yaptığı tesiri ölçebilmek için kontrölü dâima muhafaza etmek, jest ve aksana hâkim kalabilmek, en samimi fışıltıdan en kuvvetli haykırışlara kadar uzanabilecek bir ses (yâni iyi bir ses) ve bütün bunların üstünde tabii, sâde kala- bilmek meziyeti. Bir kısmını tabiat vetir, müte- bâkisi mektep ve provalarda öğ- renilir, elde edilir. (Fakat yalniz bir şartla; ukallliktan uzak, her yaptığını tam ve tashihden üstün görmiyerek, hüsnüniyet sahibi ol- makla!) Fakat, bütün bunlar bü- tün bunlar büyük biraktör ola- bilmek için kâfi midir? Zannetmi- yoruz. Daha önce de zikrettiğimiz gi- bi, bizzat tiyatro tekâmülünün analizi, «yaratma» denilen çeyi ba» şarabilmek için başka şeyler de istiyor. İlkönes, yaratma kompozigiyo- nudur - yani aktörün kendini ro- rolün icâbettiği vaziyete koyabil- mesi, Bu iş, herkesin yapabileceği bir şey değildir. İstidat, aktörlere muayyew troller başarmasını temin eder. Bu roller, bilhassa aktörün kendisinin bulunduğu (o rollerdir. Fakat istidat, aktöre değişmek, yâni rolün şahsi olmasını temin edemez, İstidat aktörün görünü- şünde yardım eder, fakat derinleş- mesinde asla! Bu derinleşme emeliyesini be şarmak ıçin - bilhassa modern ti- yatronun gittikçe daha zarifleşen psikolojik nüanslı şahsiyetlerinde - büyük bir aktörün zeki bir adam bütün bu psikolojik nüansları ka- ti surette ölçebilecek kabiliyette olması elzemdir. Sâ&niyen, rolün her isteğine ce: vap verebilmesi için müayyen bir kültüre sahip olması şarttır, Aktörün ilmi - ve bilhassanor- mal ve patolojik psikoloji sahada - bilgisi olması her rolü anlamasını mümkün kılar. Bahusus, daha ev- velcede, mevzubahs ettiğimiz, ps- tolojik'e yakın bulunan karakter rollerinde bu bilgi fevkalâde işe yarayacaktır. Aktör, edebiyatla da yakından alâkadar olnıalıdır. Her piyeste, onu yazanın edebi nazariyesi ile estetik imânı mevcuttur. Oscar Wilde'in tiyatrosunu ele alalım, «İdeal Koca» da, «M-me Winder- mar6'in yelpazesi» nde «<fHhemmi- yetsiz bir kadın» da, yâni Wilde' ip bütün piyeslerinde, bir erkek kahraman mevcuttur ki bu, her eserde: tip, zihniyet ve ruhi at- mosfer olarak aynidir. Bu üçüne benziyen bir de yine Wilde'in Do- rian Grey'ın portresi adlı rTom&- nındaki Lord Henry Wotton is mindeki kahramanıdır. Bu dört şahıs suallere ayni ce- vabları verirler, dürdünün dö spilis — dirtamı son sahifede — 253 — Servetifünun — 2356 Mk