Mİİ Ae GM ii Nİ EE dd Fecriâtinin edebi faaliyet — Roman ve Küçük hikâye İV Fecriâti'nin edebi faaliyeti A — Nesir (Roman. Küçük hi- kâye, Menaüre. Tiyatro. Hiciv ve Mizah. Felsefe. İçtimaiyat. Terbi- ye. Edebi tetkik ve tenkit. Ede- biyat tarihi.) Roman Fecriâti'de romanlar fazla meş- gul olgnmamıştır. Bu devrede yal nız, Cemil Süleyman — Mehmet Behçet Beye gönderdiği bir mek- tupta (38) çok samimi bir suretde itiraf ettiği gibi — Halit Ziyanın fevkal'ade tesiri altında kalarak «Kadın Ruhu», «İnhizam» ve «Si- yah gözler» adlı üç roman yazmış; İzzet Melih daha 1905 te kaleme aldığı «Maziye rağmen» adlı eseri musddet bir şekilde “Tezat,, ismi altında neştetmiş, Müfit Ratip'te Gruy de Maupassant'ın *Bel-Ami,, romanını « Güzel dost» namiyle Türkçeye çevirmiştir. Küçük Hikaye Fecriâti'de Ali Canip, Ali Süha, Cemil Süleyman, Emin Lâmi, Fa- zıl Ahmet, Hamdullah Suphi, İzzet Melih, Refik Halit, Şehabettin Sü- leyman ve Yakub Kadri telif ve tercüme birçok hikâyeler vücude getirmişlerdir. Bir kısmı sonradan bu uev'i bırakmış, yalnız işlerin- den Refik Halid ile Yakub Kadri yazmakta devam ederek ve gittik- çe olgunlaşarak türk hikâyecileri (88) Edebiyatçılarımız ve Türk Ede- biyatı. M. Behçet Yazar. 1998. Saz 108 «Bana okuma zevkini veren Edebiya- tı Cedidedir. Fakat çok az kitap yâzdilar; beni doyuramadılar. «Mavi ve Siyah» i se- kiz def'a hatmettim.» Aşkı memmu'in da galiba okadar... O şekilde bir okuyuş ve 6 şekilde bir hazmediş ki, Halit Ziyanın kitap üslübü gibi konuşmağa başlamıştım, O devirde yazdığım eserler, fena bir tak- litten başka birşey değildir. Tekrar okur- ken tüylerim ürperir. Bugün bazan onlar- dan bahsedenler oluyor. Bir günah işlemiş gibi yüzüm kızarıyor. 260 — Servetifünun — 2356 XEN arasındaki mümtaz mevkilerini 8İ- mışlardır, Umumiyetle bir heves ve tak- liften başka birşey olmıyan Fecori- âti hikâyelerinde ferdin hislerine çok ehemmiyet verilir. Bu yazılar- da derin bir hiseilik ve bedbini hakimdir. Hatta bu basılarının » Âli Sübe gibi - eserlerinde ma- razi bir şekle çıkar. Fecriâti'de “Tekallümi hikâye, ler de yer alır. Bilhassa Şehabet- tin Süleyman bu çekilde bazı hi- kâyeler vücude getirmiştir. Fecriâti'de birkaç tercüme hi- kâye de vardır. Bunların içinde içinde Köprülü Zade Mehmed Fu- ad'ın Biyaransiiyern Biyyoransan- dan çevirdiği «Mnammea» adlı hi- kâye, o zaman bizde pek az ta- nınan Şimal edebiyatına ait olması dolayısile ehemmiyete şayandır. Fecriâti bikâyecileri içinde ha- kiki bir varlık gösterenler Refik Halit'le Yakub Kadri'dir. Her iki- side küçük hikâyemize cazip bir ruh getirmişler ve onun ufkunu genişletmişlerdir. Refik Halid'in sonra bir kısmı- nı «Memleket hikâyeleri» inde top- ladığı yazılarında üslüp güzel ve akıcı, lisan fevkalâde sâde ve ta- bii, tasvirler çok orijinaldir. Refik Halit gerek lisan, gerek üslüp iti- barile Edebiyatı Cedide'den ayrı- lır. Şahabettin Süleyma'nın Fecri- âti'yi Edebiyatı Cedide ile muka- yese ettiği bir makalesinde (39) ibdaısı Fecriâti lehine kaydettiği «nevin ve kırık» üslüba biz güzel bir misal olarak Refik Halid'in müselsel ve terkibli olmıyan yazı- larını gösterebiliriz. Refik Halid'in bikâyelerimdeki tertipler bizim içimizde yaşıyan ve bizi hiç yadırgatmıyan insan- lardır. Yakub Kadri gibi Refik (89) Bir bilanço. Şehabetin Süleyman. Rebab. 1828. 15. 150 Halid de şahısları, zaafları, irade- leri, kusur ve meziyetlerile, bir kelime ile «İnsan» olarak alır, Me selâ& «Komşu namusu» nda karısı tarafından aldatıldığını bildiği hal- de rahatını feda etmemek, alıştığı huzur ve sükündan ayrılmamak için bildiğini göstermemeği terchi eden bir koca vardır. Keza «Hakkı süküt» adlı hikâyede amele başı Hasib efendi, sevgisinin ölümünün fabrikanın gayri müsait şartları yüzünden olduğunu ve çıkıp gide- ceğini göylediği halde maaşının arttırılması üzerine susan zayıf k&- rakterli ve iradesiz bir insandır. Buna mukabil “Çer hocası, nın kahramanı tam bir köy imamı O0- lacakken basta, hasta ihtiyar, iki karılı ve <ı çocuklu iski imamın ricası üzerine - pek fakrü zaruret içinde bulunmasına rağmen - bu- nu kabul etmeyip, aradan kendi- sini bekliyen karanlık günlere doğ- ru uzaklaşan feragat sahibi bir adamdır. Refik Helit, hikâyelerinde ce- miyetin yolsuzluklarını bulur ve bunların üzerinde durur, Meselâ «Hakkı süküt»da Bursa'dan bir ipek fabrikası sahibi yalnız kendi menfaatini düşünmekte ve ame- lelerin sihhata ile alâkadar olma- maktadır. Fabrikadan terisatın İp- tidatiliği yüzünden birçok genç kızlar ölmektedir. Bu meyanda amelebaşı Hasib efendinin sevdiği rum kızı da olür. Adam teessür içindedir. Bir gün papazla karşıla- şırlar ve aralarında şöyle bir ko- nuşma geçer: — «Ben (Amele kâtibi Hasib elendi), dedi elimden geleni yap- tım, doktor getirdim, ilâçlarını verdim; parâlarını, nefakalarını tedarik ettim. Papaz ,ihtilaçlı bir sesle söy- lendi: