PİKRETİ Viktor Hügo «Şair, kâinat, or- tasında tanınan ve muazzam bir eski sadadir» demişti. Rilmem yanılı- yor muyum; kanatim şudur ki son asır içinde Namık Kemal ve Tev. fik Fikret, bu düstura inan ortak- lığı eden pek sayılı bir kaç ilham adamımızdan ikisidirler. Ancak bunlardan birincişinde gayet sıh- hatli bir nikbinlik ve ber borays göğüs açan gür bir mizaç görür- ken, ikincisinde düşünceyi ve iç acısını, zakkum çiçeği haline ko- yan titiz bir tabiatle karşılaşıyo- ruz. Namık Kemal, kendini bizzat denize atarak böğulanı kurtarmak gayretine düşmüş, köpüklü bir fe- dai. Fikret kaza yerine fennin bu- iabildiği bütün kurtuluş çarelerini biriktirmek için sinirlenen hırçın bir himmet... İşte ıstıraba en yüksek kibar- lik ve gerçek seçkinlik içinde hu- susi bir kıyafet veren bu a$il hastanın ölüm günü ve bunun yirmi altıncı yıldönümü... Tevfik Fikreti kaybetmiş olmak acısının tesellisi bir tanedir; o da ister menfi, ister müspet duygu- larla olsun şairi bir türlü unut&- mıyan umumi vefakârlık... Bugün gene böyle iç serinleten, necib bir melâl içindeyiz. Çünkü kendisini andık ve hatır sayar gençliğimizi gene Fikretle ilgili gördük. (Rübabı Şikeate) sahibi, şairin kürre üzerinde (risâletine) inanan talihli bedbahtlarden biriydi. Doğ- ru veya yanlış bir ilham hanende- si için bundan şerefli ve verimli hulya olamaz. İnganın peygamber- ce yaşamak davasına kalkması için, beşeriyete bu vazife ile gelen hilkatler bulunduğuna inanabilme- si lâzımdır! Namık Kemal «Şair, tabiate her mahlüktan ziyade esir iken onun üstüne çıkmak ister» derdi. Düşünelim; ileri insanlığın belki en gülünce, fakat diğer bir b&kım- dan en yüksek harikulâdeliği bu- rada değil mi? Akıllara gelmez şenaatlerin «mürtekibi» olan Âdem oğlu, dünyada ideali inşa eden ilk Yazan: ANARAK Fazıl Ahmed AYKAÇ mimardır. Ve bilketin gizlice cep- lerini karıştırarak oradan tabiat kanunlarını aşırırken gene 0 tabi- ate karşı isyan etmeği ve kâinati idealin yaşadığı tepeye doğru çe kip kaldırmağı iptida o düşündü! Bodur varlıklar için ne man&- sız şeyi Fakat bir de engin kalb. lere goralım; acaba küremizi, tlze- rinde yaşamağa tahammlili edebilir bir mahiyette gösterecek başka se: beb var mıdır? Benim inanim şu : Fikret en sarp ve gert fikir bayırlarına tır- manmış bir mizaodır, Hakikati görmüyor, bilmiyor değil, görüp bildikçe dünyanın ideale olan ih- tiyacını daha iyi anlıyordu; ve seziyordu ki herşeyin başı, büyük yaradılış sahibi olmaktır. Talih bi- ze ister gülsün, ister gülmesin. Ancak bence Tevfik PFikrette en değerli unsur inkâr eden akıldan ziyade İman eden gönüldür. Ve bu cevher ister dinin teselli selse- bilinden bir tas kevser içerek gaşyolsun, isterse şu veya bu fel sefenin cür'asile sarhoş olmağa kalksın; değerlidir ve muazzezâir bunun muayyeu bir devirdeki zevke, kanaate, siyasete uygun olup olmaması tamamen tâli me- sele! Bir mesele ki büyük dikkat- lere ve tetkiklere değer, Lâkin Süleymaniye camiinin bütününe birden hüküm verirken filân ta- raftaki musluğun tıkanmış, yahud filân pencerenin örümcek tutmuş olduğunu söylemek ne kadar gi: lünçee, Fikretin hüviyetini bir takım soysuz mülâhaza cendere leri içinde hırpalamak da o kadar zavallıça bir harekettir. PFikreti, büyüğümüzü bilelim ve her bü- yük karşısında olduğu gibi ona da aklımızın, zevkimizin adesele» rini tam hürriyetle ve tam bir — Devamı 179 ncu sahifede — 173 — Serwrtilümün — 2349