Dönen yazı ar Fikrettir! Biz şimdiye kadar hicvi, şahıslara karşı çevrilmiş adi bir kin ve tezlil şamatası halinde görmüştük. Halbuki Fikret, şikâ- yet ve tenkidini en yüksek mef- humlara çevirdi ve hücumunu şiddetlendirdikçe ifadesinin müm- tüzişelini artırdı, dünyada (muhal- lelj adını almış en büyük ve en nisşhür nefiselerin yüzde doksanı eskidir. Ne Homer'in, ne Firdevsi nin, ne Dantönin hatta ne de Göte'nin dili bugün konuşulan li- san! asla ve kat'a! Demek ki insanların siması gi- bi, eserlerin semali de bir gün ib- tiyar görünmemek kabil değil, Lâkin nasıl insanların değerini, yüzlerindeki buruşukluklardan çı- karıyorsak, şaheserlerin kıymetle- rini de peğişmesi zaruri unsurlarda aramamalıyız! Maamafih hakikati en serbest ideanlistlikle kovalamak borcumuzdur. Merhum hakkında da elbette öyle yapmalıyız. Zaten bunu tavsiye edenlerin en kuvvet- lilerinden biri olarak bizzat Fikre- ti görmüyor muyuz? Bir yeniçe- rinin resmine bakarak ondaki «ci- billi necdete» hayran olan şair girsie dememiş miydi : “Hak bellediğin bir yola yalnız gi- eceksin!.. Fazıl Ahmed AYKAÇ “Cümhurtyet, p Başkumandanlık Meydan Mmharebesi — Devamı 170 inci sayfadan — 11.— Halkunızın bu merasime kolay ve ucuz iştirâklerini temin için 30 Ağustos günü Aiyon Yo İzmir'den, merasim yeri istasyonu olan Silkişaray'a ucuz tarifeli gi- diş ve dönüş trenleri tertip edile- cektir, 12.-- A) Silkisaray İstasyonu ile, merasim yeri arasındaki mü- nakalât ve merasim yerindeki ter- tibat vo hazırlıklar Kor Komutan- lığınca temin edilecektir. B) Gerek bu münskalât ve erek meragimin hey'eti umu- miyesinde Kütahya ve Afyon vi lâyetleri ve parti teşkilâtları kora her türlü yardımın azâmisini ya- pacaklardır. 160 — Servetifünun — 2349 18.— 30 Ağuston cünü akşamı Afyon vilâyeti Ç, H, P, Reisi Or- du, merasime iştirâk eden hey'et- ler ve halk mümessiileri şerefine Afyonda bir yemek ziyafeti vere- cektir. * Yolculuk Kartpostalları — 172 inci Sayfadan Devm — Derken efendim, kuşluk vakti oluyor, yeni zenginler altınları yüklemek için iki kapalı fayton koşmuşlardır. Çifte kemerlere geldikleri za- man güneş, ot kokusile sarhoş ol- muğtu. Deli Rasim tren yolu bo- yunea kazıklara üç çilelik bir ur- gan germiş, sokmuş bütün davarı içine, kurşun gibi giden tren ekin biçer gibi budamış sürüyü! kırk bir kere maşallâh.. İş bukadarla kalsa gene iyi. Senin deli Rasim kazma ile küre- ği çifte kemerlerin arasındaki top- rağa dikmiş, etrafına işaretler çiz- miş. Yeni zengin budalaları küpler buradadır, davar kaybettik hiç ol- mazda altınları çıkaralım diye ak- şame kadar vurmuşlar kazmayı! dibinden ne çıksa beyenirsiniz ? Sigarasını boyuna tazeleyen adam : — İki küp altın! diye haykırdı, — Hayır, poyraz !.. Üstelik tren köprüsünün temelini bozdunuz diye yeni zenginler kapu kapamaca hapislik ettiler. — Ya deli Rasim ne oldu? — Hâlâ tımarhanede.. Güneş terimi sırtımds kurutu- yordu. Dayı gelmeyecek, mazur görmeli. Çünkü karısna bağır- mıştı. Toprak yolda sıcak, insanın genzini tıkayacak kadar korkunç- tur. Ben de evime dönüp öğle u- kusunu tercib ediyorum.. Cahit 5. IRGAT iğ ARTHUR RİMBAUD -— Devamı 176 uncu sayfada — 23 Ağustos 1891 de kardeşi İsa- belle, ile son seyahati olan Cenup yoluna koyuldular.. Muhtelif şehir- lerden geçtikten sonra işte niha- yet aşk, ilim ve güzellik şehri olan Parise geldiler.. Rimhand'nun burada arı ve tat- lı ne kadar çok hatıraları vardı!.. O eski günlerini yadetmek için bir müddet arabasını istasyonda durduttu.. Parmağıyla göstererek işte İsa- belle diyordu: —Ceetiyligimde sevdiğim kızla aç üyuluğunun istasyon bankı, biraz ötede gördüğün şu dükkân bilet alabilmek için ceketimi sattığım yerdir. Zavallı fakir gençliğim der- ken birdenbire gözü tahta bacağı- na ilişti. O zaman acı ecı gülerek işte bugünkü zengin Rimbaud de- di.. Bilsen İsabelle şu anda ne ka- dar betbaltım!.. Mazim ve halim ikisi cephelerden sefâlet ! * Bu acının tesiriyle hasta tekrar bir kriz geçirerek kardeşinin dizi- ne kapandı. Onun hıçkırıklarln karışık kalın sesi izdirabım şu bağrışlarıyla ife- deye çalışıyordu: (Artık buralarda durmıyalım vur kırbaoı vur arabacı bizi uzak- laştır ve istediğin yere götür.) de ayrı a # Şimdi Rimbaud ölümü andıran karanlıklar içinde arabanın köşesi- ne bözülmüş iniltiye benziyen rüz- gârın ıslığını, nal ve kırbaç sesle- rini dinliyerek sevdiği Paristen uzaklaşıyordu.. Neriman KURTBAY MÜZEDE Harp zengini — Bunlardan ba- na yirmi tane kadar ver! Birdirbir oynayacağım !