CİDDİ YARI ŞAKA YARI Cennet Bileti Sivri CENNET BİLETİ Duydunuz mu bilmem? Çinde- ki «Buda mabetleri» nde, Cennete girmek için biletler setılırmış. Ge rip değil mi? Hem de bu biletle- ri satın glanların geçmişine ve hususi hayatına dair hiç bir ma- lümat sorulmazmış. Herhalde çok satış yapsın diye olacak... Belki de bu cennet bileti, İs- tanbulda sinema, vapur ve tram- vay bileti almaktan daha kolay alınıyor. Hattâ bütün aile için 8- lınan biletlerde tenzilât bile ya- pılıyormuş. Yalnız mübim bir nokta var: Kocalar en az üç çocuk doğurms- dıkça krıları için bilet slamıyor- larmış. Doğrusu hu ya! çok iyi bir usul bu.. Galiba Çindeki nüfuş gokiuğunun sebebi de budur. Acaba, biz de muayyen müddet zarfında, sebepsiz üç çocuk doğur- mıyan bayanları - Cennefe karışa- mayız amma - tiyatroya, sinemaya ve baloya; kısaca her türlü eğlen- ceye gitmekten mennetsek nasıl olur 1 O zaman bütün evli kadınlar gocuk doğurmak yarışına kalkmaz- larmı dersiniz NE MALÜM ? Biriki hafta kadar önce, gaze- teler «Bekârlık vergisi» alınacağın- dan bahsettiler. Bu hususta birkaç fıkra muhârriri fikrini bildirdi. Hemen hepsi bu vergiye itiraz ediyorlar ve diyorlar ki: «Ya, kendilerine talip çıkmıyan çirkin kızlar ne yapsınlar ? Onlar zaten hallerinden memnun değil- ken, birde üstelik vergi mi ver- sinler 9...» — Ne malüm?-— sinek Bence bu itiraz hiç te yerinde değil, Çünkü, böyle kimsenin tâlip çıkmadığı kızlar binde birdir. Bu binde bir nisbetindeki çirkinler, büyük bir ekseriyetten vergi alın- mamasını icâb ettirecek bir mani olamaz. Fikrimce, meseleyi halletmek gayet kolaydır: Vergi böyle çirkinlerden âlın- mamelı, Hattâ alınan verginin hasılatından bir kısmını bu çirkin- lere dağıtmalı ki, biraz müteselli olsunlar... Fakat iş bu kadarla bitmiyor: Öyle ya! Vergi vermemek, hattâ üstelik te tahsisat almak imkân- larına rağmen, birçok kadınların, çirkinliği üzerlerine kondurmamak için, vergi vermeyi tercih etmiye- cekleri ne malüm 1... SİVRİSİNEK Yaz geldi sayılır. Nerede ise, sivrisinekler ortalığa dağılacaklar. Hattâ şimdiden tek tük görülüyor. Gene herkesip rahatı kaçacak... Doğrusu. Bu hayvancık ta çekilir şey değil... Sıtma aşılaması ve kan emmesi bir tarafa... Sade gürültüsü insanı rahatsız &tmek için köfi.. Öldür öldür, bitmezler,, Karanlık bir yeri aydınlatsan gürüyle hücum ederler. Uyku uytmazlarki bir parça göz yumasın... Vızıldamaktan yorulmazlar... Hani “Anlıyana sivrisinek saz gelir!» diye bir söz vardır yel.. İşte bu başbelâsı sfnek, sanki bunu biliyormuş gibi, muhakkak sazının zevkini tattırmak için, etrafımızda döner, dolaşır ve durmadan vızıl- dar da vızıldar... Örtüden heriç kalan yerlerimize konar. kovarsın gene gelir. Servetifünun ailesine illihakile sevinç duyduğumuz : Şehabettin Uzunkaya Ben sivrisinekleri, koltuğunda bir çalgi, kahve kahve gezen çin- genelere benzetirim. Bilirsiniz ki bu çingeneler kalabalık bir yergör- düler mi, orada çalarlar, Çalarlar... Çatlak sesleriyle birşeyler söylerler. Sonra parsa toplamak üzere şap- kalarını uzatırlar... İnsanın kulağı- m hırpaladıkları yetmiyormuş gibi bir de cerme verdirirler, Sivrisinek de güzelim sazını müteakip, parsa toplamıya kalkar. Keşke buda, beşon para alarak defolup gitse... Ne gezer !.. Musibe>» tin parada gözü yoktur ki... Sizden bir yudum kan ister. Versen bir belâ, vermesen iki... Aç gözlüdür, doymaz. Kendi keyfine bırakırsan emer, emer., Bir muharrir, bu musubeti, bir dilencinin il&hi ile dilenmesine benzetiyor. Ne kadar yanlış!.. Zira dilenciye «Allah versin !» dersen belki gider. Fakat bu püsküllü belâ zorla kan emmiye yeltenir. Ben onun emdiği kanda deği- lim, lâkin illâllah bu müz'iç gü- rültüsünden... Vızıltısını kessin, bir damla kanımla bu arsız hayvancı- ğa güzel bir ziyafet çekmiye hazı- rım |... Şahabeddin UZUNKAYA 291 — Servetifünun — 2333