araligi (Keşfüzzunun) da hangi Kılıc Arı- Ian olduğunu bilmediğimiz Kılıç Arslanı Rumi namına Şeh Şere- ieddin Ebülfazıl Püseyin ibni İb- rahim ibni Muhammedüt tiflisi adlı birinin Kâmilüttabir adlı bir kitap yazdığını biliyoruz. Gıyaset- tini Keyhusrevin şair ve âlimlere fevkalâde iltifat etmesinden dola- yı Muhammed ibni Aliyyibni Sü- leymanürrâvendi, 6569 hicride yaz- dığı rahatussudür ve Âyetüssürür adlı Selçuk tarihini ona ithaf et- mişti. Oğlu İzzettin Keykâvnsda kendisine Musuldan 72 beyitlik bir kaside yollıyan Husamettini Sâlâri kızına 7200 dinar göndermiş. Sad- razam Nizamettini Ahmer Erzin- caniyı bir kasidesinden dolayı rüt- besini yücelterek mükğfatlandır. mıştı. Ümerasından Sahip Mec düddini Oo Ebubekir, Şemseddini Hamzetipnilmüeyyidüttuğrayi, Sa- hip Şemseddini isfihani gibi zatlar şiir ve inşa ile şöhret kazanmığ- lardı. Mogol istilâsı neticesinde ar- tan muhaceret akınları bu medeni hareketleri büsbütün kuvvetlen- dirmiş, tasavvuf cereyanını inkişaf ettirmişti. Hülâsa Selçuk devrinde ilmi ve edebi inkişaf çok kudretli idi. Tasavvuf cereyanı On üçüncü asır, Anadolunun fevkalâde teşeddüt içinde bulan- duğu bir asırdır. Yukarıda müm- kün olduğu kadar bahsettiğimiz tarihi vak'alar da bize gösterirki Selçuk saltanatının nüfuzu tama- mile mahvolmüş, Mogol istilâsı umumi refah ve saadeti ortadan kaldırmıştı. Yerli beylerin tahak- kümü de bütün bu kargaşalığa in- zimam edince buasrı Anadolunun en ağır şerait altında kaldığı bir asır olduğu meydana çıkar. Yainız bu zahiri yıkıma bakıp Anadoluda fikir hayatinin sönmek üzere bu- lunduğuna hükmetmek büyük bir hata olur. Mogol istilâsı, Anado- luya şarkan ve Orta Asyadan bir muhaceret akını meydana getir- miştir, Bu asırda Konyada Evhadüd- dini Kirmaniyi, Tokatta Leimeat sahibi Fahrüddini İrakiyi, Sivasta Şeh Necmüddin Daye görmekte- yiz. Mamafih bütün bu en maruf- iarını saydığımız sofiler arasında yalnız bu adrın değil bütün te- — Devamı var— İHTİYARLIK — 128 nci sayfadan devamı — Bak, listeye geni nâmevcut geçir- mesinler. B. Nastase adımlarını sıkiaştı- rarak yine kahveye eriyor bu de- f& Protopopescu'nun arkasına ge- çerek oyunu takib ediyor. Şimdi bu: — Biraz bırak beni efendi, erittin, diyor. O eve gelirken, gündüz geceye mınldanıyor. Sofra hazır bek- liyor. Sütlü, kahve, tereyağı, ek- mek ve bal. Bu onun için, Bayan Saftica akşamları ıskarada bir kı- zarima almayı da âdet ediniyor. O perhiz tanımıyor. O, doktorlara kulak asmıyor o Allahaimân bağ- lamış, Tanrı ne kadar isterse yaşı- yacak, Ve bay Nastase'yi gömmek kederini de ona ihsan edeceğine kâ- ni. Sütlü kahve bardığının yanın- da b. Nastase bir mektup buluyor, yegâne insanın kendine (o yasdı- gını bildiği hâlde telâşla; — Kimden olsa acaba 1 diyor — Kimden olacak!? Oğlundan.. B. Popsscu «kızından» bajan Saftica İse «oğlundan» diyor. Bu evlenirken birinin bir oğul diğeri- nin bir kız getirdiğini ifâde etmi- yor. Hayır. <Oğlun»da, «Kızın»rda mesüt evlenmelerinin semeresi iki Kardeştir. Şimdi bayan Saftiea'nın sormak sırası : — Ne yazıyor! Ne yazabilir ki.. Daima yazdı- gı. Para, para ve gene para isti- or. — Çocuğun kâfi derecede ihti- yaşları olacaktır. Eee, ne olacak, hâkimdir. Prestijini koruması )4- zım. — Ona parasiz bir kız almaşını ben mi tenbih ettim? İyice karardığında B. Popescu kendini esnerken yakalıyor: — Basak! Bugünde ne çabuk geçti... Biraz alaya alarak Bayan Saf. 'tica soruyur: — Gene mi yatmak niyetinde- sin? — İlkönce tesaplarımı bitire- yim. Çok ciddi bir surette B. Popescu birosuna geçiyor ceplerinden anah- tar, mendil, gözlük, kalem, cüzdan ve para kesesi çıkararak orta çek- meeden siyah kaplı bir defter alı- yor. dağ Saftica hizmetçiye sof- rayı toplamasını emrederek yuka- rı çıkıyor. O, sabahtanberi bir sn- niye bile yatmamıştı ve şimdi ta- mamile yorgun, Fakat gece tuva- letini yapmadan evvel yatmıyor. Aşağıda birosunda B., Popescu hesaplıyor ve yine hesaplıyor. İlkten bir kâğıd üzerine cem ediyor ve sonra kasayı yani ne para kaldığını da hesab oettik- ten sonra siyah kaplı deftere ge- çiriyor. Bayan Saftica acelesiz tuvale- tini bitirdikten sonra dualarına başlıyor. B, Popescu hesaplıyor vo he- saplıyor... Üç leyi tam gulmiyor. Bayan Saftica dualarını bitiriponun daha gelmediğini görünce ne wldu- gunu anlıyor. — Orada ne yapıyorsun, Nas- tasel, diye merdivenin başından bağrıyor, neden gelip yatmıyomunf B. Nastase bironuun kapısına gelerek düşünüyor: — Acaba üç leyi neye verdim Yarabbi — Neye olacak 1 Yine unuttun | Gazeteye! u güç muhasebe meselesini bu kadar kolay hallettiğinden B. Popescu mesut gibi bir hâlle yu- karı çıkıyor ve gazeteyi eline ala- rak okumıya başlıyor. Galiba bu- gün öğleden sonra sökemediği «sj- yast icmâl» kalmıştı. Fakat Avrupanın karışık işle- lerini öğrenirken birden gazete elindenğdüşüyor ve kirrr! hır! hor. lamıya başlıyor. Tâ yatak odasında #npenekge rengi “bir ışık belirip te «Hım> ile uyandıktan yeni bir gün tıpkı diğerleri gibi bir günün başlamasına kadar. — Gene Pazartesil Hafta baş- iadı ama tıpkı geçenkine benziyor. Allabım, Yarabbim, günler ne çabuk geçiyor. Mihail SORBUL 131— Servetifünun — 2319