guna o kadar az inanıyor ki, her ölüme bir sebeb arayıp buluyor. — Eeee... ne yapalım, doktor ona içmeyi menetmişti... Dinlemek istemedi ve cezasını çekti... Yahut ta: — Peki, mâdemki tansiyonu vardı da ne diye işten elini çek- medi... Dinlemek istemediğinin cezâsını çekti. Onun kanaatine göre doktor- ların tavsiyelerini herfiyen tatbik edenler hiçbir zaman ölmezdi. On- dan ötürü o muntazam bir hayat sürer ve ber hafta doktorunu zi- yâret ederdi, nasılki karısı Saftica her Pazar günü kiliseye giderek ruh hesaplarını yapıyor ve taksitle geçmiş ve geçecek günahlarının poliçalarını ödüyordu. Fakat bay Nastase Popescu g&- zetesini okumayı bitirdi ve mâ- demki bitirdi evin arkasındaki bah- çeye çıktı. Burada bir iki yıl önce elceğiziyle diktiği bir kayısı fida- nını tetkik etti, henüz yeşil mey- valarını, komşu çocukları çaldımı diye baktı, bir sebze fidancığının kökünü yerleştirti, yaprakları dö- külmeye başlıyan bir gül kopardı, şimdi şehirde evli olan kızı ve taşra kasabalarından birinde hâ- kim olan oğlunun eski oyuncak- ları arasında bnlduğu bir kazma ile öteyi beriyi biraz kazdı, Eve girdiği zaman odaları rutubetli ve karanlık içinde buldu ve yemek odasında sütlü kahvesi yağ ve bal onu bekliyordu. Bayan Saftica adeti onu bekliyordu: B. Popescu onu; — Kalktın bile değil mi ihti. yar ninecik 1 diye karşıladı. Bayan Saftica biraz sert: — Sana kaç defâ söyledim, de- di, bana ihtiyar nine demet. Nastase sâkin bir edâ ile: — Ey, bırak, bırak, dedi. — Hiçbir «bırak İs iştemem. Herkes kendine baksın. Doktor tarafından sinirlenmesi yasak edi- len B. Nastase lâfı değiştirdi. — Fakat, dedi. Madam Cheve' nin öldüğünü duydun mu? Bayan Saftica'nın kaşığı hava- da kaldı; — Ne diyorsun? Galiba sağ- lamdı da: — Sağlamdı ama, gecelerini kahve içerek ve pokerde blöf ys- parak geçiriyordu. Hem doktor ona söyle... veçhile Bayan Gaftice, dikkatle kaş larını daha çok çattı: — Haydi sen de doktorlarınla berâber kaçın buradan. — Eğer onların nasihatini din- lemiş olsaydı. — Sanki bu doktorların arzu- suyla olur. Allah karar kılmışas... Bay Popescu: — Allaha kadar.. doktorlar vardır, diye homırdandı. Bu Iğflş- rına bayan GSaftice daha ziyâde kendi için: — Sarfettiğin paralara yazık, daha sık kliseye gitsen daha iyi olur... dedi Nihâyet bayan Saftica mutba- ğa çekildi ve bay Popescu'da 88- kıdan şapka ve şemsiyesini alarak ağır ağır kahveye doğru yollandı. Burada pek büyük iş yapmadı. Selâmlaştı, İonescu, Vasilescu ve Protopopetcu'nun hatırlarını sor- duktan sonra, Jonescu'nun arks- sına oturarak on parti domino t8- kib etti, tâki Jonescu ona doğru dönüp: — Biraz müsaade buyur, Nas- tase, beni kuruttun... deyinceye kg dar. Bu onu komşu masaya geçip gazete okumıya teşvik etti. Gorson: — Bir kahve ! Bir tatlı... Diye sordu. O, dün sebzecinin almayı red- dettiği bir leyi garsonun eline &1- kıştırarak: — Doktor müsaade etmiyor, oğlum dedi, Fakat sen lütfen bir bardak su verirmisin Yolda, eve dönerken, tortnle- rından Bayan Margareta onu alı- koydu: — Madam GChiva'nın defnine gelmemeszlik etmeyin sakın... — Evet, evet !Merak etme, san- ki Saftica'nın dilinden kurtalabi- lir miyim, dersin? Tam nebati bir yemekten &on- ra Bay Nastase yine yatak odasına çıkarak, elinde gazete ile yana geldi. Okuyacak iki sütunu kal- mıştı «Siyasi icmâl» ve «Ekonomi köşesi.» Bunlar biraz daha güç anlaşılan ciddi makaleler olduğu için burada sükünette okuması icabediyordu. Sükünet öyle bir kapladı ki «Bkonomi köşede» ya. bancı piyasaların durumunu bay Nastase okumıya başlarken daha horlamıya koyuldu. Bu defasında yalnız kendi için horluyor. Bayan Saftica yemekten sonrâ uyumuyor. mutfakta kalarak oyun kâğıtların- da fal bakarak şansını arıyordu. Beşe doğru b. Popescu birden karyoladan sıçrayarak saate bakı- yor. Korkuyor. — Bak, bak, nasl oldu da bu kadar uyuyabildim yahu? Bütün hayatımı bir düşman kadının yanında geçirmişim. Sanki bir saat evvel uyandıramazmıydı beni ? Yine banyoya geçerek yüzünü soğuk su ile ıslatıyor, Burada ay- naya bakarak kendini ölçüyor: — hey... Nastaseciğim sanki o kadar ihtiyar göstermiyor. sun... Ve sempatiyle kendine b& kıyor. Merdivenleri, genç ve kati adımlarla indi, Saftica'ya zannet- tiğinden daha genç olduğunu gös- termek istiyor. Saftiea müstehziâne bir sesle onu karşılıyor: — Merdivenlerde ne ötüyor- sun$... Belli ki Saftaca onun fi- kirlerini okudu, Fakat b. Nastase ayni adım- larla merdivenin son basamakları- nı da inerek kahve ve tatlısının kendini beklediği yemek odasına giriyor. Onun gürültülü yudumları ara- sında her ikisinde ertesi günki ye- meklerin listesini yapıyorlar. Yâni daha ziyade bayan Saftica yapı- yor. Hakkıda var, Çünki yemeği pişiren odur. B. Popescu'nun yal- nız bir arzusunu göylemeğe hakkı var karar kılmıya da değil. Zâten, karısına karşı birçok fe- dâkârlıklar göstermiş olan b. Po- pescu tercihlerinin pek seyrek olarak önüne koyulduğuna pek itiraz etmez. Onu teskin etsin diye, ihtiyar bayan hergün: — Hayır, hayır... Ricâ ederim istediğini söyle... Zâten senin için yapıyorum, diye cesâret veriyor. biste yapıldıklan sonra, b. Popei- cu cüzdanını - hakikaten eski olan cüzdanı - çıkarıyor ve 7 defâ gay- dıktan sonra masa üzerine lüzum- lu parayı koyuyor. — Şimdi, sevgilim, marladık. Bay Popescu masadan kalka- rak şapka ile şemsiyesini yeniden alıyor. Bayan Saftica her vakit ki gibi arkasından: — Beh... Beh... diyor. Kahveye. — Devamı 131 inci sayfada — Allahaıs- 129 — Servetifünun — 2319