. «rnold, ehemmiyetsiz küçük arnold, koridorda sesler ve aşağıki bürüdan yukarıya çıkan mutbak kokusu vardı. Orada, kötü yaşayışlı kadınlar, hizmet görürken otelei- nin oğluna yardımda bulunuyor- lardı. Arnold, yatağına aturdu. Ken- dişine, biraz evvelki buhranı ar- kasından derin bir bitkinlik gel- mişti. Ağlamak istiyordu. Bu sa- yede ferahlıyacaktı. Fakat ağlamak için duyduğu arzudan dolayı ağ- uyamıyordu. «Demek ki ölmekten korkuyorum» diye mırıldandı. Ma- mafih, bu, okadar basit bir şey olacaktı ki.. Uyuyacaktım ve, kim bilir, belki de mesud uyanacaktım... Ve şayet uyanmazsam, eh! hiç far- kında bile olmazdım. Bu basit düşüncelr kahramanı- mızı başka bir adam yapmıştı. San- ki kiracısının haberi olmadan bir odaya girmiş gibi ihtiyatla kalktı ve sesâiz adımlarla şömineye yak- laştı. İki üç defa, kimsenin kendi. sini gözlemediğine emin olmak için arkasına döndü. Aynanın çer- çevesine bir kadın fotoğrafı ilişikti. Bu, genç bir kadının fotoğrafıydı. Üstüne şu birkaç kelimeyi yazmıştı: «Sevgili Arnold'uma, Raymonde'- dan hâtıra olarak.» Fotoğrafı, tıpkı biraz bir aktörün ağır ağırdudağına götüreceği bir tılsım gibi elleri içi- ne aldı ve onu temaşa etti. Bu kadının ona Nebatat Bahçesinde refakat ettiğini, kendisine bir ran- : devu verdiğini, fakat gelmediğini hatırlar gibi oluyordu. Bu yalnız- lik akşamında o kadına doğru dön- mek kendisine tatlı gelmedeydi. Mamafih akrabaları, dostları vardı, fakat o, kendisine kuvvet verebi- lecek olan herkesi yabancı bir ka- dın için terkederek harici hayatla öyle temasa gelmek arzusn duyu- yordu. Senelerdenberi o kadın, ken- digine yalnız bu resimdeki tebes- sümle gülümsemişti. Bir an fotoğ- rafclnın .karşısında durmuştu ve bu, o kadında sahib olduğu yegâne andı. Bu tebessüm, hayatın ken- disine bağışladığı kısa ve adi bü- tün zevkleri temsil etmiyor muydu? — Devamı gelecek sayıda — E V H E K | Lekelı (Lekeli humma) dediğimiz sari ve çok tehlikeli hastalığın sirayet menbaı bit olduğu muhakkaktır. Mikrobu henüz buluumıyan bu hastalığın diğer bir adına da (or- du humması) denilir bu tesmiyeye | sebeb; haatalığın ilk meydana çık- tığı tarihte bilhassa ordularda çok mühim telefata sebebiyet verme- sindendir. Binaenaleyh, Lekeli hummanın sirayet sebebi bit olunca ve netice- si de ölüm gibi bir tehlike arzedin- ce yegâne çare temizliğe fevkalâde dikkat ederek bitlenmemektir. Bil hassa kışın kalabalık yerlere fazla- ca rağbeti yüzünden tesudüfen de olsa vücude veya başa girecek bir bitin, bir aile ocağını söndürmeğe kifayet edeceği gözönünde tutula- rak vakti müsaid olanların sık gık çemaşır değiştirmeleri ve bitler bulunursa hemen bütün çemaşırla- rını ve elbiselerini ütüden geçirip yumurtaları imha etmeleri lâzım- dır. Kıllarla muhat olan yerlerde veya başta bit ve sirkeler olunca hemen bunları kestirmek, bu has- talığın öldürücü tehlikesinden ka- çınmağa yarıyan yegâne çaredir. Lekili hummaya tutulmuş bir hastanın ihmal edilmiş bir biti, sağlam bir insanı ısırdığı zaman hastalık aşılanmıştır. Fakat mey- dana çıkması 12-14 gün zarfında vukubulur. Hastalığın zuhuru: ,Baş ve bel ağrılari, kırıklık, titre- me gözlerde yanma ile karışık kırmızılık ve ağızla dilde kuruluk ve yüksek .derecede hararet ile husule gelir. İnsanın yüzünden gayri vücudünün ve ilk evvel kar- nından başlıyarak her tarafında ufak ve bir mercimek büyüklüğün: de kırmızı lekecikler görülür ve eğer hastalık bütün kanda ve bün- yede bulduğu istidad ile ağır olur ve vücud buna tahammül edemez- se hasta ölür. Fenni romanlar müellifi meşhur Jül Verm'in iki Sene Mektep tatili adlı romanı aşslındaki resimlerle zinetlenmiy olarak matbaamızda basılmaktadır. Görecek ve okuyacaksınız. 2492 Servetifünun M İ Humma Bünye mukavemeti fazla olup- da hastalığa mukavemet edebilen- lerde on dördüncü günü müteakıb hararet düşmeğe başlar ve hastalık seyrini hafiftettiği cihetle diğer bir ihtilât olmazsa nekahat devresine girer. Lekeli hurma vakalarında hasta ile ihtilât etmek ve hastayı tecrid etmek çok elzemdir aksi takdirde bütün ev halkına ve ha- rıca bile sirayetin önünü almak kabil değildir. Korunma çareleri- nin başlıcası: Bulaşık ve şüpheli yerlere sokulmak. Temizliğe ve bitlenmemeğe çalışmak. Bilhassa bitten kaçmaktır. Lekeli hummayı ve hummayi raolayi insanlara nakleden bit, yalnız temizlikten kaçan bir ölüm kaynağıdır. ELİ Abidin Dino'ya Manzum bir ricaname Abidin Dino | Necib Fazıl bükmüş boynunu; Aman dokunma bana diyor, Sesi kısılmış senfoniden, Gözleri yaradıkş o ufuklorında Ve elleri takkesinin mavi boncuklarında Cennet, cehennem sayıklıyarak Aksak aksak Yola düşmüş, kös kös gidiyor. Abidin Dino! Acı şu yarım danteye Ve ona ne rebab, Ne şarab, Yalnız bir tek kitap, Bir kısası enbiya et hediye Ozan