38 SERVETİFÜNUN $OINOltKOŞESİ Fin Edebiyatı VE NOBEL MÜKÂFATI ON günlerde hep Finlândi- yadun bahsediliyor. Bu mü- talealar gerek siyasi ve ge- rekse edebi mevzudadır, fa- kat aralarında bir bağ görmek ka. bildir. Fin - Rus müzakereleri baş- ladı, durdu, gene başlıyacak de- nildiği sırada (*) bir Fin mubarriri Nobel mükâfatını kazanmıştır. Türk camiasının bir kolu olan Finler bu camiadan bir hayli uzaklaşmıştır. , Göller ormanlar ve uzun kışlar memleketi olan Finlândiy& o mın- tıkada bulunanları bariz bir çekil- de damgalamıştar. Ruhları Iâtinlerinkinden daha hazin ve hülyaya dalmış olup ede- biyatları daha mert ve hüzünlü- dü KE. Edebiyatları gayet sâf olmakla beraber ahenk cihetinden çok kuv- vetlidir. Esrar, Şimal memleketleri için hem bir kuvvet, hem de bir zaaf- tır. Tabiat kuvvetlerini tasavvufi bir mahiyette telâkki eden ilk Finler, her taşda, her ağaçda bir cin görürler, onların âlemi Allah ve cinlerle doludur. Bu telâkkiyi hıristiyanlık tamamile bertaraf ede- memiştir. Ancak KVinci asırda İncilin lisanlarına tercümesi bu mevzuu ön gathaya getirmiştir. Zaten XIlJ nci asırdanberi isveç tesiri altında ka- lan Finler İsveççe yazmağa büş- lamışlardır, buna misal olarak Kont de Creutz gösterilebilir ki, kendisi Fin milli şairi sayılır. e ———— —. (#J Şimdi ise, Finlândiyada harb baş- lamiş bulunuyor, Finler, üç koldan, hava- lardan, ve denizden hücum eden Sovyet kuvvetlerine karşı, mukavemet göstermek- tedirler. vi Servetifünun Nobel mükâfatını kazanan Frans Emil Sillanpaa Fin çobanları ise eski efsaneleri nakletmağe devam ediyorlardı, XIX uncu asrın başında Rusya tarafında zaptedilen Finlândya Rus tazyiki arttıkça İsveçe ve kendi ananelerine, âdetlerine, daba fazla bağlanıyordu. O siralar Avrupada hüküm sü- ren romantik herekete PFinler de kapıldı. Ayni devirde Fin edebiyatında gayet mühim bir hâdise oluyor. (1835)de «L, Lönnrot»” zamanına kadar ağızdan ağıza intikal eden Pin milli efsanelerini topluyor. Kendisi de şair olup Kalavela adı- nı verdiği bu destanı kaydederken onun eski şeklini muhafaza ediyor ve ancak muhtelif kısımlarının ara- sında bir bağ tesis ediyor. Bu milli destan Fin şâir ve Mo. 2950—574 sanatkârları için tükenmez bir membadır, Ayni devirde ilk bü- yük Fin şairi İ.V. Runeberg (1804- 1878) yetişiyor. Da Runeberg Fin kahramanlığını göklere çıkardı: «Bahriyeli Stole'un anlattıkları» eserini İsveç dilinde yazıyor. Böyle bir eserin, Ruslars mağ- lâp olmakla neticelenen bir harb- ten mülhem olması garib gibi gö- rüvebilir. Fakat şairin dediği gibi mağlü- biyet yüksek kumanda heyetinin gaflet ve hiyanetinden doğmuştur. Bu şerait dahilinde sebat ve cesaretleriyle namuslarıvı temizli- yen askerler her takdirin üstün- dedir. Aptal zannedilen köylünün asker pelinciye kadar düşmanı bir köprüde alıkoyup ölmesine Şair bir tek söz buluyor: «O Fin- lândyalıydı». İşveçliler bunun kendi lisanlarında yazılan en güzel eser olduğunu itiraf ediyorlar. Şair Fin ruhunu hakkiyle an- lamış ve anlatmıştır. Bu gibi eserler yaratan bir kül- tür müdafaa edilmeğe lâyıktır. Runeberg'in şöhreti, Fince ya- zan ve Finlândyavın en büyük şairi olan «A. Kivi» (1834-1872) yi gölgede bırakmıştı. Kivi'nin nazmı zengin ve renkli olup geniş bir ahenge melikti. Eserinin en mühim kımı «Yedi kardeşler» romavı ve iki kome- disidir. Yarattığı milli formül okadar orijinaldir ki, o yolu hakkiyle ta- kip edebilen olamamıştır. Kivi Fin edebiyatının en yük- sek zirvesidir, Realizm Finlândiyaya XIX uncu asrın sonlarında milli devreyi takiben girer. Zola ve Tols- toy taraftarları çoğalır ve «J. Aho» yetişir, Köylü hayatının tablolarını ve şimalin hüzünlü dünyasını an- atan 3 roman yazan Aho, Fin lisanına tamamile hâkimdir. Bun- dan dolayı edib her mevzudan tah- minlerin fevkinde neticeler alır. Dramda «Minns Canth> İbsen'in tesiri altında şaheserler yaratmıştır. Sonra edebiyat gene romantizme meylediyor. « B. Leipo» nesirde Aho'nun derecesine yükselmiştir. Yazılarında kuvvetli bir senfoni var. Kendisi de gayet zengin deruni bir hayata malik, Leino Neo -ro-