No. 3949—364 Tehlike ânında cep- heye koşan Polonya kadını erkeğinden hiç de farklı değildir. Bugün de kadının iş hayatındaki rolü gittikçe ehemmiyetlenmektedir. Bu hal yalnız Avrupa ve Amerika- nın sanayileşmiş memleketlerinde değil, nisbeten daha geri memleket- derde de kendini gösterir. Sosyal hayatta kadın - erkek müsaviliğini reddedenler, harb za- manında kadının ancak cebhe geri- sinde vazife alabileceğini kabul edi- yorlar, daha ilerisini havsalaları al- mıyor. Bu gibilere göre en çetin bir istiklâl kavgasında bile kadın, ancak sıhhi yardım ekiplerinde veya cebhe gerisinde çalışacaktır; daha UYANIŞ fazlasını beklemek, ondan maddeten imkânsız şeyler istemek demektir .. Realite daima açıktır, berraktır ve kolay anlaşılır gibi görünür. Fa- kat bazı kimseler bu berraklığa rağmen onu anlıyamazlar veya an- lamak istemezler! Meselâ bunlardan bir akliye doktoru (İzzeddin Şadan) kadınların asker olamıyacağını ileri sürerken: “Evet, evet kadın asker olur ve resmi de İspanyadaki na- zeninler gibi gazetelere konabilir. Fakat biz akliye mutahasısları bu- nun manâsını anlar ve güleriz..., diye ilim spekülâsyonu yapar (Yeni 287 Adam, No.152). Bu sözler bize akliye doktoru İzzeddin Şadan'ın kara kaplı kitabına göre, Jeanne d'Arc'la- rın, Dolores Pasionaria'ların' Mar- garita Nelken'lerin ve Türk İstiklâl Savaşına karışan Kara Fatmaların birer psikopat ruh hastası olduğu- nu imâ ediyor. Yürüyen hayat kar- şısında biz dahi bu gibilerin söz- lerine güler ve iddialarımızın sağ- lamlığına misal olarak, Vargova so- kaklarında, barikadlar arkasında düşmana göğüslerini siper eden Leh kadınlarını gösteririz ! — Devamı son sayıfada —