bit aveo Amu- ofadaki hükü- ai silipaüpür ki mba övülşüi. br C A N L beyaz dalgalı fistanın, ipekli Tira- bulus kuşağının verdiği keyif göz- lerimde parlıyor ve gülüyor. Bu gün gibi Hatırlıyorum : Benim »llfba dediğim dakika dan biras #onra bahge içindeki- evimizin yollarında koşuşmalar -oldanştn; evvelâ kulüktan kulağa, sonra dahh kuvvetli söyliyerlardı, Bim kulak tamıyordum, gede Ar Daşud kiliğimin meşguldüm, kol Taikieirem kabarıyordu. * Babarndan çok küçük olup bü- giik babamızın vefatından sonra evimizde benim bir ağabeyim gi bi bilbüyen amecmn Kâmil Tokgöz «lig üzeri beraber yattığımız sdüğu Hann anlatıyordu; yeti fiz- tan giyeök ve amcamdan İşkod- ra Yalisiniş Karadağlılar tarafın- “Aşa gölde boğulmuş olduğunu ünfmak öyle mühim iki vak'a idi ki, benim altı yaşındaki dima- ğımş: silinmez tarzda hök olup Bu çok acıklı bir vak'adır. İğ- koğra valisi olup babamın ölünci- ye kadar adını sevgile andığı Kıb- rışlı Şevket paşayı o gün, atla gez- mekte iken Karadağlılar, yani müs- liman olmıyan arnavudlâr pusuya düşürmüşler ve Boyoma nehrinden #güteşekkil göl kenarında uda boğ- #mtşlardı. Bu vak'a Rumelide, Av. #üpalı emperyalistlerin yani Rus- ya Çazlığı ile Avusturya impara- #orluğunun Türk hâkimiyetine kar- gı belki ilk kurduğu tuzakdı. all paşa evvelâ Karadağ etra- üzere Balkanlarda e ettiğimiz yüzbinlerce Türk dviğdindan vi yetişmiş yüksek bir tasak ile 1873 Rus FL Ayastafanos ve Berlin eğesi hazırlanıyordu. O ze Man Osmanlı devletinin bir ucu yn ve Hersek, diğer ncu Basra idi, Sırbistan, Romanya yani Ulah 1875 den bugüne kadar hatırımda kalanlardan TAR İ H bize bağlı prenelikdi. Mısır, Tu- nus, Yemen, Hicaz ve bütün Ak- deniz adaları bizimdi ve ben mektebde ilk coğrafyayı böyle oku- muştum. Arnavudluğun bendeki bu ilk hâtırasından sonra 1879 da Şamı iyi hatırlarım. Babem orada ordu muhasebecisi idi, ben askeri rüşdi- yede okuyordum. Rus muharebesi olmuş, Rumelide Tuna nehrinden bu tarafa atılmışdık, Romauya, Sırbistan (şimdiki Yugoslavya) ve Bulgaristan kuruluyordu. Anadola- ya ve Şama akın akın gelen Türk muhecirleri arasında çek arnavud- lar vardı. Onlardan bazılarının ço- cukları rüşdiyede benim arkadaş- larım olmuştu. Biraz daha yıllar geçti; İstan- bulda yerleştik. Ben Mülkiye mek- tebini bitiriyorum, Sınıfımın birin- cisi bir arkadaşımı, o vaktin kai- desi üzere saraya &lıyorlar; ma- beyinci rahmetli Mehmed Ariftden öğreniyorum. Sarayda srnavud ta- buru var; arnavud #ilâhşorları var. Tarihimiz bize gösteriyor; birçok arnavud âlimler, hocalar ve asker paşalar yetişmiş, pa &rnavuddan sadrâzümlar dahi gelmiş... Bunlardatı bir ei de 1$01de gadrâzam olan ve Konya valiliğin- den sadarete gelen aroavud Ferid paşadır.. Doğrusunu söylemeli; ar- navud Ferid paşâ benim tanıdığım ar arasında çok kıymetli idi, 1908 inkılâbı olmazdan biraz evvel onun hürriyete ve meşrutiyete düş- kin oluşundan Abdülhamid kuşku- lanıp Ferid paşayi azletmiş ve 1908 Haziranının başında küçük Saidi, inkılâbı bastarmak üzere Babıâliye getirmişti. Arnavud ricali arasında bir de İamail Kemali tanınm. Pslavracı bir politika sdamıydı 1902 de Ser- vetilünunda teşekkül eden Edebi