he debi Roman) BİZİM İÇİM SERVETİFÜNUN Nb. 09168—933 ZDEKİ BİZ! | Yazan NUSRET SAFA COŞKUN <a — Senin bu gün suratın pek asık, nen varf.. Hademe boynunu büktü, — Bir geyim yok efendim. Hele, hele.. Söyle bukayım! Refikam cariyeniz hasta da.. Oba üzülüyorum. Niçin sabahtanberi söylemedin!.. — Efendimiz bunca işleri arasında benitile mi meşgul olacaklar! Müdürü umumi beyefendinin suratında şimdi en asil şefkat mimikleri vardı. Cüzdanından bir on liralık çikardı. Al, hemen gimdi git karının yanına,. Ben dairenin doktorunu da gönderiyorum. İlâçları buradan yaptıtsınlar!., İki saattir bekliyen iki zat müdür umumi Deye- fendiyi bellerile birer zaviyei kaime resmederek 8€- lâmladılar. Biri uzun boylu zayif, diğeri kısa boylu şişmandı, Kendilerini şöyle takdim ettiler : — (Anesız babasiz çocukları kurtarma cemiyeti) ayaşsından, Hasan şakir, Ekrem Hami, Müdür umumi beyefendi sebebi ziyaretin iane için gelindiğini anlamakla beraber, bir kere daha: — Ziyaretinizin sebebi efendim f.. Diye sormaktan kendini alamadı. — Söze hangimiz başlıyacağız 9. Der gibi iki (Anasız babasız çocukları kurtarma cemiyeti) azası birbirlerinin yüzüne baktılar. Şişman, kısa boylu oturduğu koltuktan âşağı kaydı: — Beyefendimiz, diye başladı söze.. Zatiğlilerini rahatsız ederek, kıymetli dakikalarınızı işgal eyledi- ğimizden dolayı peşinen af dileriz. Bunun sebebi, şahsi olmaktan çok umumi ve bir hayır işi olduğundan bizleri mazur göreceğinizi ümit ederiz. (Anasiz babasız çocukları kurtarma cemiyeti) fenliyetini takib buyutdü isettiğ, ımalümunuzdur ki, kimsesiz kalmış, erkek ise serserilige, kız ise fena yola düşmek tehlikesini göstermiş çooukları himaya etmekte, onları okutüp, yetiştirmekte, memleket iyi bir unsur olmalarını temine çalışmaktadır. Cemiyet, gördüğü lüzum üzerine faaliyetini genişletmek mec- buriyetini hissetmiştir. Zira dünyanın gidişi maalesef umümi ahlâka tesir etmirştir. Her gün himsesiz yüz: lsröe, binlerce çocuk açlık ve sefalet yüzünden, feng yolları düğmekte, gukutü sütüklehmektedirler. Bir bilseniz Beyefendimiz, öyle yürekler acısı manzara- laria karşılaşmakta, öyle feoi sahnelere tesadüf etmekteyiz ki, insan olan bir insanın buna &slâ tahammül mukavemeti kâfi gelmez. Karnını do yurmak için, önüle çikan ilk aduma aldanan ma- sum kızlar, viraneletdö Şatarak, serterilerin elinde âleti cürüm olarak küllamılan ufak çocuklarıfi vâzi- yetleri yük kızartâc&k bir Hüldedir. Bütün Bunların önüne geğmek daha esaslı bir faaliy&t gösterebilinek için memleketin yüksek ahlâklı, hayırsever eviâtları- nın de yardımını dilemek kararıbı verdik. Zatıâliniz irtifaa ölçülmez ahlâk yüksekliği ve hayiyseverlik ile tanıtmış fagiletli bir indansinız. Bize yardım edecöoği- nizi umarız. Diğer, uzun boylu zayıf da karşılaştıkları birkaç acı hâdiseyi nakledince Müdür umumi beyefendinin. görleri yaşatdı ; — Devamı var — Nietzech'yi Öldüren Hastalık ! — 918 ünçü sayıfadan devam — aklın alâimıyacağı kadar ağır. Mali vaziyeti fena olduğundan, küçük evini oda oda kiraya vermekle, borçlanmamağa v6 gece gündüz beş on para bulmak İçin uğraşmağa mecbur oluyor. Nietzşehe, nin dehâgı tamamile ölmüştür. Ortada kalan annesinin himmetile yaşıyan fizik? bir hay- vandan başka bir şey değildir. Deliliğinin ilk sene- lerinde bazan aklı başına geliyor, ara sıra hastalığı- nın farkına vararak : «ben bir ölüyüm, çünkü buda- lalaştım.> diyordu. Bekisi gibi Kafasında fikirler ters dönüyor ; fakat, bunlar nefis Porodoxe' lardan 2i- yade, saçma sapan mânasız sözler oluyordu. Annesinden, belki de kız kardeğinden başka hiç kimseyi tanımıyordu; bütün işi gücü yaramaz bir ço- cuk gibi annesile uğraşmak, ona iş görürken yapma- dığını bırakmamaktı. Çocukluğunda ve gençlikte zayıf, sıhhatsız olar Nietzsche'nin bu mukavemeti şayan: hayretti. Umu- mi bunamaya yakalanan hastalar iki üç sene içinde öldükleri halde; o tam oniki sene bu vaziyette yaşadı. Nietzsche'nin zekâsı yokluğa doğru gittikçe, hay- ranlarının adedi müthiş bir surette yükseliyordu. Nietzsche 25 Ağustos 1900 de öldüğü zaman yal nız münevverler değil, mevki hırsile gözleri dönmüş politikacılar da onu <üst ilsan» olarak tanımışlardı. Nietzsche hayatta iken tanınmamaktan, hattâ düş- manı olmadığından şikâyet ederdi. Eİli sene içihde kazandığı zaferi görmüş olsaydı &ciba bundun mem- nun olacak mıydı Y Hiç şüphesiz ki, hayır!